Evlenmek için can atanlar

Kimi evlilikten kaçıyor, kimi de evlenmeye can atıyor...

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Evlenmek için can atanlar
Millet çatır çutur boşanıyor, evliliğinden koşarak kaçıyor kimileri de evleneceğim diye tutturmuş.Kimi evlilik
İçinde bulunduğum ortamda her iki tarafı da dinlerken gülmekten ağlamalara savruluyorum.
Ben anlamadım valla bu işi.
Herkes herkesi aldatıyor.
Ama yok öyle bir şey aslında. Sen yapıyorsan haklısın, başkası yapıyorsa yuh!
Bunu da anlamadım.
İkiyüzlülüğün dibiyiz yani.
Kimi dinlesem ilişkisine gıcığı var, boğuluyor, heyecan yok diyor, ya çok kıskançlıktan ya ilgisizlikten şikayet ediyor.
Kimisi sekssizlikten kimisi fazla seksten şikayetçi.
Kısacası şikayetçi olmayan yok. Bak bu net.
Öte yandan bir de şöyle şeylere tanık oluyorum; kızın müthiş bir sevgilisi var. Adam kıza resmen ölüyor, her açıdan şahaneler. Aşk meşk gırla.
Hani tencere kapak dediğin bir ilişki.
Ama işte kız, bu ilişkinin süper tadını çıkartmak ve sevgilisiyle Allah ne verdiyse takılmak yerine illa ‘evleneceğim’ diye tutturmuş, kafayı yemek üzere.
Ben yine anlamıyorum.
Yaşlanıyor filan mıyım?
Evliler bekar ve çocuksuzlara, bekarlar evli ve çocuklulara takmış durumda.
Kimse haline şükretmiyor sonuçta. Herkesin gözü öbürünün hayatında.
Bir arkadaşım bana “Senin tuzun kuru, nasıl olsa evli ve çocuklusun” dedi, kalakaldım.
Dediği şu; “Ben de yaşamak istiyorum altı aylığına bile olsa o gelinliği giyeceğim, o çocuğu doğuracağım, sonra ne olursa olsun... Yaşamak istiyorum. Benim de hakkım!”
Bir de birisi şöyle dedi, çok güldüm; “Sürekli birilerinin düğününe gidip altın takmaktan bittim. Bana da taksınlar istiyorum!”
Hırs desem değil, samimi bir özenme var. Can çekiyor belli ki.
Evlenme olayını başarıyla sonuçlandıranlar, hamile kalma derdine giriyor akabinde.
Neredeyse hamile kalamayan, hamile kalanı paralayacak.
Kimi bunu açıkça dile getiriyor kimi içine atıyor.
“Ben o kadar uğraşamam, yok saat kolla, seviş, ayakları dik filan yapamam aylarca. Hemen tüp olayına girerim” diyor.
Bense..
Şaşkınım arkadaşlar.
Herkese aradığı, hayal ettiği mutluluğu diliyorum.
O kadar.

Yonca ‘Amin’

Amsterdam
Ekimde Amsterdam bir başkadır. Çünkü 19 Ekim’de Yonca Amsterdam maratonunda 42 km. koşacak, dahası hayatının ilk maratonu olacak bir dolu kız arkadaşına destek olmak için yanlarında tavşancılık yapacak. Morali bozulana ‘ha gayret’ demek, krampı girene destek olmak için koşacağım yanlarında. Ayol arkadaşlık bu değil de ne!
Hep onlar beni destekledi, şimdi ben onları destekleyeceğim.
Bizim kızlarla Amsterdam’ı koşarak fethetmeye gidiyoruz. Amsterdam da şaşıracak neye uğradığını, keza çok yaramaz fikirlerim var.
Açıkça diyorum bu sefer, ota moka          koşuyorum diye.
Anlayın gari...
Ve bu arada Coldplay’in Amsterdam şarkısını ve hatta ardından Hugh Laurie’den ‘The Weed Smoker’s Dream’ dinleyin bence.
Tam Amsterdamlık!
Hınzırca gülümsüyorum size.

Yonca ‘Bitkisel hayat’

Apple saate taktım
Aklımı başımdan alan o saati is-ti-yo-rum!
O saatin insanın kalp ritmini alıp, istediği insana yollama imkanı vermesi beni benden aldı.
Kalp ritmini karşı tarafa yolladığında, ritmi o da hissedecekmiş düşünebiliyor musunuz!
Yok böyle romantik bir uygulama.
Aşıksın ve kalbin gümbür gümbür atıyor. Gümbürdeyen kalbinin ritmini aşık olduğun insana yolluyorsun...
Vay be, müthiş bir buluş bence.
“Heyecandan kalbim duracak gibi” dediğin halinin ritmini de paylaşabiliyorsun mesela.
Çocuk kalbimin tüm heyecanlarını, pırpırlarını ölçüp biçmek, paylaşmak istiyorum.
‘Bak işte benim kalbim bu kadar deli, bu kadar kederli, bu kadar aşık, bu kadar uçuk’ diye kanıtlayabilmek istiyorum tüm dünyaya.
Eyyy afacan cin fikirli ucu ısırılmış beyaz elma!
Kalbimi feci çaldın.
Aşk olsun sana!
Gel banaaaa!

Yonca ‘Isırık’

Modaya uyamadım gitti
Ben modaya ya çok geç uyuyorum ya da hep aşırı erken uymuş oluyorum.
Sürekli demodeyim.
Sürekli geçmişte olanlar depresif, sürekli gelecekte yaşayanlar da anksiyete oluyormuş.
Acaba buna moda açısından bakarsak ben nasıl bir haldeyim hiç bilemedim ama kendimi böyle kabul ettim devam ediyorum.
Kafamın ve keyfimin çektiği dönemin en sevdiğim halinde sürekli bugünde, demode bir güncelim.
Ne kırmızımdan ne simlerimden ne de şapkalarımdan asla vazgeçmeyeceğim.
Demode bir hayat sürmeye neşe içinde devam edeceğim.

Yonca ‘Zamansız’

Sporcular için her türlü malumat
Yeni bir web sitesi açıldı.
www.sporyapiyoruz.com
Ben de yazıyorum, tanıdığım ve hastası olduğum gerçek sporcular da.
Sorularınızın bütün yanıtlarını bulabileceğiniz, gerçekten gerçek bir bilgi bankası.
Sizin bizim gibi insanlar da var yazan. Anne ve sporcu, baba ve sporcu, doktor, bekar, evli, çocuksuz.
Ay işte spor yapmak veya yapamamaya dair gerçek şeyler...
Dahası ciddi bilgiler, ciddi araştırmalar.
Her türlü bilgiyi veren kapsamlı, sağlam ve güvenilir bir site.
Bir bakın, zaten anlayacaksınız farkını.
Bilginize.
Yonca ‘Malum’

Evlilik şeysi
Evlilik aşka tanım değiştirten bir müessese.
İçinde mutlaka saçma sapan kabullenmeler, gereksiz ödün vermeler var. Kendinden vazgeçme, var.
Var yani.
Sen her ne kadar ‘ay ben öyle olmam’ desen de oluyor.
Koşullar, çocuklar bir şekilde seni eğip büküyor.
Sürekli direnmen, sürekli tazelenmen ve kendinin ne olduğunu hatırlamak için çabalaman gerek.
Dahası bence kesin her ilişkinin sağlığı için iki elin kanda olsa ayrı gayrı seyahat etmen, ayrı kalman, bireyselliğini devam ettirebilmen için büyük uğraş vermen, buna imkan sağlaman lazım.
Yoksa dayanılmaz bir şey. Acı ama gerçek.
Sırf hırs için, ne evlilik ne çocuk yapılmaz.
Bana sorsanız hayatım boyunca ergen kalmak istiyorum derim.
Olanlara da öyle kalmalarını tavsiye ederim.
Özgür, dediğim dedik, asi ve sınır ötesi.

Yonca ‘Ergonomik’

Kafamdaki ekimsel müzikler
All of me; John Legend’ın şarkısı var ya, beni benden aldı gitti. ‘Her şeyimle her şeyini seviyorum’ diyor, ama esas orası değil de, ‘mükemmel bozukluklarını seviyorum’ diyor ya, hah işte orası ve bir de ‘bütün köşelerini ve yuvarlaklarını seviyorum’ diyor ve bir de üstüne, ‘sen benim hem başım hem sonumsun, hem de hem kaybettiğimde hem kazandığımda’ diyor ya...
E pes diyorum John Abi ve hop başa alıp sürekli sil baştan dinliyorum. Eylülden beri çılgınca...
Bangles vardı bir de hani ta eskiden. Şu ara bir de işte onların ‘Eternal Flame’ adlı tarihi, antik şarkısına takıldım. Antika ama olsun. Mevsim havası bana bu şarkıyla dayanılır geldi. İdare ediverelim hani.