Valla sarkmıyorum size

Bilen biliyor, nazik bir adam sayılırım.

Oben Budak

Oben Budak


Valla sarkmıyorum size

Anne-babadan İstanbul beyefendisi geni alınca toplum içindeki hareketlerine fazlasıyla dikkat eden bir birey olarak şekillendim zaman içinde. Kadınlara yol vermek, onlara kapı açmak ve gerektiğinde ‘Affedersiniz’ sözüyle kabalığımı telafi etmek için çaba harcarım. Buradan ‘kadınlar bizim baş tacımız’ edebiyatına girmek istemiyorum ama nazikçe yaklaştığımı zannettiğim kadınlardan tuhaf tepkiler alınca ister istemez şaşırıyorum. Bir kulüpte dans ederken elimin çarptığı kadınlara hemen “Çok özür dilerim” dediğimde, yüzde 80 kötü bakışla karşılamaktan çok sıkıldım mesela. Bilmeden bir kabahatim olmuş, ben de durumu çözmeye çalışıyorum ama bön bön suratıma bakan bir kadınla karşılaşmak da beni delirtiyor. Ya da herhangi bir sırada “Siz önden buyurun lütfen” dediğim bir kadının suratıma bile bakmadan, ‘bu da nereden çıktı şimdi?’ dercesine bir sinirle önümden geçip gitmesi olayına kılım. Kadınlar yönünden de bakmak istiyorum, belki de sarkıntılık yapmak adına bu şekilde yaklaşan erkeklerin sayısı oldukça fazladır. Bunu bilemiyorum ama kibarlık yaptığım kadınların yüzde 80’inin beni pişmanlığa sürüklemesine karşıyım. Özellikle kulüplerde bir şekilde çarpıştığım kadınların özür dilediğim halde yüzüme doğru ‘önüne baksana gerizekalı’ bakışı atmaları deli ediyor beni. Eğlendiğimiz iki metrekarelik bir kulüpte kimsenin kimseye çarpmaması mümkün mü sizce? Bir de bu açıdan bakın gözünüzü seveyim. 

Erkeklerin aldatma korkusu
Kadınlar genelde ilişki yaşamamış erkekleri tercih eder ya... Bazıları için ilk kadın olmak çok önemlidir. Son kadın olma arzusuyla bu hayal devam eder. Ama aslında bu hayalin sonu -genelde- iyi bitmez. Çünkü ilişki açısından fazla tecrübesi olmayan erkeklerin içinde doyurulması gereken bir açlık olur. Doyurulması gereken diyorum çünkü bu açlık yani içgüdü ile baş etmenin imkanı yoktur sevgili okuyucu. Lise zamanından beri beraber olduğunuz biriyle evlenmek kulağa oldukça romantik gelebilir. Fakat insanın içinde yaşayan başka bedenleri tanıma arzusunu önlemek her şeyden daha zordur. Erkeğiniz size olan aşkından aldatma konusuna çok sıcak bakmayabilir ama bu sefer de durumun ilişkiye yansıyan problemleriyle baş etmek zorunda kalırsınız. Bu romantik kafadan sıyrılıp hayatla yüzleşmekte yarar var.

Androjen Sene
Biliyorum bayılıyorsunuz, erkek kıyafetleriyle dolaşmaya. Zaten moda dünyası o kadar birbirine girdi ki, bizim için kadınsı, sizin için erkeksi şeyler üretilmeye başlandı. Bazı kadınlara trendsel yakışmalar olsa da, bazı kadınlar bu tip kıyafetleri daha güçlü görünmek adına giyince, o kadar da iç açıcı durmuyor aslına bakarsanız. Fakat bu sene ortalık androjen kadından geçilmeyecek gibi geliyor bana. İyi mi olacak kötü mü göreceğiz!

Valla sarkmıyorum size - Resim : 1

Leopar severiz
Kadınların leopar sevgisini anlıyorum. Dozunda kullanıldığında kim olursa olsun bir seksilik yakalar. Bazen gerçek bir leopar gibi baştan ayağa bu deseni kullananlar, hatta ellerine leopar desenli bir çanta alıp işi komik hale getirenler de olmuyor değil. Onlardan olmadığınız sürece rahatlıkla kullanabileceğiniz bir çanta bu ayın fetiş objesi köşesinin baş konuğu. Sophie Hulme imzalı bu çanta bence hayli kullanışsız bir model ama kimin umurunda ki! Önemli olan diğer kadınların hayran olması!
Valla sarkmıyorum size - Resim : 2

Zen telefona sızdı
Geçtiğimiz ayın en iyi daveti Esma Sultan Yalı’sında verilen Asus ev sahipliğindeki partiydi. Ezra+Tuba imzalı teknolojik tasarımlarla başlayan Asus hareketi, en sonunda yeni telefon modelleri Zenphone’un piyasaya çıkışı ile görkemli bir şekilde kutlandı. Farklı renkleri sayesinde oldukça albenili olan telefonların özellikle kırmızı olanına bayıldım. Gece hayatı seven biri olarak zifiri karanlıkta bile harika çekim yapan bu telefonlara göz atmanızı tavsiye ederim.

Valla sarkmıyorum size - Resim : 3

Ayşe Tolga ile ayaküstü 
İlk dizisinden beri takibimde olan Ayşe Tolga, Aisha adında aromaterapi ürünleri markası da oluşturdu. Ama benim için en önemli şey her daim pozitif olması. Hiç değişmeyen o güzel havasının nedeni bu olmalı.

İlk dizisinden beri takibimde olan Ayşe Tolga, Aisha adında aromaterapi ürünleri markası da oluşturdu. Ama benim için en önemli şey her daim pozitif olması. Hiç değişmeyen o güzel havasının nedeni bu olmalı.

Pazar pazar rahatsız ediyorum ama şu an üzerinde ne var? Eşofman, mikili tişört ya da tüylü terlik?

Baby doll.

Geçirdiğin en korkunç tatil nasıldı?
Yeni tanıştığım bir erkek arkadaşımla gittiğim Kaş tatiliydi. Çocuğu tanıdıkça hoşlanmadım, her saniyesinden çok sıkıldım, klimadan sırtım tutuldu, hiç olmaz ama inanılmaz güneş yanığı oldum. Evime dönmek için yalan söyleyerek tatili kısa kestim, ayakkabım vurdu. Daha sayayım mı?

Yarın sabah bir yere gitmek istesen bu neresi olurdu?

Mikonos’a gitmek isterdim. Bu ara çok özledim.

Topuklu ayakkabılarla aran nasıl, en uzun kaç saat ayağından çıkarmamışsındır?
Topuklu ayakkabı çok severim, babetlerim dışında ayağımda sadece stilettolarım vardır. Kısa da sevmem minimum 8 inch olacak. Saatlerce, her türlü arazide ayakkabılarımı kullanabilirim.

Yaptığın en büyük moda hatası neydi?
Kaşlarımı aldırmak! 2000’lerin başında çok az bir süre kaşlarımı aldırmışım, korkunç görünüyordum.

Yaşayan en seksi Hollywood erkeği kim?
Yaşayan en seksi Hollywood erkeği eskiden desem George Clooney idi ama şu an ve bayağı bir süre için Ryan Gosling kesinlikle.

Yemek konusunda kendini kaybettiğin sofra hangisi?
Her türlü sofrada kendimi kaybedebilirim aslında. Hangisinde kaybetmezsin dersen, Çin ve Karadeniz derim. Ama onun dışında Hint, Thai, Güney Doğu Anadolu ve Ege mutfağı sanırım.

Hangi yiyeceğin kalorisinin ‘0’ olmasını isterdin?
Pizza ve çikolatanın.

En saçma batıl inancın hangisi?
Keskin bir şeyi elden ele verirken ‘Tuh’ demek.

İstanbul’a bir notun var mı?
İstanbul’u çok seviyorum. Onu sabırlı ve sakin bir anne olarak görüyorum. Ama annelerin sabrının sınırı var. Trafik en büyük sorun. En çok insanların her geçen gün artan sabırsız, sevgisiz ve kabalıklarından rahatsızım. İncelikler ve şefkat bitti. Yaşlıların üstüne yaya geçidinde araba süren asabi taksiciler, benim açtığım kapıdan sanki kendisine açmışım gibi teşekkür bile etmeden üstelik gencecik haliyle geçen erkekler... Özellikle erkeklerden şikayetçiyim. Kadın-erkek eşit dediysek, görgü kurallarını unutalım, kadınlara kabalık edelim demedik. Kadınlara daha saygılı davranılması gerektiğini düşünüyorum.