‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası

Karşınızdakinin daha önce yaşadıklarınızdan haberi yok!

Oben Budak

Oben Budak


‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası

‘Hayatım boyunca hep sevgililerimin dertleriyle uğraştım, deliliklerini çektim’ diye bir konuşma duyduğumda ‘Peki bunun için kaç lira aldınız?’ demek geliyor içimden. Öyle ya popstarların kahrını çeken asistanları bin dereden su getiriyorlar belki ama en azından bunun için para kazanıyorlar. Siz dost sohbetlerinde çok çektiğinizi anlatıyorsunuz da bunu karın tokluğuna yaptığınıza hiç üzülmüyor musunuz? İşte bir yerden sonra sevgilileri için harcanan hayata acımaya başlayanların ‘Biri de benimle uğraşsın artık’ şalteri atıyor ve karşısındakinin de bundan etkilenmesini bekliyor. Arkadaş arasında yeni sevgiliniz hakkında ‘Ben onu değil, o beni çeksin’ demesini biliyorsunuz belki ama karşınızdaki adamın sizin hayatınızın çıkan kısmının özetinden haberi olmadığı için daha büyük çuvallıyorsunuz. Hani adamları karşınıza alıp “Bak sevgilim, ben zamanında çok çektim, artık çektirmek istiyorum” deseniz durum daha kolaylaşacak. Birkaç hafta sizin delirmelerinizle uğraşıp, aklınızı kaçırdığınızı düşünüp topuklayarak kaçacaklarına, en baştan ne gibi tahribatlar altında kaldığınızı bilseler, daha ılımlı yaklaşırlar belki. Çünkü siz konuyu dillendirmedikçe karşı taraf size deli gözüyle bakıyor. Yağmurda kalmış kedi yavrusu gibi kendinizi anlatıp yol alacağınıza direkt üzerinize en uygun deli gömleği için ölçü aldırır gibi davranmanın bir yararı yok. Herkes belirli bir yaştan sonra ilgi odağı olsun, birileri de onunla uğraşsın istiyor ama bunun bedeli o kadar kolay ödenir cinsten değil. Asıl amaç bu olunca sık sık yalnız kalınıyor haliyle. Ben sürümden kazanırım diye düşünüyorsanız o kısmı sizi ilgilendirir tabii. 

‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası - Resim : 1

Monokrom trendi yakala
Siyah-beyaz yılların eskitemediği en güzel ikili. Üstünüze giydiğiniz kıyafetlerde de evinizi döşediğiniz karolarda da aynı asalet var. Bu bahar mevsiminde bir hayli atakta olan ikili için seçenekler bol olsa da bence yaz sezonuna da mükemmel bir uyum sağlayacak. Narciso Rodriguez imzalı bu mini elbisenin yanında Chanel Cruise serisinden bir çanta iyi gidebilir. Her zaman ihtiyacınız olabilecek bozuk para çantası Lulu Guinness imzalıyken ayakkabıların Calvin Klein şıklığı ise fazlasıyla cezbedici. 

‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası - Resim : 2

Bazıları ‘nerd’ sever!
Pharrel Williams’ın imparatorluğu ilan edilmeden önce birlikte çalıştığı grubunun adıydı Nerd. Ama konumuz onlar değil de bildiğimiz anlamda nerd (fazla ders çalışıp, fazla bilgisayarla ilgilenen tipler). Bilgisayar başında fazla vakit geçiren birinin gözlüklü olması da şaşırtıcı olmasa gerek. İşte bu görünümün moda dünyasına yansıması bir süredir kalın camlı gözlüklerle kendini belli etmekte. Bir ara Martin Scorsese’den başkası kullanmazdı ama Tom Ford’un ‘A Single Man’ filminin ardından yer gök kemik gözlüklü adamlarla doldu. Yüzüne yakışıp yakışmadığını araştırmadan kalın çerçeveli gözlüklere bürünenlerin çoğunluğunun amacı, Dolce&Gabbana’nın yeni reklamlarındaki Noah Mills gibi gözükmek olabilir. Fakat bu tür gözlüklerin biraz ağır bir parça olduğunu varsayarsak, genelde bu gözlükleri kullananların çizgi film karakterine döndüğünü söylemezsem olmaz.

‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası - Resim : 3

Jared Leto çekiciliği
Hangi rolü oynasa bayıla bayıla izlediğimiz adamlardan biri Jared Leto. Geçen sene grubu 30 Seconds to Mars ile İstanbul’da ağırlama şansını son anda kaybettiğimiz star, ‘kız mısın erkek misin, anlamıyoruz’ denilen erkeklerden. Zaten o da gizemini oradan alıyor herhalde. Ne kadar büyük aşkınız olsa da bir barda eğlenirken siz ufak bir tuvalet molası verdiğinizde dönüşte onu bir erkekle öpüşürken bulabileceğiniz erkeklerden işte. Kimi bu ‘tanımlanamayan cismi’ seksi bulsa da kimi için fazla bebeksi, fazla güzel! Ama Oscar ödülünü de kucakladıktan sonra çekicilik konusunu tavana vurdurduğu kesin. Sanki 27 yaşında ölenler kulübüne katılacakmış da kazara yırtmış gibi bir tipi var. Al sana bir çekicilik daha!

‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası - Resim : 4

Ayaklarda neon
Charlotte Olympia önümüzdeki sezon ayakkabılarda devrim yapmış neredeyse. Stilettoları, babetleri hepsi bir içim su. Hatta dolgu topuklu ayakkabıyı vitrinde bile görmeye tahammül edemeyen biri olarak, dolgu topuk işini de kotardığını söyleyebilirim. İşin içine biraz eğlence katınca sorun kalkıyor demek ki. Katy Perry ve Lyndia Hearst’ün hayranlık duyduğu ayakkabıların tasarımcısı, İngilizlerin lüks tüketiminin büyük bir kısmını karşılıyor. Zaman zaman aralarında Agent Provocateur, Veuve Clicquot, Archie Comics’in de bulunduğu markalarla iş birliği içine de giren Olympia’nın en önemli özelliği ne kadar şık bir tasarım üretse de içine pop bir şeyler katması.

‘Biri de benimle uğraşsın’ kafası - Resim : 5
Deniz Berdan ile ayak üstü
Hayatı yaşayış tarzına, yaratıcılığına, tasarımlarına, anneliğine bayıldığım bir kadın Deniz Berdan. O kadar işinin arasında bir de benim röportajıma vakit ayırdı...
Pazar pazar rahatsız ediyorum ama şu an üzerinde ne var? Eşofman, mikili tişört ya da tüylü terlik?
Olur mu canım sen de beni n’aptın? Şu an üzerimde Haluk’un boxer’ı ve tişörtü var.
Geçirdiğin en korkunç tatil nasıldı?
En berbat tatili Dubai’de yaşadık. Can 1.5 yaşında tam bir roket adam, tutmaya imkan yoktu. Her yerde havuza atlamak için koşuyordu. Ayrıca ailece alışveriş merkezi gezmeleri de bize göre değil. Hayatımın kabusu oldular.
Yarın sabah bir yere gitmek istesen bu neresi olurdu?
Ah keşke bir şey çıksa da yarın Londra’ya gitsem.
Topuklu ayakkabılarla aran nasıl, en uzun kaç saat ayağından çıkarmamışsındır?
Topuklularla rekorum 4.5 saat. Biliyorsun pek topuklu kullanmayı sevmiyorum. Topuklu giymek işimi engelliyor. Bir de zaten uzun olduğum için topuklularla kendimi kocaman hissediyorum.
Yaptığın en büyük moda hatası neydi?
Valla ben 20 yıl sonra baktığımda nasıl görüneceğim diye hiç kasmıyorum, yoksa hiçbir şey giyemezsin. Sonuçta moda bir günde değişiyor. Ben moda konularıyla çok eğlendim şimdiye kadar. Çok deneysel de giyindim, tamamen erkek kıyafetleriyle oversize’lar da giydim. Hata olarak görmüyorum neticede bunların hepsi hayatın renklerinden. Dönemin etkileriyle sürekli yeniliyorsun kendini. 10 yıl önceki fotoğrafıma baktığımda o dönemi hatırlarım, yoksa ‘aaa ne kafayla giymişiz’ gibi bir yaklaşımla bakarsan hiçbir şey giyemezsin. Moda bir ayda değişip demode olurken kasıp işin rengini kaçırırsın. Genel olarak keskin giyinen bir insanım, bu her dönemin ortak özelliği benim için.
Londra Moda Haftası’nda selama çıkarken ne giyineceğini düşünmek mi zor, Türkiye’de bir davete katılırken mi?
Ben artık her ikisini de düşünmüyorum ama bu durumdan da gurur duymuyorum. Hatta çok fazla bu işin içinde olduğum için keyifli tarafını yaşayamaz oldum. Ama işin doğrusu Türkiye’deki ortamlar da kasılmaktan felç geçirdiğin için giyinmek de mümkün olmuyor.
Yemek konusunda kendini kaybettiğin sofra hangisi?
Oooo en zor soru! Uzakdoğu yemekleri benim için çok tehlikeli, siparişlerimin sonu gelmiyor.
Hangi yiyeceğin kalorisinin sıfır olmasını isterdin?
Dürüme sarılı her şeyin kalorisi keşke olmasaydı.
En saçma batıl inancın hangisi?
Ya biliyor musun hiç batıl inancım yok zannediyordum. Ama bazı insanların kötü enerji yaydığına inandığımı fark ettim!
İstanbul’a bir notun var mı? 
Yüzlerce yıllık tarihi olan dünya güzeli bu şehri artık daha fazla çirkinleştirmeyelim. Modernliği yanlış anlamayıp bu bölgeden geçmiş kültürlere saygı duyalım ve şehri taşlaştırmayalım.