"Aşk deyince ötesini arama"

Kadınlar ne ister?

Kürşat Başar

Kürşat Başar


Elbette kadınlarla erkeklerin birbirini anlamadığı üzerine tarih boyunca yazıldı ama galiba en çok da son yıllarda bu konu en çok konuşulan konular arasına girdi.  Belki de eskiden kadınlar zaten anlaşılmayı beklemiyordu. Daha doğrusu erkeklerden şimdiki kadar çok şey beklemiyordu. Erkek dediğin kumarı, içkisi yoksa, eve gelip kadını dövmüyorsa, kadın peşinde gezmiyorsa, işine gidip geliyorsa artık daha fazlasını aramak nankörlük gibi görülüyordu. Ne dersiniz yoksa eskiler haklı mıydı? Çünkü şimdiki beklentiler erkekleri de serseme çevirmiş durumda.  “Kadınlar ne ister?” türü yazılardan o kadar çok okuduk ki son yıllarda...

Sahi kadınlar ne ister?
Özellikle biz erkeklerden ne ister?
Geçenlerde bir şarkı dinledim, ‘senden aşkını istedim, çok şey mi istedim’ diye...
E, daha ne isteyecektin diye sormak geldi içimden.
Kadınlarla konuşurken özellikle de sevgililerinden, kocalarından ya da genel olarak erkeklerden şikayet edenlerle konuşurken ne istediklerini anlamaya çalışıyorum ama bu o kadar kolay olmuyor.
Çünkü benim anlayabildiğim kadarıyla, öncelikle yukarıda saydığım geçmişte bir erkekten beklenenleri zaten doğal kabul ediyorlar.
Ama buna ek olarak, adamın biraz hassas, biraz romantik, biraz maceracı, biraz sürprizli, biraz gizemli, biraz entellektüel, biraz zengin, biraz hovarda, biraz serseri, biraz seksi, biraz çatlak, biraz komik ve tabii yakışıklı olmasını da istiyorlar.
Cömert olması, oturup kalkmasını bilmesi, mümkünse modadan filan da anlaması da fena olmaz diye düşünüyorlar.
Böyle bir adam olacak ama aynı zamanda gözü dışarda olmayacak, sevgilisinden, karısından başkasını gözü görmeyecek, oturup ona şiirler yazıp hediyeler, sürprizler hazırlayacak.
Daha önce yazmıştım maalesef elimizde bu modelden kalmadı hatta bu model hiç üretilmedi diye...
Bu nedenle de kadınların elinde iki seçenek kaldı. Ya bu olmayan hayalin peşinde dolaşmaya devam edip sürekli hayal kırıklığına uğruyorlar ya da ellerindekini çaresizce bu modele uydurmaya çalışıyorlar.
Kaldı ki ben yukarıda saydıklarımın pek çoğunu yaptığı halde fırça yemekten kurtulamayan çok erkek tanıyorum.

Şimdi hemen kadınlardan gelen itirazları duyabiliyorum. Sanki biz böyle istiyoruz da erkekler istemiyor mu şeklinde...
Hayır istemiyorlar.
Çünkü erkekler, evet belki seksi kadınları beğeniyorlar, aynı zamanda annelerini arıyorlar, aynı zamanda evde güzel yemek pişsin diyorlar ama bütün bunları aynı kadında bulmak gibi bir beklentileri yok.
Belki en önemli ayrım şurada. Bir kadın sevgilisiyle bu söylediklerini yaşamayı ve söylediğim ideal adam oymuş gibi davranmayı becerebiliyor ama biz erkekler bunu beceremiyoruz.

Erkekler ne bekler tam olarak söylemek zor. Küçük bir anket yapınca genel olarak ne beklediklerini bilmediklerini fark ettim. Neden şikayetçi olduklarını sorunca en çok eleştirilmekten, sürekli dırdır dinlemekten, yapamayacakları şeylerin istenmesinden mutsuz olduklarını gördüm.
Beklentiler yükseldikçe hayal kırıklıkları da artıyor. Ayrıntılara takılmaya başladıkça şikayetler yükseliyor.
Kadınlarda beni de en çok huzursuz eden şey talep ve şikayet.
Çocuklar sizden sürekli bir talepte bulunur ve yerine gelmezse de mızmızlanır. Çünkü onların kendi başına yaşama şansı yok, size bağlı yaşıyorlar.
Ama aynı durum kadın-erkek ilişkisinde yaşanınca ortalık karışıyor.

Bana mutlu kadın tarifini sormuşsunuz.
Bunca yıldan sonra galiba mutlu kadını şöyle tarif edebilirim.
Kendi işi olan, kendi zevklerini geliştirmiş olan, o ne der, bu ne der, moda nedir, başkası ne yapmış gibi işlerle uğraşmayan, yalnız kaldığında ne yapacağını şaşırmayan, bir adamın üzerinden yaşama ihtiyacı duymayan, kısaca kendi hayatını kurabilmiş olan kadın mutlu kadın bence.

Çünkü böyle bir kadınla birlikte olduğunuzda erkek olarak siz de ona saygı göstermeyi, size karışmadığı gibi ona karışmamayı, olur olmaz şeyler yüzünden tatsızlık çıkartmamayı öğreniyorsunuz.
Bu konunun bence yaşla çok fazla ilgisi yok. Mutlaka genç yaşta hepimiz kadın veya erkek daha duygusal oluyoruz, daha tecrübesiz oluyoruz ve beklentilerimiz çok daha yüksek olabiliyor.
Ama bence asıl sorun kişilikle ve yetiştirilmeyle ilgili.

Her zaman aynı şeyi söylerim bir kez daha söylemek istiyorum. Kadın veya erkek aslında fark etmez. Biriyle ister aşk yaşayın ister ilişki yaşayın ister arkadaşlık edin, onu anlayabilmek ve kendinizi doğru anlatabilmek en önemlisi.
Eğer karşınızdaki sizin isteklerinizi, hayallerinizi yerine getiremeyecek diye mutsuz olacaksanız bunu en baştan anlayın.
Hayatımda kimseye benim için bir şey yapsın diye ısrar etmedim, yapmadığı için bozulmadım. Birinin benim için zorla bir şey yapması bana zaten hep çok acıklı geldi.
Hayatta en değerli şey zaman ve en bulunmayan şey mutluluk.
Bir an, bir gün, bir yıl yanınızda olan insan size mutluluk verebiliyorsa, ruhunuza iyi geliyorsa daha fazlası için zorlamamak belki en doğrusu...
O güzel türküyü hepimiz biliriz: ‘Aşk deyince ötesini arama...’
Çünkü bazı şeyler eşsizdir. Hayatta çok nadir bulunacak bir şeydir. Eğer ona rastlarsak önceliklerimizi iyi belirlemeliyiz.
Sabahları birini düşünerek uyanıyorsam ve uyandığım an yalnızca bu yüzden gülümsüyorsam hayatın içindeki sayısız ıvır zıvırın, bunca yılda edindiğim takıntıların ne önemi olabilir ki?