Tepki vermeden önce dinlemek ve anlamak

Çocuklarımızı yargılamadan önce dinliyor muyuz? Onlara en sık verdiğimiz tepkiler neler? Aslında onları anlamak bu sorular kadar zor değil...

Pınar Mermer

Pınar Mermer


Tepki vermeden önce dinlemek ve anlamak

Merhaba,

Bu köşede kendi ebeveynlik deneyimlerimi uzmanlığımla birleştiriyor, yavaşlama yolculuğumu sizlerle paylaşıyorum. Oğlum Uzay üç buçuk yaşına gelmek üzere, Mercan ise altı aylık. Çalışma hayatını sürdüren iki çocuklu bir anne olarak zaman zaman uykusuz ve yorgun oluyorum. O zaman fark ediyorum suratımın asıldığını, sesimin yükseldiğini, otomatik cevaplar verdiğimi... Otomatik tepkiler, farkındalıktan uzak yaşamanın bir sonucu. Çocuğumuzun ihtiyacını karşılamak yerine öylesine, havaya söylenmiş veya çözüme hiçbir katkısı olmayan cümleler... Örneğin ağlayan çocuğumuza “Hep böyle yapıyorsun, bıktım artık” deyiveririz. Bu otomatik bir tepkidir. Çocukluğumuzda belleğimize yerleşmiş cümlelerden biridir ve ne söyleyeni rahatlatır ne söylenende olumlu bir etki bırakır. Oysa o anda sakin kalabilsek, yavaşlayabilsek, nefesimizi, düşüncelerimizi yavaşlatabilsek otomatik tepkiler vermek yerine bambaşka şeyler yapacağız. Otomatik tepkiler aklımız o an orada değilken yapılan ezbere konuşmalardır. Çocuğumuzun ağlamasına dayanamayız çünkü o an aklımızda yapılacaklar listesi vardır. Evden çıkmak yerine ağlayan çocuk o güne zar zor sığdırdığımız programa uymayı engeller.

Sık verilen birkaç tepki

Tehdit etmek
• Seni evde bırakırım
• Bir daha bir yere götürmem
• Cezalısın, o zaman akşama televizyon yok

Duygusal tehdit
• Böyle yaparsan seni sevmem 

Karşılaştırma
• Bak başka çocuklar böyle yapmıyor sen niye böyle bir çocuksun?

*Zorla kolundan tutup çekmek ve vurmak, sarsmak, bağırmak... ya da; 

Evde kalmak ve o gün yapılacak işleri aksatıp tamamen çocuğa göre program yapmak. Yani pes etmek ve içten içe çocuğa kırılmak, küsmek... Bu tepkiler düşünülmüş, sakin tepkiler değil. Bunlar öğrenilmiş ve negatif duygu ve düşüncelerin yönettiği tepkiler. 

Sonuç: Kısa ve uzun vadede gözyaşı, öfke, kırgınlık, yorgunluk, tükenmişlik ve bozulmuş ilişkiler... O anlarda aklınızdan geçen hızlı düşünceler ve uyandırdığı duygular ani tepkilerin kaynağı oluyor. “Bu çocuk beni üzmek için yapıyor” diye yorumladığımız davranışlara sakin tepki verebilir miyiz? “Şımarık bir çocuk olmasından çok korkuyorum “diye endişe ederken katı kurallar koymanın önüne geçebilir miyiz? “Elalem ne der sonra?” dediğimiz zaman kendi iç sesimizi duyabilir miyiz? Başkalarına göre, gelecekte olabileceklere göre yaşarken bugünü, bu anı yaşayabilir miyiz?

Böyle anlarda doğru tepkiler verebilmek için önce neler olduğunu anlayabilmek gerekir. Tepki vermeden önce gözlemlemek, yargısızca dinlemek ve çözüm bulmaya çalışmadan önce sadece anlamaya çalışmak... Çocuğumun şu anda neye ihtiyacı var? Hangi ihtiyacı karşılanmadığı için evden çıkmak istemiyor? Şu anda ne hissediyor olabilir? Benim şu an neye ihtiyacım var? Şu an ne hissediyorum? Bunları belirledikten sonra hem çocuğumuza hem kendimize karşı şefkati kalbimize geri getirebiliriz. Şefkat hissetmeye başladığımız zaman ise bizi yavaşça çözüme götüren yola girdik demektir. Kendi sesimizi duymak için her gün on dakika sadece nefesimize odaklanmaya zaman ayıralım. Aklımız başka düşüncelere dalacaktır. Sakince dikkatimizi nefesimize geri getirmek ve sadece onu dinlemeye çalışmak mucizevi bir etki bırakır. Bu egzersizlerin faydasını bir hafta içinde bile fark edebilirsiniz. Bir süre sonra sadece nefesinize odaklanıp etraftan vücudunuzu, kendinizi dinleyin. Aklınızdan geçenlerin ve sizde bıraktığı hislerin farkına varmaya çalışın. Eleştirel ve kaygı dolu sesler duyacaksınız. Bu sesleri duyduğunuz zaman kendinize “Hiç kimse mükemmel değildir. Tüm insanlar istemedikleri şeyler yapar. Ben de insanım ve ben de yapabiliyorum. Kendime şefkat gösteriyorum. Çocuğuma şefkat gösteriyorum” deyin. Çocuğunuzla ilişkinizde yavaşlamak için farkındalık meditasyonlarından faydalanın. Şefkat bizi sakinleştirir. Deneyin. Ve daha sakin ebeveynliğin tadını çıkarın!