Eyvah! Hangi okulu seçeceğiz?

Okul seçme telaşı başladı.

Vecihe Sözeri

Vecihe Sözeri


Eyvah! Hangi okulu seçeceğiz?

Yok, aslında gayet sakinim. Ne bir plan program yapma durumundayım ne de paniğe kapılmış halde… Zaten daha iki yılımız var. Başlığın sebebi mahalle baskısı, çevremdeki diğer annelerin telaşı, belki de siz! Leyla henüz beş yaşında bile değil. Yani seneye okul öncesi sınıfa başlayacak ve iki yıldır devam ettiğimiz Neşe Erberk Joyfull’da eğlenmeye, ilkokula kadar devam edecek. Daha doğrusu başından beri eşimle fikrimiz bu yöndeydi. Hal böyle olunca, günü geldiğinde yapmayı planladığımız okul/sistem/eğitim/ yaklaşım/ilgi-alaka araştırmalarımız için çoook erkendi. Ta ki evimizin çok yakınına, Türkiye’nin köklü okullarından birinin açılmak üzere olduğunu öğrenene kadar…

Kafamız karıştı
“Bir gidip konuşsak, fikir alsak nasıl olur?” diye homurdanmaya başladık eşimle. Deneyimlerini, eğitim kadrolarını, gelecek planımıza uyan sistemlerini görünce kafamız biraz karıştı elbette. “Ee, biz ne güzel eğleniyorduk! Zaman bu kadar çabuk geçti mi? Yoksa Leyla hazırlık sınıfına yeni okulunda mı gitmeli? Beklemesek mi?” diye sorgulamaya başladık. Emin olamadığımız noktada, şu anki okulundaki velilerden birinden telefonda gelen soru, dışımızda çalkalanan dünyada neler olup bittiğini fark etmemize sebep oldu: “Leyla’yı hangi okula yazdıracaksınız?” Meğer bizim kafamız ‘henüz’ karışırken, çoğu insan çoktan yeni kararlar almış, uygulamaya hazır beklemekteymiş de haberimiz yokmuş!

Whatsapp'taki anne grupları ne konuşuyor?
Eğleneceği gün sayısı sınırlı, er ya da geç o çarkın içine girecek; ne kadar geç, o kadar iyi diyerek, biz aynı okulda kalma fikrimizi koruduk sonuçta; buna bir açıklama getireyim. Ama bu sırada çevremdeki ‘eski’ annelerden duyduğuma göre meğer okul seçimi hadisesi yaş/ay/dönem dinlemiyormuş. Gelecekte kurulacak WhatsApp gruplarında; çocuklarının ödevlerinden öğretmenlerine, o gün ne yediklerinden ufaklıkların birbirleriyle ilişkilerine, kadınların endişelerine, korkularına, paniklerine, evhamlarına, çıldırtan sorularına kadar her detayı satırlara döken anneler böyle başlıyormuş her şeye! ‘Kusursuz çocuk’ için birbiriyle adeta yarışan, bu uğurda ufaklıkların ödevlerini bile üstlenen, sınav döneminde dünyayı dar eden ebeveynler gözümü korkutmadı dersem yalan olur. Yoksa ben de böyle mi olacağım! Daha önce bir arkadaşımın, bebekleri dünyaya gelmeden, eşiyle birlikte okul araştırmaya başladıklarını, hedeflerindeki yere, günü geldiğinde gönderebilmek için çocuk daha birkaç aylıkken ‘ön kayıt’ yaptırdıklarını duyduğumda gözlerim faltaşı gibi açılmış, içimden “Yoksa bizde mi tuhaflık var?” diye düşünmüştüm. Gerçekten bu denli ‘idealist’ olmak normal mi?

Okumak isteyen çocuk her yerde okur!
Leyla büyüdükçe arkadaşlarının annelerinin “Siz hangi okula göndereceksiniz?” şeklindeki sorularıyla hayatı sorgulamaya başladığım bir gerçek. “Çok mu rahat davranıyoruz?”, “Biz hala bir okul düşünmedik, normal miyiz?” diye minik çapta stres yapmadım mı zannediyorsunuz? Evet, “Okumak isteyen çocuk her yerde okur. Okulun ne önemi var?” diyenlerden değilim. Ama sırf sistemi şahane, üniversitesi garanti diye çocuğumu yarış atı gibi koşturacağı bir okula da vermeyeceğim; kayıtlara geçsin! İsim yapmış okulun en iyi okul değil, çocuğun yeteneğine, merakına hitap eden okulun en doğrusu olduğunu düşünenlerdenim. Çok mu hayalperestim? Mesela; Leyla’nın dansa, baleye, el becerisine bu denli hevesi varken onu matematik ağırlıklı bir okula yazdırmak ne kadar doğru sizce? Belki de doğru soru şudur: Okul tercihi yaparken çocuğun becerisine ve ilgisine göre bir seçim mi yapmalı, yoksa idealist anne-babanın çizdiği gelecek planına göre mi? Ne dersiniz?

Kaygılar normal ama...
Çocuğunuz her fırsatta dansçı olmak istediğini söylüyorsa, tıp okuması için yönlendirir miydiniz, sırf siz öyle istiyorsunuz diye? Biliyorum; ülke şartları, sınav maratonu, kontenjan darlığı, hele ki rekabetin çığrından çıktığı günümüzde kaygılanmak çok normal. Ama bu uğurda evdeki miniği her geçen yıl hayallerinden biraz daha uzaklaştırmak akıl işi mi? Kafamda deli sorular… Evet, hayalperestim! Evet, ileride çok para kazanacağı değil, mutlu olacağı, severek çalışacağı bir mesleği olsun istiyorum. Bunun için de önce onu iyi tanıyıp, anlamak gerektiğini düşünüyorum. Bize düşen ona -şartlar dahilinde- seçenekler sunup, doğru yönlendirme yapmak olmalı sadece. Bana inanmıyorsanız, bakın Pedagog Nesrin Dosdoğru şahane bir listede hem kafalardaki sorulara cevap veriyor, bir yandan da hem kendinizi hem çocuğunuzu daha kolay tanımaya yarayacak yolu gösteriyor. Soruları yanıtlayın ve sakin olun, tamam mı?

Kalemi kağıdı alın, liste yapıyoruz!
“Bizim için nisan-mayıs ayı demek, çocuklarına uygun okul seçebilmek için kapımızı çalan danışanlar demektir. Anne-babalar çocuklarının özellikle anasınıfı ve birinci sınıfla birlikte gireceği kurumları araştırıp; kendilerine değerleri ve imkanları adına en uygun okulu seçmek için her seneden daha da hassas olurlar. Mezun olunan okulların bireylere katkılarını yaşamsal olarak deneyimleyen ailelerin kafaları çok karışır. ‘Çocuk hem mutlu olsun hem başarılı; hem notları iyi olsun hem de ödev için çok zaman harcamasın’ ifadeleri, en çok duyduklarımız. ‘Öğrenciliğin getirebileceği tüm kazanımları alalım ama öğrenciliğe emek verirken, mutlu, sosyal aktivitesi azalmamış, ödeve çok zaman harcamayan bir çocukluk yaşayalım’ denklemi, gerçekten de kafa karıştırıcı. Ailelerin; ‘Hangi okul en uygun okul?’ sorusuna cevap verebilmek için önce çocuğun duygusal ve akademik gelişimini değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Ardından ailelere, çocukları için uygun olacak okuldan beklentilerini 10 madde ile özetlemelerini 
öneriyorum. Şöyle ki…
• Çocuğunuza, gideceği okul sizce neler versin? Haydi listeleyin.
• Şimdi o listeyi bir yere bırakın ve çocuğunuzun sekizinci sınıf mezuniyetinde okulundan neler alarak mezun olmasını istersiniz, listesini yapın. Yani; yaklaşık 10 yıllık maddi, manevi ve geri alınmaz zamanlarını masaya yatırınca, çocuğunuz nasıl bir ergen olmuş?
• İki listenin çok değişik olması; anne-baba olarak kuruma çok iş bıraktığımız anlamına gelmez mi?
• Şimdi öncelik sıram; ailenin hangi kurumları güvenilir bulduğunu belirlemek. Hadi burada da size güvenilir gelen okulların listesini yazın.
• Şimdi maddi ve fiziksel olarak ulaşılabilir okul listesi.
• Çalışmanın bu aşamasında liste artık bir ya da iki okul adına inmiştir. Bu çok daraltılmış liste ile daha net bir karar verebilirsiniz. Ama şunu da unutmayın: Çocuğunuzun öğrenciliği, sizin de veli olmayı deneyimleme döneminiz başlıyor. Güvendiğiniz kurumları çocuğunuzun öğrencilik döneminde tek bırakmayın. Referans noktanız ne ilk ne de son liste olsun. Bu bir süreç; keyifli, verimli ve dolu dolu yaşamak, o anki rolün gereği için elinden geleni yapmak herkesin öncelikli görevi (okul-aile-öğrenci) olsun. Bu 10 yılı umarım verimli geçirirsiniz… Yeni okulunuz ve yeni döneminiz hayırlı olsun.
Pedagog Nesrin Dosdoğru