Sürdürülebilir ilişki

Sürdürülebilirlik ne kadar önemli bir kavram farkında mısınız?

Yonca Tokbaş

Yonca Tokbaş


Sürdürülebilir ilişki

Hiç düşündünüz mü yani üzerine?
Bir şeyin sürmesi olayını yani… Sürdürebilme olayını...Aşk var, sürmüyor.Evlilik var, sürmüyor.Arkadaşlık var, sürmüyor.Hayat var, sürmüyor.Enerji var, sürmüyor.İş var, sürmüyor.
Sürdürülemiyor.
Bir şeyleri sürdürmek için ne çok çaba gerekiyor.
İmkansız da değil asla.
Yapılabilir.
Ne çok istiyoruz hepimiz bir şeyleri sürdürülebilir kılmayı...
Oysa hepsi, her şey geliyor, geçiyor, bitiyor gibi duruyor.
Değil.
Elimizde yapabilecek şeyler varken, sürdürememek acayip koyuyor insana.
Sürmek fiili için Türk Dil Kurumu’na baktım. Sözlüğe.
O kadar etkileyici ki karşıma çıkan manzara.
Hiç beklemediğim, şaşırtan anlamları çıktı.
Yürütmek, devam etmek, önüne katıp götürmek, ileri doğru itmek, uzatmak, dökmek, serpmek, değdirmek, ceza olarak bir ülkeye göndermek, bir durum içinde bulunmak, piyasaya çıkarmak, olmaya devam etmek, zaman geçirmek, zaman almak...

Ve sıkı durun şimdi en son olarak da…

Yeşermek!
Yeşermek yazıyordu sürmek fiilinin anlamlarından biri olarak bir de.
Dondum kaldım. Ne kadar doğru bir anlam.
Bir şeyleri sürdürülebilir kıldın mı, yeşeriyorsun, çiçek açıyorsun, yaşıyorsun.
Geçtim oradan sürdürmek fiiline.
Devam ettirmek, bir şeyin sürmesini sağlamak çıktı karşıma.
Düşündüm.

O kadar genel geçer, kısa süreli, çabuk tüketilen bir hayat yaşıyoruz ki, buna paralel ilişkilerimiz de, işlerimiz de, aşklarımız da öyle.
Kanıksadık sanki bu durumu.
Neden?
Ben kanıksamıyorum işte.
Sürdürülebilir bir şeyler yapmak için azimle çabalıyorum.
Yeşermek mümkünken neden bu kadar kolay pes ediyoruz erkenden?
Yeşermek, ne muhteşem bir eylem ve kelime.
Bütün dünya, bir şeylerin sürdürülebilir olmasını tartışıyor biliyor musunuz.
İş dünyası sürdürülebilirlik diyor başka bir şey demiyor. Üzerine konferanslar düzenleniyor. Akademiler kuruluyor.
Enerji verimliliğinden bahsediyorlar. Enerjinin sürdürülebilir olmasından...
Enerjinin güvenli, güvenilir, verimli, üretken ve çevreci bir şekilde kullanılmasının öneminden dem vuruyorlar.
Mecazi okuyun bir de bir üstte yazdığım cümleyi, aşka dair, ilişkilere dair, hayata dair, spora dair düşünün bunu.
Enerji verimliliğini, bedeninizi, ruhunuzu, elektriğinizi doğru kullandığınızda mı yeşeriyorsunuz, çoğalıyorsunuz;
Kendinizi erkenden tükettiğinizde mi?
Koşmak benim için yeşermek demek.
Sürdürebilirliğim demek.

İyi besleniyorum, sürekli azimle yılmadan doğru şekilde enerjimi erken tüketmeden, rahatça ve keyifle uzun süre koşabilmek için emek sarf ediyorum.
Enerjimi uzun süreli kaliteli kullanabilmem çok önemli.
Önemli çünkü sürdürebildiğim sürece de iyilik peşinde koşup mesela Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’ndaki çocuklarıma eğitim imkanı sağlayabilmek istiyorum.
Çünkü o çocukların yeşermesini istiyorum!
Uzunca süre!
Verimli olabilmek istiyorum.
Verimli olabilelim diye.
Ve biliyor musunuz, mucizeler siz enerjinizi doğru kullandığınız zaman gerçekleşiyor.

Schneider Electric, sürdürülebilirlik adına, dünyanın sayılı altın maratonlarından olan Paris Maratonu’na sponsor oldu. Çünkü enerjinin sürdürülebilirliğini bir maraton koşmaktan daha iyi anlatan bir şey yok!
42 km. 195 metre boyunca, bir tek şu bedeniniz var güvenecek olduğunuz ve azminiz.
Bütün enerjiniz sizde gizli. Kendinizde.
Ya adam gibi kullanacak finişi göreceksiniz ya da erkenden tükeneceksiniz.
Çok ciddi çalışmanız, emek vermeniz, azimle inanmanız, yılmamanız, yediğiniz besinden içtiğiniz suya, döktüğünüz terden kaybettiğiniz tuza minerale kadar doğru hesap yapmanız gerek altı saatte bitirmek için maratonu.
Bitirmek ve daha bir sürü maraton koşabilmek için...
Bütün bunları da bırakın, hesaplar tutsa, kafanız gönlünüz tutmazsa, duvara çarpma riskiniz var.
Sürdürülebilir şekilde antrenman yapmanız gerekli ki, bedeninizle beraber kafanız da güçlensin, kalbiniz de, gönlünüz de, ruhunuz da.
Kolay düşmeyin en ufak kramp girdiğinde.
Çünkü insan 42 km. 195 metrelik bir maratona önce bacaklarıyla başlıyor.
Yolda beyni devreye giriyor. Kimi zaman size oyunlar oynuyor beyin. Kandırmaya, vazgeçirmeye çalışıyor.
Ama o 42 km. 195 metre, eğer antrenmanlarınızı sürdürülebilirlik esasına göre yaptıysanız, gönlünüz güçlendiği için mutlu bitiyor.
Schneider Electric Paris Maratonu’na sponsor olup, TEGV için koşup koşmayacağımı sorduklarında, tereddütsüz evet dedim.
Müthiş bir bağış yaptılar TEGV’e.
Sürdürülebilirlik adına bir maraton, çocuklar, enerji ve spor!

7 Nisan’da, Paris’i adım adım koşacağım.
Mayıs’ta size adım adım ‘Paris ayaklarımın altındaydı’ yazacağım.
Hayatımızdaki her şey sürdürülebilir olsun.
Aşklarımız, ilişkilerimiz, enerjimiz, işimiz...
Ruhumuz!
Yeşerelim.
Sonsuzca.

YONCA 'yeşil'

Kitap tavsiyesi
1. Civa-Selim Çiprut; ha ama aynı yazardan hala ‘As Maça’yı okumadıysanız, en önce o.
2. Kariyerim Gelecek mi?-Yasemin Sungur. Derhal alınası okunası.
3. Pratik Enerji Teknikleri-Emel Kalınkılıç
4. Külahıma Anlat-Emrah Akçay. Sözsüz iletişimi anlatıyor. O kadar, o kadar ilginç
YONCA 'kitap kurdu'
Sürdürülebilir ilişki - Resim : 1
Cemal Süreya
Arada bir kitaplığımın karşısında durup, gözümü kapatıyorum. Rastgele bir kitap seçip, rastgele bir sayfasını açıp okuyorum. Ne çıkarsa bahtıma.
O okuduğum yazı, bölüm artık neyse, falımmış gibi anlamlandırıyorum.
Çok acayip şeyler oluyor bazen.
İnanamıyorum o gün, o zamana dair karşıma çıkan kelimelerin falına.
En son yine gözlerimi kapadım elimi attım.
Cemal Süreya, Sevda Sözleri gelmiş elime.
Rastgele bir sayfa açtım.
Üvercinka şiiri.
Tüylerim diken diken okudum. Bir daha. Bir daha.
Lütfen...
Okuyun.
Bir daha. Bir daha.
YONCA 'Afrika dahil'

Her zevki tatmak
Ben çok feci bir kitap hırsızıyım. Bir kitap beni aldı mı, çalarım.
Arkadaşlarımın evinden, çantalarından, kütüphanelerden...
Alarmlar çıktı mertlik bozuldu. Kitapçılardan çalamaz oldum.
Hayatımda kitap veremedim kimseye.
Neyse.
Keith Richards’ın Hayat’ını anlatan kitap çıkmış. H’yi bilerek büyük harfle yazdım. Alın kitabı arka kapağına bakın, anlarsınız neden.
Kitabın adı “Hayat”.
Kitabın arka kapağının içindeki bir cümle beni bitirdi;
“Her zevki tatmış, kendine hiçbir şeyi yasaklamamış ve bunun bedelini ödeMEmiş bir adamın çalkantılı hayatı...”
yazıyordu New Yorker’un yorumu olarak.
Bakın aylardan nisan.
Bahar geldi.
Hepimiz için duam olsun;
Hayatta her zevki tadalım.
Hiçbir yasağı tanımayalım.
Ve asla bedelini ödemeyelim....
Hayatı dileğimiz gibi yaşayalım.
YONCA 'hayat dolu'