Takılmalı hayat, oh ne rahat

Yeni takıntım modern ilişkiler üzerine. Ne zamandır bu dünyadan uzak kaldığım için ne gibi değişiklikler olduğunu fark edememişim ama birinden hoşlanma dünyası birbirine girmiş haberim yok.

Oben Budak

Oben Budak


Takılmalı hayat, oh ne rahat

Eskiden bir sevgili vardı, bir takıldığın yani ciddi olmayan ama vakit geçirmek için birlikte olduğun… Bir de cinsel ihtiyaçlar için katlandığın buddy’in vardı. Ve hepsinin de kesin hatlarla birbirinden ayrıldığı noktalar bulunuyordu tabii ki. Buddy kısmı ile sadece azgın zamanlarda konuşulur, takıldığın kişiyle de sosyal aktivitelere katılmak, arada sahile gitmek gibi yükümlüklerin vardı. Sevgili ise sevgiliydi. Şimdilerde sevgili hala sevgili ama takılmak ile yatak arkadaşlığı birbirine girmiş durumda. Günümüz gençleri sosyal medyada beğenilmekten öyle yüksek tatmin düzeyine gelmişler ki bağlanmayı saçmalık olarak görüyorlar. Konuşmalarda ‘ilişki’ kelimesi geçince kaçacak yer arıyorlar. ‘Biz çok ciddi olmak üzereyiz, o zaman ayrılalım’ gibi bir mantalite içinde millet. Bu yüzden de yüzeysel şeyler yaşanıyor. Hal böyle olunca sadece cinsel amaçlı birliktelikler sınıf atlayarak takılma kategorisine çıkıyor. Hani eskiden buddy’nizi sevişme arzusu olmadan, hal hatır sormak için aramazdınız değil mi? Aman dikkat edin çünkü günümüzde sadece birlikte olma amacında bile olsa karşı taraf cilveleşme, geceleri sohbet etme, hatta ufak kıskançlık olaylarına karışıyor.

Birlikte tatile çıkmalar, hediyeler alıp vermeler gibi anca ilişkide yaşanır dediğimiz şeyler artık seksüel ilişkiler literatürüne de girmiş durumda. Yeni nesil bağlanmaktan korktuğu kadar hiçbir şeyden korkmuyor anlaşılan. Bu yüzden de kendilerine göre bir ilişki formu ortaya çıkardılar ki bunun adı ‘takılmak.’

Takılmak denince hemen öyle alttan almayın olayı. Normal bir ilişkide aradığınız özelliklerin çoğu takılmakta mevcut. Sabah akşam mesajlaşıyorsunuz diye hemen önemli zannetmeyin kendinizi, çünkü şimdiki taraflar en çok bu flört bölümünde eğleniyor. Cilveli sözler, ufak kıskançlıklar, gelecek hayalleri, hepsi bu bölümde hoyratça kullanılıyor. Ama konu sadakate gelince işte orada durun. Sosyal medya sayesinde dünyanın dört bir yanından alıcınız varken, tek kişiyle yetinmek de neyin nesi canım? İşte sadakat olmuyor, o kısım ‘takılma’ kurallarına uymuyor. Canınız başkasını çekiyorsa gidip alıyorsunuz, bu kadar basit. Kimseye bağlanmadığınız için ayrılırken de canınız yanmıyor hem.

Yükseklerde dans
İstanbul’daki insanlar güvenlik nedeniyle otel içlerinde ya da alışveriş merkezlerindeki mekanları daha çok tercih etmeye başladı, bu bir gerçek. Yabancı konser grupları bile korunaklı yerleri seçiyor artık. Bu yüzden Hilton Bomonti’nin 34’üncü katındaki Cloud 34 yeni dönemde yükselişe geçecek mekanlardan. Uzakdoğu esintili menüsü ve harika sushileriyle zaten gönlümüzü fetheden bir mekandı. Ballı yuzu sosu ile servis edilen avokado ve kuşkonmaz salatası, karides tempurası ve sırlanmış ton balığı bayıldığım lezzetlerdendi. Şimdilerde kokteyl menüsünü de zenginleştirip bir şeyler içip müthiş İstanbul manzarasını seyredebileceğiniz bir yer haline geldi. Romantik bir buluşma için ideal seçim olabilir.

Takılmalı hayat, oh ne rahat - Resim : 1

İktidar sahiplerine
Parfümün en temel aksesuarımız olduğu konusunda hemfikiriz öyle değil mi? Kadın ve erkeğin farklı parfüm seçimleri olsa da iki cinsin de parfümlere hasta olduğu bir gerçek. Özellikle de tasarımlarına bayıldığımız isimlerin parfümleri ortak ilgi alanımız. Salvatore Ferragamo’nun zamansız ikonik stili erkek parfümü Uomo’da da ortaya çıkmış mesela. İtalyanların kendilerine has maskülenliğinin öne çıktığı parfümü ilk koklayışınızda karabiber, kakule ve bergamotla karşılaşıyorsunuz. Orta notalardan burnunuza gelen orange bloosom, olayı biraz daha tatlandırırken dipten gelen sandal ağacı esintisi iktidarlı, karizmatik ama aynı zamanda da çapkın bir imaj katıyor. Ünlü parfümörler Alberto Morillas ve Aurelien Guichard’ın elinden çıkma parfüme siz de sevgiliniz de bayılacak bence.

Takılmalı hayat, oh ne rahat - Resim : 2

Soğuk terapi
Hani Ajda Pekkan’a ya da Sharon Stone’a bakınca insan ‘bu kadın buzlukta mı yaşıyor acaba?’ der ya, işte o cümlede geçen buzluk anlayışının nereden geldiğini hiç düşünmüş müydünüz? Tarihi 4 bin 500 yıllık Antik Mısır’dan günümüze uzanan, vücudu -140 dereceye ulaşan soğukla tedavi eden mucizevi bir yöntem varmış meğer. CryoTherapy adındaki yöntem için ilk profesyonel merkez, dünyada bu alanda öncü marka konumundaki Cryo Stay Young adıyla Nişantaşı City’s’de açıldı. Hücre gençleşmesini ve kolajen seviyelerini artırarak kırışıklık belirtilerini azaltmaya ve cildi sıkılaştırmaya yarayan bir yöntem bu. Aynı zamanda kasların iyileşmesini hızlandırıyor, daha hızlı kilo vermeyi sağlıyor. Solaryum kabinlerini andıran bir kabine girip 3 dakika boyunca nitrojenle soğutulan hava tarafından cildinize terapi yapılıyor. Öyle dayanılmayacak bir soğuk yok tabii, gözünüz korkmasın. Jennifer Aniston, Hugh Jackman gibi ünlülerin kullandığını duyunca korkmadan denedim. İlk kullanım parlak bir ten ve aynı gece müthiş bir uykuyla taçlanırken, sonraki denemelerimde daha enerjik olduğumu fark ettim. Bir deneyin derim.

Takılmalı hayat, oh ne rahat - Resim : 3

Güzel hediye
Biz erkeklerin dünyasındaki kulaklık hastalığının kadınların dünyasında pek karşılığı yok. Galiba kadınlar kulak içi olmayan kulaklıkları biraz hantal buluyor olmalı. Ama büyük kulaklıklardan müzik dinlemenin keyfi başka. Hele ki kulaklık Sennheiser ise. Markanın yeni oyuncağı PXC 550, gürültü engelleme moduyla uçak yolculuklarındaki kabusumuz motor sesini minimuma indiriyor mesela. Kulaklığın kenarına dokunarak müziği kontrol edebiliyor, sesi açıp kapatabiliyorsunuz. Tasarımı da oldukça cool olan bu kulaklık seyahatlerde olduğu kadar gündelik hayatınıza da eşlik edebilir. Bu ara sevgilinize bir hediye almak istiyorsanız iyi seçim olabilir.

Takılmalı hayat, oh ne rahat - Resim : 4
Marc Jacobs, Tory Burch, Prada

Kadifeli kış
Çocukluğunda bol bol kadife giydirilen bir çocuk olduğum için mi bilinmez, büyüyünce kendisinden pek hoşlanmaz bir hale geldim. Zaten zaman içinde oluşan zayıflık takıntımdan dolayı, üzerindeki fitiller sayesinde beni olduğumdan daha şişman gösterecek bir pantolona neden ihtiyaç duyabilirdim ki? Ama bu sene sizler bir hayli kadifeci olacaksınız gibi geliyor çünkü Prada, Marc Jacobs, Tory Burch ve Lemaire gibi markalar bol bol kadifeli tasarımlar çıkardı. Tabii işin moda tarafı haricinde bir de androjen durma bölümü var. Kadifeli takımlar içinde bir tık cinsiyetsiz durma ihtimaliniz mümkün.