Gerçekten istersen her şey mümkün!

Kadın isterse mucizeler yaratır. Ama kim oturduğu yerden davasını kazanmış ki!

Gerçekten istersen her şey mümkün!

“BENİM BAŞARI KRİTERİM OLUMSUZLUKLARA KARŞI İNATLAŞMAK OLDU”

DR. ÖZLEN DOĞAN/TRAINING DEVELOPMENT CENTER KURUCUSU VE YÖNETİCİ KOÇU

Gerçekten istersen her şey mümkün! - Resim : 1

38 yaşındaki Özlen Doğan, Maltpe Üniversitesi’nden birincilikle mezun olduktan sonra örgütsel davranış üzerine doktora yaptı ve 32 yaşında kendi şirketini kurdu. Şu anda Türkiye’nin en büyük firmalarına eğitim ve danışmanlık hizmeti veriyor.

“Hayallerimizin önünde içsel ve dışsal engellerimiz var. İçsel engellerimiz kaygılarımız, korkularımız ve önyargılarımızdan oluşuyor. Bunları aslında ben, ‘kafamızda anlamsızca yarattığımız gereksiz ıstıraplar’ olarak tanımlıyorum. Dışsal engellerimiz ise daha çok bizim dışımızda gerçekleşiyor. İç ve dış engellerimizi iyi tanımlayıp pes etmeden üstesinden gelecek cesareti göstermeliyiz. Asıl önemli olan bunu hayal edip çok istemek. Hayalin gerçekleştiğinde; ‘Sana ne olacak?, Sen nasıl biri olacaksın?’ sorularına verdiğiniz yanıtlar ruhunuzla ilişki kurmanızı sağlayacak. Bu durumu ‘olma hali’ için yaparken, ‘yapma hali’ için savaşçı tarafımızı eyleme geçirmeliyiz. Hayalinizin gerçekleşmesi durumunda ise, bu uğurda ödediğiniz bedel size çok gelmeyecek. Ben kendi profesyonel yaşamımda koçluk serüvenim sayesinde başkalarının da hayallerini gerçekleştirmelerinde onlara eşlik ettim. Akademik disiplinin verdiği öğrenme aşkıyla önümdeki dışsal engellerin de zamanla azaldığını gördüm.

Kendi hayatımda ise önce hayal kurup gerçek olmuş gibi olma halini hissetmeye çalışıyorum. Bitmiş halinin bir önceki adımından bugüne geldiğimde yol uzun da olsa yapmam gereken adımlar netleşiyor. Kendi gücüme ve yeteneklerime güvenerek geleceğe bakmayı seçiyorum. Benim başarı kriterlerim çok çalışmak, kendime inanmak, olumsuzluklara karşı inatlaşmak. Kadınlar için 365 günde, gücümüzün farkına vardığımız seçeneklerimizle özgürleşeceğimiz bir gelecek yaratmak isterdim. Bunun için savaşçı kadın ruhumuzla hedeflerimiz ve hayallerimizin önündeki engeller karşısında pes etmeden mücadele etmeliyiz. Yeteneklerimiz doğrultusunda yapmaktan zevk aldığımız şeylere odaklanarak özgürce hayal kurmaktan çekinmemeliyiz. Unutmayalım ki her şey hayal kurmakla başlıyor.”


İnançla yola çıkıp harekete geçerek ve çaba ile gerçeğe dönüşür hayaller. Tıpkı onların istediği ve yaptığı gibi... Önemli başarılara imza atmış halen de hayallerinin peşinden gitmeye devam eden beş özel kadına hepimize ışık tutacak o soruyu yönelttik: Kadın isterse 365 günde neyi değiştirir?


“ELDE ETTİĞİM BAŞARILARI HİÇBİR ZAMAN ‘KADIN OLARAK’ BAŞARDIĞIMI DÜŞÜNMEDİM”

NAZ AYDEMİR AKYOL/VAKIFBANK VE MİLLİ TAKIM VOLEYBOL OYUNCUSU


Üniversitede reklamcılık bölümünde okuyan 25 yaşındaki Naz Aydemir Akyol, hayallerinin peşinden giderek 15 yaşında A takımla şampiyonluk yaşadı, 22 yaşında olimpiyatlara katıldı ve milli takımın en başarılı voleybolcularından biri oldu.

“Spor belki de, dünyada cinsiyet olarak ayrımın olmadığı tek alan! Hemen her meslekte kadınların cam duvarları olduğu bir dünyada, sporda kadın ve erkeklerin eşit şartlarda yarışabilmesi, her iki tarafın da kendi cinsiyetine sahip bireylerle mücadele edebilme hakkına sahip olması çok önemli ve eşitlikçi bir durum. Bu açıdan kendimi her zaman şanslı hissettim. Elde ettiğim başarıları hiçbir zaman ‘kadın olarak’ başardığımı düşünmedim.

Bununla birlikte ülkemizdeki sportif başarılara baktığımızda kadın sporcular, erkek sporculara oranla çok daha başarılı diyebiliriz. O yüzden ‘kadın isterse’ ve inanırsa başaramayacağı şey yok. Özellikle milli takım formasıyla kürsüye çıktığımızda yaşadığım gurur bambaşka. Çünkü belki de ‘sen yapamazsın’ denen binlerce kız çocuğunun yoluna ışık tutmuş oluyoruz. 365 gün içinde bir şey değiştirebiliyor olsaydım; kadın antrenör ve yönetici sayısının artmasını sağlamak isterdim. Başarılı geçen sporculuk dönemlerinden sonra kadın sporcuların tecrübelerini yeni nesillere aktarması ve daha da başarılı sporcular yetiştirilmesine katkıda bulunmaları bence çok önemli bir misyon.”

“MUTLU OLMAK İÇİN BİR ŞEY ÜRETMEK GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”

AYLİN ARARAT GÖKALP/ TÜRK HAVACILIK VE UZAY SANAYİİ (TUSAŞ) EĞİTİM UÇAKLARI MÜHENDİSLİK MÜDÜRÜ

Gerçekten istersen her şey mümkün! - Resim : 2

TUSAŞ’ın başmühendisi olarak görevine devam eden 47 yaşındaki Aylin Ararat Gökalp sayesinde tasarlanan Türk yapımı eğitim uçağı Hürkuş, bir kadın liderliğinde tasarlanan dünyanın üçüncü uçağı olma unvanına erişti.

“Mutlu olmak için bir şey üretmek gerektiğine inanıyorum. Ürettiğiniz şey bilgi, teknoloji, sanat, hizmet, fikir ve benzerleri olabilir. İçinde bulunduğum havacılık sektörünü birçok teknoloji alanını bünyesinde barındırdığı için bütünleyici ve lokomotif olarak görüyorum. Türkiye’nin dünya havacılık sanayiinde söz sahibi ülkeler içinde yer almasına destek sağlayacak projelerde yer almayı önemsiyorum. Bu projeler sayesinde; araştıran, öğrenen, çalışan, başaran, üreten, mutlu nesiller yetişmesine katkıda bulunmak en büyük arzum. TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.’de başmühendis olarak görev yapmakta olduğum Hürkuş Eğitim Uçağı Geliştirme projemiz uzun soluklu bir proje, 10 yıldır büyük bir ekiple yoğun emek harcıyoruz. Önümüzdeki bir yılda uçağımıza Türk ve Avrupa havacılık otoritelerinden uçuşa elverişlilik sertifikası (ruhsat) aldığımızı ve bunun Türk havacılık sanayiinde örnek alınan ilklerden olduğunu görmek ve daha gelişmiş sistemlerin yurt içinde yapılabilirliği konusunda bir inanç ve hedef birliği oluştuğunu görmek isterim. 2016 yılı hedeflerle dolu bir yıl. 2006 yılında başladığımız Hürkuş projemizde uçağımızın uçuş testlerinin başarıyla tamamlandığını görmeyi hedefliyoruz. 365 günde ülkemizde, kadınların iş yerinde yaşadığı azınlık psikolojisini ortadan kaldırabilmeyi dilerdim. Başarılı olmak için önce bu önyargı engelini aşmanız gerekir. Maalesef günümüzde hala kadına yönelik temel sorunlar çok derin. Eğitim alma şansını yakalamış kadınlarınsa daha çok öğrenmesini, bilmesini, iyi yetişmiş çocuklar yetiştirmenin yanı sıra kendi başarıları ile çocuklarına örnek olabilmesini, dürüstlük, anlayış gibi kadına ve insana yönelik en temel değerlerin uygulanmasının yaygınlaştığını görmek isterdim.”

“HAYATTA HİÇBİR ŞEY İNSANA HEDİYE PAKETİNDE SUNULMUYOR”

FEYZA ALTUN MERİÇ/AVUKAT

Gerçekten istersen her şey mümkün! - Resim : 3

Duruşmaya kucağında çocuğuyla girerek bir çığır açtı 28 yaşındaki Feyza Altun Meriç. Çocuklu kadınların yaşadığı zorluklara dikkat çekiyor, kadınların hakkını savunuyor. Çalışan Anneler Platformu’nu kurarak bir mücadele sürdürüyor. ‘Kadının Fenni’ isimli kitabı ise hikayesinin kağıda dökülmüş hali...

“Bir kadının gerçekten isterse yapamayacağı şey yok. Bence asıl soru, ‘Ne istiyorum?’ ve ‘İstediğim şey uğrunda ne kadar çaba göstermeye hazırım?’ Bu iki soruya dürüstçe cevap verildiğinde bütün sorunlar çözülecektir. Ben, gerçekten istediğim hiçbir şeyin peşini bırakmadım. Başarmak istediğim şeyler karşısında bazen ağır bedeller ödedim. Ama bunlar beni daha olgun bir kadına dönüştürdü. Hatalarımı tekrar etmemeyi ve bedavadan tecrübe kazanmamı sağladı.

Aslında mükemmeliyetçi bir insan hiç değilim. Ama son derece gerçekçiyim. Toplumu, sosyolojik yapıyı gözlemleyip ne bekleyip ne beklememem gerektiğini tespit edebiliyorum.Bu doğrultuda, çözüm odaklı, anlaşılabilir, sade ve hep bir öncekinden daha iyi işler yapmaya çabalıyorum. Önce duruşmaya oğlumla girdim. Akabinde Tarafsız Çalışan Anneler Platformu’nu kurdum. Sonra Meclis’e rapor sundum. Nihayetinde ‘Kadının Fenni’ isimli hayalim olan kitabı yazdım. Hiç vakit kaybetmeden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nda aktif avukatlık yapmaya başladım. Hayalim ise çalışan annelerin şartlarını düzeltecek bir yasayı Meclis’ten geçirtebilmek. Ve tabii ki kadın cinayetlerine indirim uygulanmamasını sağlamak. Bu bir senede mi olur, beş senede mi bilmiyorum. Ama asla peşini bırakmayacağım. Çünkü ben sihirli değneklere inanmıyorum. İnsanlara, hayatın bizim sahibimiz olduğunu değil, bizim hayatımızın sahibi olduğumuzu göstermek istiyorum. O yüzden değişime önce kendimden başlıyorum; ruhumdan ve beynimden. Yeni seneye, bu senede yaşanmış ne kötülük varsa heybemden atmış, hedeflerime kilitlenmiş olarak giriyorum.”

“ERKEK EGEMEN BİR TOPLUMDA VAR OLABİLDİĞİM VE SÖZÜMÜ DİNLETEBİLDİĞİM İÇİN GURUR DUYUYORUM”

PROF. DR. YASEMİN İNCEOĞLU/GALATASARAY ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ

Gerçekten istersen her şey mümkün! - Resim : 4

Ötekileştirici ve ayrımcı söylem ile ilgili yaptığı çalışmalarda ortak yaşama kültürünün, hoşgörü ve çoğulculuğun yerleşmesi için uğraş veren 54 yaşındaki Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, ifade özgürlüğünün korunmasının çok önemli olduğunu vurgulamaktan hiç vazgeçmiyor!

“Topluma yabancılaşmış, sırtını dönen, elitist, geleneksel, hiyerarşik, otoriter yanlısı akademisyenlerin sayılarının oldukça fazla olduğuna inanıyorum. İçlerine kendilerini hapsettikleri kalıpları kırma ve zihniyetlerini dönüştürme sürecine tanık olabilmek istiyorum. Kadını araçsallaştıran, bazen de yok sayan erkek egemen söylemlere karşı duruş sergileyerek, siyasetçilerin kadın nüanslarına vurgu yapmaları, namus-bekaret-kadın ve bedeni üzerinden toplumsal denetim sağlama çabalarına karşı farkındalık ve bilinçlendirme yaratmayı hedefliyorum. Zira devletin her şeyi düzenleme yetkisini bir hak ve görev olarak algıladığını, bunun başında da ahlakın geldiğini görüyoruz; devletin görevi ‘ahlak bekçiliği’ yapmak olmamalı. Erkek egemen bir toplumda var olabildiğim ve de sözümü dinletebildiğim için gurur duyuyorum. Çalışan bir kadın olarak en çok gurur duyduğum şey de ayakları yere basan pırıl pırıl bir kızın annesi olmaktır. Elimde sihirli bir değnek olsa gazete ve televizyon üst yönetimlerinde kadın istihdamının sağlanmasını hedeflerdim. Günde ortalama beş kadın öldürülüyor. Ne yazık ki bunların çoğu ya kadınların boşanmış oldukları eski kocaları ya ağabeyi ya babası tarafından gerçekleştirilmiş yani en yakınlarındaki erkekler tarafından... Cinayet haberlerine atılan, ‘aşk cinayeti’, ‘kıskançlık cinayeti’ gibi başlıklar suçları hafifletiyor, meşrulaştırıyor... Suçu ya da suçluyu meşrulaştırıcı, haklı kılacak türden hatta mağdur kadını neredeyse ‘Sen suçluydun bunu hak ettin’ şeklinde yansıtacak haber kurgulanmamalı. Gazeteler, ‘yasak ilişki yaşıyordu’, ‘aile meclisi kararı’ gibi manşetlerle dolu. Bir gazete böyle bir başlık atarsa, ‘bunu hak etti’ sonucu çıkıyor. Bu yıl en büyük dileğim bu tür haberleri görmemek.”