Konumuz seks, karşı cins, ilişkiler va aşk

İlişki kılavuzları her yerde; ama ilişkilerde düzelme yok.

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Konumuz seks, karşı cins, ilişkiler va aşk
Seks
Önce seks. Pek tabii seks. Her daim seks.
Neden derseniz, ayol seksten daha öncelikli bir şey kalmaması sağlandı da ondan.
Yazmayan eşşşek!
Ne çok yazılıyor, ne çok konuşuluyor hakkında.
Bazen bu kadar çok yazan çizen olunca sorasım geliyor, siz haftada kaç kere orgazm oluyorsunuz diye. Ama susuyorum.
Çünkü bu sefer de önyargı şu; ben kesin sevişmiyorumdur, yaram vardır filan.
Bir şey diyeyim mi, seks, kendi üzerinde bu kadar konuşulacağını bileydi kendinden soğurdu valla.
Bir de en çok bıktığım ne biliyor musunuz?
Sekse dair yapılan muhteşem analizler, dayatmalar, kurallar, açıklamalar, kalıplar, verilen rakamlar, öneriler filan.
Her şeyden önce kadınlara tavsiyem erkek dergilerini okumaları, erkeklere tavsiyem ise kadın dergilerini okumaları.
Gerçek diyorum.
Müthiş iyi gelir.
Mastürbasyon konusunda çok şey öğrenmesi gereken bir toplumuz.
Yani önce belki bir tek kişilik seks üzerine bilgilensek, çoğuluna da faydası olur.
Birbirini okumayan cinslerin birbiriyle seksleşmeye çalışması işleri zorlaştırıyor gibi.
Biri çıkıyor, uzman tabii, bir haftada kaç kere sevişmek iyidir onu söylüyor, öteki bahsi arttırıyor filan.
Yahu kimisi haftada 70 kere sevişir bir şeye benzemez, kimisi ayda bir kere sevişir dünya yerinden oynar.
Bunun sayısı insandan insana değişir.
Kimisi orgazm olmayı çabuk öğrenir, kimisi ömrünü verir olmaz.
Kimisinin konuşma dili sekstir, kimisinin yan yana oturma.
Öyle bir hale geldi ki seks, okuyan da, yapan da ne yapacağını şaşırdı bence.
Tavsiyeler üzerine sevişmeye çalışıyor herkes gibi bir kanı oluşmaya başladı bende. Tavsiye üzerine sevişmeyle ilişki biter yahu.
‘Yeterli sayıda sevişemiyoruz’ bunalımına kim bilir kaç kişi giriyor.
Kimse gerçekleri de yazmıyor bence.
Hep bir olması gerekenler yazılıyor.
İyi de olması gerekenlere göre yaşayacak diye kafayı yiyenler, bunalıma girenler ne olacak?
‘Sen haftada beş kere sevişiyormuşsun, ben daha bir kere sevişmedim yaaaa’ diye
ağlayan var.
Ha bir de şu var bak; herkes seks olmadığı için olan problemlerden bahsediyor. En ufak sorunda, ‘acaba yeterince sevişmiyor musunuz?’ sorusu ilk soru.
Ayol belki birisi de aşırı sevişmekten muzdariptir. Bu niye hiç akla gelmiyor?
Hep kalıplar yüzünden işte.
Bir sorun varsa, ‘kesin sevişmediğindendir’ kalıbı yüzünden.
Çünkü bu konu satıyor kardeşim bir de.
O mahremiyeti ne kadar didiklersen o kadar salyalar akıyor.
Ama psikoloji ne halde emin değilim.
Bence seks, sevişme ve hani bir de argosu olan kelimeli hali var ya buraya ayıp olmasın diye yazmayayım dediğim, işte hepsinin arasında dağlar kadar fark var.
Hepsi ihtiyaç ama!
Bildiğim tek şey varsa o da sayısı, günü, saati yok ama.
Ahlakla da alakası yok bu konunun.
Seks ve ahlak konusunu bir kareye oturtan da seks politikaları.
Bir kere ilişkinin başında herkesin en büyük derdidir yatmak!
Yatacak mıyım yatmayacak mıyım değil bakın, ne zaman yatacağız?
Ondan bir ihtimam, bir heyecan, bir her şekilde aşırı duygulu haller filan...
Çok normal.
Sonra yatma dönemi gelir.
Ben hayatının ilk sevişmesini ‘süper’ diye anlatan herkese biraz gülümserim. Elimde değil.
Çünkü aşıksındır büyük ihtimal yatmışındır tabii ve hayallerindir o ilk sevişmeyi şahane kılan. Yoksa ilk sevişme komiktir be!
Anlamazsın ki olayı.
Elini ayağını nereye koyacağını bilemezsin, endişe-heyecan karmaşasından.
“Ulan bu muymuş beeee bu kadar büyüttükleri!” bile demiş olabilirsin; ama bunu çok az kişiye fısıldarsın.
Seni yargılamayacak kişiye!
Belki.
Anlatırken pek afili anlatırsın başkalarına.
Kural budur nitekim. E zaten masallar da öyle anlattı hep bize. Hepimiz ‘Uyuyan Güzel’iz bir kere.
Ancak ve ancak zaman ve yaş ilerledikçe, orgazm nedir tecrübelendikçe anlarsın ki seks önemli ve büyük mesele.
Her şeyi birbirine karıştırdık gibi geliyor bana.
Elimde değil.
Cılkı çıkan her konu gibi oldu bu iş.
İlişkin ilerledikçe zamanla seks de normalleşir. O ilk manyaklıklar kalmaz.
Bu sefer de sorgulama başlar, bittik mi biz len acaba diye.
Yok abi, biten bir şey halbuki. İlla öyle bitecek diye bir şey yok.
Her ilişkinin de bir çan eğrisi var...
İlk başta aşırı, bir ara normal, sonra evlendin diyelim e nasıl olsa elimin altında şimdi olmasa sabaha belki hali, çocuk olursa nah sevişebiliriz durumu, çocuk büyürken iki ara bir derede kaçamaklı komedi durumu, sonra bir ayılma ve azma dönemi veya belki de tamamen donma...
İniyor çıkıyor, duruyor, çalıyor, gümlüyor veya tavana vuruyor.
Ama öyle çok, ‘aman haaaa hep seviş!’ deniyor ki, sen de kafayı yemekte haklısın yani.
Bir de şu var, illa her sevişme aşkla olmaz ki.
O da normal.
Ay kısacası ne olur kendi duygu ve kurallarınıza bakın tamam mı.
Başkasına göre sen belki bir sapıksın, bir diğerine göre de kardeş.
Kime ne yahu!
Canın istediği gibi ol bence.
Sayıya bakma.
Tadına bak.
Yonca 'herbokolog'

Çok bıktım sürekli seksten konuşulmasından.
Çok bıktım sürekli karşı cinsten konuşulmasından.
İlişkilerden konuşulmasından da bıktım.
Aşktan bile bıkabilir insan bu durumda ama, direniyorum, aşka kıyamadığımdan.
Sürekli seksten konuşunca insanın seksi kaçıyor be ya! Azan da vardır kesin.
Sürekli karşı cinsten konuşunca sanki hayatta başka odak noktası yok ve olmaması lazımmış gibi oluyor. Kendini konuşacak halin de kalmıyor. Dahası önce kendinden zevk almayı bilmeyen, kendiyle başbaşa kalamayan, kendini eğleyemeyen başkasıyla nasıl yapsın ki bunları.
Sürekli ilişkilerden konuştukça da ortada konuşacak ilişki kalmadı be!
Sürekli aşk konuşulunca, sihri kaçacak. Kaçtı bile!
Oh ya!
Rahatladım.
Yonca 'ok'

İlişki-ler
Ya çok ilişki var.
Ya hiç ilişki yok.
İlişki manyaklığı söz konusu. Kesin bilgi.
İlişki kılavuzları her yerde; ama ilişkilerde düzelme yok.
Kılavuzların olmadığı dönemde ilişkiler iyiymiş. İlişkiler kötü diye mi danışmanlık arttı, yoksa ahkam kesen arttı da ilişkiler mi harcandı emin olamadım.
Danışa danışa ayrılıklar yaşanıyor...
Başkasını dinlemekten, başkasının ilişkisine göre kendi ilişkini kıyaslamak ve yaşamak ve yaşayamamaktan olmasın acaba?
Hiç çözemedim ben bu durumu.
Belki de ilişkinde kendi başına kalamamaktan. Belki aşırı paylaşımlardan...
Düşün düşün kakadır işin şekerim.
Yonca 'tavuklu yumurta'

Karşı cins
Aynı cins de olabilir tabii.
Eksik anlatmış, kimseyi kırmış olmayayım. Karşı cins derken, kimse o istediğin kişi, o işte, onu demek istiyorum.
Ama ben ‘straight’ olduğum için bildiğim şeyi yazacağım.
Konu, kadın-erkek ilişkisiyse, bence mesela kadınlar erkekleri okumalı, erkekler de kadınları.
Ertuğrul Özkök 47’yi yazdı ya, bence o kitabı kadınlar değil, erkekler okumalı daha çok. Ben ne zaman onu bir kadın programında kitabı tartışıp anlatırken görsem, keşke ‘Ana Haber Bülteni’ne çıksa’ oldum mesela. Erkekler bilsin ya benim 47 yaşımda ne menem bir bomba olacağımı esas! Ben zaten farkındayım ki!
Oturdum erkek dergilerini okudum bunun üzerine ince detay.
Ağzım açık kaldı.
Salakmışım ben. Çok salak.
Bunca senedir niye yapmadım bilmem. Bildiğimi sandığım her şey, benim kadınlardan duyduğum, kadınların erkek yorumlarıymış meğer.
O kadar çok fikrim değişti ki. Öğrendiklerim cabası.
Erkek dergisinde harbi kadın yazar olmak var anasını satayım.
Kadın dergisinde de harbi erkek.
Yonca 'erkek hatçe'


Kaya
Bu yazıyı tam tersinden yazabilseydim keşke.
Önce aşk.
Sonra ilişki.
Karşı cins.
Ve
Seks.
Olarak.
Olamadı.
Dönem ruhu öncelik sıralamalarımızı çaldı.
Yonca 'hırsız-polis'

Aşk
Zavallı be aşk.
Acıyorum ben.
Her şeyin seks, para, ilişkin var-yok, esasına dayalı olduğu ortamda, aşktan konuşmaya ne hal var...
Ne de kimsenin umurunda.
Yonca 'taş'