Seçim Pusulası: Atom Bombası, Barbie’ye karşı

Sinemanın yakın dönemdeki en çekişmeli gişe savaşına katılın. Bu ay vizyona girecek Barbie ve Oppenheimer filmleri, benzerine az rastlanır bir rekabetin özneleri.

Seçim Pusulası: Atom Bombası, Barbie’ye karşı

Pembenin hemen her alanda yükselişini sağlayan Barbie’nin hikayesi, karşısında bugünkü dünyanın mimarlarından biri olarak görebileceğimiz Amerikalı bilim insanı olan J. Robert Oppenheimer’ın biyografisine karşı. Seçim sizin ama öncesinde dünyayı kurtarmak için yok etme riskini almak zorunda kalan esrarengiz bir adam olarak tanımlanan Oppenheimer’a bir şans verin.

Hazırlayan: Baran Alışkan

Kai Bird ve Martin Sherwin’in ‘American Prometheus’ kitabından referansla ortaya çıkan, modern zamanın en önemli yönetmenlerinden biri olan Christopher Nolan imzalı epik gerilim, bir biyografi filmi olmasına rağmen beklenenlerin üzerinde, aksiyon dozuyla ters orantılı büyük bir hikayenin kapısını aralıyor. Bu, tam da Nolan’ın zorlayıcı ustalığına yakışır bir hikaye aslında. Yönetmenin J. Robert Oppenheimer için ilk alına gelen isim ise mutlaka doğru isim olan Cillian Murphy.

Onunla göz göze geldiğinizde ruhunuzun derinlerine işleyen bakışları ve harikulade oyunculuk yeteneğiyle -ki Peaky Blinders dizisinde hayat verdiği Thomas Shelby ile bu konuyu sonsuza dek kesinliğe kavuşturdu- özel bir Hollywood yıldızı. Başrol olarak hayat verdiği bilim insanı ise istese de istemese de tarihi değiştirecek bir gücün, atom bombasının yaratıcısı olarak altında kalkılması zor bir tarihi figür. Buna rağmen Murphy, sergilediği performansla Nolan’ın başrolü olma fikrini başarıyla tamamlamışa benziyor. Bir kısmını özel bir teknikle siyah-beyaz formatta izleyeceğimiz filmde Murphy’e eşlik edecek yıldızlar takımında; Emily Blunt, Robert Downey Jr, Matt Damon, Rami Malek, Florence Pugh, Benny Safdie, Josh Hartnett, Dane DeHaan ve Jack Quaid var. Bugünlerde alışık olduğumuz üzere karşımızda bir seçim pusulası daha var ve ikisi de denemeye değer; gerçek dünyada bir Barbie ve dünyanın bugüne nasıl geldiğinin hikayesi. Yine de Orhan Veli’ye kulak verelim: “Ne atom bombası, ne Londra Konferansı; bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya!”