Eyvah bebeğim katıldı! Ne yapmalı, nasıl davranmalı?

Belki de hastaneden çıkıp eve geldiğiniz günde başlayan ve o an korkudan ne yapacağınızı bilemediğiniz katılma nöbetlerinin çeşitli nedenleri var. Peki, katılma nöbeti anında ne yapmalıyız? Nasıl davranmalıyız? İşte yanıtı...

Eyvah bebeğim katıldı! Ne yapmalı, nasıl davranmalı?

Sizi bilmem ama biz ilk defa katılma nöbetiyle hastaneden eve geldiğimiz gün tanıştık. Küçücük bir bebek ne kadar ağlayabilir ki diye düşünürken, onun katılma anındaki halini görünce korkudan ne yapacağımızı şaşırdık. Önce çığlıklarla başlayan ağlama, morarmaya sonra da ağzını kocaman açarak nefes alma çabasına dönüşüyor. Bu süreci bir süre sonra tükürüğünü yutarak öksürme takip ediyor. O panik anında ne yapacağız? Çocuğu sarsmalı mıyız yoksa bazılarının dediği gibi nefessiz kaldığı için ağzına mı üflemeliyiz? Doğumdan itibaren dört ay geçmesine ve katılma nöbetleri bitmemesine rağmen bu soruların yanıtını biz hala bulamadık. Birçok çocuk doktoruna göre bu normal bir durum fakat nöbetler sürdükçe endişeler de bitmiyor. Benim durumumdaki annelerin de merak ettiği soruları Erdem Hastanesi’nden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Seçil Kezer’e sordum.

BEBEKLERDE KATILMA NÖBETİ TÜRLERİ

 Uzm. Dr. Seçil Kezer, “Katılma nöbetleri; ağlama, ardından nefes tutma ve şuurun kısa süreli kaybının görüldüğü durumlardır. Çocuğun canının yanması veya korkup, öfkelenmesinin ardından ağlama, nefes tutma (alıp vermeme), yüzde renk değişikliği, bilinç değişikliği ve kasılmanın izlemesi şeklinde ortaya çıkar” diyor.

Aileleri oldukça tedirgin eden nöbetlerin iki tipi bulunuyor. Siyanotik (morarmalı) katılma nöbetleri bu klasik sıralamayı izlerken, pallid (solgun) katılma nöbetlerinde ise sessiz bir ağlamayı takip eden bilinç değişikliği ve ciltte beyazlama oluşuyor. Katılma sırasında vücut katılaşıyor, bebek kollarını yana açarak gövdesini geriye atıyor. Kısa süreli şuur kaybının ardından yorgunluk, halsizlik hissedebiliyor.

DEMİR EKSİKLİĞİ Mİ?

Katılma nöbetlerinin ortaya çıkmasında aile hikayesi oldukça etkili; yüzde 25’i genetik faktörlere bağlı oluyor. Çoğu zaman ise altta yatan bir neden bulunmuyor. Demir eksikliği açısından kan sayımı, demir, demir bağlama kapasitesi, ferritin gibi tetkiklere bakılması gerekiyor. Uzm. Dr. Kezer, “Sonuçlara göre demir eksikliği varsa çocuk tedaviden yanıt görebilir. Henüz anemi gelişmeksizin, sadece demir eksikliği evresinde müdahale edilen, anemili gruba oranla daha az sıklıkta katılma nöbeti geçiren hastalarda ise düşük doz demir desteği ile yine nöbet sıklığında azalma olabiliyor. Ayrıca izlem süresi sonunda bu gruptaki hastaların çoğunun nöbetlerinin sonlandığına dair gözlemler bulunuyor” diyor.

Sonuç olarak; aneminin ağırlığıyla orantılı olarak nöbet sıklığında uygun tedaviyle hızlı bir düşüş görülürken, sonlanma yaşı açısından değerlendirildiğinde demir eksikliği ne kadar erken fark edilir ve müdahale edilirse nöbetlerin o kadar erken sonlandığı öne sürülüyor.

DEMİR EKSİKLİĞİ KOLAY AĞLATIYOR

Demir eksikliğinde kırmızı kan hücreleri yapımının etkilenmesinden çok önce merkezi sinir sistemindeki demir azalıyor. Yapılan çalışmalarda demirin beyinde gerek gri, gerekse beyaz cevherde bulunduğu ve sıklıkla ‘oligodendrosit’lerde yani ‘myelin’ denilen, beyindeki sinir hücresi kılıfı oluşumunda rol alan hücrelerde yerleştiği saptanmış. Demir ise kolesterol ve lipid yapımında görev alan bir kofaktör olduğu için myelin yapımında gerekli bir madde.

Demir eksikliği olan çocuklar daha kolay ağladıkları için katılma nöbeti sıklığı da daha fazla görülebiliyor. Aynı zamanda düşük hemoglobin düzeyleri nedeniyle azalmış oksijen taşıma kapasitesinin sonucunda katılma nöbetlerinde demir eksikliği ve anemisinin rolü oldukça önemli.

KATILMA NÖBETİ VİDEOSUNU ÇEKİN

Katılma nöbetleri çoğu kez bir yaşından önce başlıyor, 6-18 aylıkken zirve yapıyor. Toplumda yüzde 4-5 sıklıkta görülüyor. Kız ve erkeklerde eşit oranda oluyor. Yedi yaşından sonra devam etmesi beklenmiyor. Katılma süresi genelde 1-2 dakika oluyor sonrasında çocuğun normale döndüğü görülüyor.

Bazen günde bir kez oluyor, bazen de tekrarlıyor. Katılma nöbetinde uzun dönem prognoz çalışmalarında bu çocuklarda ilerleyen yaşlarda konsantrasyon sorunları görülebiliyor. Uzm. Dr. Seçil Kezer’e göre devam eden, sık tekrarlayan nöbetlerde çocuk, kardiyoloji ve çocuk nöroloji hekimlerine yönlendirilmeli. Solgun katılma nöbetlerinde kardiyak ritim bozuklukları açısından EKG ve EKO değerlendirmesi yapılıyor. Nadiren epilepsi ile karışabiliyor. Şüpheli kasılma görülürse EEG çekilmesi gerekiyor. Ailelere katılma nöbeti anında video çekmeleri öneriliyor.

KATILMA NÖBETİ ANINDA NE YAPMALI?

Çoğu atak bir dakika altında sürüyor. Uzun sürüyorsa çocuğu yatar durumda yana çevirmek ve beyne kan gitmesini sağlayabilirsiniz. Ağlamasını uzatacak sarsma, yüzüne su serpme gibi hareketlerin bir faydası olmuyor. Çocuk isteklerini yaptırmak için ağlamaya başladığında katılma nöbeti gelişiyorsa bu durumda sakin ve sabırlı olmak gerekiyor. Aileler, yaşına göre zararlı olacak durumlarda hayır denmesi konusunda kararlı davranmalı. Çünkü uzmanlara göre nöbet sırasında paniğe kapılır ve çocuğun isteklerini yerine getirirseniz nöbetler kalıcı olarak yerleşebiliyor.

Yazı: Nilgün Yıldız Konakcı

İLGİLİ İÇERİKLER