Rahat, özgür ve maskulen: Ceren Moray

Ceren Moray olduğu gibi; maskesiz, yalansız... İçinden yaşam enerjisi taşıyor, kesinlikle gerçek.

Rahat, özgür ve maskulen: Ceren Moray

Yazı: Gülru İncu
Fotoğraf: Fırat Koçak

Kendisini tanımayan birine “Tanısan seversin, birlikte çok eğleniriz bak” diyecek kadar doğal. Özgürlüğünü seviyor, maskulen tarzını da. ‘O Hayat Benim’in Efsun’uyla moda, stil, tasarım, aşk, evlilik kısaca yaşamla ilgili her şey üzerine dobra dobra konuştuk.

2000’Lİ YILLARIN BAŞINDA TELEVİZYON DİZİLERİNDE ROL ALMAYA BAŞLADIĞINDA EN ÇOK ‘KAVAK YELLERİ’ İLE TANIYIP SEVDİK ONU. Yüz yüze oturup, sohbet edince her şeyi daha iyi oturtuyorsunuz kafanızda, meğerse ‘Kavak Yelleri’ndeki doğal oyunculuğu gerçek hayatta da doğallığın, aslolanın peşinden koşmasından kaynaklanıyormuş. İçindeki çocuğu ve asiliği kaybetmeyip hala yaşatan, dahası ikisini birleştirip yepyeni bir kimlik kazandırabilen şanslı insanlardan. Son olarak ‘O Hayat Benim’ dizisiyle ekranlara gelen Ceren Moray’ı yakından tanımak istedik; iyi ki de istemişiz. İşte hayata bakışıyla ilgili dipnotlar...

Stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Eklektik diyebilirim. Birçok dönemi, stili kucaklayan bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Ama yine de stilime dair ilk etapta söylenebilecek en spesifik şey maskulen olması.

Modayı takip eder misiniz yoksa tarzınızı kendiniz mi belirlersiniz?

Metropolde yaşayan biri olarak modayı elbette takip ediyorum ama moda diye her şeyi giymiyorum. Sanırım kendi moda algımı, aşırı moda olandan uzak durmak olarak belirliyorum. Vücudumu az-çok tanıyor olmanın avantajını yaşıyorum.

Kıyafetinizi tamamlayan parçalar neler?

Çok aksesuar kullanan biri değilim. Hep taktığım 1-2 yüzüğüm, aşırı düz halka küpelerim ve minimalliği ön planda kolyelerim var. Söz gelimi ucu mücevhersiz düz bir zinciri takmak daha çok tercih ettiğim bir şey.

Sizi en iyi yansıttığını düşündüğünüz kıyafetler neler?

Desenli parçaları birbirine karıştırmayı çok seviyorum. Skinny jean mesela; iç çamaşırı gibi ezberdir benim için, onu her şeye entegre edebilirim.

Kıyafet alırken en çok nelere para harcarsınız?

Palto sanırım; hem sıcak tutup hem de gözüme hoş görünebilecek tarzda palto bulmak oldukça zor. Bulunca ne olursa olsun fiyatı, alasım geliyor. Çanta ve ayakkabı tutkusu, bir klişe olarak herkeste olduğu kadar benim için de akıl almaz boyutlarda gidip geliyor.

Bir tasarımı sizin için kusursuz kılan ne?

Bir şey söyleme kaygısı olması! Tasarım olan her şey yaratanının ifadesidir, durduğu yerdir. Bu türden her tasarımı hayranlıkla takip ederim.

Gardırobunuzun değişmez parçaları neler?

Denizci tişörtlerim, kazak ve gömleklerim, skinny jean’lerim, parkam, beyaz tişörtler, motifli etekler, Converse’lerim.

Kısa yoldan şık olmanın püf noktaları neler sizce?

Yaptığınız kombinde tek bir parçayı köpürterek şık olabilirsiniz bence. Mesela casual bir görünümü iyi bir blazer ceketle şık kılmak son derece mümkün. Siz de deneyin.

Rahat, özgür ve maskulen: Ceren Moray - Resim : 1

Tasarımlarını kullanmaktan hoşlandığınız tasarımcılar kimler?

Alexander McQueen, Stella McCartney, Jil Sander, Dora Teymur, Jonny Johansson.

Asla kullanmayacağınız bir tarz, renk ya da model var mı?

Salt turuncu olan tek bir parçam bile yok. Mini straplez elbiseler ve uzun yelekler de üzerimde düşünemediğim parçalar.

Aşk, gelecek planları, aile olma kavramları neler ifade ediyor sizin için?

Duygusal eşiği düşük biriyim ama tamamen içgüdüsel bir şekilde, beni ailesi yapan insanların bir gün artık olmayacağı gerçeğini karşıma alıp, kendi ailemi kurma kararı aldım. Aile olmak, evlenmek, çocuk sahibi olmak niyet olarak insanın hep cebinde olsa da gerçekleşmesi için adım atmak, toplum baskısı dışında biraz biyolojik saat biraz da insanın önlenemez pragmatizminden doğar ya da en azından benim için öyle. Aşka gelince; tahta bir masayla bile aşk yaşayabilirim. Önemli olan biri için ‘hiç yapmam’ diyeceğiniz türden şeyleri yapacak kadar güvenlikli ve aynı anda özgür hissetmek.

Edebiyat, sinema, müzik hayatınızda ne kadar yer kaplıyor?

İzlediğim en iyi filmleri son iki sene içinde gördüm. Relatos Salvajes, Listen to me Marlon, Lobster, Victoria müthiş filmlerdi. İçinde bulunduğumuz süreçte kendimi daha dinç hissetmemi sağlayan şeyler dinliyorum. Cem Karaca, Grup Yorum, Nekropsi, The Clash, Selda Bağcan, Ruhi Su, Beastie Boys gibi. Bir de şu anda Mihail Burgakov’un ‘Usta ile Margarita’sını okuyorum.

Sizi en çok ne güldürür ve hangi durumlarda gözyaşlarınızı tutmakta zorlanırsınız?

Çok ciddi insanların saçmaladığı zamanlara çok gülüyorum ve her şeye ağlayabilecek hassas bir dönemimdeyim.

Oyunculuk için aldığınız en büyük tavsiye ne?

‘İnsan ol!’ Müşfik hocamın en büyük ve önemini her geçen gün daha iyi anladığım tavsiyesidir.

Sizi tanımayan birine kendinizi nasıl anlatırsınız?

‘Tanısan seversin, birlikte çok eğleniriz bak’ derim.

‘O Hayat Benim’de canlandırdığınız Efsun karakteri bir fenomene dönüştü. Efsun’la sizin nasıl bir bağınız var?

Toplumlarda sıkça görülen bir durumdur sınıf atlama meselesi. Ama sanırım hiçbir yerde ve hiçbir zamanda bu dönemdeki kadar çoğunlukta olmamıştı bu insanlar. Güce biat, paraya tapma... Elimde çok fazla an, öykü, çalışma pratiği var Efsun’a dair. Ama işte bir de onu, cehaletini gençliğinden aldığı bir yere taşımayı istiyor bir tarafım. Bu da ortaya her an maruz kaldığımız ama bir yandan, komşumuz, kardeşimiz, çocuğumuz, karımız, sevgilimiz, iş arkadaşımız olan Efsun’u çıkardı.