Bölgesel incelmede doğru bilinen yanlışlar

Kilo verseniz dahi bölgesel fazlalıklardan kurtulamıyorsanız çözüm bölgesel yağ eritme yöntemlerinde olabilir.

Bölgesel incelmede doğru bilinen yanlışlar

"İnsan vücudu bebeklikten itibaren belli bir yağ hücre sayısına sahiptir. Bu yağ hücre sayısı yaklaşık olarak aynıdır. Kilo aldığımızda bu yağ hücrelerinin boyutunun artmasına, verdiğimizde de azalmasına sebep oluyoruz. Yağ hücrelerinin sayısını arttırma veya azaltma kilo alıp vermeyle oluşmamaktadır" diyen Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Coşkun L. Taşçı, yağ depo hücre dağılımımızın tamamen genetik faktörlerle belirlendiğini söylüyor.

Peki, normal kilolara yakınken bile, kalın olan kolumuzdan, var olan gıdımızdan, basen ya da göbeğimizden nasıl kurtulabiliriz? Op. Dr. Taşçı, mantıksal olarak ilk seçeneğin kilo vermeye çalışmak olduğunu belirterek, konuyla ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.

KİLO ALIRKEN BÖLGESEL, VERİRKEN HER BÖLGEDEN EŞİT VERİRİZ
Kilo alırken genetiğimizin etkisiyle aldığımız her 100 gram yağın 60 gramı, basene, bele veya kola alınabilmektedir. Çünkü insan yaradılışı gereği birçok kalıtsal özellikle beraber doğar. Toplamda 100 gram yağ depomuz varsa ve ideal ölçülere göre basen bölgesinde yüzde 20’sinin olması gerekirken, anne, hala veya teyzede bu oran yüzde 60 ise,  aldığımız her 100 gramın 60’ı basene gider ve basenli görüntünüz olur. 

Ancak iş kilo vermeye geldiğinde hepimiz genetik yapımızdan bağımsız olarak, her bölgemizden simetrik ve eşit kilo veririz. Bu durumda 100 gram alırken, 60 gram almış basenimiz de incelmiştir ama sadece diğer bölgeler gibi 10 gram. Geri kalan 50 gramı da eritmek için kilo vermeye devam ettiğimizde ise her yer bu ölçüde incelmiş ve aslında baştan sevmediğimiz basenli görüntü formatının küçük modeli, yani başka bir anlatımla armut formundayken küçük armut formunda olmuşuzdur ve istemediğimiz bölgeler de gerektiğinden fazla eridiği için yüzümüz, göğsümüz ya da popomuz hacmini çok fazla kaybetmiş ve çökmüştür. 

Akla gelen ikinci seçenek ise genelde spor yapmak oluyor. Bölgesel sorunumuz olan kısmı çalıştırarak eritmeye çalışıyoruz.  Evet spor yaparak yağ atılır, ancak bu yağ istediğimiz bölgeden değil yine zayıflamada olduğu gibi her bölgeden eşit çözünür. Dolayısıyla bölgesel incelme gerçekleşmediğinden görünümde çok da değişen bir şey olmaz. 

Kendi kendine bölgesel incelme, şekillenme ya da zayıflama mümkün olamadığı için en kolay ve ekonomik çözüm olarak bu aşamadan sonra önümüze sayıları binleri bulan bölgesel zayıflama yöntemleri ve cihazları çıkar. Bunlar çoğu zaman doktor olmayan ya da branşı estetik cerrahi olmayan kişilerce uygulanır veya önerilir. Ancak insan vücudu cihaz ve yöntem adı ne olursa olsun dışarıdan temasla ya da iğne yaparak eritildiği iddia edilen yağları böbreklerden idrarla atamaz, çünkü böbrekler yağ, protein ve karbonhidrat atmazlar. Yine başka bir anlatımla ifade edecek olursak bol bol su içsek dahi idrarla yağ kaybedemeyiz. Bazı bu tarz, dışarıdan temasla uygulanan cihazlar ve enjeksiyonlar çok az bir miktar yağ hücresine zarar verebilir ve tahrip olan cüz i miktardaki yağ vücudun çöp toplama sistemi yani lenfatikler tarafından ortadan kaldırılacaktır. Ancak bu çok küçük ve anlamsız bir miktardır ve kesinlikle harcanan zamanın paranın ve güven kaybının karşılığı değildir.

Sonuç olarak, bir bölgemizde idealde olması gerekenden daha çok yağ deposu varsa, işlem sonrası bu idealden fazla yağ depoları ve yağı kaba tabirle eve geri dönerken yanımızda alabiliyor olmalıyız ki, bir sonuç görmeyi bekleyelim. Vaktimiz ve paramız boşa gitmiş olmasın. Bu işi bu şekilde yapabilen yöntemleri tarihsel sırasına göre sıraladığımızda keserek yağ alma, Liposuction, Utrasonik yağ eritme ve en son Lazer Lipoliz olarak gruplayabiliriz. Ancak burada kullanılan yöntemin ve cihazın gelişmişliği çok önemli olmakla beraber uygulamayı yapan uzmanın bu alandaki deneyimi ve tecrübesi, yöntemi uygulama sayısı, sonucun başarısı hasta mutluluğunu oluşturan tartışmasız en önemli etkendir.