Diyetler parmak izi gibi olmalı

Uzmanlar tıpkı parmak izi gibi, diyetlerin de 'kişiye özel' olması gerektiği konusunda uyarıyor.

Diyetler parmak izi gibi olmalı

Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nevin Şanlıer, medyatik diyetlerin birçok sağlık sorununu da beraberinde getirdiğini belirterek, ''Diyetlerin parmak izi gibi kişiye özel olması gerekiyor'' dedi.

Şanlıer, teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha az fiziksel aktivite yapan kişilerin kilo sorunu yaşadığını belirterek, Türkiye'de obezite oranının giderek arttığını söyledi.

Vücut ağırlığı istenilenin üzerinde olan veya kilo sorunu yaşayan kişilerin zayıflamak için çareyi medyatik diyetlere başvurmakta bulduğunu anlatan Şanlıer, ''lahana diyeti'', ''elma diyeti'', ''Dukan diyeti'', ''Atkins diyeti'' gibi çeşitli isimlerle kamuoyuna duyurulan medyatik diyetlerin sonuçlarının çok ağır olabileceğini belirtti.

Diyete başlamadan önce mutlaka hekime gidilmesi gerektiğini vurgulayan Şanlıer, diyetlerin, hekim tarafından sağlık kontrolü sonrası, yaş, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite, özel durumlar, hastalıklar ve beslenme alışkanlığı dikkate alınarak kişiye özel oluşturulmasının önemini vurguladı. Şanlıer, şöyle devam etti:

''Medyatik diyetler aslında birçok sağlık sorununu da beraberinde getiriyor. Diyetlerin parmak izi gibi kişiye özel olması gerekiyor. Yanlış diyetler kalp, böbrek sağlığı ve zihinsel fonksiyonlarda bozulma, tansiyon düşüklüğü veya yüksekliği, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik, yorgunluk, bulantı, kusma, ishal, kabızlık, safra ve böbrek taşı, adet
düzensizliği, kuru cilt, saç dökülmesi, bazal metabolizma hızında bozulma gibi birçok soruna neden oluyor.''

''Diyet, hastaya en fazla haftada 1 kilogram verdirmeli''
Birçok kişinin şok diyetlerle aniden kilo vermeye çalıştığını anlatan Şanlıer, bu diyetlerle, yağ dokusu kaybı yerine kas kaybı gerçekleştiğini bildirdi.

Uygulanacak diyetin hastaya en fazla haftada 0,5-1 kilogram verdirecek şekilde planlanması gerektiğini vurgulayan Şanlıer, ''Tek besine dayalı diyetler kısa sürede etkili olmasına rağmen ağırlık kaybı kalıcı olmamaktadır ve besin öğeleri yetersiz, dengesizdir'' şeklinde konuştu. 

Şanlıer, mutlaka haftalık kontrollerle hastanın durumunun değerlendirilmesi ve diyet programlarında gereken düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti.

Zayıflama hapları ve çayları
Piyasadaki zayıflama çayları gibi ürünlerin de kalıcı anlamda çözüm sağlamadığını, vücutta sıvı ve elektrolit kaybına neden olduğunu anlatan Şanlıer, ''Hatta bunları çok uzun süre kullanan kişilerin vücudunda ödem oluşabiliyor. Bazı bitkiler bağırsakları çalıştırır bazı bitkiler idrar söktürücü özellik gösterir. Ancak hiçbir bitki zayıflatmaz'' dedi.

Zayıflama haplarının kullanılmasını da tavsiye etmeyen Şanlıer, bu haplardaki etken maddelerin pek çok yan etkiye sahip olduğunu, bilinçsizce kullanılmasının ölümle bile sonuçlanabildiğini söyledi.

Bilgi kirliliğinin insanları medyatik diyetlere ya da form çayı, zayıflama hapı gibi hatalı uygulamalara yönlendirdiğini dile getiren Şanlıer, ''Medyada beslenme ile ilgili eğitim almamış, konunun uzmanı olmayan pek çok kişi önerilerde bulunuyor. Bu tür yanlış yönlendirmelere itibar etmemek gerekir. İnsanlar bu konuda daha bilgili, bilinçli ve ilgili olmalılar ve sağlıklarını bozacak uygulamalardan kaçınmalılar'' ifadelerini kullandı. 

Yeterli ve dengeli beslenme şeklinin, bir alışkanlık ve yaşam tarzı haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan Şanlıer, düzenli olarak fiziksel aktivitenin de yapılmasının da önemli olduğunu sözlerine ekledi. (AA)