Para... Para... Para...

Materyalizmin üst sınırlarda yaşandığı bir çağdayız ve ilişkilerimiz de bundan payına düşeni alıyor. İlişkilerin bitmesinde ‘para’nın nasıl bir etkisi var? Uzmanlar, ergenlik çağında parayla kurulan bağın sonraki yıllarda kurulan ilişkilerde belirleyici bir rol oynadığını söylüyor.

Para... Para... Para...

Yazı: Gülru İncu

Para ile kurduğumuz bağ ilişkimizi nasıl etkiliyor? Parayı ilişkinin ayakta kalması için en önemli yapı taşlarından biri olarak görmek mutluluğumuzu nasıl etkiliyor? Yaşadığımız maddi zorluklar bizim tembel, aptal ya da sorumsuz olmamızdan mı kaynaklanıyor yoksa finansal davranışlarımızın kökeninde yatan başka nedenler mi var? Pek çoğumuzun parayla sorunlu bir ilişkisi var, tabii bunun da çok haklı nedenleri var. Bazı uzmanlar parayla kurulan düzensiz ilişkilerin bizim hatamız olmadığını söylüyor. Bunu söylerlerken dayandıkları temel kuram ise finansal psikoloji ya da diğer bir adıyla davranışsal finans.

Geçmişiniz pek çok sorunun anahtarı
Finansal psikoloji insanların karar verirken gösterdikleri sapmaların sistematiğini inceleyen bir bilim dalı. Finansal psikoloji alanındaki çalışmalarıyla adından söz ettiren ve kitapları Türkçe’ye de çevrilen Dr. Bradley Klotz, Finansal Psikoloji Enstitüsü’nün kurucusu ve Amerikan Psikoloji Derneği’nin üyelerinden. Klotz, büyüme çağında parayla kurduğumuz ilişkinin, gelecekte para konusundaki tutumumuzu belirlediğini, finansal sorunlarımızın psikolojik nedenlerden kaynaklandığını hatta çocukluğumuza kadar uzandığını söylüyor. Bu durum yetişkin yaşamlarımızda parayla başa çıkma şeklimizi belirliyor hatta ikili ilişkilerimizde paranın rolüne dikkat çekiyor. Michigan Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Christopher Paterson, bir yazısında paraya yönelik önceliklerin tohumlarının büyüme çağında atıldığını söylüyor. Bu durumda geçmişimize derinlemesine bakarak yanlışlara neden olan düşünce kalıplarını keşfedip onları daha iyi ve daha sağlıklı olanlarla değiştirmemiz gerekiyor.

Küçük zihin egzersizleri
Para ile kurduğunuz ilişkinin sağlıklı olup olmadığını ya da bu ilişkinin nerede ve neden bozulduğunu anlamak için küçük egzersizler yapabilirsiniz.
• Kendi kendinize dikte ettiğiniz mutluluk algısını yeniden değerlendirin.
• Para ile ilgili en eski anınızı düşünün ve detayları gözden geçirin.
• Para ile ilgili ebeveynlerinizden hangi dersleri öğrendiğinizi düşünün, çünkü bu dersler günlük hayatınızı yönlendiriyor olabilir.
• Bir öz değer duygusu kazanmak için daha fazla gelire ya da statüye ihtiyaç duyup duymadığınız konusunda kendinize dürüst olun. Dünyaya başarılı olduğunuzu göstermenin hayati önem taşıdığı fikriyle büyüdüyseniz, bu baskının yaşanması için harcadığınızdan daha fazla harcama yapabilirsiniz.

Endişeli ruh haline karşı...
Günümüz insanının en temel sorunlarının başında stres ve endişeyle baş etmek geliyor. Kişisel Gelişim Uzmanı Müge Çevik, zihinsel tuzaklardan elimizden geldiğince uzak durarak kendi yarattığımız sorunların bir kısmını ortadan kaldırabileceğimizi söylüyor ve bunu başarabilmek için birkaç kural öneriyor.

Zihin okuma. Bilmediğiniz, bildiğinizi varsaydığınız düşüncelerden uzak durun. Kendinize bunu gerçekten bilip bilmediğinizi sorun.

‘Her şey benim yüzümden’ düşüncesi. Yanlış karar vermek, dünyada olan biten tüm olumsuzlukların sebebi biziz demek değildir. Her olumsuz şey bizim yüzümüzden olmaz.

‘Her şey başkaları yüzünden’ düşüncesi. Dışarıda size rağmen ve sürekli size karşı işleyen bir dünya olduğunu bilmek insanın gücünü elinden alan ve onu çaresiz bırakan bir düşünce biçimi. Stres ve endişe seviyenizi azaltmanın en iyi yolu ise dünü, dersleri aldıktan sonra dünde bırakmak.

Öğrenilmiş çaresizlik. Hayatınızda ekstra stres veya endişe istemiyorsanız kendinize sorun: Bu konuda elimden gelen ne var? Bir şey varsa yapın, yoksa endişeye gerek yok. Elinizden gelen gerçekten bir şey yoksa o halde zaten endişelenecek ne var, olması gereken olacak.

“Gülmek için mutlu olmayı beklemeyin. Belki de gülmeden ölürsünüz.”
Victor Hogo