Baba olmaya hazırlanmak...

Hep diyoruz “Bu devirde babalık da değişti” diye... Yeni babalar artık ‘baba olma bilinci’ kazanmak için çabalıyorlar. Bizim de çorbada tuzumuz olsun diye babalığa hazırlık sürecini uzmanlara sorduk.

Baba olmaya hazırlanmak...

Uzman Psikolog Gündoğdu, “Erkekler, baba olmaya hazırlanırken öncelikle kendi babalarıyla olan ilişkilerini gözden geçirmeli” diyor. “Kişinin kendi ailesinde baba rolünün nasıl gerçekleşmiş olduğu, babasıyla ilişkisinin kalitesi ve doyuruculuğu kendi babalık rolüne önemli aktarımlar sağlar. Çocuğun 0-24 aylık dönemi genellikle babalar açısından baba olduklarını çok hissetmedikleri ve paylaşımlarının sınırlı olduğu bir dönem, çünkü çocuk yaşamsal olarak anneye bağımlı. Sonraki dönemlerde babayla çocuk arasındaki paylaşımlar arttıkça erkekler baba olduklarını daha çok hissediyor. Bunun bilinciyle bir miktar sabırlı olmak gerek. Çünkü bu dönemde erkekler anneyi kıskanabiliyor. Evde çocuğun odak noktası olması, tüm ilginin çocuğa yönelmesi babalarda değersizlik inançlarının yoğunlaşmasına neden olabiliyor. Türkiye’deki babalar çocuklarını rakip olarak algılayıp, evdeki otoritelerini kaybettiklerini düşünüp kaygı duyabiliyor. Bu da çocuklarıyla yakın ilişki kurmalarına engel olabiliyor.”
Dr. İnci Şen ise, “Psikolojik hazırlık evresini hem annenin hem de babanın geçirmesi gerekiyor; hiç kimse okulda ya da herhangi bir yerde, nasıl anne-baba olacaklarını öğrenmiyor. Herkes kendi ailesinden gördüğü doğru ya da yanlış bilgileri, kendi çocuklarına uyguluyor. Anne ve babaların çocuk doğmadan sorumluluklarını idrak etmeleri, niçin dünyaya çocuk getirdiklerini sorgulamaları, sorumluluklarını gelecekte yerine getirip getiremeyeceklerine, onları nasıl doğru bireyler olarak yetiştireceklerine karar verip, ondan sonra çocuk yapmaları gerekir” görüşünü savunuyor. Müge Çevik ise baba olmaya hazırlık sürecinde önemli bir detayın altını çiziyor: “Anne-baba olacaklar önce içlerindeki çocuğu büyütmeli. Kişi, ebeveyn olmak için öncelikle yetişkin olmalı. Kendiyle ilgili temel konuları çözmüş, açık iletişimi, pozitif değerleri benimsemiş, koşulsuz sevgiye hazır, tolerans limitlerini açmış olmalı. Yani, içine dönmüş, kendini gözlemiş ve geliştirmiş olmalı.”

YENİ BABALAR, ESKİ BABALAR
• Yeni dönem babalar eskilere göre, yeri gelince özür dilemeyi biliyor. Ancak, babaların çocuklarıyla kaliteli zaman geçirebilmesi o kadar zorlaştı ki, bu özür ve açık iletişim suiistimal edilebiliyor. Baba, babalığın gereklerini ne kadar az yerine getirirse bunu hediyeler, oyuncaklar, maddi şeylerle tamamlamaya çalışıyor. Bu da çocukta bir süre sonra doyumsuzluk veya ebeveyn-çocuk ilişkisinde dengesizlik yaratıyor.
• Çocuğa anne bakar, ben eve para getirir, ailenin geçimini sağlarım, gerektiğinde son kararı veririm, çocuğun geleceği hakkında söz sahibi olurum gibi klasik bilgiler yanlış. Çocuğunuz hakkında bütün kararlar birlikte alınmalı ve verilen kararın arkasında aynı şeyi söyleyerek durulmalı.  
• Çocuklarına vakit ayıramayan babalar da birlikte uzun zaman değil, kaliteli zaman geçirmeye odaklanmalı, anneden bağımsız sadece baba ve çocuğun paylaştığı zamanlar organize edebilmeli. Burada da zaman yönetimi çıkıyor ortaya... Baba olan erkekler zaman yönetimi ve sorumluluk paylaşımını daha özenli inşa etmeli. Çünkü, artık hem eşle baş başa hem çocukla baş başa geçirilmesi gereken zamanlar ve aile olarak paylaşılması gereken aktiviteler var hayatında. Unutmamak gerekiyor; çocuktan sonra erkeğin eş rolü sona ermez, sadece baba rolü eklenir. Dolayısıyla erkekte eş rolünün devamı, kadının da annelik algısına katkı sağlar ve çocuğun sağlıklı aile tanımı oluşur.

BABA NASIL YAKLAŞMALI?
Bilinçaltı anne karnında kayda başlıyor, çocuğun 0-3 yaşında anne-babasıyla kurduğu ilişki modeli, hayatı boyunca yaşayacağı hemen hemen tüm modelleri belirliyor. Çocuk erken dönemde ne kadar sevgi dolu, esnek, toleranslı ve güvenli bir ortamda büyürse, karakteri de o denli dengeli ve sağlam oluyor. Babalar bu bilinçle hazırlanmaya başlamalı. Burada anneye de büyük rol düşüyor. Kadınlar da baba olan erkeğe özenli davranmalı ve annelik rolünü eş rolünün önüne taşımamalı. Çocuk merkezli ailelerde eşler birbirlerine saygılarını yitirebiliyor ve sorumluluklarını yerine getirmiyor. Bu durum evliliklerin kalitesini bozuyor, boşanmalara neden oluyor. Çocuklar evden ayrıldıklarında birbirleriyle paylaşımlarını unutmuş eşler ‘boş beşik sendromu’ denen ağır depresyonlara giriyor. Yazı: Mürsel Çavuş

Genel kanıdır, sanki kadınlar anne olmaya daha hazırdır da, babalar biraz daha arkadan gelir... Şapka Danışmanlık’ın kurucusu Müge Çevik, “Bence erkekler de kadınlar da yeterince hazırlanmıyor. Kadınlar biyolojik değişim yaşadıkları için belki daha erken bebeğin fiziksel varlığından haberdar oluyorlar ama duygu durumu olarak her ikisinin de hazırlıklı olduğunu söyleyemem” diyor. Uzman Psikolog Aylin Gündoğdu ise babalık kavramının son yıllarda daha iyi algılandığını düşünüyor, “Geçmişte, babanın tek otorite figürü olarak algılanması babanın çocuklarına karşı uzak-soğuk durmasına, duygularını paylaşmamasına ve tensel temasta bulunmamasına neden oluyordu. Böyle ailelerde yetişmiş çocukların birey olmada ve kendilerini algılamaları ile ilgili problemleri oluyordu. Yeni dönem babalar, baba rolleri için daha çok çaba harcıyor. Modern babalıkta bu durumu sekteye uğratan faktör ise yoğun iş yaşamı. Babalar geç saatlere kadar çalışıyor, çocuklar hafta içleri babalarını göremeden uyku saatleri geliyor. Babalar kaçırdıkları zamanı telafi etmek için hafta sonları daha çok tüketime dayalı aktiviteler planlıyor. Kadınların ekonomik yaşamda aktif olmaları nedeniyle ev içinde anne-baba rolleri karışabiliyor ve çocuklar tutarlı anne-baba ilişkisi algılayamıyor. Babaların en çok ihtiyacı olan şey çocuklarıyla geçirebilecekleri özel zamanları artırabilmek” diyor.      
Psikiyatri ve Psikoterapi Uzmanı Dr. İnci Şen, “Çocuklar, Türkiye’de ailenin olmazsa olmazı. Baba üzerine düşen vazifesini yerine getirdiği zaman aile otoritesini eline almış olur. Klasik anlamda evine ve çocuğuna karşı ekonomik sorumluluklarını yerine getirerek; yedirme-içirme, evine para getirme, çocuğuna okulu ve geleceğiyle ilgili olanakları hazırlayabilme babanın vazifeleri arasında. Fakat bu değişiyor” diyor ve ekliyor, “Erkekler çocuk bakımının anneye ait olduğunu düşünüyor ve çocuğun sorumluluğunu daha çok anneye bırakıp, işlerinin arkasına saklayıp çocuklarla fazla ilgilenmeyebiliyorlar. İşten geldiklerinde de çocukların özlemiyle onların bütün isteklerini, annenin uyguladığı sistemin tersine, yerine getiriyorlar. Sınırlar koymada zorlanıyorlar. Anne daha sonra bunu tamir etmeye çalışıyor ama başarılı olamayabiliyor.”