Akran zorbalığı karşısında ebeveyn rehberi: Çocuğun benlik algısında ciddi yaralar açabilir
Yeni bir eğitim dönemi başlarken, akran zorbalığı sorunu da ne yazık ki önemini koruyor. Akran zorbalığı, çocukların okul ve sosyal yaşamında karşılaştığı en önemli sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Fiziksel şiddetten siber zorbalığa kadar pek çok farklı türü bulunan bu durum, çocuğunuzun psikolojisini derinden etkileyebilir.
Aybüke Sengir
Akran zorbalığında ebeveynlere yol göstermek ve "Nasıl anlarım?" sorusuna yanıt bulmak için Uzman Psikolog Oğuzhan Gürdoğan'a başvurduk. "Zorbalık, çocuğun benlik algısında ciddi yaralar açabilir" diyen Gürdoğan, ebeveynlerin zorbalığı önlemedeki rolünden detaylıca bahsetti.
İşte, uzman gözüyle akran zorbalığına karşı ebeveynlerin bilmesi gerekenler...
1) Çocuğun zorbalığa maruz kaldığını gösteren, evde fark edilemeyen psikolojik ve fiziksel belirtiler nelerdir?
Zorbalığa uğrayan çocukların önemli bir kısmı bunu açıkça dile getirmez. Bunun altında suçluluk, utanma ya da ailesini kaygılandırmama isteği gibi duygular yatar. Ancak zorbalık, çocuğun hem ruhsal hem de bedensel işlevselliğinde fark edilir değişikliklere yol açar. Psikolojik açıdan bakıldığında, okula gitme isteksizliği, uyku bozuklukları, huzursuzluk, sık öfke patlamaları, anksiyete belirtileri ve özellikle “ben kötü biriyim, kimse beni sevmiyor” gibi kendine yönelik olumsuz inançların dile getirilmesi dikkate alınmalıdır. Fiziksel açıdan ise açıklanamayan morluklar, çizikler, sık kaybolan eşyalar, yırtılmış kıyafetler ya da düzenli olarak dile getirilen mide bulantısı ve baş ağrısı gibi somatik yakınmalar görülebilir. Burada önemli olan tek bir işaret değil; bu belirtilerin süreklilik kazanması ve çocuğun önceki haline kıyasla belirgin bir farklılık göstermesidir.
2) Akran zorbalığına uğrayan çocukla nasıl bir iletişim kurmalıyız? Onu daha fazla strese sokmadan konuyu açmanın en iyi yolu nedir?
Bu süreçte en kritik nokta, çocuğun yaşadığı olayı anlatırken yargılanmayacağını bilmesidir. Doğrudan “Sana zorbalık yapıyorlar mı?” diye sormak yerine günlük hayatın akışına dair açık uçlu sorular sormak daha etkili olabilir. Örneğin, “Okulda seni en çok zorlayan şey neydi?” ya da “Bugün seni en çok mutlu eden ve en çok üzen şey ne oldu?” gibi sorular çocuğun konuyu kendiliğinden açmasına zemin hazırlar. Çocuğun ifadelerini küçümsememek, “Bunlar abartı” ya da “Sen de karşılık verseydin” gibi yorumlardan uzak durmak güven duygusunu artırır. Bilişsel davranışçı terapide sık gördüğümüz olumsuz otomatik düşünceleri (örneğin, “Ben güçsüzüm”) çocuğun fark etmesine yardımcı olmak ve bunları daha gerçekçi düşüncelerle değiştirmek iletişimi destekler.
3) Çocuk zorbalıkla karşılaştığında o an ne yapmalı? Hangi tepkiler etkili olur, hangileri durumu kötüleştirir?
Çocuğa öğretilmesi gereken en önemli beceri, zorbalık anında sakinliğini koruyabilmesidir. Etkili tepkiler arasında zorbaya kısa ve net şekilde sınır koymak (“Bunu yapmanı istemiyorum”), mümkünse ortamdan uzaklaşmak ve güvenilir bir yetişkinden yardım istemek yer alır. Ayrıca çocuğun, zorbalığa uğradığında bunu içine atmadan paylaşması teşvik edilmelidir. Buna karşılık aşırı öfke ile karşılık vermek çoğu zaman durumu tırmandırır ve zorbaya daha fazla güç verir. Sessiz kalmak ve hiçbir şey yapmamak da benzer şekilde zorbalığın devam etmesine neden olabilir. CBT tekniklerinden “rol canlandırma” bu noktada oldukça işlevseldir; çocuk zorbalık anını prova ederek kendini hangi cümleyle savunacağını önceden deneyimler ve gerçek yaşamda daha hazırlıklı hisseder.
4) Çocuğun özgüvenini yeniden kazanması için evde ne gibi destekleyici aktiviteler yapılabilir?
Zorbalık çocuğun benlik algısında ciddi yaralar açabilir, bu nedenle ev ortamı güvenli bir üs haline gelmelidir. Özgüveni desteklemek için çocuğun güçlü yanlarını öne çıkaran etkinlikler önemlidir. Spor, sanat ya da akademik alanlarda küçük başarılar elde etmesi sağlanabilir. Bu başarıların mutlaka fark edilmesi ve ebeveyn tarafından sözel olarak onaylanması gerekir. CBT yaklaşımında kullanılan “düşünce günlüğü” burada da faydalıdır. Çocuk olumsuz bir düşünceyi yazıp karşısına daha gerçekçi ve yapıcı bir düşünce koyduğunda kendi bilişsel esnekliğini geliştirmeye başlar. Ayrıca evde birlikte geçirilen kaliteli zaman, ortak oyunlar ve empatiyi geliştiren aile içi paylaşımlar çocuğun kendine olan güvenini yeniden kazanmasına yardımcı olur.
5) Zorbalığı önlemek adına ebeveynler nasıl bir rol üstlenebilir? Okul-aile iş birliği nasıl güçlendirilebilir?
Ebeveynlerin zorbalığı önlemedeki rolü hem doğrudan hem de dolaylıdır. Doğrudan, çocuklarına duygularını paylaşabilecekleri güvenli bir ortam sağlamak ve onlara sağlıklı iletişim becerileri öğretmek gerekir. Dolaylı olarak ise ebeveynler kendi iletişim tarzlarıyla model olur; evde empati, saygı ve sağlıklı sınırlar varsa çocuk bunları sosyal yaşamında da uygular. Okulla iş birliği ise sürecin diğer ayağıdır. Rehberlik servisi ve öğretmenlerle düzenli iletişimde olmak, çocuğun okulda kendini güvende hissedeceği bir yetişkinin varlığını sağlamak, okulun zorbalığa karşı sıfır tolerans politikalarını desteklemek iş birliğini güçlendirir. Klinik gözlemler ve araştırmalar bize şunu gösteriyor: Zorbalıkla mücadelede en etkili sonuç, çocuğun hem içsel (özgüven, bilişsel beceriler) hem de dışsal (aile ve okul desteği) kaynaklarının aynı anda güçlendirilmesiyle elde edilir.
Okula yeni başlayan çocuğunuzun sağlığı için dikkat etmeniz gerekenler