Dinlemeyi öğrenmek gerek!

Şimdi aynayı kendimize çevirme zamanı... Dinlemeyi biliyor muyuz?

Yeşim Varol Şen

Yeşim Varol Şen


Dinlemeyi öğrenmek gerek!

Günümüzün büyük bir kısmını diğer insanlarla iletişim halinde geçiriyoruz. Mesai saatlerimizin önemli bir bölümü, kalabalık toplantılar ya da telefon görüşmeleriyle geçiyor. Mail trafiği, iç yazışmalar derken, gün içerisinde birçok insanla irtibat halinde oluyoruz.
Özel hayatımızsa çoğu zaman iletişim açısından daha da zengin geçiyor. Arkadaşlarla kahve sohbetleri, dertleşmeler günü güzelleştiriyor. Eeee ne demişler… “İnsanlar konuşa konuşa anlaşır!” İş ikili ilişkilere gelince, iletişim altın değerinde oluyor. Kaliteli bir sohbetin de, sorun çıktığında  işi kavgaya dökmeden tartışabilmenin de yolu doğru iletişimden geçiyor. 
Doğru iletişimin altın anahtarı ise, etkin dinlemek. Peki ama ne kadar doğru dinliyoruz? 
Birçoğumuz, hele bir de muhabbet hararetliyse, dinlemek yerine karşımızdakinin cümlesini bitirmesi için sabırsızlanırız. Bir an önce sözünü  bitirsin de biz de aklımızdakileri dillendirelim hevesiyle, anlatılanları dinlemek yerine, kendi cümlelerimizi toparlamaya çalışırız. Dinliyor-‘muş’ gibi görünürken, anı, karşımızdakinin konuşmasının detaylarını çoğu zaman kaçırırız.
Hele ki eşimizle, sevgilimizle yapılan tartışmalarda... Tartışmanın yarattığı gerginlik, duygusal incinmelerimiz bizi objektif bir etkin dinlemeden alıkoyar. Cevap verme telaşı içinde bir bakarız ki iki kişi de aynı anda konuşuyor ve kimse kimseyi dinlemiyor.
Bizi etkin dinlemeden alıkoyan sebepler, aslında yine kendi içgüdülerimizden  kaynaklanır:
Haklı çıkma ihtiyacı.
Duyduğumuz cümlelerden belli kelimeleri seçip takılmak ve bütüne odaklanamamak.
Tartışmanın yarattığı duygusal gerilim nedeniyle telaşa kapılmak.
Çok iyi tanıdığımızı zannettiğimiz eş/sevgilimizin, ne söyleyeceğini zaten biliyor olduğumuzu farz etmemiz.
Oysa dinleme sanatının sırlarını çözmek o kadar da zor değil. İletişim kurduğumuz kişiye değerli olduğunu hissettirmenin en güzel yolu dinlendiğini, sözlerine önem verildiğini ve anlaşıldığını hissettirmek. Etkin dinlemeyi sağlamanın anahtarları ise aslında çok basit. Ancak konuşmaların harareti içinde çoğu zaman kolaylıkla es geçtiğimiz noktalar. Azıcık özenle etkin dinlemeye odaklanmak ve sağlıklı iletişimi kurmak mümkün. Nasıl mı?
Öncelikle ana ve karşınızdaki kişiye odaklanın. Aklınız başka bir yerlere takıldıysa karşınızdakine bunu belirtin ve anlatacaklarını özenle dinlemek için biraz zamana ihtiyacınız olduğunu belirtin.
Göz temasını ihmal etmeyin. Göz göze değmeden yapılan konuşmalarda ilgi çabuk dağılır ve ilgisizlik hissi yaratır.
Beden dilinizi kullanın. Bizi etkileyen ve ilgilendiren bir şeyler duyduğumuzda vücudumuz da ilgiye uyum sağlar ve öne doğru eğilir. Beden dilinizle ilginizi hissettirebilirsiniz.
Dinledikleriniz hoşunuza gitmese ya da sizin de söylemek istedikleriniz olsa bile sabırla dinleyin. Söz kesmemeye özen gösterin. Özellikle suçlandığımızı hissettiğimizde içimizden yükselen savunma ihtiyacını bekletmek zordur. Ancak karşımızdakinin sözünü kesmek, ona dinlenmediği ve bastırıldığı hissini yaratır.
Dinlerken kendinizi unutun. Siz de aynı durumu yaşamış, sizin de başınızdan benzer olaylar geçmiş olabilir. Ancak unutmayın ki şu anda siz sadece dinleyicisiniz.
Önemli bir konuşma yapılacaksa, karşınızdakine önem verdiğinizi ve dikkatle dinlemek istediğinizi göstermek için televizyon, telefon gibi uyaranları uzak tutun.
İlginizi sorular sorarak da gösterebilirsiniz. Ancak, sorularınızın karşınızdakine hesap sorulduğu hissi vermemesine dikkat edin. “Neden böyle düşünüyorsun?” yerine “Böyle düşünmene ne sebep oldu?” gibi, duygularını anlatmasına izin veren sorular sormaya gayret edin.
İletişim kurduğunuz insanla yakınlık derecenize uyumlu olarak fiziksel temas kurmaya, ilginizi küçük dokunuşlarla hissettirmeye gayret edin.