Ayşe Tolga ile annelik üzerine

Ayşe Tolga, sınır tanımayan bir anne!

Ayşe Tolga ile annelik üzerine

Oyunculuk ve anne olmanın birbirine katkıları oluyor mu?
Duygusal yapımı sağlamlaştırdı. Bakış açım hep hümanist idi ama daha da arttı. Geçekten insanları çok seviyorum. Hepsi kendi içinde ayrı bir alem. Bunu görüyorum. Sezgilerim çok güçlü. Aromaterapist olarak da bundan çok faydalanmıştım. İyi bir şifacı olduğumu düşünüyorum. İnsanların kendilerine bile söylemedikleri, en derinlerinde gizledikleri acılarını hissedebiliyorum. Bunları, onları manipüle etmeden, sakinlikle yüzeye çıkararak  temizlemelerini sağlıyorum bazen.

‘Seksenler’ dizisinde sizi en çok ne cezbetti?
Birol Güven ile daha önce ‘Ayrılsak da Beraberiz’ dizisinde çalışmıştık. ‘Seksenler’ senaryo, ekip tasarım ve konsept olarak harika bir iş. Bu anlamda iyi koku aldığımı düşünüyorum. Sit-com oyuncuğunu da seviyorum.

Bir ara sizi ekranlarda göremedik. Neler yaptınız o dönemde?

Çalışkanım galiba. Hep projeler var benim için. Oyunculuktan uzaklaştığım dönemde çok yoğun sunuculuk yaptım. Özel gecelerde, etkinliklerde aranan bir sunucuyum, halen de bu işim devam ediyor. Bunun dışında reklam dublajı yapıyorum. Ekranda olmadığım dönemde doğal terapilerle ilgilendim. Bu konu üzerine eğilip masaj terapileri, aromaterapi, parfümcülük, spa kurulumu ve uygulamaları üzerine eğitimler almaya başladım. Sonra da bu konuda bir marka yaratmaya karar verdim. Başlangıçta bir hayalle çıktım yola ve kendi ismimden yola çıkarak isimlendirdiğim ‘aisha’ markasını kurdum.

Bebek ürünleri konusunda nelere dikkat etmeliyiz peki?

Bebekler, bizlerden çok daha hassas, dış etkenlere açık, yapay ve sentetik maddelere duyarlı. Benim markam içindeki ürünlerin de, bebeklerin cildine zarar vermeyen, saf yağlar ve bitkisel özlerden hazırlanması önemliydi. Yüzde yüz doğal ve aromaterapi içeriğe sahip bir Türk markası pek yok. Oysa Avrupa’da bu bilinç var. Aileler sadece aromaterapiyle doktorsuz olarak kendi şifalarını sağlıyor.

Bebek bakımında annelere özellikle neler tavsiye ediyorsunuz?
Çocuklarınızı toksinlerden uzak bir şekilde yetiştirin. İşlenmiş gıdalardan uzak durun. Hazır gıdalardan uzak durun. Tavuk, süt, yumurta gibi yiyecekleri, meyve ve sebzeleri mutlaka organik alın. Zararlı toksik maddeler içeren sentetik kozmetikleri kendiniz ve çocuklarınız için asla kullanmayın. Doğada her şeyin mükemmeli var. Zeytinyağı sabunu ile yıkanıp, tatlı badem yağı ile cildinizi nemlendirin.

Stil olarak beğendiğiniz bir anne var mı?
Angelina Jolie’ye bayılıyorum, Vanessa Paradis de çok cool bir anne bence.

İkinci çocuk?

Şu an kariyerime, kızıma ve kendime odaklı yaşıyorum. Yeni bir çocuk çok zor bir ihtimal.‘İyi bir anne’ denildiğinde, aklınızda nasıl bir anne profili canlanıyor?
Yani ‘Sağlıklı bir kadın nasıl olmalı?’ diye soruyorsun... Bence bir kadın kendinde şunlar var ise kendine iyi anne diyebilir; geçmiş tüm duygusal travmalarını temizlemiş, duygusal ihtiyaçlarını gidermiş, iç görüsü sağlam, farkındalığı yüksek, hayata bakış açısı olumlu, kadınlığıyla barışık, erdem ve ahlaklı, yargısız, doğa, insan sevgisine sahip. Bundan sonrasında çocuğuyla doğru iletişim kurabilen, onun duygusal ihtiyaçlarını anlayabilecek empatide olabilen, doğru sınırları koyabilen, otoritenin ne olduğunu iyi anlayan, çocuğuna kendini özgürce ifade etmesi için olanak tanıyan, çocuğunun bireyselliğine saygı duyan, sağlıklı bir sevgi ilişkisi içerisinde çocuğunun büyüme şartlarını sağlayan anne iyi bir annedir.

Size internette ‘Emziren Anneler’ grubunda rastlamıştım. Annelerle bir arada olunan platformlarda çok vakit geçirdiniz mi? Geçiriyor musunuz?
Doğrudur, kızımı büyütürken başka annelerin tecrübe ve varlığı bana çok iyi geldi. Bu aralar ise kendimiz dernekleştiğimiz için, benden destek isteyen platformlarla çalışıyorum. Ancak her zaman vakit bulamıyorum.

Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu’nu kurdunuz. Neden böyle bir dernek kuruldu? Derneğin ne gibi aktiviteleri var?
STET, verdiği eğitimler ve danışmanlık desteği ile gelecek nesilleri yetiştirecek kadınlarımıza, hayatlarını iyileştirme ve kendi çözümlerini bulma yetisini kazandırmayı amaçlayan yeni nesil bir dernek. Derneğimiz, ülkemizdeki kadınların insan hakları, anayasal hakları, sağlık sorunları, psikolojik destek gibi pek çok konuda makro ve mikro ölçekte danışmanlık hizmeti veriyor. Biz kendimizi bir yardım derneği olarak değil, uzun vadeli çözümleri eğitim projeleriyle hayata geçiren yeni nesil bir dernek olarak görüyoruz.

Annelik kimliği ile iş kadını kimliği arasında gidip geldiğiniz, zorlandığınız durumlar oluyor mu? Aradaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
Oluyor, olmaz mı? Kızım çalışan bir annenin kızı olduğunu biliyor. Şansıma, çalışma saatlerim esnek ve standart çalışma saatleri değil. Can Yael’le sabah kalkıyoruz, kahvaltı ediyoruz ve okula gidiyor. Akşam uyumadan görebileceğim bir durum var ise, mutlaka eve uğruyorum. Uyuyana kadar beraber vakit geçiriyoruz. Hafta sonları zaten tüm zamanımızı beraber geçiriyoruz. Beraber spor, dans derslerine gidiyoruz.


Röportaj: Filiz Şeref
Fotoğraf: Nurdan Usta
Styling: İrem Akalın

Anne-kız ilişkisinin en tatlı, en derin haline şahit olduğumuz bir gündü... Ayşe Tolga ve kızı Can Yael, sinerjisi güçlü bir ekip olmuş. Güneşli bir günün de eşlik ettiği huzurla, Çekmeköy’deki evlerinde çekimimize start verdiğimizde, bir kez daha anladık; çocukların o başına buyruk dünyalarında yaşamanın nasıl masalsı bir etki yarattığını... Can Yael, annesine fazlasıyla düşkün. Annesi Clementine’ı söylerken ağlayacak kadar duygusal, tüm ekiple muhabbet edip oyun oynayacak kadar da sosyal... Ayşe Tolga ise sıcakkanlılığıyla, samimi olduğunu hemen belli eden kadınlardan. Nasıl bir anne mi? Kendisine sorduk. 

Anneliği üç kelimeyle tarif etseniz, bunlar hangi kelimeler olur?

‘Rağmen’ anneliğin temeli. Yaptığı her şeye rağmen onu seversin. ‘Koşulsuzluk’ anneliğe ait başka bir kelime; her şeyinde koşulsuzsun çocuğuna karşı. Ve tabii ki ‘özveri’. 

Çocuk, her annenin hayatının dönüm noktası. Can Yael’den sonra siz ne yönde ne nasıl bir değişim yaşadınız?
Evet, öyle bir bağ var ki aranda, eski sen asla olamazsın bir daha. Ömür boyu başka bir bağla bağlanmış iki varlıksınız artık. Önceliğim onun gelişiminin en iyi şekilde olması için ihtiyaçlarının giderilmesi. Bakımı ile ilgili önceliklerim her anne gibi ekstra bir organizasyon yeteneği getirdi. Onun dışında bazen seyahate gitmek istiyorum ama gitsem iki günden sonra çok özlüyorum. Her yerde onu arıyorum. O da yanımda olsun istiyorum. Ben çok sosyal biriyim. Gece dışarı çıkmayı da severim. Can Yael geldikten sonra bunları dengeleyerek hem çocuğuyla ful ilgilenen hem de kendine de vakit ayıran dengeli bir anne oldum. Denge kurmayı öğreniyorsun.

Kızınız büyüdükçe neler hissediyorsunuz? Neler değişiyor, neler gelişiyor?
Zekasına, algısına hayranım. Bizlerden bağımsız bir karakteri ve hayat algısı olan bu çocuğa çok saygı besliyorum. Can Yael empatik, sezgileri çok güçlü, çok zeki bir çocuk. Onu dış dünyada başkalarıyla iletişiminde gözlemliyorum, çok hoşuma gidiyor, sevgimiz derinleşiyor iletişimimiz derinleştikçe. O beni, ben onu tanıyoruz her geçen gün. Büyüme ile gelen karakter değişimlerinde beni zorladığı yerlerde ben de kendimi tanıyorum. Zorlandığım yerlerde otorite kullanabiliyorum.