Mevsim geçişlerinde bunlara dikkat edin: Bir uzmandan tavsiyeler
Mevsim geçişleri, yaşamımıza getirdiği güzelliklerin yanı sıra, vücudumuz için de yeni bir adaptasyon süreci demektir. Bu dönemde hissedilen halsizlik, yorgunluk ve artan hastalık riski, sağlığımıza daha fazla özen göstermemiz gerektiğini işaret eder. Uzman Dr. Tuba Efe, 'Soğuk algınlığı ve gribi birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?', 'Bu dönemde hangi besinlere daha fazla ağırlık vermeliyiz?' gibi merak edilen soruları yanıtladı.
Aybüke Sengir
Doğanın renk değiştirdiği, havaların ani ısındığı veya soğuduğu mevsim geçişleri, insan sağlığı üzerinde önemli etkilere sahip. Mevsim geçişlerinin getirdiği sağlık sorunlarını ve bunlardan korunma yollarını Dahiliye Uzmanı Dr. Tuba Efe'ye sorduk.
1)Mevsim geçişleri ifadesiyle tam olarak neyi kastediyoruz? Sağlık açısından mevsim geçişlerinde hangi aylar kritik?
Mevsim geçişleri; sıcaklık, nem, güneş ışığı ve rüzgâr gibi çevresel faktörlerin kısa sürede belirgin değişiklikler gösterdiği dönemleri ifade eder. Türkiye gibi ılıman iklim kuşağında bu dönemler özellikle eylül-ekim (sonbahar başlangıcı), Kasım-Ocak (kışa geçiş ve grip sezonu) ile mart-nisan (ilkbahar başlangıcı, alerji dönemi) aylarında kritik hale gelir.
2)Bu dönemde sıkça görülen soğuk algınlığı, grip gibi rahatsızlıklardan korunmak için alabileceğimiz en etkili önlemler nelerdir?
Mevsim geçişleri yalnızca hava koşullarının değil, bedenimizin de “adaptasyon dönemidir”. Bu süreçte bağışıklığı güçlü tutmak, doğru beslenmek, aşıları ihmal etmemek ve küçük yaşam tarzı önlemleri almak hastalıkların önüne geçebilir. Özellikle risk gruplarının daha dikkatli olması gerekir. Sağlıklı bir mevsim geçişi için en önemli anahtar; dengeli beslenme, düzenli yaşam ve bilinçli korunma önlemleridir.
3)Mevsim geçişleri neden insan sağlığını etkiler?
Bu dönemlerde bağışıklık sistemi çevresel stres faktörlerine daha hassastır. Güneş ışığı azalmasıyla D vitamini üretiminin düşmesi, solunum yollarında soğuk ve kuru havanın oluşturduğu tahriş, kapalı alanlarda geçirilen zamanın artması ve virüslerin daha uzun süre canlı kalabilmesi hastalık riskini yükseltir.
4)Soğuk algınlığı ve gribi birbirinden nasıl ayırt edebiliriz?
Soğuk algınlığı daha çok burun akıntısı, hapşırma ve hafif boğaz ağrısı ile seyrederken; grip (influenza) aniden başlayan yüksek ateş, yaygın kas-eklem ağrıları, titreme ve belirgin halsizlik ile kendini gösterir. Soğuk algınlığı genellikle 5-7 gün içinde iyileşir fakat öksürük 2 haftaya kadar uzayabilir. Grip ise 7-10 gün sürer, halsizlik ve öksürük bazen haftalarca devam edebilir. Komplikasyon riski gripte daha yüksektir; özellikle yaşlılar, kronik hastalığı olanlar ve gebelerde zatürre gelişebilir.
5) Mevsimler hastalıkların belirtileri nelerdir, ne kadar sürer? Hangi yaş grubu daha çok dikkat etmeli?
Belirtiler: Burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı ve hafif ateş görülebilir. Gripte bunlara ek olarak ani başlayan titreme, yüksek ateş, kas-eklem ağrıları vardır.
Süre: Soğuk algınlığı hafif ve kısa, grip ise daha ağır ve uzun seyreder.
Dikkat etmesi gerekenler: 65 yaş üstü bireyler, kronik kalp-akciğer hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler, küçük çocuklar ve gebeler.
6)Mevsimsel değişiklikler beslenme düzenimizi nasıl etkiler ve bu dönemde hangi besinlere daha fazla ağırlık vermeliyiz?
Mevsim geçişlerinde bağışıklık için en önemli desteklerden biri dengeli beslenmedir.Sağlıklı bir yemek tabağında protein ,yağ ve karbonhıdrat dengesi sağlanmalıdır.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve hastalıklarda korunmak için antıoksıdanlarca zengin diyetlerimiz olmalıdır. Özellikle yer alması gereken besin ögelerimizi sıralayacak olursak;
Protein: Et, balık, yumurta, süt ürünleri ve baklagiller.
C vitamini ve antioksidanlar: Renkli sebze ve meyveler (narenciye, biber, kivi,yaban mersini,brokoli).
Omega-3 yağ asitleri: Somon, uskumru, ceviz, keten tohumu.
Probiyotik ve prebiyotikler: Yoğurt, kefir, turşu, tam tahıllar.
7)Hangi vitamin ve mineral takviyeleri bu dönemde faydalı olabilir?
Sağlıklı ve dengeli beslenmenize rağmen vücudunuzda eksik vitamın ve mineraller varsa bunların öncelikle muayene ve tetkiklerle belırlenip doktor onerısıyle tedaviye başlamanız gerekir. Özellikle kadınlarda sıkça görülen demir eksikliği kısın yerıne konmazsa kendınızı daha halsiz ve yorgun hıssetmeniz mümkün.Bunun yanı sıra ozellıkle D vitamini, C vitamini ve çinko kullanımı hastalık sıklığını ve süresini kısaltmada etkili olduğu için kışın takviye olarak kullanılabilir.
D vitamini: Eksiklik varsa destek şarttır; bağışıklık sisteminin etkin çalışmasında kritik rol oynar.
C vitamini ve çinko: Soğuk algınlığı süresini kısaltabilir, semptomların şiddetini azaltabilir.
8)Mevsim geçişlerinde artan alerjik reaksiyonlar için ne gibi önlemler almalıyız?
İlkbahar aylarında polen yoğunluğunun artışı, sonbaharda ise küf ve nemle ilişkili alerjiler öne çıkar. Polen mevsiminde pencereleri kapalı tutmak, eve gelince kıyafet değiştirmek, alerjenlerden uzak durmak ve gerekirse antihistaminik kullanmak semptomlarınızı hafifletebilir. Ayrıca son dönemlerde alerjik semptomlarını azaltabileceği yönünde çalışmalar olan quercetin'e de değinmek istiyorum. Quercetinin mast hücrelerinden histamin salınımını baskılama özelliğinden dolayı mevsim geçişlerinde artan alerjik semptomları destekleyıcı olarak kullanılabılır. Mide bağırsak şikayeti olan ve kan sulandırıcı kullanan kişilerin kullanımdan önce dikkatli olması gerekmektedir.