Giden ilk diş hayaller ve gerçekler

Diş perisi...

Vecihe Sözeri

Vecihe Sözeri


Giden ilk diş hayaller ve gerçekler

Bir çay kaşığından gelen incecik tıkırtıyla büyük çığlıklar attığım gün, daha dün gibi… Belli belirsiz söylenen ‘anne’lerin, yalpalaya yalpalaya atılan adımların, döke saça da olsa kendi kendine yenilmeye başlanan yemeklerin dünyanın en büyük mutluluğu olduğunu düşündüğüm günlerdi… Ve işte o dönem bunlara bir yenisi daha ekleniyordu. İlk diş, büyümenin de ilk adımıydı. Ayrıca akan salyaların, ateşli geçen gecelerin, iştahsızlıkların, mızmızlıkların hiç yaşanmamışcasına unutulması demekti. Sonrasında çıkan diğer dişler bu kadar heyecanlandırmamıştı beni ama ilki çok özeldi çünkü ilkti işte! Şimdi aradan geçen beş yılın sonunda ilk çıkan o diş, sallana sallana, nazlana nazlana yine aynı heyecanla düşüverdi. Çok zaman önce bebeklikten çocukluğa geçen Leyla, artık ablalığa terfi ediyordu. Ve bu da bizim için bir ilkti!

DİŞ PERİSİ GERÇEK Mİ?

Yaşamının bugüne kadarki her evresinde başına gelecekleri veya beklenmedik şekilde gelenleri, öncesinde veya sonrasında açık açık konuşmuştum onunla. Dişinin nasıl, neden düşeceğini, yerine yenisinin nasıl çıkacağını da öncesinde anlattığım için korkmadı, aksine çok heyecanlandı. Sonra birden aklıma ‘diş perisi’ geldi. Hani şu düşen dişini yastığının altına koyarsın da, gece sen uyurken gelip dişini alıp, yerine sevdiğin bir hediyeyi koyan peri! Leyla’ya bundan hiç bahsetmemiştim nasıl olduysa… Aslında palyaço, Noel Baba gibi hayali kahramanların onu tedirgin ettiğini fark ettiğimde yaptığım “Anneciğim, korkacak bir şey yok; onlar gerçek değil, sadece masal kahramanı” açıklamalarımın bizi getirdiği noktaydı bu, biliyordum. Televizyondan büyük bir hayranlıkla izlediği ‘Köstebekgiller’in veya Pepee’nin tiyatrosuna gittiğimizde karşısında büyük maskotları gördüğünde boynuma sarılıp, korkudan oyun boyunca gözlerini açmadığı günlerde anlatmıştım ona “Onların içinde aslında insan olduğunu”… Babamız da film yapımcısı olunca, çizgi film teknikleri, set arkaları girdi Leyla’nın dünyasına erken yaşta. Bugün bana ‘bluebox’ın ne olduğunu anlatan, hareketli sahnelerde “Kamera nerede duruyor?” diye soran bir çocuk var karşımda o kadar söyleyeyim… Hal böyle olunca “Bakalım diş perisi gelecek mi gece?” diye soruverdiğimde bana kocaman gülümseyerek, “Anneee, diş perisi diye bir şey olmaz kiii!” demesine şaşırmamalıydım belki ama itiraf ediyorum; en sevdiği karakterler Winx kızları olduğundan biraz afalladım.

VE BEKLENEN AN!

Alt çenedeki minik dişin nazlı nazlı sallanması sadece birkaç gün sürdü. Okuldan eve geldiğinde kocaman gülümsemeyle “Anne, bak sonunda düştü!” dediğinde çay kaşığının verdiği ilk mutluluk sardı içimi yine. Akşamına babamız sürpriz yaparak kapıya ‘diş pastası’ bırakmıştı Leyla için… “Diş perisi mi acaba?” diye sorduğumuzda, “Babaaa, biliyorum sen getirdin pastayıııı” deyince uzatmadık konuyu hiç, üfledik mumumuzu, diledik dileklerimizi ve afiyetle yedik üçümüz… İçim el vermedi tabii yine, yetmedi bana. Sabah o uyanmadan yastığının altına usulca yerleştirdim Winx’li minik çantasını, içinde kalpli yüzükleri ve kolyeleriyle… Büyük bir sevinçle geldi yanıma uyanır uyanmaz. “Anneciğim, benim için almışsın çok teşekkür ederim” deyip, sarıldı boynuma. Anladım ki peri meri gerekmiyor Leyla’mın mutlu olması için! Uzatmadım mevzuyu bu yüzden. Bir yandan da merak ettim, acaba doğru mu yaklaştım konuya diye… Bu gibi kafa karışıklığı yaşadığımda danıştığım Pedagog Nesrin Dosdoğru’yu aradım. “Diş perisi ritüeli, Noel Baba ya da masal kahramanları gibi durumlar çocukların hayal gücü ve psikolojisi için doğru mudur? Böyle ‘hayali’ figürler onları nasıl etkiler? Anne-babalar bu konuya nasıl yaklaşmalılar?” diye sordum. Onun cevabı yanda, bizim perilerse anlaşılan sonsuza kadar sadece masallarda…

Sevgiyle…

Pedagog Nesrin Dosdoğru:
"Hikaye oluşturmak çocuğu besliyor"

Diş perisi varsa ne olur?

‘Gözlerimi kapatıp, varlığını düşündüğümde bana tebessüm ettiren şeyleri seviyorum bir yetişkin, bir anne ve bir pedagog olarak’ diyorum yıllardır böyle sorular gelince... Noel Baba’nın hediyeleri...

Diş perisinin dişimin yerine bıraktığı küçük harçlıklar... İnsanın soyut algı ve inanç özgürlüğünün başladığı egzersizler... Çok keyifli. ‘Anne ve babam dışında da benim gelişimimi takip eden bir değerler dünyası var...’ diye düşünür çocuk…

Sosyal hayat ve inanç sistemleri var tabii ki… Toplumsal olanlar ve evrensel olanlar-bakış açısı ve hayal dünyasını geliştirici veya daraldığı olanlar var...

Diş perisi ile ilgili ne mi düşünüyorum? ‘Gözümü kapatıp, yastığımın altına süt dişimin karşılığında, mutlaka çok istediğim bir şey getiren bir peri...’ İyi hissediyorum, 5-7 yaşlarındayken... Ve birkaç sene içinde, belki de yarın ‘Gerçekten var mı?’ diye sorgulayacağım annem veya arkadaşlarımla...

Hayal ve gerçek arası zihin egzersizleri... ‘Var mı acaba?’ diye düşünürken dişlerimin değişimi dönemini daha eğlenceli yaşamış olacağım. 10 yaşıma gelince tabii ki başka düşüneceğim. Ama şimdi bu stresli süt dişlerinin dönüşümü döneminde, iyi ki var DiŞ PERİSİ!

EN FAZLA KAÇ HEDİYEM OLUR Kİ?
Ben bunun kendi başına bir yaratım ve sanat terapisi (hikaye oluşturma) yöntemi olduğunu düşünüyorum.

Bu sayede;
• Çocuk ve ailenin iletişimi artar,
• Hayal ve gerçek arası sınırlar oluşur,
• Yaşamsal hiyerarşi öğrenilir,
• Esneklik ve katılık kavramları gelişir,
• Uyum ve düzen becerileri gelişir,
• Çocuğun duygusal gelişimini destekler.