Erken fark edersen çok şey fark eder

Özel öğrenme güçlüğü, disleksi, otizm... Erken tanının büyük önem taşıdığı gelişimsel farklılıklarda yapılacak en büyük hata ‘zamanla düzelir’ diye bekleyerek vakit kaybetmek.

Erken fark edersen çok şey fark eder

Yazı: Burçin Öztınaz

Çocukların gelişimi nasıl takip edilmeli? Gelişimsel farklılıklar neler ve nasıl anlaşılır? Ne zaman uzman değerlendirmesi gerekiyor? Bu sorulara yanıt almak için Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Esengül Kayan ve Yardımcı Doç. Dr Herdem Aslan Genç’ten bilgi aldık. Gelişimsel bozukluk, genetik ve/veya çevresel etkenlerin etkisiyle bebeğin beyin gelişiminde ortaya çıkan sorunlar nedeniyle dil gelişimi, zeka gelişimi, sosyal gelişim ve öğrenme süreçleri gibi farklı zihinsel süreçlerin gelişiminin sekteye uğraması ve çocuğun beklenen gelişim basamaklarına zamanında ulaşamaması olarak tanımlanıyor.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Esengül Kayan, gelişim takibinin önemini vuruluyor ve konu hakkında şunları söylüyor: “Gebelik, bebeklik ve ilk 2-3 yıl beyin gelişiminde oluşabilecek ve etkisi yaşam boyu devam edebilecek sorunlar açısından en riskli dönem olmakla birlikte meydana gelmiş hasarların iyileştirilebilmesi için de fırsat yıllarıdır. Bu dönemde çocuğun gelişimini takip etmek, gelişim geriliğinin erken fark edilmesi ve çocuğun hayatını değiştirebilecek erken müdahaleyi bir an önce başlatmak hekimler kadar ebeveynlerin de önemsemesi gereken bir sorumluluktur.”

Dikkat edilmesi gerekenler
“Çocuğun zihinsel gelişiminin en önemli göstergeleri dil gelişimi ve sosyal gelişimdir” diyen Uzm. Dr. Esengül Kayan, “Anne-babalar kendi çocuklarının gelişimi değerlendirebilmek için normal çocukların gelişimini bilmeli” diyerek şu bilgileri veriyor:

• Çocuk üç aylık olduğunda sosyal gülümsemesi başlar, yani karşısındaki insana tepki olarak gülümser.

• Bir yaşını bitirdiğinde bir kelime, iki yaşını bitirdiğinde iki kelimeli cümle, üç yaşını bitirdiğinde üç kelimeli cümle söyleyebilir.

• Çocukların alıcı dilleri ifade edici dillerinden daha ileridedir. Söyleyebildiğinden daha fazlasını anlar. İki yaşına gelmiş bir çocuk yönergelerinizi takip edebilir, “Burnun nerede?” gibi sorulara yanıt verebilir.

• Bir ve iki yaşlarında kelimeleri tam olarak telaffuz edemeyebilir. Eksik söylenen bir kelime ya da tamamen çocuğun uydurduğu bir sözcük bile olsa bir nesneyi ya da eylemi anlatmak için kullandığı sözel ifadeyi kelime olarak sayabiliriz. Ancak en geç 3.5 yaşında tam olarak anlaşılır şekilde konuşmalıdır.

• Çocukta göz teması, kendisine konuşulduğunda buna ilgi gösterme, tepki verme bebekliğin erken dönemlerinden itibaren vardır. Ancak dikkat sürelerinin kısalığı ve iletişim becerilerinin henüz tam gelişmemesi nedeniyle iki yaş öncesinde daha çok yetişkinlerle ilişki kurabilirler ve bu ilişkide başlatma, yönetme görevi daha çok yetişkine düşer.  Ama her zaman çocuğun ilgisinin ve yöneliminin nesne ve oyuncaklardan çok insanlara karşı olması beklenir.

• İki yaşından sonra akran ilişkisi kurabilme başlar.  İki yaşında yan yana oynamayabilme, üç yaşından sonra ise ortak oyun kurabilme ve karşılıklı oynama becerisi kazanılır. Bu yaştan itibaren bir çocuğun zihinsel gelişimin en iyi göstergesi, yaşıtları ile ne kadar iyi ilişki kurabildiğidir. Yaşıtları ile oynamama, kendisinden küçükler ya da büyükler ile oynamayı tercih etme iyi zihinsel beceri göstergesi değil, sanıldığının aksine gelişimsel bozukluk göstergesidir.

• Kendini sözel olarak ifade edebilme, dürtü, duygu ve davranışlarını kendine ve diğer çocuklara zarar vermeyecek düzeyde kontrol edebilme, yaşıtları ile oynayabilme, toplu yönergeleri takip edip kurallara uyabilme, yeme ve tuvalet gibi temel ihtiyaçlarını kendi başına yapabilme gibi becerilerin kazanılması ile çocuk kreşe hazır hale gelir. En geç dört yaşında çocuğun tüm bu becerileri kazanmış olmasını beklenir. Dört yaşına geldiği halde kreşte uyum sorunları yaşayan, sorunlar nedeniyle kreşte bakımı mümkün olmayan çocukların mutlaka gelişimsel bozukluklar açısından değerlendirilmesi gerekir.

Erken fark edersen çok şey fark eder - Resim : 1

En sık rastlanan farklılıklar
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu(DEHB)
Nedir?

Çoğunlukla çocuğun ilkokula veya okul öncesi eğitime başlamasıyla tanı konan DEHB, en sık karşılaşılan gelişimsel bozukluklardan. Türkiye’de yapılan toplum çalışmaları, yaklaşık 20 çocuktan birinde DEHB olduğunu ortaya koyuyor. Yardımcı Doç. Dr Herdem Aslan Genç, “DEHB dikkat eksikliği, dikkatin kolay dağılması ve belli bir konuya yönlendirilmesinin güç olması, yerinde duramama, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile giden süreğen bir bozukluktur. Dikkat eksikliği veya hiperaktivite/dürtüsellik belirtilerinden sadece biri görülebileceği gibi her iki belirti kümesi aynı anda da görülebilir” diyor.

Riski arttıran nedenler
“Aşırı ekran maruziyeti, teknolojik aletlerle fazla zaman geçirme, çatışmalı aile ortamı gibi olumsuz yaşam koşulları tek başına DEHB’ye neden olmaz ancak DEHB’nin şiddetini ve davranış bozukluğu gibi ek sorunlar ortaya çıkmasını etkilerler” diyen Yardımcı Doç. Dr. Herdem Aslan Genç, DEHB’in genetik geçiş özelliği en fazla olan hastalıklardan biri olduğunu söylüyor ve genetik dışı nedenleri şöyle sıralıyor:
• Erken doğum
• Bebeğin 2.5 kilonun altında dünyaya gelmesi
• Doğum sırasında yaşanan güçlükler
• Annenin gebelikte sigara veya alkol kullanması, yoğun stres yaşaması

Tedavisi var mı?
DEHB ilaçların etki ettiği ve düzenli ve sürekli ilaç kullanımıyla iyileşme sağlanabilen tek gelişimsel bozukluk...

Özgül Öğrenme Güçlüğü
Nedir?

En kısa tanımıyla, çocuğun zekasının iyi olmasına rağmen belli alanlarda öğrenme zorluğu yaşaması anlamına geliyor. Okumada zorlanmaya disleksi, yazmada zorlanmaya disgrafi, matematikte zorlanmaya diskalküli deniliyor. Bunlar beraber görülebilecekleri gibi ayrı ayrı da seyredebiliyor.

Tanı için dikkat edilmesi gerekenler neler?
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Esengül Kayan, Özel Öğrenme Güçlüğü hakkında şu bilgileri veriyor:
• Çocuğun akademik çalışmaları başlayana kadar fark etmek zor olacağından çoğu zaman okula başlama ile sorunlar ortaya çıkar.

• Emeklemeden yürüme, ince motor becerilerde zorluklar (düğme ilikleme, ayakkabı bağlama), sağ ve sol el kol kullanımı tercihi yapmama ve iki tarafı da kullanma, sağını ve solunu karıştırma okul öncesi dönemde fark edilebilecek belirtiler.

• Beyin yarım küreleri ve belirli işlevleri yerine getiren beyin bölgeleri arasındaki sinirsel bağlantıların gelişiminde sorunlar oluşmuştur. Bu nedenle çocuğun zekası iyi olmasına rağmen bazı yetileri kısıtlıdır. Örneğin sesler ile görsel semboller arasında ilişki kuran beyin bağlantılarında sorun vardır ve çocuk okuyamaz.

• Çocuğun öğrenmekteki zorluğunun nedeni anlaşılmaz ise öğretmenleri ve arkadaşları tarafından zeka geriliği olan bir çocuk muamelesi görebilir, çocukta kaygı ve depresyon gibi ek ruhsal sorunlara neden olabilir. Bazı çocuklar zekaları sayesinde zorlukları ile baş etmenin yollarını bulabilirler. Ancak sonuçta çocuk idare ediyor gibi gözükse de süreç çocuğu çok zorlayıcı bir biçimde içinde devam ediyordur. İlgili öğrenme süreçlerini destekleyecek özel eğitsel çalışmalar çok faydalı olur.

Erken fark edersen çok şey fark eder - Resim : 2

Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)
Nedir?

Eskiden nadir hastalıklardan sayılan otizmin günümüzde her 68 çocuktan birinde görülüyor. Peki otizm nedir, tanı kriterleri neler? Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Esengül Kayan bu soruya şöyle yanıt veriyor: “Otizmde sosyal ilişkilerde istek ya da beceri azlığı temel sorundur. Göz teması kurmama, adına bakmama, ortak ilgi göstermeme, insanlardan çok nesnelerle ilgilenme ilk fark edilen belirtilerdir. Otizmde sorun çocuğun karşısındaki insanın zihnini yani davranışlarının arkasında olan düşünce, duygu ve motivasyonları anlayamamasıdır. Zihin okuma olarak adlandırdığımız bu beceri insanların beraber uyum içinde yaşamasını sağlayan en önemli beceridir. Zihin okuma zeka ve konuşma becerilerinden bağımsız gelişebilmektedir. Otizmli çocukların çoğunda beraberinde zeka geriliği ve sözel ifadede kısıtlılık görürüz ancak bazı otizmli çocuklarda yüksek zeka ve dil becerilerinde normal gelişim hatta bazen normalden üstünlük de görülebilir.”

Otizm hakkında bilinmesi gerekenler
Yardımcı Doç. Dr Herdem Aslan Genç ise otizmle önemli bazı noktaların altını çiziyor.
• Erkekler kızlara göre dört kat daha sık otizm tanısı almaktadır. Bununla birlikte kız çocuklarındaki belirtilerin daha geç fark edildiği ve bu nedenle tedaviye daha geç başladıkları bilinmektedir.
• Gebelik esnasında otizm tanı konması henüz mümkün değildir.
• Şu anki bilgiler otizmin büyük ölçüde genetik temele dayandığı, çevresel etkenlerden de kısmen etkilendiği yönündedir. Saptanan çevresel etkenlerin başında ileri anne ve ileri baba yaşı gelir. Prematürite, annenin gebelik esnasında geçirdiği infeksiyonlar gebelikte annenin toksik maddelere maruz kalması da araştırılmakla birlikte henüz bu konularda yeterli kanıt yoktur.
• Otizmde erken tanı ve tedavi çok büyük önem taşır.