Sağlık dostu öneriler

Obezitenin tedavisi ve kanserin önlenmesine yönelik çalışmalarıyla ünlü Prof. Dr. David Heber, geçtiğimiz ay Türkiye’deydi.

Sağlık dostu öneriler

“Amerika’daki En İyi Doktorlar” ve “Amerika’da Kim Kimdir?” listelerinde yer alan Prof. Dr. David Heber ile sağlıklı beslenme üzerine konuştuk…

Yazı: Burçin Öztınaz

Herbalife’ın Global Beslenme ve Bilimsel Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. David Heber, Herbalife Türkiye’nin 15. yılı nedeniyle Türkiye’ydi. Heber’in ana araştırma konuları obezitenin tedavisi, kanserin önlenmesi ve tedavisine yönelik beslenme… “Sağlıklı Bir Kalp İçin Doğal Tarifler”, “Kararlılık Diyeti”, “Diyetiniz Ne Renk?” ve “L.A Formu Diyeti” adlı 4 kitabı bulunan Heber, sorularımızı yanıtladı.

Herbalife ile nasıl bir işbirliği içindesiniz?

Yaklaşık 30 yıldır öğün yerine geçen ürünleri araştırıyorum. Bugün dünyada tüketilen 3 öğün yerine geçen ürünün bir tanesi Herbalife’ın ürünü. 2003 yılından beri Herbalife’ın öğün yerine geçen ürünlerini de içeren beslenme felsefesine yardımcı oluyorum. Herbalife’ın bütün dünyadaki distribütörlerine eğitimler veriyorum.

“Diyetiniz Ne Renk?” kitabınız 11 dile çevrildi… Bu renk gruplarından kısaca bahseder misiniz?

Ben yiyecekleri renklerine göre 7 gruba ayırdım. Her bir renk doğal olarak ortaya çıkan kimyasalları temsil ediyor. Bunlar vücudun farklı yerlerine gidiyorlar ve farklı etkiler yapıyorlar. Mesela ıspanaktaki yeşil renk gözün arka tarafına giderek körlüğü engelliyor. Ya da havuçtaki portakal renk cilt üzerinde etkili oluyor ve cildi ultraviyole ışınlarına karşı koruyor. Beta karoten var havucun içinde çünkü. Farklı renkler, vücudun farklı bölgelerine ait. Dometisin rengi olan kırmızı erkeklerde prostat bezi üzerinde etkili, kadınlarda da meme dokusu üzerinde… Bunlar sadece birkaç örnek ama neticede sebze ve meyvelerin içinde yüzbinlerce farklı kimyevi madde var. Bu, araştırma yapmak için çok enteresan bir alan.

Araştırmalarınız özellikle obezitenin ve kanserin önlenmesi üzerine… Seçiminizi neden bu yönde yaptınız?

Her zaman kanserin vücutta yarattığı etkiyi enteresan bulmuşumdur çünkü yeteri kadar besin aldıkları halde kanser hastaları kilo alamazlar. Los Angeles’ın bir bölgesinde devletin finanse ettiği bir hastanenin bir ünitesinde görev yapıyordum ve kanser hastalarına bakıyorduk. Fakat tam bizim tedavi gerçekleştireceğimiz kanser aşamasında kanser hastaları bulamıyorduk. O dönemde bu konuyla ilgilenmeye başladım ve araştırmalarım gösterdi ki obezite ve diyabet, kanser için risk faktörü oluşturuyor. Dolayısıyla ben de sadece kanserli hastaların nasıl besleneceği konusunun ötesine geçip ‘kanser acaba nasıl önlenebilir’ konusunda araştırma yapmaya karar verdim. İnsan bedeni aç kalmaya ve yetersiz beslenmeye karşı korunaklı, buna adapte olmuş durumdayız çünkü 50 bin yıl boyunca yeterli besin alamadık ama son birkaç yüzyıldır da tam tersine, çok fazla besin tüketiyoruz. Üstelik de yanlış  besinler tüketiyoruz. O yüzden de şimdi obezitede artış var. Şu anda insanlık tarihinde ilk kez olarak dünyada kilo fazlası olan insanların sayısı kilosu az oranlara göre daha fazla.
Kanser hastalarının beslenme reçetelerini oluştururken nelere dikkat etmeleri gerekiyor?
Öncelikle doktorlarının talimatlarını yerine getirmeliler. Çünkü kanser tedavisi sırasında ne yedikleri çok önemli olabiliyor. Kanseri atlatmış kişilerin de sağlıklı beslenmeleri gerekli. Yani öğün yerine geçen bir ürün artı sebze-meyve tüketmek şeklinde örneğin. Mesela prostat kanserinden müzdarip erkeklerin birçoğunda aynı zamanda kalp hastalığı ve diyabet var. Kadınlar tarafında da meme kanseri geçiren kadınların pek çoğunun aynı zamanda kilo fazlası da olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla kilo sorunu ile meme kanseri arasında bir bağlantı olduğu düşünülüyor.

Kansere genetik yatkınlığı olan kişiler beslenme programlarını nasıl oluşturmalılar?
Kanserin yüzde 10’u genetik bağlantılı. Kanser hastası olan insanların büyük bir çoğunluğunun ailesinde kanser yok,  genetik bir bağlantı ya da yatkınlık yok. Genetik olarak mesela BRCA1 denen bir gen var. Bu, meme kanseri oranını yüzde 50 oranında artırdığı bilinen bir gen. Ama bu gene rağmen sağlıklı ve aktif yaşam tarzı geliştirmiş kadınların, örneğin üniversitelerin spor takımlarında yar alan sporcuların, daha az meme kanserine yakalandıkları biliniyor.

Kalp ve damar hastalıklarına neden olan stres, genetik yatkınlık, kötü alışkanlıklar gibi birçok faktör var. Bunların arasında yanlış beslenme ilk sırada mı?

Evet. Çünkü vücudun karın bölgesinde yağlanma olduğu zaman karaciğerde yağ birikmesi oluyor. Bu da kandaki yağı artırıyor. Bu kan sirkülasyonun içindeki yağ, damarların duvarını yağlandırıyor. Bu da oksidasyona neden oluyor. Bu oksidasyonla beraber enflamasyon ortaya çıkıyor ve beyaz kan hücreleri değişmeye başlıyor. 20-30 yıl içinde bunun neticesinde kalp damarları tıkanıyor, yani bloke oluyor. Obezite bu yüzden kalp sağlığı için önemli bir risk faktörü.

Peki, kalp sağlığımızı korumak için beslenmede nelere dikkat etmeliyiz?

Öncelikle fazla kilolardan kurtulmak, kolesterolü düşük tutmak, lifli beslenmek ve egzersiz yapmak önemli.Sizce obezite daha da çoğalacak mı, yoksa insanlar bu konuda yavaş yavaş bilinçlenmeye ve önlem almaya başladılar mı?
Umarım obezite salgınını bir şekilde durdurmak mümkün olur. A Türkiye’de obezite hızla artış gösteren bir problem. Amerika’ya bakıyoruz, şu anda Amerikan halkının yüzde 65’i kilo fazlası olan insanlardan oluşuyor, yüzde 32’si de obezlerden oluşuyor.

Obez bir insana tek bir tavsiye verme şansınız olsaydı, ona ne öğütlerdiniz?
Kahvaltıda yüksek proteinli bir shake tüketmesini söylerdim. Çünkü araştırmalar gösteriyor ki kahvaltıda bunu tüketirseniz bütün bir sabah acıkmıyorsunuz ve bu, vücuttaki fazla yağdan kurtulmanın da sağlıklı bir yolu.

Anne-babalar çocuklarını obeziteden korumak için neler yapmalılar?

Öncelikle evde sağlıklı beslenme önemli. Çocuklar için yapılacak en iyi şeylerden biri de aktif bir yaşam tarzı benimsemelerini sağlamak. Bunun dışında çocuğun yediğini içtiğini kısıtlamaya çalışmak, özellikle de 14 yaşından daha küçük bir çocuğa diyet yaptırmak hiç iyi bir fikir reğil. Çünkü bunun yapıldığı durumlarda çocuğun psikolojik sorunları olabiliyor, hatta çocuk yeme bozuklukları geliştirebiliyor.

Kansere davetiye çıkarması ve kalp sağlığını tehdit etmesi açısından insanların en sık yaptığı beslenme hatasının ne olduğunu düşünüyorsunuz?

Bugün insanlar çok fazla tatlı ve yağlı şey tüketiyor. Bunların büyük bir kısmı atıştırmalıklar dediğimiz yiyecekler… İnsanlar aç olmadıklarında bile atıştırıyorlar.

Beslenme şekli kanser hastalığını ne ölçüde etkiliyor?

Obezite ve sebze-meyvenin tüketilmemesi kanser riskini artırabilir. Pek çok kanser türü enflamasyon kaynaklı, artı bir takım hormonların seviyesinin artmasıyla bağlantılı. Bunlar da obezite ve kilo fazlalığının tetiklediği durumlar. Tahminlere göre bütün kanserlerin yüzde 30’u beslenmeyle bağlantılı.