Mayıs'ta aşk başkadır!

Mayıs notları...

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Mayıs'ta aşk başkadır!

Bütçe sarsar çünkü.
Kardeşim ailedeki herkes neden mayıs doğumlu anlamıyorum ki!
Hadi kocam mayıs doğumlu, tamam.
Ayol iki çocuğu birden dört yıl farkla mayıs ayında doğurmayı nasıl başardım peki, işte bunu hiç bilmiyorum.
Etti mi üç yaş günü?
Etti.
‘Göç Yonca Göç’ sloganı ile karşılıyorum mayıs ayını her sene.
Hayır işin maddiyatını geçtim, kafa yormaktan yorgunum. Ona ne yapsam, buna ne alsam diye düşünmekten içim kuruyor. Zevkli bir kuruma desem de insanı zorluyor vallahi.
İşin fenası koca sene geçmek bilmez, ama mayıs ayı cart diye gelir. 11 ay boyunca erkenden ‘fikrim gelsin’ diye düşünüyorum. Yok kardeşim, mayıs oluyor hala fikir yok.
Neden bu kadar zorlaştırdık biz her şeyi, en çok bunu düşünüyorum. Bi pasta, bi kitap, bi ‘iyi ki doğdun’ şarkısına tavdık biz küçükken… Şimdi düğün organizasyonu sanırsın, öyle bir olay yani.
Ama bakıyorum bi ben bu halde değilim, kime sorsam aynı stres.
E madem herkes yorgun bu aşırı iyi doğum günü planlama/yapma olayından biz ne diye hala devam ediyoruz bu tantanaya onu da anlamış değilim.
Ben sanırım bu ay anlama kıtlığı çekiyorum.
En iyisi anlamaya çalışmadan gidip üç pasta ısmarlayıp geleyim.
YONCA "PARTİZEDE"

Hayat amacınızın sayısı
Nereye baksam tesadüfi şekilde sürekli dört rakamı çıkıyor karşıma.
Ama sürekli.
Mesela arabamı sattık, başka araba aldık.
Plakası çıktı; topla rakamları ne ediyor?
Dört.
Mesela maraton koşmaya gideceğim, bir göğüs numarası veriyor sistem size, 50 bin kişi içinde, çıkan rakamların toplamına bakıyorum, yine dört!
Mesela bir restorana gidiyoruz yemeğe. Bizi bir masaya alıyorlar, dört numaralı masa.
Ya sabır ama...
En sonunda bir gün, tweet attım, nereye baksam garip şekilde sürekli karşıma dört sayısı çıkıyor diye.
Bu tweet’i gören bir arkadaşım bana mail atmış: “Yonca sen bunu şimdi mi fark ettin, yeni bir olay mı?” diye.
“Evet... Yeni fark ettim. Farkına vardıkça da dikkat ediyorum ve iyice hayret ediyorum” dedim.
Arkadaşım da bana: “O zaman hemen Dan Millman’ın Life Purpose, yani Hayat Amacı adlı kitabını alıp okuyorsun, hatta uygulamasını indiriyorsun ve hayat amacının sayısına bakıyorsun...” dedi.
O an indirdim daha uygulamayı ve indirmemle şoka girdim.
Benim doğum tarihimin rakamlarını topladığınızda çıkan sayı: Dört!
‘Dört yapraklı Yonca’ diye diye bi haller oldu ya zaten kendime.
Kalakaldım inanın.
Sonra dört sayısı ve hayat amacımı okuyunca inanamadım. Bir güldüm, bir ağladım.
Neden mi?
E çünkü, hayat amacınızın sayısı sürekli karşınıza çıkıyorsa hayat amacınıza uygun adımlarla ilerliyorsunuz demekmiş.
Yani doğru yoldasınız...
Eğer varsa sizin de böyle ilginç bir tekrarlayan sayınız, bir bakın derim.
Yoksa da bir bakın dikkat edin...
İnsan hayli şaşıyor ve dahası üzerinde düşünüyor.
Amacını doğruluyor veya keşfediyor.
Peşinden gidesi geliyor iyice...
Tavsiyelerimle,
YONCA 4'TE 4

Kişisel rekor

Mayıs'ta aşk başkadır! - Resim : 1

7 Nisan’da Schneider Electric Paris Maratonu’na gittim.
Koştum. Adım Adım Paris’i 42 km. 195 metre boyunca koşarak dolaştım.
Kendi kişisel süre rekorumu kırdım.
4 saat 53 dakika 3 saniye...
Ama her şeyden öte, Schneider Electric Türkiye TEGV’e ‘sürdürülebilirlik’ adına 250 öğrencinin eğitim alması için bağışta bulundu.
Bu bir yeni dünya zihniyetidir; ileri görüşlülüktür. Sürdürülebilir bir farkındalıktır.
Koşarak, 250 çocuğun eğitimine devam edebilmesi, o çocukların sürdürülebilir bir gelecek yaratması adına koşmuş oldum.
Mutluyum...
Devamı gelecek.
YONCA 'SÜRDÜR'

Kavunun kokusu
Rakı içmeyi ne kadar sevdiğimi yazmalara doyamıyorum.
Rakı içersin de kavun olmaz mı yanında?
Olur.
Önemli olan nedir mesela biliyor musunuz rakıyla kavun
varken o sofrada?
Sohbet.
Sohbetin arasında bir yerde, kavunu yerken durup
kokusunu duymak.
Kavunun kokusunu duymak da değil sadece...
Yetmez o da.
Kavunun kokusunu duyduğun için sonsuzca sevinebilmek ve sırf bunun için mutluluktan gülebilmek.
Şükretmek o kavunun tatlı kokusuna.
Keyif alabilmenin tavanında yaşayabilmektir mesele.
Hayattan keyif alabilmek meziyettir.
Bunu yapabilenlerin şerefine!
YONCA 'KAVUNİÇİ'



Pierre Loti Tepesi
En son ne zaman kendinize keyifli ve sade bir an hediye ettiniz?
En son ne zaman minik bir mutluluk yaşadınız?
En son ne zaman İstanbul’a tepeden bakarken bir çay yudumlayıp tepenizden sarkan mor salkımların kokusuyla hayallere daldınız?
Bakın mayıs tam da sırası.
Üşenmeyin. Bır bır etmeyin.
Kalkın Pierre Loti Tepesi’ndeki çay bahçelerinden birine oturun.
İki çay, bi kahve için. Belki bir gözleme.
Hep ileri bakın.
İstanbul’a...
Sesleri duymayın.
Kendinizi duyun o manzarada.
Bir fotoğraf çekin.
Anısına.
YONCA 'EFLATUN'

Pink
Kadın bi şarkı yaptı, herkesi kitledi.
Just Give Me A Reason, yani; ‘Bana sadece bir neden göster’...
Zeynep 13 yaşında ve şarkıya bağımlı yaşıyor şu anda.
Ben de.
Kızım da.
Oğlum da.
Takıldık şarkıya.
Ancak hepimizin takılma,
kitlenme nedeni ve cümlesi
farklı...
Beni en etkileyen cümlesi mi?
Şarkının içinde gizli.
YONCA 'GİZEMLİ'