Zihinsel dinginlik ama nasıl?

Zihni dinlendirerek içsel yolculuğumuza kapı açan ve bizi aydınlanmaya kadar götüren bir pratik olan meditasyon farklı kültürlerde farklı yöntemlerle uygulansa da insanlara katkısı aynı; stresten ve yorgunluktan arınmak, dinginlik, şefkat, huzur, anda kalma becerisi, yüksek konsantrasyon, daha sağlıklı bir beden, ruh ve zihin...

Zihinsel dinginlik ama nasıl?

Yazı: Mürsel Çavuş

KAÇIŞ DEĞİL, FARKLI BAKIŞ

Nurettin Can Soylu, meditasyonun bir insana ne kadar katı sağlayabileceğinin canlı kanıtı olarak karşımda duruyor. Yedi yıl önce bipolar bozukluk teşhisi konmuş ve o zaman nefesle ilgili çalışmalara başlamış: “İlk olarak hipnoz ve self hipnozla başladı yolculuğum. İki yıldır mindfulness’la ilgileniyorum, hatta iki yıldır ana uğraşım bu. Türkçe’ye bilinçli farkındalık olarak çeviriyorlar ama ben bilinçli mevcudiyet kavramını yakıştırıyorum. Mindfulness yapılan bir şey değil, olunan, olunmak için gayret ve çaba gösterilen bir hal. Mindful meditasyon ise günlük hayatımızda bu hali yakalamamıza yardımcı olan antrenman. Meditasyon esnasında edindiğimiz beceriyi gerçek hayatta uygulamayı amaçlıyoruz. Sabır, özgözlem, dinginlik, şefkat, yargısızlık bunlardan bazıları... Benim mindfulness’ı tercih etmemin nedeni gerçek hayatla ciddi bir bağı olması. Yaşamın realitesinden kaçış değil, o realiteye farklı, daha dingin, daha az otomatik bir perspektiften bakabilme öğretisi olması. Neyi, neden yaptığını bilme sanatı. Şartlandırmalardan arınma ve özüne doğru yol alma çalışması. Kendi kendimi eğittim, kitaplar okudum, online kurslar aldım, videolar izledim. En önemlisi de her gün egzersiz yapıyorum.”

Soylu, rahatsızlığını yönetirken meditasyondan çok yarar sağlamış, “Bipolaritemi yönetmem konusunda meditasyon ve mindfulness’ın çok faydası oldu. Hem manik hem depresif fazları yönetmekte, zararlarını minimize etmekte ve kendimi fonksiyonel kılmakta... Bu elbette zaman içerisinde oluyor.”

Zaten bu yüzden meditasyon için önce niyet önemli diyor: “Neden meditasyon yaptığınıza dair vizyonunuz yoksa devam ettirecek motivasyonu kendinizde bulamazsınız. İlk önce meditasyon nedir, neden yapılır diye bir araştırmak gerek. İkincisi realiteden kaçış için meditasyona bağımlılık geliştirmemek. Buradaki amacımız realiteden kaçmak değil, esas gerçeklikle buluşmak. Realite insanın kendi içinde olan şeydir. Meditasyon da insanların kendini bulmak için çıktığı içsel bir yolculuk. Bu yolculuk boyunca her anın tadını çıkarmak gerekiyor, yani yolculuğu yaparken varacağımız noktaya odaklanmamalıyız. Yolculuğumuz esnasında olduğumuz halle, olduğumuz anla ilgilenmeliyiz. Aslında o andaki o oluştan başka hiçbir şeyimiz yok. Ne geçmiş var ne gelecek. Anda kalmak, meditasyonda yakalamak istediğimiz şeylerden biri. Bunun için de ilk adım nefesimize odaklanmak. Nefese odaklanırken nefesi düşünmek de yanlış Soylu’ya göre: “Nefes zaten otomatik alıp verdiğimiz bir şey. Düşünmeye değil hissetmeye çalışmalısınız. Şimdi oturuyoruz ve birden odağımızı nefesimize getirip nefes aldığımızın farkına varırız. Bu hissedebilme yeteneği de gelişen bir şey. Çok sığ ya da yoğun şekilde hissedebilirsiniz. Düşünüyor muyum, hissediyor muyum, yapabiliyor muyum gibi şeylere de kafayı takmamak lazım. Nefes farkındalığı, özel nefes alıp vermek değildir. Havayı diyaframıma göndereyim, oradan ciğerime çıkarayım, şu kadar sayayım sonra vereyim de değil. Sadece alıp verdiğimizin farkına varıyoruz. Sabah kalktığınızda odanızın belli bir yerinde ortam yaratmalı ve alışkanlık edinmelisiniz. Ritüel yaratmak beyinde bazı değişiklikler yaratarak kolaylaştırıcı etki sağlıyor. Bunun için bir koltuk seçtiyseniz, o koltuğa yöneldiğinizde beyin ‘evet yine meditasyon zamanı’ diyor. Devamlı olması çok önemli çünkü beynimize yeni bir şey öğretiyoruz. Enstrüman çalmayı öğrenirken 15 gün ara verirseniz 15 gün geriye gidersiniz, aynı mantık burada da geçerli.” Soylu, son olarak beklentisiz olmanın altını çiziyor, “Beklenti olduğu takdirde, zihin beklentiye odaklanıyor ve anı kaçırıyoruz. Orada meditatif hale geçemiyoruz. Çünkü ‘Şimdi transa geçeceğim, şimdi bir şey olacak veya beş gün yaptım, beş gün daha yaparsam netice alacağım’ gibi şeyler odağı dağıtıyor. Tabii bir yandan pozitif fayda alınacağına dair inancı korumak da gerekiyor. Bunun için ise meditasyon hakkında bilgilenmek şart.”

ASLINDA NEDİR?

Can Soylu ile röportajımızdan sonra Yogi Adnan Çabuk’a meditasyonun ne olduğunu sordum: “Meditation kelimesi Latince’de ‘meditation’-‘meditari’, düşünmek, odaklanmak anlamına gelir. Meditasyonun yogada Sanskritçe adı ‘dhyana’dır. Tasavvuftaki karşılığı ‘murakebe’dir. Toplumda sosyal yaşamımızda örgü örmek, tespih çekmek, tavla oynamak, balık tutmak gibi aktivitelerde kişinin zihni başka konulara kolayca kaçmadığı ve belli bir işlemde konsantrasyon halinde olduğu için hafif meditasyon hali oluşur” diyor.

Peki amaç ne? Çabuk’a göre yogada ve diğer mistik öğretilerde bilinçli olarak zihnin devreden çıkartılması hedefleniyor çünkü zihin susturulduğu zaman kişinin sessizlik içinde kendisini keşfetmesi, şuursal bilinçle varlığının farkında olması, içindeki ilahi gücü meydana çıkarıyor. Çabuk, “Zihin devreden çıktığında görme, duyma, koklama, tat alma, dokunma hisleri dünyevi maddesel olan iletişim enstrümanları olduğu için kişinin üzerindeki hakimiyetlerini kaybeder, böylece kişinin içindeki Yaradan’ın özü tezahür eder. İnsan üstü metafizik güçler ortaya çıkmaya başlar. Kişi kendisinin sadece beden olmadığını, enerji ve ruhsal alemde bir ışık varlığı olduğunun bilincine varır. İşte o kişi aydınlanma, vahdeti vücut dediğimiz hale ulaşır ki artık o sadece bir insan değil, ilahi insan üstü gerçek varlığına kavuşmuştur. Burada meditasyon hedefine ulaşmış, işlevini tamamlamıştır. Bu hal yoganın tezahürü demektir çünkü yoga kişinin ilahi varlığı ile buluşması anlamındadır. Meditasyon tam da yogadır. Yogada fiziksel egzersizler, nefes çalışmaları, içe dönme, konsantrasyon, doğru beslenme ve pozitif düşünceyle kişiyi meditasyona hazırlamak için yapılan çalışmalardır. Yoga ve meditasyon ayrı şeyler değil, birbirinin devamıdır” diyor. Çabuk, pek çok web sitesinde belirtildiği gibi meditasyonun bir inanç sistemi olmadığı görüşüne katılmıyor: “Tabii ki yoga ve meditasyon aynı zamanda bir inanç sistemidir de. Bu yolda ilerleyen kişi, yaratılışın ve kutsal varlığın farkında olur. Dolayısıyla dua ile başlama içgüdüseldir, bütün evrene, doğaya ve insanlığa hayır için dua ederiz. Bu dua sözcüklerle olmazsa bile o bilinçle yapılır.”

NEDEN ÇEŞİT ÇEŞİT?
Yogi Adnan Çabuk, bilinen meditasyon türleri içinde en öne çıkanların Hindu sistemi, Budist sistemi ve diğer mistik sistemler olduğunu söylüyor. Dünyada en çok kullanılan üç sistemi ise şöyle özetliyor;

- Nefesin seyri-nefesi izlemek. Nefes alış verişin farkında olmak.
- Bir mantra, yani sözcük kelimesini tekrarlamak. “Om” gibi.
- İçerden kaşların arasında, alnın ortasında üçüncü göze odaklanmak.

Ayrıca, göz açık meditasyon yapanlar da var.
Çabuk’a göre nefese konsantre olmak Buda’nın eskiden beri tavsiye ettiği “Vipassana” ismi altında yapılan meditasyon: “Japonlar buna ‘Zen’ der. Budistler en çok ‘Vipassana’, Hindular üçüncü göze bakma ve ‘Om’ mantrasını tekrarlayarak meditasyon yaparlar. Zaman içinde gurularımın bana verdiği mantraları meditasyonda kullandım. Zaman zaman üçüncü göz meditasyonu yaparım. En çok kullandığım metot üçüncü göz ve nefes seyridir.”

AYDINLANMAK NE DEMEK?
Çabuk, “Meditasyonu daha çok stresli işlerde çalışan, yoğun aktivitelerle yorgun düşen ve zihni çok yoran mesleklerde çalışanlar tercih ediyor. Avukatlar, iş adamları, doktorlar, bankacılar gibi. Bu mesleki nedenlerden dolayı meditasyon yapanlar zihin karmaşası ve yorgunluğunu hafifletmek, rahatlamak ve stresten kurtulmayı amaçlıyor. Yogiler ise aydınlanmak için meditasyon yapıyor. Aslında dünyayı yönetenlerin hepsi meditasyon yapsa hiç savaş görmeyiz. Arzu ve hayalim yoga ve meditasyonun bütün dünya okullarında öğretilmesidir” diyor. Çabuk, nefes çalışmalarıyla başlanan meditasyonun en başarılı meditasyon hali olduğunun da altını çiziyor: “Yoganın egzersizleri ve nefes tekniklerini kullandıktan sonra yapılan meditasyon daha başarılı ve kolayca meditasyona ulaşma yoludur. Bu, başlangıç devreleri için daha çok geçerlidir. Meditasyon yapan kişinin başka bir çalışma yapma ihtiyacı kalmaz ve oturup gözlerini kapattığı zaman bir nefes alışıyla o hale ulaşır. Bu derin meditasyona ulaşmış kişinin halidir, yani aydınlanma başlangıcı. Her meditasyon yapan kişinin aydınlanma garantisi yoktur. Eğer kişi korku, ego, kıskançlık, kızgınlık ve nefret gibi kendisini dünyevi bağımlılıktan kurtaran nefis terbiyesine ulaşamazsa aydınlanma şansı yoktur. Ayrıca daha önce bahsettim; kişinin ilahi gücünü keşfedip insan üstü güçlere ulaşmış olma hali geçerli olmakla birlikte bazı ezoterik formüller ve tantrik çalışmalar sayesinde yine metafizik güçlere ulaşmak mümkündür. Ancak bu durumda aydınlanma söz konusu olmaz. Nefis terbiyesi olmadan erişilen insan üstü güçler kişiyi aydınlatmaz ancak bir sihirbaz veya büyücü olarak bu güçleri kullanarak insanlara kendisinin bir ermiş olduğu inancını sağlayarak kişileri etkileyen bir şahsiyet olur. Gerçekten aydınlanmış kişi, vahdeti vücut bilincinden dolayı hiç kimseye, hiçbir hayvana, bitkiye ve varlığa zarar veremez ve kullanmaz. Bu farkın anlaşılması gerekir, her insanüstü güç aydınlanma işareti değildir.” Yogi Adnan Çabuk, meditasyonda, lotus oturuşunun işlevini de şu şekilde açıklıyor: “Lotus pozisyonunda omurga diktir, vücudun simetrik oluşu ile enerji bedendeki hareketlenmelerin enerji kanallarında rahat ve sağlıklı hareket etmesine imkan verir.”

MEDİTASYON SIRASINDA…
Peki Yogi Adnan Çabuk meditasyon yapanlara neler öneriyor?

• Meditasyonda kişi ihtiraslı, aceleci, sabırsız ise meditasyona giremez. Genelde, her oturup gözünü kapatanın meditasyon yaptığını zannetmesi aldanmadır. Kişinin tamamen teslimiyetle oturması ve hiçbir şey istemeden kalması doğrudur. Meditasyon otururken kişinin kendi kendine, “Ben şu anda hiçbir şey istemiyorum” düşüncesi ile zihni terbiye etmesi en doğru davranış olacaktır.

• Tok veya çok aç, gürültülü, tozlu, çok sıcak, çok soğuk mekanlarda, rutubetli ortamlarda olmamalısınız, vücudu sıkan kıyafetlerle meditasyon yapmamalısınız.

• Mümkünse aynı yerde, aynı saatte oturmaya gayret etmelisiniz. Yüzü doğuya veya sırtı kuzeye dönük oturmalı. Oturduğunuz noktada yüzünüze ışık vurmamalı.

• Yeni meditasyona başlayan kişilerde “Meditasyona giremiyorum” kızgınlığıyla terk etme durumuna sık rastlanır. En az altı ay, günde en az bir veya iki defa sabah erken ve gece yapması yararlı olur. Başlangıçtaki nefes çalışmasının ardından, derin 10 nefes alıp vermeli, sonra kaç dakika rahatsız olmadan kalabiliyorsa kalabilmeli ve zaman dilimi uzadıkça 10 dakika, 20 dakika, 45 dakika ve bir saat gibi yavaş yavaş ilerlemeli.

* Pozitif dergisinden alınmıştır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
Osho Meditasyonları TIKLAYIN