Amsterdam =özgürlük=ışık

Her 18 yaşını dolduran kadını acilen Amsterdam’a yollamalıyız.

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Amsterdam =özgürlük=ışık
Amsterdam =özgürlük=ışık - Resim : 1
Kızlar ilk hedefiniz Amsterdam, ileri!

Bak ben geç gittim, siz geç gitmeyin bari.
Sakın sakın ertelemeyin.
Her 18 yaşını dolduran kadını acilen Amsterdam’a yollamalıyız.
Kesin ve şart!
Hem de yalnız.
Zincirleri kırmak için. 
Kafadaki küflenmiş odaları havalandırmak için.
Özgürlük testinden ‘beş yıldızlı pekiyi’ ile geçmek, kendini aşmak için. 
Bağımsızca, kimseye uymak zorunda olmadan, hafif olmayı bilmek, anlamak, yaşamak için.
İstediğin an istediğin gibi hissetmek, kendin gibi olmak için.
Hafif olmak için.
Koyvermek için.
Doğduğumuz günden başlayarak, sokakta hiçbir gün hür yürüyemedik anasını satayım.
Hep kastık.
Hep laf yedik. Laf yemesek de, yememeye göre kendimizi terbiye ettik.
Laf yemeden sokakta gezmek için Amsterdam’a gidin!
Ensenizde tacizin pis kokusunu hissetmeden bir an geçirmek için gidin. 
Tanımadık birilerinden afiyetle iltifat yiyin!
Ben aralıkta Amsterdam’ı yaşarken acıdım be gençliğimize!
Aralıktan beri bu yazıyı yazacağım size, ama işte olmadı bir türlü.
Bizler özgürlüğü bilmiyoruz. 
Hiç yaşamamışız. 
Bize özgürlük diye yutturmuşlar bir şeyleri.
‘Fake’miş bizimkisi.
Ucundan acıkmış.
Göstermelikmiş.
Bir de utanmadan hala daha ucundan acık olan özgürlüğümüzü elimizden almaya niyetli birileri. 
Yonca  ‘Vah vah’

Nuri Alço mu, tecavüzcü Coşkun mu?
Türk filmlerinden öğrendik uyuşturucuyu, seksi biz iyi mi! 
Bir sürü şeyden hadsizce, daha bilmeden cahilce çekiniyoruz o yüzden.
Veya yok saymayı tercih ederek büyümeyi öğrenmişiz. Kaçıyoruz gerçeklerden.
Bilgiden kaçıyoruz en beteri.
Ya Nuri Alço suyuna hap katar seni haklar, ya tecavüzcü Coşkun ‘namusunu’ bozar.
Hale bak!
Hayatımız korku filmi gibi!
Zehirlenerek büyümüşüz.
Hep şunu düşündüm, ben mesela öyle korkmuşum ki biri içtiğim şeye bir şey katacak filan diye, en basitinden Amsterdam’da ‘coffee shop’lara adım atıp içeride ne var diye bakmaya bile korktum ilk günlerde. 
Ayol bilmemek daha kötü değil mi?
Cehalet esaret değil mi?
Öyle kötü bir şey ki bu mahrumiyet dolu özgürlük...
Oysa bakın ne fark ettim yazarken bu iki kelimeyi şimdi;
Cehalet-esaret 
Cehalet kelimesinden ‘hal’ı atıp, esaretten aldığın ‘sar’ı onun yerine koydun mu, ‘cesaret’ oluyor iyi mi!
Yonca  ‘Cesaret’

Ey doyumsuz Türk Erkeği, doy be artık!
Biz geçtiğimiz her yolda kendimize güvenli bir rota belirleyerek yürümek zorunda kaldık yıllardır. Totoyu hep kolladık.
Hep!
Sürekli gardımızı alır, kalkanımızı takınır, savunmaya da saldırıya da her daim hazırızdır. Şehirde yaşıyoruz ama, sanırsın ormanda vahşi hayvanlar arasındayız. 
Tacize uğramamak için doğal savunma mekanizmaları geliştirdik.
Şööööyle kadın kadın yürüyemedim hiçbir kere.
Yürüyeni gördüm mü de özenirim için için...
Erkek gibi olmak makbul oldu hep nedense.
Kadın gibi olup feminist de olamıyorsun mesela. Onun gibi sanki.
Sürekli ‘dikkatli’ veya gergin atıyoruz her adımı!
Oysa Amsterdam’da en düşük mahallede bile bir kişi yan gözle bakmadı, rahatsız etmedi, laf etmedi bana. Ne giydiğim, nasıl yürüdüğüm filan zerre önemli olmadı.
Günün hangi saatinde gidersem gideyim Red Light’daki kafelere, tek sıkıntı yaşamadım.
Ta ki bir akşam orada şahane bir restorana bisikletimle giderken ‘iki hıyar’ın ettiği lafları duyana kadar.
O ‘iki hıyar’ da bizden çıktı iyi mi!
Hey doyumsuz Türk erkeği, sen ne sinirsin ya Rab!
Yahu ‘Red Light District’ hayat kadınlarının vitrinlerde olduğu ve zaten erkekleri bekledikleri malum mahalle. Çok canın çekiyorsa, veriyorsun parayı giriyorsun camdan içeri, oh mis. Sen rahat ben rahat.
Yok kardeşim illa sana bana da sataşacak.
Bisikletimle onca gece gezmeye, yemeğe, dolanmaya gittim laf yemedim, o bir gecede işte o ‘iki hıyar’dan sanki sağlı sollu onları hazır bekleyen vitrin kadınları nelerine yetmezmiş gibi “Abi karıyı gördün mü bisikletle gidiyor” lafını işittim! 
Önce bir derin nefes aldım. Devam ettim. Sonra niye abi, niye laf sokmuyorum ki dedim!
Bisikletimi durdurdum. 
Çektim hareketi “Allah doyursun!” dedim. 
Bastım gittim.
Onlar da büyük ihtimalle “Ulan bizdeki de eşek şansı. Laf attık karı Türk çıktı” dediler belki de. 
Desinler!
Bıktım ben doyumsuzluklardan.
Doyun be kardeşim, doyun artık neye doyacaksanız.
Yeter be!
Yonca  ‘Salatalık’

Amsterdam =özgürlük=ışık - Resim : 2
Işık
Rembrandt’ın evini gezin. 
Hayır, Rijks Müzesi’ndeki tablolarını görüp geçmeyin sadece.
Evi var, evi.
Mutlaka evine de gidin.
Dördüncü katta çizimlerinden kopya çekerek skeç yapmanıza yardımcı oluyorlar.
Mutlaka deneyin, yapın. “Ay ben yapamam ki ayol” demeden. Çekinmeden...
Gösteriyorlar. Çok basit.
Kendini Rembrandt gibi hissettin mi hiç?
Işığın tanrısı yani?
E denemeye değmez mi?
Dene. Demedi deme.
Yonca 'Skeçır'

Bisikletsiz asla
Size en önemli tavsiyem; kimseyi dinlemeyin ve mutlaka bisiklet kiralayın ve her yere bisikletle gidin. Her yere ama her deliğe bisikletle girin çıkın.
E zaten Google Map var. Anında her yeri bulabiliyorsun. Kaybolsan ne olacak ki?
İki sokak geri git yine aynı yerdesin.
Sizin ‘bisikletli turist’ olduğunuzu yerlisi zaten anlıyor. 
Trafik bisiklet için yaratılmış nasıl olsa. 
Amsterdam’ı ruhuna yakışan şekilde bisikletle yaşayın.
Ben üç minik kaza bile yaptım. 
Hiç de bir şey olmadı. Sadece sağa sola bakayım derken, başka bisikletlilere tosladım.
Güldük geçtik ona da.
Amsterdamlı buna alışık yani.
Korkma.
Yonca 'pedalla'

‘4 köşe’ uygulama
Gittiğim her şehri, her köy ve kasabayı Foursquare uygulaması ile geziyorum. 
Yok böyle şahane bir şey. Bana ne önerse, ne konuda uyarı verirse, ne dese doğru çıkıyor kardeşim.
Benim gibi yalnız ve tek başına gezmeyi seven insanın işine inanılmaz yarayan bir 11 gün boyunca en sıkı dostumdu valla.
Bağımsızlığına bağımsızlık katıyor.
Aklınızda bulunsun.
Ben zevkten dört köşe oldum Foursquare’den bulduğum her ortamda.
Yonca '4 köşe'

İkinci kitap yolda
Ben Amsterdam’a kitap yazmaya gittim. 11 gün aralıksız yazdım.
Yazdım yazdım.
İkinci kitap yolda…
Bu biraz zaman alacak, daha çok bir yerlere yalnız gitmem lazım ama.
Çocuklar mocuklar ev okul vs. derken, istediğim verimi alamıyorum.
Ya da gitmeyi seviyorum. 
Özgürlüğü her şeyden fazla!
Yonca 'gidici'

Amsterdam =özgürlük=ışık - Resim : 3
Amsterdam  önerilerim
1 Cafe Brecht’de öğlen birden, gece bire kadar vakit geçirdim. Her çayını içtim, her şeyini yedim. Evim gibi sevdim. Rijks Müzesi’ne çok 
    yakın yeri.
2 Mata Hari’de öğlen de yemek yedim, akşam da. Gece barı da çok güzel ortamı da müziği de. Red Light’ın sonunda.
3 Vondel Park’a yakın bir otelde kaldım. Kesinlikle şehrin göbeğinde kalmaktan daha güzeldi. Her yere bisikletle geldim gittim, parktan geçtim, parkta koştum... Minicik ve gökyüzüne açılan pencereli mütevazı odama da bayıldım!
4 Van Gogh Müzesi’nde cuma geceleri partiler var. Müzeyi cuma akşam üstü gezip takılmak daha eğlenceli...
5 Müze biletlerinizi hep online ve önceden alın, boşuna sıraya girmeyin, dahası Rijks Müzesi’nin App Store’dan uygulamasını indirin, boşuna beş euro vermeyin rehbere.
6 Volendam’a gidin. Amsterdam’a yarım saatlik mesafe. Sahilde o masalsı evlerin arasında yürüyün. Deniz kenarında güneşi batırın... Bira için ‘herring’ balığı yiyin.
7 Bilmediğiniz ve merak ettiğiniz her şeyi denemeden önce bilgi edinin. Soru sormaktan çekinmeyin. 
8 Depresif modda asla bir şey denemeyin. Amsterdam’a keyifli bir zamanınızda mutlu gidin...
9 Japon mutfağından yiyesiniz varsa Otaru’da, canınız Fransız çekerse ‘la Stage’da yemenizi tavsiye ederim.

Bodrum çağırıyor!
Biz Bodrum’a, gençler geleceğe koşuyor!
Bodrum’da ilk defa bir koşu düzenleniyor ve bunu Global Liman İşletmeleri (GLİ) düzenliyor.
Çeşitli ülkelerden yaklaşık 1000 sporcu hazır.
Benim en çok sevindiğim ise, Global Liman İşletmeleri, bu attıkları ilk adımda, Bodrum Global Run kayıt ücretlerinin tamamını Toplum Gönüllüleri Vakfı’na (TOG) bağışlama kararı aldı.
Yani spor ve sosyal sorumluluk daha birinci dakikadan kol kola girdi bile.
Bu sene Bodrum Global Run’ın ilkine imza atılırken, TOG’lu gençlerin de elinden tutulacak.
Bodrum Global Run, 27 Nisan Pazar günü Bodrum Cruise Port’tan start alacak ve 15 kilometrelik (5X3) parkurda gerçekleşecek.
Başvuru ve detaylı bilgi için: 
bodrumglobalrun.com’u tıklayın.