Rüyalarınızı yönetin!

Gerçek yaşamda tadamayacağınız deneyimleri rüyalarınızda tatmaya ne dersiniz? Rüyanızda Wimbledon’da Martina Navratilova’yı yenebilir, Orlando Bloom'un yeni filminde sizinle oynamak istediğini görebilirsiniz!

Rüyalarınızı yönetin!

Rüyalar üzerine kaygılar
Bilinçli rüyalar, çoğu sıradan rüyalara kıyasla olumlu ve faydalı deneyimler sunuyor. Yine de bilinçli olmak bazıları için ürkütücü, hatta bazı durumlarda rahatsız edici bir deneyim olabiliyor. Bu deneyimi tadan bazı kişiler sürekli bu deneyimi yaşamak için uyuma eğilimine girebildiklerini söylese de LaBerge ‘genele bakıldığında rüyaları yönetmenin zararsız olduğuna vurgu yapıyor. Bilinçli rüyalar hakkındaki bir diğer önyargı ise bir kez bilinçli rüya görmeye başladığınızda, tüm rüyalarda bunu yaşamaya başlama endişesi! Oysa siz yönlendirmeye zorlamadıkça rüyalar sizi yönlendirme çabasına girmiyor. Konuyla ilgili bir diğer kaygı, bilinçli rüya ile uğraşmanın insanın dinlenmek için ayırdığı zamanda yorgunluğa neden olması. LaBerge ise kitabında “Bilinçli rüyalar, bilinçsiz rüyalar kadar dinlendiricidir” diyor. “Üstelik bilinçli rüyalar, olumlu deneyimler olduğundan uyandığınızda daha zinde hissedersiniz. Rüyadan yorgun uyanmanız, rüyanızda ne yaptığınızla bağlantılıdır” diye de ekliyor. Ancak rüya içinde uyanmak veya rüyayı tamamen istediğiniz gibi yönetmek hemen olabilen bir süreç değil. Birçok kişi bu deneyime başladığı halde tam olarak rüyalarını kontrol altına alamıyor. Bilinçli rüya çalışmalarını vaktiniz ve enerjiniz olduğu zamanda yapmalısınız. Rüyalarınızı hatırlamak ve bilinçli rüyaları tetiklemek için geceleri daha fazla uyanık olmanız veya daha çok uyumanız gerekebilir.

10 adımda bilinçli rüyalar dünyası!
1. Rüyalarınızı yazmak için bir defter edinin. Bunu yatağınızın başucuna koyun. Uyanır uyanmaz hatırladıklarınızı not alın. Uyandığınızda hemen hareket ederseniz rüyalar aniden
silinebilir, bu yüzden uyandığınızda rüyanızı hatırlıyorsanız kıpırdamadan önce mutlaka aklınızdan geçirin ve tüm detaylarıyla hatırlamaya çalışın. Aklınıza yazdığınızdan emin olduktan sonra kağıda aktarmak için harekete geçin.
2. Yazmak için sabah olmasını beklerseniz muhtemelen büyük bir kısmını yine unutursunuz. İmge ve karakterlerin nasıl göründüğünü, renklerini, kokularını, onlara karşı
duygularınızı tarif edin. Rüyalar aleminde duygusal tepkiler önemli ipuçlarıdır. Alışılmadık şeylerin mutlaka notunu alın, uçan domuzlar, su altında nefessiz
gezebilmek, gizemli semboller gibi...
3. Sayfanın başına mutlaka tarih atın, her yazdığınız rüyanın altına alıştırmalar için boş bir sayfa bırakın.
4. Rüyalarınızın başlık atmayı unutmayın. Bir süre sonra biriken işlenmemiş bu malzemelerle ilgili sorular sormaya başlayabilirsiniz.
5. Bilinçli rüyalar görmek bir çeşit farkındalık olduğundan bu materyalleri analiz etmeniz önemli. Bir süre sonra bilinçli rüyalar sayesinde zihninizin yarattığı sembolleri çözme
yeteneği geliştirdiğini göreceksiniz.
6. Bu kişiliğinize dair size farklı bakış açıları kazandıracak. Dahası günlüğünüzü okumakla rüya alemine ait olanın farkına varacak ve tekrar olduklarında onları tanıyabilecek, böylece rüyalarınızda uyanabileceksiniz.
7. Bu semboller üzerinde uyanıkken çalışmaya başlayın. Onlarla neler yapmak istediğiniz üzerine kafa yorun.
8. Gün içerisinde arada bir durun ve uyanık olduğunuzu kendinize hatırlatın. Kim olduğunuzu, nerede olduğunuzu, ne yaptığınızı düşünün, bunu günde birkaç kez yapın.
9. Gece yatmaya giderken kendinizi şartlandırın. “Gece rüyamda uyanık olacağım, eğer rüyamda normal olmayan bir şey görürsem, rüyada olduğumu anımsayacak ve uyanacağım.”
10. Tüm bu aşamalardan sonra rüyalarınızda kendinizi yönlendirmeye çalışın, rüyanızda rüyada olduğunuzu hatırlayın ve yapmak istediklerinizi uygulamaya çalışın.

Yazı: Mürsel Çavuş

Rüyalarımızı kontrol edebilir miyiz? Rüyalarımızda bambaşka deneyimler yaşayıp sonra da onları hatırlayabilir hatta orada kazandığımız edinimleri gerçek yaşantımıza aktarabilir miyiz? ‘Lucid Dreaming, Bilinçli Rüyalar Dünyasını Keşfetmek’ kitabının yazarları Stephen LaBerge ve Howard Rheingold bu soruya ‘evet’ yanıtını veriyor. LaBerge, bu konuda yaşadığı deneyimin peşine düşüyor ve sonuna kadar gidiyor. Aslında bunun peşinden giden ilk kişi o değil. 17’nci yüzyılın sonlarında İngiliz filozof Samuel Taylor Colerdge, “Diyelim ki uyudun, uykunda bir rüya gördün, rüyanda cennete gittin ve o cennetten ilginç ve güzel bir çiçek kopardın; diyelim ki uyandığında o çiçek elinde. Ne olurdu o zaman?” diye soruyor. Tarih boyunca birçok şair, filozof ve hayalperest rüyalarında yaşadıkları şeylerden bir anıyı oradan gerçek yaşama taşıyabilmek için uğraş vermiş. LaBerge’ın yaklaşımı ise biraz daha farklı, belki rüyalarımızdan bir çiçek kopararak dönemiyoruz ama öyle bile olsa rüyalarda edindiğimiz deneyimlerin gerçek yaşantımıza taşınan tarafları olduğunu ispat etmek ‘bilimsel’ yöntemlerle mümkün oluyor. Yapılan ilk deneylerde önce göz hareketleri inceleniyor ve rüyada görülenlerle göz hareketleri arasındaki korelasyon kuruluyor. Böylece rüyada da uyanıkken de aynı görme sistemini kullandığımız çıkıyor ortaya. Fizyoloji ve rüya faaliyetleri arasında en etkileyici iletişim ise bilinçli rüyalarda yaşanan cinsellik çalışmalarında elde ediliyor. Kadınlar rüyalarında erkeklerden daha çok orgazm olduklarından deneylere kadınlardan başlanıyor. Solunum, kalp ritmi, cinsel bölgedeki kas hareketleri ve nabızdaki artış olmak üzere normalde cinsel tahrikle ortaya çıkacak tüm emareler gözlemleniyor ve ölçümleniyor. Araştırmalar, deneğin anlattığı rüya faaliyetleri ile fizyolojik ölçümün paralel olduğunu ortaya koyuyor. Kadının orgazm anının işaretini verdiği on beş saniyelik fizyolojik kayıt esnasında vajinal kas hareketleri, vajinal nabız artışı, solunum hızı gecenin en yüksek değerine ulaşıyor. Bir tek kalp atışı hızlı artmıyor. Sonrasında aynı deney iki erkek denekle tekrarlanıyor. Her iki denekte de solunum artıyor fakat kalp atışları önemli oranda artmıyor. İki denek de ergenliklerinde yaşadıkları ‘ıslak rüyalardan’ farklı olarak gerçekte boşalmadıkları halde bilinçli rüyalarında oldukça gerçekçi orgazmlar yaşadıklarını anlatıyor. Bu da rüyadaki davranışların bedeni en az uyanık olduğumuzda yaşananlar kadar etkilediğini gösteriyor. Bilinçli rüya görenler, rüyalarında nefeslerini tuttuğunda ya da hızlı nefes alıp verdiklerinde bunu gerçek hayatta da gerçekleştiriyor. Uyanık zamanda söylenen şarkı veya sayı sayma işlemi rüyada yapıldığında beyin iki kat fazla etkileniyor ve efor sarf ediyor. Bu da beynin rüyada yaşananları gerçek olarak algıladığının göstergesi. LaBerge kitabında bilinçli rüya görme tekniğini kullanarak yaşamını değiştiren bir müzisyenin hikayesine de yer vermiş, “Fransız kornosu çalan bir müzisyen olarak sahne korkumu yenmek istiyordum. Birkaç kez kendimi tek başıma seyircinin önünde endişesiz ve sahne korkusu olmadan sanatımı icra ederken gördüğüm rüyalar üzerine yoğunlaştım. Denememin üçüncü gecesinde Chicago Orkestra Salonu’nda solo bir resital verdiğim rüyayı gördüm. Çaldığım her nota ile kendime olan güvenim biraz daha arttı. Sonra sadece bir kez dinlediğim ve daha önce çalmayı hiç denemediğim bir parçayı mükemmel bir şekilde icra ettim. Aldığım alkış, yükselmiş özgüvenimi daha da yükseklere taşıdı. Uyandığımda gördüğüm rüyayı ve çaldığım parçayı not ettim. Ertesi gün provada yazılı müziği ilk bakışta okudum. İki hafta sonrasında orkestra ile Şostakoviç’in Beşinci Senfonisi’ni çaldım ve gerçekten performansım mükemmeldi.”
UYKU SÖZLÜĞÜ
Uyku: Tüm memelilerin doğal dinlenme biçimi. İnsanlar yeterli uyku alamadığında asabiyet, dikkat dağınıklığı gibi sorunlar yaşıyor. Uyku sırasında hafıza
yeniden yapılandırılıyor ve psikolojik yenilenme gerçekleşiyor.
Rüya: İnsanların uyurken deneyimlediği olaylara verilen ad. Lucid dreaming: İnsanların belli kurallar uygulayarak kendilerini rüyalarının içinde uyandırmaları ve rüyalarına yön vermeleri.
REM uykusu: REM yani Rapid Eye Movement, uykunun rüya görülen kısmı olarak tanımlanıyor. REM esnasında beynin çalışması uyanıkken çalışmasına benzer. Normal bir uykuda REM uykusu bir buçuk saatte bir tekrarlanır. İyi bir REM uykusunun bilinçaltı birikimi boşaltmaya yardımcı olduğu düşünülüyor.
Uyku felci: Bedenin uykudan hemen önce ya da uyandıktan hemen sonra vücudun hareket edememesi. Bu durum, halk arasında ‘karabasan’ olarak da adlandırılıyor.