Zararlı flört ışınlarından korunma rehberi
Güneşin altında başlayan heyecanlar, hızla başlayan yaz aşklarını da beraberinde getirse de her sıcak temas kalıcı aşkı getirmez. Kalbinizi kaptırmadan önce, olası yaz aşkı sendromuna karşı kendinizi hazırlayın.
İrem Naz Güvel
Tıpkı güneşin zararlı etkilerinden korunmak için güneş kremi sürüyorsak, duygularımızı da olası hayal kırıklıklarına karşı korumalıyız. Yazın getirdiği heyecan güzel olsa da, küçük bir duygusal hazırlık çok şeyi değiştirebilir.
Tanışmanın nerede, nasıl ve kimle başladığı, karşınızdaki kişinin size nasıl davrandığı ve ilişkinin nereye evrildiği gibi detaylara dikkat ederek daha sağlıklı bir yaz aşkına “evet” diyoruz.
Elele Temmuz - Ağustos 2025 sayısından

1. MEKAN TUTULMASI
Yaz aşkları genellikle en eğlenceli, en farklı ortamlarda, spontane bir şekilde karşımıza çıkar. Bu sürpriz karşılaşmalar, gençlik yıllarındaki o kontrolsüz heyecanı yeniden çağrıştırır. Bir plaj barı, bir festival kalabalığı, bir seyahat yolculuğu veya gün batımına karşı kurulmuş bir masa aşkın “ce-e” dediği yerlerden bazıları. Mekanın büyüsüyle harmanlanan bu tanışmalar, duyguları daha hızlı alevlendirebilir.

Niko’yu beklerken
Tatile çıktınız, ister arkadaşlarınızla havuz başında güneşleniyor olun, ister Niko’yu bulmak için Yunan adalarına ayak basın, bir bakmışsınız, kendinizi beklenmedik bir flört ağının içinde bulmuşsunuz. Göz göze gelişler, aynı şezlonga göz koymalar veya suya girerken yakalanan kaçamak bakışlar sanki kendiliğinden gelişiyor gibi görünür. Telefonu uçak, kendimizi de tatil moduna alınca biraz daha rahat, biraz daha açık, biraz daha cesur hissediyoruz.
Eğer yaz aşkı adayınız bir turistse, işler daha yoğun ama daha da geçici olabilir. Ortada sınırlı bir zaman vardır ve muhtemelen dil bariyerine takılabilirsiniz. Birkaç gün süren bu yaz dizisi, yıllar sonra bile yüzünüzde tebessüm oluşturabilir. Yazın kurulan bağlar küçümsenmemeli, o anların etkisi elbette gerçek. Ama bunları kalıcı bir ilişkiye dönüştürmeden önce, karşınızdaki kişinin günlük yaşamda, stresli bir haftanın sonunda veya tartıştığında nasıl biri olduğunu da bilmek gerekir. Bu kaçınılmaz değişimi olgunlukla karşılamak ve yaşananları güzel bir anı olarak yerli yerinde bırakmak hem kendinize hem de karşınızdakine yapılacak en büyük iyiliktir.
“Festivalde ne işim var?” diyenler Bridget Jones’un aşkı bulduğu festival macerasına bakabilirler.
Festival gibisin, katılmak istiyorum
Festival ve konser denince yaz mevsiminin bereketi bambaşka. Kalabalığın içinde kaybolmak değil, tam tersine birine rastlamak için belki de en sihirli ortam. Müzik yüksek, insanlar özgür, gündelik hayat birkaç adım geride kalmış. Flörtün en doğal hali işte tam burada başlıyor. “Ben artık o yaşları geçtim, festivalde ne işim var?” diyenler aslında hayatlarının fırsatını kaçırıyor gibi. Bakınız, Bridget Jones’un Bebeği’nde Bridget, festivalde çadırına bir yakışıklıyı konuk etmişti. Ya da Sen İhtimali filminde Anne Hathaway’in canlandırdığı Solène, kızının hayranı olduğu grubun konserine giderek solisti kendine aşık etmişti. Bunlar beyaz perde örnekleri olsa bile gerçek hayatta yaşanmayacağını kim garanti edebilir?
Tabii festival atmosferinin geçici olduğunu da unutulmamalı. Konser bittiğinde, sosyal medyada birbirinizi eklemek iyi bir ilk adım. Instagram’dan takip edildiyse, en azından “stalk” yoluyla kendisi hakkında bilgi sahibi olunabilir. Çünkü festival aşkları, birlikte söylenen şarkılar kadar, zamanla geride bırakılacak güzel anılar haline de gelebilir. Önemli olan, anın tadını çıkarırken kalbi gereksiz beklentilerle yormamak.
Dijital dünyada kurulan bağlar, gerçek hayata taşındığında farklı dinamiklerle karşılaşabilir.
Aşk başladı, grup gerildi
Arkadaşın doğum günü kutlaması, yaz akşamı barbeküsü veya bir dolunay partisinde bir araya gelindiği bir yaz akşamında yeni yüzlerle tanışmak kaçınılmaz olur. Özellikle “yakın arkadaşın yakın arkadaşı” gibi bir yerden hayatına giren biriyle olan flörtler, fark ettirmeden gelişir. Önce o kıvılcımı hisseder, sonra aynı cümleye birlikte gülerken yakalarsınız kendinizi.
Ortak çevre, işin doğasını kolaylaştırdığı gibi kaosa da sürükleyebilir. İkiniz dışında herkesin bir fikri olur. “Bir şey mi var?” bakışları, gruba yansıyan enerji değişimleri, konuşmaların yön değiştirmesi gibi. Bu tarz ilişkilerde, en az birkaç kişi daha olaya dahil olur. Duygular kadar, sosyal farkındalık da önem kazanır. Çünkü bazen en heyecanlı yakınlaşmalar bile, bir arkadaş grubunun dengesini bozacaksa, bir adım geri çekilmek gerekir. Olası bir ayrılıkta, ister istemez taraflar seçilebilir ve arkadaşlıklar bitebilir. Yaz geçer, arkadaşlık kalır. O yüzden ilerlemeden önce “Bu aşk, arkadaş çevremi riske atmaya değecek kadar gerçek mi?” diye kendinize soru yöneltin.
İlişkinin “mevsimlik” olduğu, şehre dönünce azalan ilgi ve sürekli ertelenen programlardan anlaşılır.
Bir swipe’lık yakınlık
Yazın beraberinde getirdiği dışa dönüklük ve anı yaşamaya meyilli oluş doğal olarak flört uygulamalarına da yansır. Eşleşmeler hızlanır, yazışmalar daha rahat ilerler. Bazen biriyle tanışmak sadece üç mesaj, beş dakika alır. Ancak bu hızlı başlangıçlar, her zaman gerçek bir bağlantıya dönüşmeyebilir. Çoğu zaman tanışılan kişi kendi “yazlık versiyonunu” gösterir. Daha rahat, daha neşeli, belki de daha ilgilidir ama geçicidir.
Yazın herkes biraz “biz” gibi davranır ama zaman ilerledikçe yeniden “ben” haline döner. Dijital dünyada kurulan bağlar, gerçek hayatın rutinlerine ve değişkenliğine taşındığında çok daha farklı dinamiklerle karşılaşabilir. Özellikle yaz aylarında, geçici ilişkilerin peşinden giderken kalıcı hayaller kurmamaya özen gösterilmeli.

2. DAVRANIŞSAL TİPLER
Yaz aşklarının en heyecan verici yanı, farklı insanlarla yolların kesişmesi olabilir. Ancak her karşılaşma, aynı hissi bırakmaz. Kimisi samimi bir yakınlık kurmaya çalışırken, kimisi yalnızca geçici bir heyecan peşinde olabiliyor. Bazı flörtler yalnızca birer “rol” gibi yaşanır. Bu yüzden karşındakinin davranış biçimini gözlemlemek, niyetini anlamak açısından önemli.
Yazın başlaması, ilişkinin geçici olacağı anlamına gelmez. Ama kalıcı hale gelmesi için özel çaba harcanmalı.
Yalnızca story
Yazın sosyal medya, adeta ikinci bir plaj gibi işler. Herkes en güzel halini sergiler, en renkli anlarını paylaşır. Yaz aşkları da, bu dijital sahnenin aktif oyuncuları olarak iyi rol yaparlar. Filtrelenmiş kareler, titizlikle yazılmış açıklamalar, “tatil dump”ları hepsi bir izlenim yaratsa da gerçeği yansıtmaktan sınıfta kalabiliyor.
Fiziksel olarak çekici olan biri, Pedro Pascal’ınız olabilir. Ama konuşmalar yüzeysel kalıyor, beraberliğiniz sadece story’lere sığacak kadar kısa ve vitrinsel bir hal alıyorsa, bir durup ilişkiyi gözden geçirin. Önemli olan, “Pedro” filtresi kalktığında hala yanınızda kalacak biriyle olup olmadığınızı bilmek.
Yaz rüzgarı güzel eser ama kendinizi fazla kaptırdığınızda toparlanmak zorlaşır.
Mevsimlik ilişki
Hava sıcaklığı love bombing seviyesini de çıkartmada güçlü bir tetikleyici. Yeni yaz partneriniz, ilişkiniz boyunca nazik, düşünceli ve romantik jestlerle sizi mest edip aklınızda “Bu adam nasıl hala bekar?” diye bir düşünce geçirebilir. Ama şehir değişince ilgisi buharlaşır. Mesajlara geç döner, planlar ertelenir. Anlarsınız ki, yaşadıklarınız “mevsimlik”miş.
Sonrasında, elbet bir hayal kırıklığı yaşanır ama bu duyguda uzun süre kalmanın bir anlamı yok. Öncelikle, yaşananı kişisel bir eksiklik gibi görmek yerine, şartların getirdiği geçici bir yakınlık olarak kabul etmek iyileşmenin ilk adımı. Tatilin ritmiyle gelen o büyülü atmosferin, gerçek hayatın dinamikleriyle her zaman örtüşmeyeceğini kendinize hatırlatın. Geçici ilgilerin ardından içinize dönmek, keyif aldığınız şeylere yeniden bağlanmak ve size ilgi gösteren insanlara alan açmak, yazın sonunda kendinize verebileceğiniz en değerli hediye.
Aman Ali Rıza bey’i üzmeyin!
Aşkın ilk zamanlarını bir fragman olarak düşünürsek, devamı gelmeden büyük kararlar vermemek gerekir. Zamanla konuşulmamış beklentiler, yanlış anlaşılmalara ve kırgınlıklara yol açabilir. “Şimdilik eğleniyoruz” yaklaşımı ancak iki taraf da aynı noktadaysa işe yarar. Taraflardan biri daha fazlasını düşünmeye başladığında, o hafiflik bir anda ağırlığa dönüşebilir. “Biz şimdi neyiz?” sorusundan kaçınmak, çoğunlukla “aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey” kaygısından doğar. Sağlıklı bir iletişimde bu soruyu açık ve sakin bir dille sormak, belirsizlikle başa çıkmanın yoludur. Cevap kaçamak olsa da yanıt yanıttır.
Yazın getirdiği hızlı ilişkiyle insanlar farkında olmadan kendi sınırlarını esnetebilir. Yeni bir flörtte karşı tarafı memnun etme isteği, kişisel ihtiyaçların geri plana atılmasına neden olabilir. Ancak sürekli partnerinizin temposuna, planlarına ve isteklerine uyum sağlamak, zamanla dengesiz ve yorucu bir sürece dönüşebilir. Dengeyi kurarak, güvenli duygusal alanlarda yüzmeye olanak sağlayabilirsiniz.

3. DURUM KATEGORİLERİ
Bazı yaz aşkları sabun köpüğü gibi parlar, bazılarıysa gerçek bir ilişkinin başlangıç noktası olur. Yazın büyüsüyle doğan ilişkilerin devam edip etmeyeceği çoğu zaman şehir hayatına dönüldüğünde netleşir.
Yaz bitti, peki şimdi ne oluyor?
Aşklar büyülü olsa da mevsim değişince sessizce büyüsü kaçar. Tartışmadan da ilişkide her şey yavaşça “bitiş” çizgisine ulaşır. Ne siz ne de o tam olarak ne olduğunu açıklayamazsınız ama aranızdakilerin bittiği hissedilir. Bu tür sonları dramatize etmek, açıklama beklemek ya da suçlamak sadece kişiyi yorar. En doğrusu, sade ve sakin bir vedayla bir kapanış yapmak.
“Biz şimdi neyiz?” sorudan kaçınmak, çoğunlukla “aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza bey” kaygısından doğar.
Zamansızdık ilk başta
Yaz bitti ama hisler henüz tükenmedi mi? Yaz aşkınızla hala konuşuyor, belki yeni planlar yapıyorsunuz. Ancak şehre dönüşün getirdiği tempo ilişkiyi yeni bir sınava sokar. Birlikte olduğunuz kişi başka bir şehirdeyse, asıl mesafe şimdi kendini hissettirir. Koşuşturmalar artar, zaman kısıtlanır. Aşkı yürütmek sürdürülebilir olmayabilir. Her iki taraf da iyi niyetli olsa da sadece istemek yetmez. Bazen en olgun karar, o ilişkinin yarım kalmasına izin vermektir.
Balkabağına dönüşmeyen aşklar
Yaz aşklarını çok gömdük ancak ilişkilerin kışı görme şansı her zaman var. Güneş altında başlayan sohbet, şehir hayatında da devam edebilir. İlk baştaki “mevsimlik” ilişki, zamanla “gerçek aşka” dönüşebilir. Bu tür gelişmeler genellikle küçük adımlarla büyür. Ve bir bakmışsınız, o geçici sanılan kişi, hayatınızın sabiti olmuş. Yazın başlaması, ilişkinin geçici olacağı anlamına gelmediği gibi, kalıcı hale gelmesi için sadece güneş değil, ortak istek, emek ve zaman da gerekir.
Yaz aşklarından sağ çıkmak için bu soruları sorun:
- Yanında kendim gibi hissediyor muyum, yoksa “olmam gereken” biri gibi mi davranıyorum?
- Onunla sadece tatilde mi uyum içindeyim, yoksa gündelik hayatta da olur muyduk?
- Bu ilişkide bana gerçekten değer verildiğini hissediyor muyum?
- Bitmesi halinde kendime “iyi ki yaşadım ama iyi ki burada bıraktım” diyebilir miyim?