Çocuklar ve cinsellik!

Uzmanlar, çocukların cinselliği 2.5-6 yaş arasında keşfettiklerini söylüyor

Çocuklar ve cinsellik!

Yazı: Filiz Şeref/Bebeğimle Elele

İkisini aynı cümlede düşünmek zor, haklısınız! Daha küçücük bir çocuk, cinsellikten ne anlar? Ancak uzmanlar, çocukların cinselliği 2.5-6 yaş arasında keşfettiklerini söylüyor. Bu bilgi ışığında, bazı şeyleri görmezden gelmek yerine, konuyla ilgili bilgi sahibi olmak son derece önemli gibi görünüyor. Bir annenin, çocuğuyla konuşmakta en çok zorlandığı konulardan biridir cinsellik! Çocuklar tarafından keşfi de hiç geç olmuyor zaten; henüz 3-4 yaşlarındayken,cinselliğe dair sorular başlıyor: “Anneee, neden benim pipim yok?” Gelin de yanıtlayın şimdi. Ya da küçük kızınız cinsel organıyla oynuyor diyelim; ne yapacak, ona nasıl yaklaşacaksınız? Uzmanlara sorduğumuzda gördük ki, pek çok annenin karşılaştığı bu sorular ve sorunlar, aslında son derece normal şeyler. Onların bu tavırlarını ve yaptıklarını, büyüklerinkiyle bir düşünmeyin sakın. Uygun bir dille, yaşına uygun şekilde onunla konuşun, yeter!
Her şey merakla başlıyor
Çocuklarda cinsel duyular, ilk olarak bebeğin annenin memesini emmesi sırasında ve altı temizlenirken, cinsel bölgeye yapılan dokunuşlarla duyulan hazla başlıyor. Cinsel gelişim dönemi ise, 2.5-6 yaş arasında gerçekleşiyor. Peki, bu gelişim esnasında neler yaşanıyor?
• Çocuklar öncelikle ‘merak’ ediyor ve kimliklerini sorgulamaya başlıyor. Örneğin; kızlar neden pipisinin olmadığını merak ederken, erkekler annelerine, “Aç bakayım, senin de pipin benim gibi mi?” ya da “Senin neden pipin yok?” şeklinde sorular sorabiliyor.
• Çocuklar kendilerini yavaş yavaş keşfetmeye başlarken,aynı zamanda birbirlerinin cinsel organlarını da merak ediyor. Cinsellik ile ilgili düşünsel süreç de, bu dönemde oluşuyor.
• Aynı süreçte, anne-babaya ilgi oluşmaya başlıyor. Kız çocuklar babalarına hayranlıkla yaklaşırken, en büyük rakip olarak anneyi görüyor ve erkek çocuk tam aksine anneye yakınlaşıp, babayı alt etme içgüdüsü ile üstünlük kurmaya çalışıyor (ödipal dönem).
• Cinselliğin en açık ve rahat yaşandığı dönem, üç yaş sonrası. Bu dönem, cinsel kimliğin oturduğu, ‘ben erkeğim’, ‘ben kızım’ duygusunun da oluşmaya başladığı dönem. Çocuklar, karşı cinsle farklılıklarını anlamaya başlıyor. Bu farklılıklar, aile tarafından da mümkün olduğunca sık vurgulanıyor zaten. ‘Erkekler ağlamaz’, ‘Kızlar böyle oturmaz’ gibi davranış modelleri çocuklara benimsetilmeye çalışılıyor. Bu sayede çocuğun sahip olduğu toplumsal kimliğin altı da çizilmiş oluyor.
• İlkokul çağındaki kız ve erkek çocuklar genellikle, karşı cinsi kendilerine rakip olarak görüyor. Ancak daha küçük çocuklar, yaşıtı olan karşı cinse düşmanca bir tavır sergilemiyor. Kadınlarla erkekler evlenebildiğine, öpüşebildiğine göre, kendilerinin de karşı cinsle bunları yapabileceklerini düşünüyorlar. Aslına bakarsanız, tüm bu davranışlar, daha çok bir kimlik edinmenin gereği olan eylemler. Bu nedenle, başlangıç ve bitiş dönemleri de, her çocukta farklılık gösterebiliyor.
Cinselliği nasıl keşfediyorlar?
Çocuklarda cinsellik ile ilgili en fazla endişe duyulan konulardan biri de, mastürbasyon oluyor. Genel olarak çocukların bu şekilde cinsel davranış sergilemesi pek hoş karşılanmıyor elbette ve anne-baba da ne yapacağını bilemiyor. Ancak bebeklik ve çocukluk döneminde yapılan mastürbasyon ile ergenlikte başlayan mastürbasyon eylemini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Çocukların yaptığı mastürbasyon eylemi, her ne kadar zevki çağrıştıran bir eylem olsa da, cinsel ilişki taklidi olarak görülmemeli ve abartılı tepkiler verilmemeli. Sizin de çocuğunuz böyle bir yaklaşımda bulunuyorsa,kaygılanıyor olabilirsiniz; ancak psikologlar, bu durumun anormal olmadığını söylüyor. Psikoterapist Belgin Arslantaş; “Çocuklar genellikle mastürbasyon yapar ve bu durum aileleri tedirgin eder. Örneğin altını temizlemek için anne bebeğin bezini açar ve bebek doğrudan elini cinsel organına götürür.Bu durum sıklıkla erkek çocuklarında görülür. Bazen pipisi ile oynarken erekte olabilir. Tüm bu olanlar çocuğun kendini ve kendi cinsiyetini keşfetmeye çalıştığının sağlıklı bir göstergesidir” diyor. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Zafer Atasoy ise, aslında çocuğun durumun farkında bile olmadığını söylüyor: “Çocuk kendi kendini tatmin etmekten bihaberdir aslında. Hem organ olarak hem de organ işleyişi olarak, bu yaşlarda erişkin tarzında cinsellik yaşamazlar. Sadece bedeniyle oynuyorlardır. Bu davranış onlar için burunları, gözleriyle oynamak gibi bir şey. Bundan zevk alırlar ama bu zevk cinsel içerikli bir zevk olmaz.”
Erkek çocukların ‘meme’ saplantısı
Erkek çocukların ilgi alanlarından biri de ‘meme’ oluyor.Doğumda göbek kordonunun kesilmesiyle biten annebebek ilişkisi, doğumdan sonra meme ile devam ediyor. Meme, çocuğun doyuma ulaştığı ve aynı zamanda kendisini güvende hissedip anne ile bağ kurduğu en temel öğe. Aynı zamanda bebekler, emme sırasında oral haz da duyuyor. Bu nedenle abartılmış dokunmalar,annenin doyurma süresi dışında memesini açması, çocuğa susması için vermesi, yani memeyi doyurmanın dışında bir araç olarak kullanması, çocukta birtakım
davranış bozukluklarına yol açabiliyor. Dr. Belgin Arslantaş, büyümeye başlayan çocuğa meme konusunda biraz daha sınırlı tutum gösterilmesi gerektiğini söylüyor: “Çocuk annesine dürtüsel olarak dokunmak, koklamak, sarılmak ve öpmek ister. Bu davranışlar normal olarak karşılansa da, annenin bu davranışların uygunluğunu çocuğun yaşına göre ölçmesi ve ona göre sınırlar koyabilmesi çok önemlidir.''
Açık ve net olun
Peki, bu dönemde çocuğunuzun cinsellikle ilgili yaklaşımlarına siz nasıl yaklaşacaksınız? İşte size birkaç öneri…
• Çocuğunuzun sorduğu sorulara vereceğiniz yanıtlar, onun merakını giderici olmalı. Aynı zamanda, konuyu doğru ve abartısız anlatmalısınız. Yanlış, uydurma, saçma veya hayali bilgiler vermek, çocuğunuzun aklını karıştırır ve ileriki yaşamı için sorunlar teşkil edebilir. Bilgi veriyorum diye, her şeyi tüm detayları ile anlatmak da gereksizdir.
• Cinsel konuları konuşurken takındığınız surat ifadesi de oldukça önemli. Ses tonunuz, gerginliğiniz ve huzursuzluğunuz, çocuğunuz tarafından hemen fark edilir. Ne söyleyeceğini bilemeyen anne babalar, çocuklarına bu tür konuların aslında konuşulmaması gereken ayıp, çirkin şeyler olduğu mesajını verir. Diğer yandan, çocuğunuza, cinselliğin doğal bir süreç olduğunu anlatırken, mahrem bir konu olduğunu belirtmeyi de unutmayın.
• Dr. Zafer Atasoy, çocuklara konuyu sofistike bir şekilde anlatmanın da gereksiz olduğunu savunuyor: “Anneler, çocuktan gelebilecek, ‘Senin pipin neden yok?’ gibi bir soruya uzun uzun cevaplar veriyorsa, aslında yanlış yapıyordur. Bunun yanı sıra, çocuğa kızarak cevap vermek de hatalı bir eylem. Bu nedenle, çocuğun bulunduğu yaş grubuna göre, sorularına basit cevaplar vermelisiniz. Onu çok zorlamadan, utandırmadan, baskı uygulamadan cevap vermek ve kafasını karıştırmamak yeterli.”
Kız çocuklarında daha sık görülüyor
Mastürbasyonun kız çocuklarında daha sık görüldüğünü biliyor muydunuz? Bunun nedeni ise o kadar farklı ki! Çünkü kızlar, idrar yolları ile ilgili daha fazla enfeksiyon geçiriyorlar. Bu yüzden kaşıntıları daha fazla oluyor ve bu ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar. Ayrıca, içe dönük çocuklarda da mastürbasyon eğilimi söz konusu olabiliyor. Bu çocuklar, kendi iç dünyaları içinde kendi bedenleri ile oynayabiliyor. Dr. Zafer Atasoy, “Sonuç olarak, çocuklarda mastürbasyon yapmanın altında yatan mutlaka bir neden vardır ve bu nedeni ortadan kaldırmak gerekir. İdrar yollarındaki iltihaptan dolayı bir kaşıntı varsa, iltihabı tedavi ettirmek, çocuk ilgisiz bir ortamda büyüyorsa ona daha çok ilgi göstermek gerekir. Mastürbatif eylem sırasında da çocuğun ilgisini başka yerlere çekecek alternatifler bulmalısınız. Ama bunları yaparken çocuğa kesinlikle kızmamalısınız. Diğer yandan, çocuğunuza bunun herkesin içinde yapılmaması gereken bir davranış olduğunu da anlatın” diyor.
Kafasındaki cinsel karmaşayı arttırmayın
Psikoterapist Belgin Arslantaş, konuyla ilgili en önemli noktalardan birinin de oyuncak seçimi olduğuna dikkat çekiyor. “Ebeveynler oyuncak seçimi, giyecek, saç bakımı ve çizgi film konusunda da dikkat etmeli. Bu dönemde anne-babalar, çocuklarıyla fiziksel mesafelerini korumalı; anne; kız çocukla daha ilgili, baba ise erkek çocukla daha ilgili olarak düzgün bir rol model olmaya çalışmalı. Aksi halde kız çocuğun babaya duyduğu hayranlık duygusu ile babanın sergileyeceği herhangi bir sevgi davranışı, çocuk tarafından yanlış anlaşılabilir. Özellikle üç yaşından itibaren anne-babalar ile çocuklar aynı odada ve aynı yatakta uyumamalı. Anne-babanın yanında yatma isteği, çocukların kafasındaki cinsel karmaşayı
daha da arttırabilir. Çocuklar, bu dönemi tamamlarken anne ve babaları ile evlenemeyecekleri gerçeğini anlar. Ancak; anne ve babasıyla uyuyan çocuğun kafası karışır. Bu durum, ‘ödipal dönem’ çatışmasının uzamasına neden olur.”
Farklı eğilimlere dikkat!
Bu dönemde, çocuklardaki normal dışı algılanabilecek hareketler konusunda da dikkatli olmak gerekiyor. Dr. Belgin Arslantaş, ailenin tutumunun da cinsel kimlik oluşumu sırasında önemli bir etken olduğunu söylüyor: “Kız çocuk erkek çocuk gibi davranıyor, oyuncak arabalara ilgi duyuyor, babayı rol model alıyor ve kız yaşıtlarına daha az yakınlık gösteriyorsa ve ‘baba’ gibi davranmaya çalışıyorsa, cinsel kimliğin oluşumunda bir anormallik söz konusudur ve dikkat edilmesi gerekir. Çünkü cinsel kimlik edinme problemi olan çocukların bir kısmı, ailenin güdülenmesi ve sosyokültürel bakış açısından kaynaklı yanlış davranışlar sonucu ortaya çıkabilir. Örneğin; aile, kızlarının erkek olarak doğmasını istemiş ve ona erkek oyuncakları almış ise çocuk erkek gibi davranır ve erkeklerin gelişim süreçlerine daha yatkın davranışlarda bulunur. Erkek çocukta ise oyuncak bebeklere, annenin kıyafetlerine ve kendi yaşıtı olan kız çocuklara karşı iletişim benzerliği, yakınlık ve uysallık görülebilir.”
Eşcinsellik, çocuklukta belli olur mu?
Dr. Zafer Atasoy, eskiden eşcinselliğin psikolojik nedenlerle açıklandığını ama artık genetik yatkınlık üzerinde durduklarını söylüyor. Eşcinsellerin çoğunun çok küçük yaşlardan itibaren kendilerini farklı hissettiklerini, bunun genetik bir şey olduğu için de tedavisinin zor olduğunu belirtiyor. Dr. Belgin Arslantaş ise, bu tarz bir durumda, anne ve babaların çocuklarına iyi rol model olmalarının önemine değiniyor: “Anne, kız çocuğu ile yakın ilişki kurarak cinsellikle ilgili sorularını yanıtlamalı ve onunla özdeşim kurmalı. Baba ise, erkek çocuk ile paylaşım içine girmeli, ona cinsel kimliğine ilişkin yaşına uygun olarak bilgiler vermeli ve ergenlik sürecinde de tam destek olmalı. Kendi cinsine ilgi duyan kişiler, bunu çocukluk evresinde, ergenlik sürecinde ya da erişkin dönemde fark edebiliyor. Yani bu durumun fark edilmesi, değişik süreçlerde olabiliyor. Çocuğun durumu eğer hormonal-genetik değilse, daha kolay kontrol altına alınabiliyor. Bu gibi durumlarla karşı karşıya kalan anne-babalar,hemen bir uzmandan destek almalı ve bu süreci çocukla tek başına değil, ebeveynuzman işbirliği içinde götürmeli.”
İki cinsiyetli olmak ne demek?
Dr. Zafer Atasoy, konuyla ilgili en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan birinin de, ‘hermafroditizm’ yani iki cinsiyeti bir arada taşımak olduğunu söylüyor ve bu konunun 4-5 yaşına kadar çözülmüş olması gerektiğinin altını çiziyor: “Bir bebeğin cinsiyeti döllenme anında belli oluyor. Ancak, bazı bebekler doğdukları zaman, cinsel organları tam olgunlaşmamış olabiliyor. Bu çocukların cinsel organları, beklenen kadın ya da erkek cinsel organından farklı oluyor. Bunun altında endokrin nedenler ve embiyolojik nedenler olabilir. Bu, sık görülen bir durum. Hermafrodit çocuklarda tanı, doğar doğmaz ya da bebekliğinin ilk iki yılı içinde konuluyor. Böyle bir durum karşısında, endokrin ya da cerrahi müdahale yapılıyor. Çocuğun hangi cinsel kimliğe sahip olacağına ise hekimler karar veriyor. Bu karar, çocuğun cinsel kimliğinin oluştuğu 4-5 yaş dönemine kadar verilmediyse, çocuğun o döneme kadar benimsemiş olduğu cinsel kimliğin dışında bir girişim, ameliyatı başarısız kılacağı gibi, çocuğun hayatını da altüst edebiliyor.”