Ortopediye kadın dokunuşu

Kadın ortopedi uzmanları önyargılara inat, başarıya koşuyor.

Ortopediye kadın dokunuşu

Şüphesiz en zor mesleklerin başında hekimlik geliyor, cerrahi dallar ise ayrı bir zorluk içeriyor. Ortopedi gerek tüm vücudu içeren çok geniş bir ilgi alanı olmasıyla gerekse çok hızlı gelişen bir branş olmasıyla cerrahi alanlar içinde belki de en zorlusu. Şartları nedeniyle genelde erkek doktorların uzmanlaştığı bu alanda kadın hekimler de var. 
Türkiye’nin ilk tıp dergisi Dirim’e konuşan kadın ortopedist hekimler Ayşegül Bursalı, Ülküm Anita Büyükgör, Emel Gönen ve Vuslat Sema Ünal, bu alanı seçme nedenlerini,yaşadıkları zorlukları, karşılaştıkları ilginç olayları anlattılar.

Erkeklerin zihniyet değiştirmeleri gerekiyor
Ayşegül Bursalı: Hacettepe Tıp Fakültesi’nde okurken yaptığım ortopedi stajı sırasında birçok vakayı cerrahi olmadan da düzeltebileceğimizi fark ettim. Ağrı içinde ağlayarak gelen çocukların Colles kırıkları düzelince rahatlamaları, keza çıkıklarda dramatik düzelmeler beni çok etkiledi. Ortopedi teknik bir branştır. Tekniğini öğrendikten sonra dışarıdan zannedildiği gibi çok güç gerektirmez. Şimdi anestezi imkanları, elektrikli aletler vb. işimizi çok kolaylaştırdı. Evet bütün bunlara rağmen çok çelimsiz de olmamak lazım. 
Bence önemli olan tıbbın her branşında olduğu gibi çalışmayı çok sevmek,dirençli olmak, uykusuzluğa direnmek gerekir. Uğraştığım çocuk ortopedi ve el cerrahi sonsuz sabır isteyen işler. Erkek meslektaşlarımızın çoğu maalesef bu sabrı göstermek konusunda istekli olmuyor. Bana çoğu zaman ‘Bu çocuk ağlamalarına nasıl dayanıyorsun? Bu ağır deforme çocuklarla uğraşmaya benim yüreğim dayanmaz’ diyorlar. Ne demeliyim sizce?
Ülkemizde öncelikle erkeklerin zihniyetlerini değiştirmeleri gerekiyor. Burada bölüm başkanlarına ve öğretim üyelerine çok iş düşüyor. Klinikte bir kadının olması, yaşadığımız sosyal hayatın normal şekliyle devamını sağlar. 

Saygıdan doktor bey saygıdan!
Emel Gönen: Ortopedik cerrahiyi, sağladığı manevi tatmin, cerrahi tekniklerin çeşitliliği, preoperatif  planlamasının mantığı ve içerdiği matematik nedeniyle seviyorum. Ortopedide genellikle tedavinin sonucunu öngörme ve anında gerçekleştirebilme şansı var. Her yaş grubuna ve her iki cinsiyete hitap edebiliyorsunuz. Üstelik önü açık, yeni yöntemler deneyebiliyorsunuz. Bundan daha keyifli ne olabilir ki!

İhtisasa Ankara Numune Hastanesi Ortopedi Kliniği’nde ilk kadın ortopedist olarak başladım. Hocam Prof. Dr. Ali Biçimlioğlu’nun ilk günümde söylediği ‘Aramızda kadın olman seni endişelendirmesin, benim için bir dezavantaj değil. Ama bilesin ki senin için de bir avantaj değil’ demişti. Bunu bir ayrımcılığa uğramayacağım ama mesleki gelişmemde kendi başıma olduğum mesajı olarak yorumladım. Sayın hocam ve ihtisasıma katkıda bulunan tüm uzman ağabeylerim bana ortopedide kuvvetin değil, tekniğin ve bilginin üstünlüğünü öğretti. 
Kadın ortopedist olmanın cilveleri de yok değil. Bir defasında yaşlı bir erkek hastam muayene sırasında ısrarlı ve bilinçli şekilde ‘doktor bey’ diye hitap ediyordu. Alışkın olduğum bu durumdan hiç şikayetçi olmasam da meraktan sorduğumda 'Saygıdan doktor bey saygıdan’ yanıtını hala hatırlarım. 

Omuz çıkığını siz nasıl yaparsınız!

Ülküm Anita Büyükgör: Öğrencilikte staj yaparken kızların kalabalık olduğu gruplarda nöbet listesinin yazımında, çalışma sürecinde hep anlaşmazlıklar, yanlış anlamalar olmuştur. Herhalde bundan çok bunaldığım için erkeklerin kalabalık olduğu kliniği seçtim. Ortopedi somut bir branş. Hele de travma; kırılıyor, yapıyorsun. Bu sadeliği seviyorum. ‘Erkekler yapar, ben yapabilir miyim?’  diye  düşünmedim. Halen kırık redükte ettiğimde ya da ameliyat güzel olduysa kendimi ‘kuş tutmuş kedi’ gibi hissediyorum. 
Bir ortopedi toplantısında bir erkek ortopedist arkadaşın ‘Siz de mi ortopedistsiniz? Omuz çıkığını nasıl yaparsınız siz ya!’ demesini hala gülümseyerek hatırlarım. ‘Doktor bey teknik iş yapıyoruz, güreşmiyoruz. Güç ikinci planda kalıyor’ cevabını vermiştim. Artık düşünün meslektaşların bile içine bu işi yapamayacağımıza dair kurt düşebiliyorsa, poliklinikte belime kadar uzanan saç örgülerime bakarak ‘Doktor Bey’ diye ağız alışkanlığıyla hitap eden hastalara hiç gücenmemek lazım. Ortopedi bir erkekler kulübü değil, kadınlar da var. 

Bu işin cinsiyeti yok

Vuslat Sema Ünal: Yaşadığım sıkıntılar bir erkek meslektaşımdan farklı değildi, halen de öyle... Bu işin cinsiyeti yok. Sıkıntılar herkes için aynı. Tam tersi ortopedist olmak zaman zaman bu toplumda kadın olma dezavantajını ortadan kaldırdı, bana güçlü birey olmayı öğretti. İnsanlar ayaklarını denk aldı. Bu toplumda kadın olmanın zorluğunu ortopedist olduğum için daha az yaşadım. 

Kadınlar daha özgür ve öz güvenli olurlarsa Türkiye’de kadın ortopedistlerin sayısının artması için bir şey yapmaya gerek kalmaz. Bu alanı seçmek isteyen kadın meslektaşlarıma önerim de işlerini yaparken cinsiyetsiz olduklarını düşünmeleri olacak. Bir işi kadın olduğun için yapabileceğini ya da kadın olduğun için yapamayacağını düşünme. Ortopedist olmasaydım, doktor olmazdım.