Sezaryenden sonra bebeği neler bekler?

Sezaryenle doğan bebeklerde normal doğan bebeklere oranlar oluşabilecek risler nelerdir ve sonrasında nasıl bir yol izlenebilir.

Sezaryenden sonra bebeği neler bekler?

SOLUNUM PROBLEMİ YAŞAYABİLİR
Doç. Dr. Çoksüer, “Yapılan araştırmalar, isteğe bağlı olarak sezaryenle doğan bebeklerin, normal ya da zorunlu olarak sezaryenle doğan bebeklere göre, dört kat fazla solunum problemi olduğunu ortaya koyuyor. Bu bebekler, akciğerlerin olgunlaşmasına yardım eden doğum sancısı esnasındaki, hormonal ve fizyolojik değişimlerden mahrum kalıyor. Erken gerçekleştirilen sezaryen ise daha yüksek risk taşıyor. 37 haftalık gebeliklerde yaklaşık dört kat, 38 haftalık gebeliklerde üç kat artan ve hamileliğin 39’uncu haftada doğumda ise iki kat artan risk oluşuyor” diyor. Araştırmalara göre risklerin sebebi, sezaryenle doğan bebeklerin doğum kanalından geçen bebeklerin aldığı yararlı bakterilerden mahrum kalması. Doç. Dr. Çoksüer, “Bu bebekler, annelerinden daha az ‘doğal bağışıklık’ kazanmış oldukları için astım gibi alerjik hastalıklara daha fazla yakalanıyor. Yeni doğan bebeklerin enfeksiyonlarla mücadele etmesi için bağışıklık sisteminin kuvvetli olması önemli. Normal doğumla dünyaya gelen bebeklerin bağırsaklarında bağışıklık sisteminin gelişmesini destekleyen iyi bakteriler olur. Bunlar sezaryenle doğuma göre daha fazladır” diyor.

KUVÖZE GİREBİLİR
Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Serap Mollaoğlu, “Normal doğum zamanı beklenerek 40’ıncı haftada normal doğum yöntemi ile doğan bebeklerde bile yenidoğan akciğer hastalığı; yani wet lung görülebilir. Ne yazık ki bu durumun ön görülebileceği bir tahmin testi ya da ultrason bulgusu yok. Akciğer problemleri ve takibinde kuvöze girme 37’inci haftadan önce daha sık görülmekle birlikte, 37’inci hafta sonrası doğan bebeklerde de görülebilir. Sezaryenle doğumlarda sıklığı az oranda daha fazladır. 39’uncu hafta sonrası için randevulu şekilde sezaryen yapmak; ailenin kendi hazırlıklarını yapabilmesi, organizasyonunu sağlayabilmesi, gece acil durumları yönetmek zorunda kalmaması ve annenin belli olan tarih nedeniyle kendini ve bebeğini daha güvende hissetmesi gibi sosyal faktörler nedeniyle olabilir. 39’uncu haftadan sonra nedeni belli olmayan ve nadir görülen ani bebek kayıpları gibi riskleri almamak adına 39’uncu hafta için de tarih belirlemek Avrupa’da ve ABD’de uygulanan bir yaklaşım” diyor.

Op. Dr. Celep ise sezaryenin önemli bir cerrahi işlem olduğu ve gerekli endikasyonlarda yapılması gerektiğinin altını çiziyor: “Sezaryen kararı verildikten sonra, yaş akciğer ya da bağışıklık sistemi gelişiminin yavaş olması göze alınabilecek minör sorunlar” diyor.

Doç. Dr. Çoksüer, annede sütün oluşmasında emzirme en büyük uyarandır diyor ve ekliyor: “Bu nedenle sezaryen doğumdan sonra en kısa sürede bebeği emzirmeye başlamak gerekiyor. Sezaryenle doğuran annelerin daha azı bebeklerini emzirmeye yatkın. Yeni doğan bebek, 24 saatte 8-12 kez yani 2-3 saatte bir anne sütü almalı.”

Sezaryenden sonra bebeği neler bekler? - Resim : 1

ANNEYİ DE BEBEĞİ DE ÖPMEYİN
Op. Dr. Serap Mollaoğlu sezaryenle doğan bebeklerde özellikle; ‘akciğerlerdeki suyu tam atabildi mi, düzenli nefes alıp verebiliyor mu, inlemeleri var mı?’ sorularının göz önünde bulundurulması ve bebeğin ilk dört saat ile emzirmeler sırasında yakın takip edilmesi gerektiğini söylüyor: “Bebekler yeni doğduğu zaman herkes tarafından kucağa alınmamalı. Bu tür önlemlerle bu dönemde fazla sayıda, farklı mikropla karşılaşması engellenmeli. Doğan bebekleri kucağa almadan önce mutlaka eller yıkanmalı. Ayrıca anne de ziyaretçiler tarafından öpülmemeli. Çünkü bebek florası anne florası demektir.”

VAJİNAL TOHUMLAMA TARTIŞILIYOR
Op. Dr. Celep ise süreci şöyle özetliyor: “Anne karnındaki bebeğin akciğerleri sıvı ile doludur. Doğum sırasında doğum kanalından geçerken bu sıvı atılır ve ilk nefes almayla hızlıca  kaybolur. Bu sıvı kaybolmazsa, bebeklerde sık soluma, solunum güçlüğü ve hafif morarma görülebilir. Yaş akciğer ya da yenidoğanın geçici taşipnesi (TTN) adı verilen bu durum daha çok sezaryenle doğumda, diyabetli, astımlı, sigara içen annelerin bebeklerinde, düşük doğum tartısı ile doğmuş bebeklerde ve hızlı doğumlarda daha sık görülür. Genelde doğumdan sonra üçüncü günde bebeklerin akciğerleri normal hale gelir. Vajinal yolla doğan bebeklerin, anne vajinal florasındaki  bakterilerle erken karşılaştıkları için bağışıklık sistemleri daha hızlı gelişir. Bunun için sezaryenle doğan bebeklerde bağışıklığı kuvvetlendirmek için vajinal tohumlama yapılmasını savunanlar var. Ancak bu konuda henüz daha fazla bilimsel çalışmaya ihtiyaç var.”

DİYABET RİSKİ ARTIYOR
Sezaryen ile doğan bebekleri sonraki günlerde ve yıllarda takip eden çocuk doktorları ne diyor? Bebekleri bekleyen riskler var mı? Oluşabilecek riskleri Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Bülent Karadağ şöyle sıralıyor:

• Normalde doğum kanalından geçerken göğüs kafesi baskıda kaldığı için sıvı boşaltılacakken sezaryenle doğan bebekte bu sıvı akciğerde kalır. Bunun sonucu yenidoğanın geçici taşipnesi (sık nefes alıp verme) gelişir. Genel olarak sezaryenle doğan bebekler daha çok yenidoğan yoğun bakım ünitesinde kalırlar.
• Sezaryenle doğan bebeklerin çocukluk çağında astım olma riskinin arttığını gösteren yayınlar da var.
• Bu bebekler diyabet açısından da daha yüksek risk taşır.
• Sezaryenle doğan bebeklerde doğum travması riski var.
• Elli bebekten biri doktorun bistürisi ile yaralanır, tedavi gerekmeksizin düzelse de gereksiz travma yaşamış olur.
• Hala araştırılması gerekmekle beraber sezaryenle doğanların obezite riskinin de daha yüksek olduğu ileri sürülüyor.

Prof. Karadağ, “Tüm bu etkilerin neden geliştiği tam olarak bilinmiyor. Bir teoriye göre; normal doğumda annenin vajinal florasıyla karşılaşıp yutan bebeklerin bağırsaklarının bu bakterilerle kolonize olduğu, bunun besin alımı ve infeksiyonlarla savaşta olumlu etkiler yaptığı ileri sürülüyor. Diğer bir teoriye göre de normal doğumda oluşan pozitif stres, oksitosin, kortizol ve adrenalin gibi hormon seviyelerini arttırıyor, bu durum da epigenetik değişikliklerle bebeğin genleri programlıyor. Yaşam şeklimizde doğallığın  giderek daha çok önem kazandığı günümüzde, tüm bu nedenlerle annelerin sezaryeni gerekli kılan bir zorunluluğu yoksa normal doğum için teşvik edilmesi önem taşıyor” diyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Sezaryen mi, normal doğum mu linki için TIKLAYINIZ