Stajyerlikten patronluğa

O kurnadan bu kurnaya, modern deyişle spa ve Türk Hamamı yönetiyor.

Özlem Denizmen

Özlem Denizmen


Stajyerlikten patronluğa

Azmin, inancın, mücadelenin öyküsü Elif.

Memur bir ailenin kızı. Bursa’dan staj için Antalya’daki bir otele geliyor. Otel müşterilerinden Çinli bir çift, Elif’in çalışmalarını beğeniyor, onlar sayesinde kendini Çin’de buluyor. Dur! Bu iş öyle kolay değil. Olduğu yerde ‘en iyi’ oldu Elif… Bu yüzden onu beğendi bu Çinli aile. Yoksa düşünsenize 1.3 milyar kişilik bir ülkede her gün kaç insan görüyorlar. Elif onların dikkatini çekiyor ve ona bir fırsat sunuluyor! 

Babası izin vermiyor 
Babası Çin’e gitmesini hiç istemiyor. Annesini Çinli koca korkusu sarıyor. Herkese kulaklarını tıkayan Elif, önce aç yaşamayı sonra da işi öğreniyor. Çalışıyor çabalıyor. Çin’de bir Türk hamamı açtırmayı başarıyor ve işletmecisi oluyor. 24 yaşında! Türkiye’ye döndüğünde de patron oluyor. Hem de staj için geldiği otelde!

Çinli ortak bulmak için!
Hayali hep ticaret olan Elif “Ben Çin’e ne satabilirim?” diye düşünerek girişimciliğin temel kuralı olan fırsatı yaratmış. Çin’de masaj merkezleri ailece gidilen mekanlar. Hatta öyle ilerlemiş ki bu alan, akşam aileler pijamalarını giyip masaj sonrası bu spa’larda uyuyorlar -ciddiyim!- Bize gelince biliyorsunuz, Türk hamamı kültürümüzün bir parçası. Elif iki kültürü birleştirerek patronluğun adımlarını atmış. Kadınlar istemekten çekiniyor. Kendilerine güvenmiyor. Elif ise tam tersini yapmış. Çok yorulduğunu ama hiç pes etmediğini anlatıyor. 
Stajyerlikten patronluğa - Resim : 1
Kadınlara yol açıyor
Elif şimdi 32 yaşında. 10 yılda hayal ettiği yere, beş senede gelmiş. “İdeallerim vardı. İçimde uhde kalsın istemedim” diyor. Şimdi kadınlara yol açıyor. Personelinin yüzde 99’u kadın.  

Ben Elif’in hikayesine bayıldım. Neden siz de şu anda bunu okuyan ve kendi için şahane hayaller kuran bir genç kız (20-50 yaş arası, gözleri parlayan, hedefi olan, içindeki aslanı çıkartmak isteyen dişi) olmayasınız! Elif sadece ‘fırsat’ değil ‘fark’ da yaratmış. Deniz suyunu kullanmış. Bana anlattı deniz suyunda 68 tane mineral varmış. Bunu kaynatınca 668 tane oluyormuş. Bu da cilde çok iyi geliyormuş. O da bu metodu kullanıyormuş.

Not: “Eve denizden alıp kovayla götürüp, tencereyle ısıtsam olur mu dedim”, güldü: “Olur ama kaç kere yapacaksın ve hemen kullanılması lazım” dedi.

ZAMANA DAİR HİSLERİM
Vakit nakittir demiş atalarımız. Zaman, sahip olduğumuz, bize bahşedilmiş, gitti mi geri gelmeyen en değerli şey. Ona iyi bakın. Sizlerle bu konudaki hislerimi paylaşmak istiyorum.
•Zamanımız ve ne yaptığımız bizim yüzde 100 kontrolümüzde olan    belki de tek şey. 
•Zaman lastik gibidir. Esnek. Ne kadar iyi planlı veya ne kadar eğlenceli olursa o kadar uzar.
•Girişimciler: İşinizi delege edin ve kendinizin iyi olduğu alana yönelin. Bill Gates daktilo yazabiliyor ama zamanının en verimli kullanışı bu değil.
•‘Zamanım yok’ kendimize ve başkalarına söylediğimiz bir nezaket cümlesi. Gerçek değil.
•Bir şeyi zamandan dolayı yapmamak/yapamamak bizim seçimimiz.
•Zamanınızı siz yönetemezseniz kim yönetecek? En değerli, gitti mi geri gelmeyen şeyin, zamanınızın yönetimini ‘zaman hırsızlarına’ bırakmayın!

FODER 1 YAŞINDA!
Türkiye’nin ilk ve tek finansal okuryazarlık derneği olan FODER, ikinci genel kurulunu geçtiğimiz ay gerçekleştirdi. 

Türkiye’de yapılan finansal yeterlilik araştırmasında, halkımız “Finansal bilgiye ihtiyaç duyuyor musunuz?” sorusuna, yüzde 58.4 oranında ‘hayır’ yanıtı vermiş. Bu alarm verici bir durum. Dünyada 2.5 milyar kişi, Türkiye’de 22 milyon kişi finansal sistemin içinde değil. Bu çok yüksek bir rakam. FODER; devletin, sivil toplum kuruluşlarının, akademilerin ve medyanın da desteği ile bu rakamın azalması için eko sistem oluşturma amacında. 

Kurucu başkanı olduğum FODER’in bugün ülke genelinde 400 gönüllüsü var. Kurumsal üyelerimiz ve üniversitelerimizle birlikte heyecanla yolumuza ediyoruz. Gelin siz de derneğimizin gönüllüsü olun. fo-der.org’da beraber projeler yapalım. Kadın, genç, çocuklarımıza ulaşalım.

RAKAMLARLA...
Yapılan araştırmalar, erkeklerin daha iyi görevlere getirilmesi veya kadınların işe gelirken çocuklarını evde bıraktıkları gibi bazı sezgisel kavramları teyit eder nitelikte. 

Catalyst’in 1660 işletme mezunu üzerinde yaptığı araştırmaya göre;
•Erkeklerin yönettiği projeler, kadınların yönettiği projelerden iki kat daha fazla bütçeye ve üç kat daha büyük ekiplere sahip.
•Bütçesi 10 milyon dolardan fazla olan projeleri kadınların yüzde 22’si, erkeklerin ise yüzde 30’u yönetiyor. 
•Kar-zarar sorumluluğunu alan pozisyonlarda erkeklerin yüzde 56’sı, kadınların yüzde 46’sı çalışıyor.
•Erkeklerin üçte biri kendilerine verilen görevin üst yönetimin büyük ilgisini çektiğini söylediği halde kadınların sadece dörtte biri bu yorumu yapıyor.

Hunter Üniversitesi’nin araştırmasına göre;
•Kariyerlerinin peşinden ortalama 11 yıl giden kadınların yüzde 60’ı ikinci çocuklarının doğumuna kadar sorunsuz çalışıyor ve sistemin dışına itilmiyor.
•Buna karşılık, bu kadın çalışanların yüzde 90’ı ailelerine daha çok zaman ayırmak için değil, esasen iş yerindeki uzun çalışma saatleri ve işte yaşanan hayal kırıklıklarından dolayı işten ayrılıyor.
•Bu kadınların üçte ikisi daha sonradan yarı zamanlı çalışmayı denese de bunu sorunlu bulmasından dolayı devam etmiyor.