Yüz Elli Üç Mü?

Yolda yaralı bir hayvan gördüğümüzde ne yapacağız?

Elif Karslı

Elif Karslı


Yüz Elli Üç Mü?

Yüz Elli Üç Mü?

Geçen hafta, uykularımı kaçıran olayı yaşayacağımı bilmeden, büyük bir huzurla iş yerinden çıktım, atladım arabaya ve her yerde beni bulan! yavru köpeklerden biri yine gözümün önünde bir arabanın altında kaldı.
Gerek okulda, gerek sokaklarda evet çok sayıda ölü hayvan gördüm. Evet hasta olup, iyileşemeyip, gözümün önünde ölen hayvanlar da çok oldu. Ama hiç gözümün tam önünde, her detayıyla bir araba kazası görmemiş,bağırma ve can çekişme sahnesine şahit olmamıştım. Bu ve benzeri olaylar gün içerisinde hepimizin başına geliyor. Özellikle İstanbul’da araba kullanan insanların bu manzaraları görmemesi imkansız ama esas acı verici olan, hepimizin bu durumlara alışmış olması.
O an mideme yumruk oturdu. Dünya durdu. Yavru köpek çarpmanın etkisiyle başka bir aracın tekerlerine savruldu. Çarpan araç basıp gitti. Acı içinde tekerlerinin önüne fırlayan köpeği gören diğer araç hemen durdu, indi köpeği kucağına aldı, kaldırıma götürdü. Bu sırada artan korna sesleriyle ayıldım, hemen aracımı kenara çektim ve olay yerine koştum.
Tahminimce 2 aylık bir yavru köpekti ve durumu oldukca kötüydü. Herkes birbirine "veterinere götürmek lazım" diyordu. O an dedim "ben veterinerim ama bu köpeğin durumu çok ağır, acil tıbbi destek gerekiyor". Bu sırada tabi birkaç kişi hemen “E sen veterinermişsin kurtarsana köpeği” dedi. (Sanki insanlar kaza geçirdiğinde yakınında doktor varsa ambulans çağrılmıyor!) Geçen saniyeler içerisinde ne yapılmalı diye sordum durdum kendime ve ne yazık ki cevabı ben bile bulamadım. Ama şundan emindim, durmak vakit kaybından başka bir şey değildi. Olay olalı daha 5 dk. olmamıştı. Köpeği arabaya alıp en yakın veteriner kliniğine götürmeye karar verdim, arabadan deprem bavulumda duran kıyafetlerimden kaptım, tam köpeği sarıyordum ki yavru köpek daha fazla dayanamadı ve acısından temelli kurtuldu.

Arabaya döndüm, ağladım ve aklımdan geçen tek düşünce, "acaba bu köpek yaşayabilir miydi" ya da "yaşayabilecek olsaydı ne yapılmalıydı?" oldu.
İnanın o an bildiğiniz her şeyi unutuyorsunuz. Twitter’dan ya da Facebook’tan haber veremiyorsunuz, yardım alamıyorsunuz. Hızlıca telefondan “acil hayvan ambulansı” diye arama yaptım. Merak ettim ve dört tanesini aradım. İkisine ulaşılamıyordu, bir tanesi mesai saati dışında olduğunu, bir tanesi de başka acil bir hastada olduğunu söyledi. Daha sonra sosyal medyada sürekli yer alan şu haber aklıma geldi;
“Yolda yaralı bir hayvan gördüğümüz zaman 153'ü arıyoruz üstelik ücretsiz.”

Bu bilgi doğru mu?
Arayıp ne yapıyoruz bilen var mı?
Yine merak ettim ve 153'ü aradım. İki defa aradım düşüremedim, bilmiyorum belki benim telefonumla ilgili bir sorundu ama üçüncü de düşürdüm. Ararsanız aklınızda olsun. 153'e bağlandığınız zaman, otomatik sesli yanıt sisteminden size seçenekler sunuluyor ve bunların içerisinde hayvanlar ile ilgili bir mevkii bulunmuyor. Danışıp, bilgi alabileceğim, olaya en yakın olabileceğine inandığım Beyaz Masa’yı tuşladım. 1-2 dakika bekledikten sonra bir bayan ile görüştüm ve kendisine haberlerde, gazetelerde, sosyal medyada çıkan “Hayvan Ambulansı” sistemini sordum.
Telefonda ki bayan, bu sistemin kaldırıldığını söyledi. “İBB Artık hayvan ambulans hizmeti vermiyor” dedi. Demek ki sürekli paylaşılan bu bilgi yanlış bir bilgiymiş.

"Peki bu gibi durumlarda ne yapabiliriz?" dedim. Bu gibi durumlarda, yine 153'ü arayabilirmişiz, onlar bizi Büyükşehir Belediyesi veteriner hekimlerine yada İlçe Belediye veteriner hekimlerine aktarıyorlarmış. Olay yerine en yakın belediye veteriner hekimi olay yerine geliyormuş. Çalışma saatlerini, saat 17.00'den sonra onlara ve veteriner hekimlere ulaşılıp, ulaşılamadığını kendilerine sordum. Beni kısa süre bekletip, yetkili kişiye danıştıktan sonra, belediye ve çoğu ilçe belediyesinin nöbetci veteriner hekiminin olduğunu, 153'ü her saat arayabileceğimi, kendilerinin nöbetci veteriner hekim yönlendirdiklerini söylediler. Evet ssokakta gördüğümüz yaralı hayvanlara yardım etmesi için aranacak 153 numaralı destek hattında işin doğrusu bu şekildedir.

Hayvanlar konusunda hiçbir şeyimiz tam ve doğru değil. Yasalarımız, sokaklarımız, barınaklarımız, destekçilerimiz, kurumlarımız, insanlarımız, zihniyetimiz, sen, ben, o… Hayvanlar bir yana, Türkiye’de, gündemde yaşanan acılar ortada. İnsanlık ortada.
Ama belki bir gün sadece bir can sizin sayenizde kurtulur.
Zaten amaç bu ve bu da yeter.

Sevgilerimle