Birlikte miyiz değil miyiz?

Yaşadığınız şeyin bir ilişki olup olmadığını nereden anlıyorsunuz?

Oben Budak

Oben Budak


Birlikte miyiz değil miyiz?

Dört kız arkadaşımla gündelik toplantılarımızdan birini yaparken, havalardan mıdır nedir, herkes yeni dönemde kurlaştığı çocukları anlatmaya başladı. Herkes bir mutlu, bir mutlu ilişkilerini paylaştı. Konu güzel şekilde ilerlerken gecenin en can alıcı sorusunu ortaya atıverdim: “Peki her şey iyi güzel de, yaşadığınız şeyin bir ilişki olup olmadığını nereden anlıyorsunuz?” Öyle ya, piyasa ‘en az üç flört’ diyenlerle dolu olduğu için uğruna hayaller kurduğun adamın bir tek senin gözlerine baktığına nasıl emin olabilirsin? Biri “Beni arkadaşlarıyla tanıştırdı, birlikte çok eğlenceli bir yemek yedik” dedi. Günümüzde artık aileyle tanıştırılacak kadar ileri gidebilmek, hoş bir efsane olarak anılsa da, sevgilinin arkadaşlarıyla tanıştırılmak artık bizim için önemli hale geldi. Peki arkadaşlarımın haftalık sevgilileriyle tanışmaktan, bir daha görmeyeceğime emin olduğum o zavallı kurbanlarla sohbet etmekten sıkıldığımı söylesem nasıl olur? Erkeklerin sizi etkilemek adına bu kadar yakın davrandığını da zannetmeyin. Aslında planlanan bir şey değil sanırım bu. Mevsimlik olarak ‘aşk tribine’ giren ve hemen her hafta hayatının aşkını bulduğuna inanan arkadaşlarım var. Bir hafta içinde göz göze fotoğraflarını Instagram’da yayınlayıp, aynı eve taşınmayı, beraber bir gelecek planlamaya başlamayı başaran arkadaşlarım var. Tabii ki her konuda olduğu gibi bu konuda da hız felakettir demekten alamıyorum kendimi. Çünkü arkadaşlarımın hayatına giren tüm kızlar Mehter Marşı ile kabul edilip, İzmir Marşı ile uğurlanıyorlar kısa sürede. Bu yüzden arkadaşlarla tanıştırma faslının pek önemi kalmadı günümüzde. Birkaç hafta dünyanın en büyük aşkını oynayıp sonra ortadan kaybolanların sayısı o kadar arttı ki, bu adamların sırf kendi tatminleri için sizi ailesiyle bile tanıştırması olası bence. Çok yakında erkeklerin bu versiyonunun piyasaya sürüleceğine eminim. 

Birlikte miyiz değil miyiz? - Resim : 1

Dert Ortağı Sıla

Bu ara o kadar çok hüsran hikayesine rastlıyorum ki insanlar ağlama sızlama hikayelerini de birbirleriyle paylaşıyor. Klasik olarak yorganı üzerine çekip yataktan çıkmama hikayeleri hala popülerken, birbirlerine ağlama şarkıları tavsiye edenler bile var. Söylenilene göre bu ara Sıla şarkılarında pek güzel ağlanıyormuş. Müzikalite olarak baktığında Sıla’nın son albümünden etkilenmemek elde değil. Her dinleyişimde bir kadeh rakı doldurmak aklıma geliyor. Özellikle ‘Saki’ adlı şarkıya fena taktım. Sıla’nın umutsuz değil de halden anlayan aşk şarkıları üretmesi otomatikman bir dert ortağı yaratıyor. 

Birlikte miyiz değil miyiz? - Resim : 2

Trende koş Asimetri 

Bu sene trendi asimetri olarak belirleyen bilirkişiler, dümdüz inen, heyecansız kıyafetlerden sıkılmış olmalılar ki tek kollu elbiseler, bir koldan geçen şeritler, eteklerin bir tarafının daha uzun olduğu kıyafetleri sürdüler önümüze. Salvatore Ferragamo, Isabel Marant, Pascal Millet, Giorgio Armani gibi tasarımcılar yeni koleksiyonlarına bu trendi hemen entegre ettiler tabii. Benim seçtiğim model Saint Laurent’in kreatif direktörü Hedi Slimlane’in en sevdiği parçalardan biriymiş. Sadece üstteki asimetrik desenli bluzun fiyatı 3145 pound olduğu için almak zor olabilir ama elbiselerinizden birinin tek kolunu keserek belki bu modaya katılabilirsiniz. 

Birlikte miyiz değil miyiz? - Resim : 3

Fetiş markası Delpozo 

İspanyol modaevi DelPozo, kurucusu Jesus Del Pozo’yu 2011 yılında kaybettikten sonra da onun çizdiği yoldan ilerlemeye devam ediyor. Genelde bu sayfada stilettolara yer versem ve özellikle kalın topuklu kadın ayakkabılarından nefret etsem de DelPozo’nun bu ayakkabısı atlanabilecek gibi değildi. Hazır bu sene dore ve lame patlaması yaşanırken, trendleri takip etmek adına güzel bir seçim olabilir. Biraz cafcaflı bir ayakkabı olduğu için üstüne giyeceğiniz elbisenin sade olmasına dikkat edersiniz değil mi? Hediye paketi gibi ortalıkta dolanmanızı istemem de!


Birlikte miyiz değil miyiz? - Resim : 4

Tanıştıralım Jamie Dornan 

‘Grinin 50 Tonu’nun film versiyonunun çekileceği haberleri yayıldığından beri meşhur Christian Grey rolünde kimin oynayacağı tartışılırken, rolü bileğinin hakkıyla kazanan Jamie Dornan oldu. Kendisi Sophia Coppola filmi ‘Marie Antoinette’ ile sinema dünyasına giriş yapmış ve bu zamana kadar irili ufaklı rollerde karşımıza gelmişti. İrlandalı güzelliğini modellik yaparak da kullanan Dornan’ı ben erkek dergilerindeki moda çekimlerinden iyi hatırlıyorum. Dergi sayfalarında bile inanılmaz çekiciliğiyle dikkatleri toplayan oyuncuyu keşfetmek için Hollywood’un bu kadar sene beklediğine inanamıyor insan.

Birlikte miyiz değil miyiz? - Resim : 5

Ayaküstü Muhabbetler

‘Melekler Korusun’dan beri hastası olduğum Özge Özpirinçci’nin hayatına hızlı ama tatlı bir bakış… Özge’nin düşünce gücüyle kalorileri yakabildiğini biliyor muydunuz?


Pazar pazar rahatsız ediyorum ama pazar stilini öğrenebilir miyim? 
Aaa ne rahatsızlığı aşk olsun. Pek stil sahibi bir insan değilimdir. Canım ne isterse onu giyerim, gerçek kürk hariç! Pazar günü evde pijamayla oturmayı tercih ederim ama pazar pazar evden çıkmama bir neden bulursam eşofmanlarımı çekerim altıma.
Yarın sabah uyanınca bilet alıp bir yere gitmek istesen bu neresi olurdu? 
Adaletin olduğu, siyasetin toplumun yararı için yapıldığı, cezaevlerinde sadece gerçek suçluların bulunduğu, insanların tek derdinin iyi olmak ve yarıştıkları tek kişinin kendileri olduğu bir yere gitmek isterdim. Yani ütopik bir ülke bahsettiğim. Ama illaki bir yere gidelim diyorsan oyumu hep Afrika’dan yana kullanırım.
Geçirdiğin en korkunç çekim günü nasıldı?
Aaa bayağı dedikodu istiyorsun benden! Çakaaaaal… Bence en korkunç şey dizilerin 90 dakika olması!
Bir süre New York’da yaşadın, sana garip gelen Amerikalı adeti ne oldu?
Amerikalıların ne adeti olsun ki allasen... 
Topuklu ayakkabılarla aran nasıl, en uzun kaç saat ayağından çıkarmamışsındır?
Gündelik hayatımda hiç tercih etmem. Rahatlık ve sağlık benim için daha önemli ama topuklu ayakkabılarla İstanbul sokaklarında bir Carrie Bradshaw gibi koşabilirim. 
Yaptığın en büyük moda hatası neydi? 
Modayla aram hiç yok. Bu kadar çok ve çabuk değişen bir şeyi takip etmem mümkün değil. Takip etmeyince hatanı da anlamıyorsun…
Aslında eğlendiğin ama başkalarının yanında dinlemekten çekindiğin popüler bir şarkı ya da isim? 
Off hiç gizlimiz saklımız kalmasın... Tamam söylüyorum: Backstreet Boys, N’sync ve tabii ki Britney Spears.
Yemek konusunda kendini kaybettiğin mutfak hangisi?
Hepsi! Yemek yemeyi çok seven ama yapma konusunda sıfır kabiliyeti olan bir insan olduğum için şanslıyım. Çünkü öyle bir yeteneğim olsaydı kesin obezdim! Ama günün herhangi bir saati asla hayır diyemeyecegim tek şey kuruyemiştir!
Hangi yiyeceğin kalorisinin ‘0’ olmasını isterdin?
Bütün tatlıların! Aaa bir dakika zaten öyle di mi! Her şey beynimizde çünkü, düşünce gücüyle kalorilerimi yakabilirim! Nerdeyse hiç et yemediğim için B12 iyice azaldı bende, mantıklı düşünemiyorum.
En saçma batıl inancın hangisi?
Masada tuzluk devrildiğinde dökülen tuzu sağ elimle çimdikleyip sol omzumdan atmak. Ayrıca saçma değil tamam mı! 
Evet evet, mantıklı bir açıklaması vardır herhalde. Peki son olarak İstanbul’a bir notun var mı? 
Sana söz yine baharlar gelecek...