Fazla naz aşık usandırır

Anneannem sürekli böyle söylerdi.

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Fazla naz aşık usandırır

Etrafımızda ne kadar tanıdık kadın-erkek varsa hepsine söylerdi hem de.
Ne demek istediğini pek anlamazdım. Neden bu kadar ısrarcı olduğunu da.
Aslında anlamak hem işime gelmezdi hem de bana pek uymazdı.
Ben nazlı ve nazcı olmadım hiç.
Hani kendini ağırdan sat, efendime söyleyeyim peşinde koştur, inlet, süründür, politikalar uydur, entrikalar üret ve uygula gibi şeyler pek olmadı bende söz konusu aşk olunca.
Tek harbi sıkıntım reddedilmemiş olmak için kendimi tutmak veya baktım ki iş sarpa saracak, cayır cayır yanmamak için önden önden ayrılan olmak.
Bir çeşit savunma mekanizmasıydı benimki sanki.
Bir yandan da kendimi kendime karşı ikiyüzlü bulurdum; yahu insan severken ayrılır mı?
Gerekirse kanının son damlasına kadar bekler, görür.
Acı mı?
Ayol o zaten bizim işimiz!
Çekeriz olur...
Ama yok işte acayip korkardım terk edilmekten, ben ederdim.
Bir de işte ‘ya beni istemezse’ endişesi vardı içimin almadığı. O yüzden kendimi gereksizce tuttuğum çok oldu.
Şimdi bunlar bana çok yavan ve çok anlamsız ve kendime karşı çok haksızca yapılmış hareketler olarak geliyor.
Kalbine söz geçirmek, zincirlemek büyük saçmalık.
Duygun neyse odur ve kimse önüne geçemez, kendin bile.
Naz meselesine geleyim şimdi de.
Sevdiğim insana tek nazım olmadı. Sevdiğim insana, bana daha çok ilgi göstersin diye mahsusçuktan mesafe filan hiç koyamadım. Kaçan kovalanırmış hikayesine hele, bir türlü gönlümü inandıramadım.
Neyse hissettiğim oydum. Bir de şanslıyım ya da belki ben nazlanmadığımdan, nazlanana da rastlamadım, kocam tek naz yapmadı bana veya nazire... Hep şaşakaldım bir şekilde.
O da ben gibi bana karşı.
Sevdimse sevdim belli ettim, ihtimamı eksik etmedim. Sevmedim mi de kimsenin vaktini çalmadım; ‘benle zaman kaybetme’ dedim.
Geçen ay bir arkadaşım aşktan geberirken naza çekiyordu kendini.
Oysa sevdiğiyle saçma sapan bir konu yüzünden takışıp sırf hani biraz da heyecan dozu artsın, aşk ateşlensin diye çocuğa ‘bitti bu iş’ dedi...
Oysa ne sevdiği kişi ne kendi bu aşk oyununa pek de ihtiyaç duymuyordu.
Özür dilemesi gereken kendiydi ama ego mudur, yoksa gurur mudur yoksa her nedir adı bilinmez, kendini naza çeker oldu.
Bir açıp özür dilese, hepimiz biliyoruz her şey mis gibi kaldığı yerden devam edecek. Ama yok, tutturdu naz da naz... Kendi de kabul ediyor canının nazlanmak istediğini.
İşte ilk defa o an dedim: “Fazla naz aşık usandırır” diye.
İlk defa anneannem gibi oldum.
Kızlar yemin ederim usandırıcı bir şey naz... Bak daha kelimenin kendi anlamı içi dışı bir çeşit içten pazarlık, strateji, politika filan içeriyor. Samimiyet yok! Yok yok!
Nazlanarak kaybedeceğime harekete geçerim olmaz, bin kez tercih ederim.
Birinde ‘elimden geleni yaptım aşk uğruna’ demek varken, öbüründe ‘eşşeklik edip pisi pisine kaybettim’ pişmanlığı yakar be insanı.
Şu 2014’ün son ayında diyeceğim o ki:
Nazı bırakın be ya!
Beş para etmez bir politika! Kalbinin değil sana oyun oynayan kafanın işi. O kafayı da saçma sapan şekilde hiç haddine olmayan, sana kalbine taş basmayı (ne acı bir deyim) salık veren taş kesmiş kafaların eğitimi verdi.
Sil.
Resetle.
Sıfırla o aldığın yargılar içinde yanan başkalarının sesi olan sabotajcıyı...
O el alemci,
o samimiyetten korkan, aşkın kalp çarpmasına vurulmamış bir fesatçı sanki.
Kapa kulaklarını vesvese yaratan varsayımlarla seni boğan o sese.
Bırak kalbinin sesi ele geçirsin seni.
‘İçimden geldiği için,
kalbim çarptığı için gönlümden geleni engellemedim’ de ve kes nazı.
Usandığımız usandırdığımız aşk olmasın asla...
Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk demiş ya Sezen...
Keşke dünyanın tek çektiği acı aşktan olsa...
‘Mutlu yıllar’ dinleyin, klibini izleyerek hem de şimdi Cem Adrian’dan.
Aşk adına!   

It’s Istanbul
Evet efendim bu ayki müzik listemizi veriyorum. Hala indirmediyseniz indirin gari: Spotify.
Sonra hemen beni bulun: 4yaprakliyonca
Listelerimi takibe alın.
Ama bir de asicsilekosuyorum profilini bulup takibe alın ki, yaptığım en son liste It’s Istanbul’u da dinleyebilin.
Böylece siz bir yerlerde ben bir yerlerde aynı anda müzikdaş olabilelim.
Ha bir de tabii ki yeni yıla özel müzik listem de geliyor...
Eğlenelim di mi?

Yonca ‘Kutla’

Fazla naz aşık usandırır - Resim : 1
Kırmızı
Kırmızı ruj her kadına yakışır.
NOKTA.
İsyankardır.
Asidir.
Cesurdur.
Vurdumduymazdır.
Gözdağıdır.
Kalıcıdır.
İz bırakır.
Koyudur.
Görünürdür.
Yeni yıldır, kutlamadır, kanlı canlı hayattır.
Damardandır.
Özgürdür.
Sesi yüksek oktavdır.
Seksidir.
Çocuktur.
Yaramazdır.
Kalptir.
Aşktır.
Bırak düşünmeyi.
Sür çık.
Gülümse.
Yonca ‘Ruj’

Arı Yonca
Arkadaşlar geçtiğimiz ay Vodafone İstanbul Maratonu’nda korumaya almak için proje başlattığım arılar için farkındalık çekmek ve Toplum Gönüllüleri Vakfı’na bağış toplamak için koştum.
Kostümümü öyle çok sevdim ki... Görmediyseniz görün istedim.
Arkadaşım Mehmet Vanlı müthiş fotoğraflar çekmiş...
Ben tekerlekli sandalyesinde engelli arkadaşım Namık Yılmaz’ı iterek koşan ekip 19’la verdiğim sözü tuttum.
Sizlerden de bağışlarınızla henüz dünyada kalan en sağlıklı arı kolonileri olan bizim arılarımızı korumaya almak, bu konuda bilinçlendirme yapma çalışmalarıma kaynak sağlamak için TOG gençlerime bağışlarınızı bekliyorum. Arı yoksa hayat yok bakın!
Vodafone kullanıcısıysanız: 4555’e ARI yazıp SMS atın veya aşağıdaki banka hesap numarası detaylarına EFT yapın.
Bir gencin arı sevgisi eğitimi alması yani arı gibi çalışabilmesi için 120 lira, 21 genç içinse 2520 lira bağış gerek.
Az, çok demeyin. Destekleriniz hep yerini buluyor. Bunu bilin. 12 kişi 10 lira bağışlasa, 120 kişi 1 lira bağışlasa benim o gönüllü gencim arı gibi çalışır, Anadolu Arıları’nı sağlığına kavuşturacak bilgileri, projeleri yayar Anadolu’ma.
Bağış için Hesap No:
Toplum Gönüllüleri Vakfı
Garanti Bankası/Bağlarbaşı Şubesi
Hesap numarası: 422-6295434
IBAN: TR07 0006 2000 4220 0006 2954 34
Açıklama kısmına: ARIYONCA -AA- adınız soyadınız yazacaksınız. Ayrıca paypal, kredi kartı ile bağış için de TOG web sitesi: www.tog.org.tr kullanılabilir.

Yeni yıl duam
Aldığımız her nefesin iyiliğe verildiği
Verdiğimiz her nefesin iyiliğe alındığı
Attığımız her adımın şans getirdiği
Şansımızın hep yaver gittiği
Sağlığımızın her geçen gün iyiye gittiği
Gittiğimiz yerlerin her daim yeşerdiği
Yeşil ve mavinin hayatımıza umut
Umudun her daim var olduğunu bilerek aşka inanarak yaşayarak doyarak geçirdiğimiz bir yıl dilerim.