Siroz karaciğer nakli gerektirebiliyor

Karaciğerde yapısal ve fonksiyonel bozukluğa yol açan sirozdan korunmada Hepatit B ve C’ye karşı alınacak tedbirler önem taşıyor. Fakat organda ciddi sorunlar ortaya çıkması halinde tedavide karaciğer nakli devreye giriyor.

Siroz karaciğer nakli gerektirebiliyor

Birçok farklı hastalığın neden olduğu siroz, karaciğerin fonksiyonel ve fiziki yapısının bozulmasına yol açarak, uzun vadede organ yetmezliğine zemin hazırlayan bir grup rahatsızlığın genel adını oluşturuyor. Kamuoyundaki genel inanışın aksine, sirozu tek bir hastalık olarak değerlendirmemek gerekiyor. Çünkü bu tanım, birçok hastalığın sebep olduğu bir sonucu ifade ediyor. Bu rahatsızlıklar, her yaş grubunda ortaya çıkabiliyor. Örneğin, doğumsal bazı nedenlerin yol açtığı karaciğer hastalığı ile dünyaya gelen çocuklarda da siroz görülebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Koray Acarlı, erişkinlerde en sık görülen karaciğer sirozu nedenleri arasında Hepatit B ve Hepatit C virüsünün bulunduğunu belirterek, “Hepatitler, kan ve kan ürünleriyle temas halinde kişiden kişiye kolayca bulaşabiliyor. Bu nedenle yetişkinlerde görülen sirozun birincil nedeni hepatitler oluyor. Ancak farklı rahatsızlıkların da siroza neden olduğunu unutmamak gerekiyor” diyor. Prof. Dr. Acarlı’dan ilerlemiş vakalarda karaciğer yetmezliğine yol açan siroza ilişkin bilgi aldık.

Bu hastalık grubu en sık hangi belirtilerle kendini gösteriyor?
Sirozun en büyük sıkıntısı, uzun bir süreçte başlaması ve hastayı yavaş yavaş karaciğer yetersizliğine götürmesi... Dolayısıyla başlangıç bulgusu yok ancak bazı hastalarda Hepatit B ve Hepatit C kaynaklı siroz vakaları sarılıkla kendini gösterebiliyor. Sarılık genellikle birçok nedene bağlı olmakla beraber hepatitler sebebiyle ortaya çıkan tablolarda, kişi genellikle bağışıklık (özellikle de Hepatit B’de) sahibi oluyor. Vücut mikrobu ya atıyor ya da kendine zarar vermeyecek hale getiriyor. Ancak hastanın vücudu Hepatit B ile baş edemezse karaciğerine yerleşiyor. Eğer kontrol sırasında ya da tesadüfen belirti vermezse, hastalık ilerleyerek son ana kadar sessiz kalabiliyor. Bu noktadan sonra sirozda çok fazla geri dönüş olmuyor. Hastanın karaciğeri günlük ihtiyaçlara yetmiyor, sarılık yeniden ortaya çıkıyor, adalelerde erime, karında su toplanması, ayaklarda şişme, ileri evrelerde toplanması şuur bulanıklıkları ve kayıpları oluyor. Hatta sirozun yol açtığı yapısal değişikliklere bağlı olarak yemek borusu ve varis kanamaları da ortaya çıkabiliyor.

Genetik faktörler, kullanılan ilaçlar gibi etkenlerin sirozun ortaya çıkmasında rolü var mı?
Hiçbir insan tek bir ilaç kullandığı için siroz olmuyor. Bu hastalık, genellikle uzun süreli, kronik tahrişler sonrası ortaya çıkıyor. Kullanılan ilacın karaciğere zarar verdiği biliniyor ama buna rağmen ilacın kullanılması, hastalığın ortaya çıkmasına neden oluyor. Hepatitler ve doğumsal hastalıklar da belli bir süre sonra rahatsızlığı siroza çevirebiliyor. Bu grupta en zararsız gözüken ama son dönemde dikkat edilmesi gereken bir başka sorun da karaciğer yağlanması... Söz konusu rahatsızlığın karaciğere pek zarar vermeyeceği düşünülüyordu. Oysa günümüzde bu sorunun da karaciğerde fonksiyon bozukluğuna yol açabileceği görülüyor. Dolayısıyla karaciğer yağlanmasını da ciddiye almak ve bu sorunla mücadele etmek gerekiyor.

Hastalığın ileri evrelerinde ne tür sorunlar görülüyor?
Karaciğerde zaman içinde oluşan fonksiyon bozukluklarını hasta anlayamayabiliyor. Örneğin, albümin değerinin 4,2’den 4,1’e düşmesi fark edilemiyor. Hastalığın ilerlemesi sonucu sarılık ortaya çıkıyor. Bu durum, karaciğerin sarılık yapan maddeyi işleyememesinden kaynaklanıyor. Fakat karaciğer öyle bir organ ki her şeye rağmen yoluna devam edebiliyor. Günün birinde vücudun dengesini bozabilecek grip ya da kanama gibi bir durumda ise sorunlar ortaya çıkabiliyor ve toparlanması zorlaşıyor.

Sirozu önlemek mümkün mü?
Evet, bunun için de Hepatit B’yi önlemek gerekiyor. Ancak aşının her zaman tek başına koruyucu olmadığını bilmek önem taşıyor. Aynı şekilde Hepatit C konusunda da dikkatli olmak gerekiyor. Bu rahatsızlığa karşı bir aşı yok ama diş tedavileri, ameliyat gibi kan ve kan ürünleriyle temas edilecek durumlarda ortamın hijyenine dikkat etmek önem taşıyor. Fakat doğuştan safra yolu olmayanların ya da anne- babasından gelen genetik defekt nedeniyle karaciğer hastalığı bulunan kişinin kendini sirozdan koruması mümkün değil. Dolayısıyla kişi siroza neden olan etkenlerin bir kısmından korunabilirken, bir kısmından korunamıyor.

Siroz karaciğer nakli gerektirebiliyor - Resim : 1

Tedavisi nasıl yapılıyor?
Siroz nedeniyle karaciğerde ciddi bozulmalar başladıysa, tek tedavisi karaciğer nakli oluyor. Bu sayede hastanın yaşamı kurtuluyor. Ancak hasta için nakil sonrası da çok önemli. Çünkü kişinin başkasının karaciğeri ile barış içinde yaşayabilmesi için hayatı boyunca ilaç kullanması gerekiyor. Karaciğer nakli yapılan hastalar, ilaç kullanımı, mecburi hastane ziyaretleri dışında tamamen normal bir şekilde yaşamını sürdürebiliyor.sterebiliyor. Sarılık genellikle birçok nedene bağlı olmakla beraber hepatitler sebebiyle ortaya çıkan tablolarda, kişi genellikle bağışıklık (özellikle de Hepatit B’de) sahibi oluyor. Vücut mikrobu ya atıyor ya da kendine zarar vermeyecek hale getiriyor. Ancak hastanın vücudu Hepatit B ile baş edemezse karaciğerine yerleşiyor. Eğer kontrol sırasında ya da tesadüfen belirti vermezse, hastalık ilerleyerek son ana kadar sessiz kalabiliyor. Bu noktadan sonra sirozda çok fazla geri dönüş olmuyor. Hastanın karaciğeri günlük ihtiyaçlara yetmiyor, sarılık yeniden ortaya çıkıyor, adalelerde erime, karında su toplanması, ayaklarda şişme, ileri evrelerde toplanması şuur bulanıklıkları ve kayıpları oluyor. Hatta sirozun yol açtığı yapısal değişikliklere bağlı olarak yemek borusu ve varis kanamaları da ortaya çıkabiliyor.

*Memory dergisinden alınmıştır.