Sezaryen sonrası normal doğum!

İlk doğumunu sezaryen ile yapan anneler artık normal doğumu deneyimlemek istiyor. İnternet üzerinde bir araya gelen bu anneler kendilerine yol gösterecek doktorlara ulaşıyor, okuyor, araştırıyor ve şartlar uygun olduğu takdirde normal doğuma girme cesaretini gösteriyor.

Sezaryen sonrası normal doğum!

Bir zamanlar fotoğraflarda güzel çıkmak için saçına fön çektirip sezaryen doğuma girenlerden, hatta çocuğunun burcunu ayarlamak içini doğum tarihi belirleyenlerden bahsederdik. Belki de onlardan biriydik. Bugünse kadınlar artık normal doğum yapmanın üzerinde daha çok düşünüyor, doktoru tarafından sezaryen doğum önerilenler nedenlerini sorguluyor ve hatta ilk doğumunu sezaryen ile yapanlar “İkinci bebeğimi normal doğurabilir miyim?” diye soruyor. Belirli koşullar sağlandığında bu sorunun yanıtı “Evet!” Az sayıda kadın doğum uzmanı bu cesur kadınların taleplerine, uygun sağlık koşulları oluştuğunda olumlu yanıt veriyor. Bu isimlerden biri de Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Dilek Yağmur…
Op. Dr. Yağmur’a geçmişten bugüne yaşanan gelişmeleri ve sezaryen sonrası vajinal doğum hakkında bilinmesi gerekenleri sorduk.

Sezaryen yöntemi ile doğum yapmış bir kadının bir daha normal doğum yapamayacağı görüşü ne zaman ortaya çıktı?

‘Bir kere sezaryen, hep sezaryen’ görüşü 1920’li yıllarda ortaya atıldı. Ancak o zaman uygulanan sezaryenin bugünkünden çeşitli farkları vardı. Anestezi seçenekleri bugünkü kadar iyi değildi. Ameliyat kesisi rahmi dikine keserdi ve bu tür bir kesinin bir sonraki doğumda açılma oranı çok yüksek. Bunun yanı sıra kullanılan dikiş materyalleri yeterince iyi değildi, iyileşme dokusu daha dayanıksız oluyordu. O yıllarda sezaryen sonrası normal doğum sırasında rahimde bir yırtık olması halinde doğumun hayati komplikasyonlarla sonuçlanma ihtimali çok yüksekti. Bizlerde de bu dönemlerden kalan bir korku var. O zamanın şartları için bu korku doğru olsa da bugünün şartlarına göre konuyu yeniden değerlendirmek gerekiyor. 

Bir dönem ilk doğumlarda bile sezaryen ilk seçenek olmaya başladı…

Evet, 1960’lı ve 70’li yıllarda insanların hayata bakış açılarının değişmesi, ekonomik güçlerinin artması ve kadınların doğumu zor bir olay olarak algılaması ile beraber sezaryen oranlarında artış başladı. Fakat bunun da şöyle bir dezavantajı oldu; kadınlar ikinci kez doğum yapmak istediklerinde yine sezaryene girdiler ve dolayısıyla ameliyat sayılarında otomatikman artış oldu. Bu da hem devletlerin sağlık harcamalarını artırdı hem de toplum sağlığı açısından bir kadının birden fazla ameliyat olması söz konusu oldu. Bunun üzerine, 1970’lerden sonra gelişmiş ülkelerde ‘Sezaryen sonrası vajinal doğum (SSVD) yapılabilir mi?’ sorusu sorulmaya başlandı. Bu dönemlerde sezaryen kesileri de artık bugünkü gibi enine yapılmaya başlanmıştı.  Bu tür kesilerde ikinci doğumun normal yapılabildiği görülünce isteyen ve gerekli koşullara sahip kadınların SSVD yapmasına imkan tanındı. Daha sonra bazı ülkelerin sağlık politikalarında ilk doğumunu sezaryen ile yapan kadının çatısı ve bebeğin pozisyonu uygunsa önce normal doğum denendi ve beklendi. Ancak hayati bir sorun yaşanınca sezaryene geçildi. Dolayısıyla hekimlerin de bu konuda bir pratiği oluştu. 

İlk doğumunu sezaryen yapan her kadın, ikinci doğumunu normal yapabilir mi?

Eğer kadının ilk sezaryen nedeni kalıcı değilse mümkün olabilir. Örneğin kemik yapısının dar olması kalıcı bir nedendir ve çatı darlığı olan bir kadın, bebeği de büyükse zaten normal doğum yapamaz. Ya da çocuk felcine bağlı olarak kalçada eklem bozukluğu, kalça yapısının doğuma uygun olmaması gibi durumlar kalıcı nedenlerdir. Ancak ilk doğumunu ani tansiyon yükselmesi, bebeğin ters durması gibi geçici nedenlerle sezaryenle yaptıysa ve ikinci doğumda bu nedenler oluşmamışsa normal doğum yapılabilir. Tabii annenin bunu gerçekten istemesi de çok önemli. Hekim asla bir kadını sezaryen sonrası vajinal doğum için zorlayamaz. 

Doğum sırasında tekrar sezaryene dönüş ihtimali var mı?
Bu ihtimal her zaman var. Bizi en çok korkutan rüptür oluşması, yani rahmin eski dikiş yerinden ayrılması. Düşük bir ihtimal olsa da böyle bir ihtimal olduğunu ve hayati bir komplikasyon yaratabileceğini biliyoruz. Bu nedenle hastayı sürekli takip ediyoruz, doğuma üç gün kala bile yakın takip gerekiyor. Bu nedenle sezaryen sonrası vajinal doğum için çok geniş bir vakit ayırmamız gerekiyor. Bazen de rahim kasları bebeği yeterince itemiyor ve doğum tıpkı ilk doğummuş gibi uzun sürebiliyor. Ancak yoğun bakım ve takip uygulandığı sürece şu ana kadar can sıkıcı bir durumla karşılaşmadık.

Kendini normal doğuma hazır hissedip o gün geldiğinde vazgeçen hamileler var mı?

Evet, hem de çok… Bu konuda doğumla ilgili birtakım kurslar var ancak ne yazık ki Türkiye’nin her yerinde yaygın değil. Bu kursların bazılarının özellikle işe yaradığına inanıyorum. İsteyenler böyle de yol alabilir. Bunun yanı sıra bizler de her muayenede konuşuyor, istekli olan kadına bunu başarabileceğini söylüyoruz.
Tabii ki psikolog değiliz ve çok korkuyorsa yapmamasının daha iyi olabileceğini de belirtiyoruz.

Bu durumda iki doğum arasının ne kadar olması gerekiyor?

Minimum iki yıl ve üzeri olması görüşünü savunan bir yayın okudum. Beş yıl ve üzeri olması gerektiğini söyleyen de var. Ancak ilk ameliyat yerinin iyileşmesi için iki yıla ihtiyaç olduğu kesin. İki doğum arasının üç yıldan fazla olmasında bence fayda var. 

Sezaryen sonrası normal doğumda epidural yönteminden faydalanmak mümkün mü?
İlk deneyimlerinde bunu kabul etmedim, her şeyin tamamen doğal olmasını, her şeyi izleyebilmeyi istedim. Ancak son yıllarda bazen epidural anestezi (ağrısız doğum) yöntemini de kullandığımız oluyor. Ancak epidural anestezi, doğum sürecini biraz uzatabiliyor. Zaten endişeli bir bekleyiş içinde olduğumuz için bu uzama gerginlik yaratabiliyor. Bu nedenle mümkün olduğunca epidural anesteziyi kullanmak istemiyorum ancak karşı da değilim.

SSVD yapan hastalarınızın doğumdan sonraki geri bildirimleri nasıl oluyor?
Çok iyi hissediyorlar, çok mutlu oluyorlar. Tabii ki her normal doğum sonrası oluşabilecek bazı sıkıntılar, komplikasyonlar ile karşılaşılabiliyor ama bunların çoğu çözülebilen durumlar.

Bir hekim olarak doğum yöntemi seçimine nasıl bakıyorsunuz?

Doğumun bu kadar gündemde olması çok yeni… Çocukluğumda bir kadın doğum yapar ve gelirdi. Nasıl yaptığı, neler yaşadığı ortalıkta konuşulmazdı ve genellikle normal doğum yapmış olurdu. O yıllarda iletişim bu kadar yaygın değildi, insanların başına bir şey gelse bile toplum bunu sorgulayacak bilinç ve kültürde değildi. Şimdi her şey sorgulanıyor ve bilinçli yapılıyor. Tabii 30-40 yıl öncesi gibi olsun demiyorum ama doğumu kadın vücuduna verilmiş yeteneklerden biri olarak kabul ediyorum. Bu nedenle normal doğuma mümkün olduğu kadar engel olmamak gerekiyor. Kadın vücudu bunu yapabiliyorsa biz ona yardım edelim. Yoluna bir engel çıktığında çözebiliyorsak çözelim, çözemiyorsak gereken tedbiri alalım. Engel yok ama hasta hazır değilse zorlamayalım. Neticede sezaryen imkanları da artık eskisi gibi değil, anestezi teknikleri daha gelişmiş, iyileşme daha hızlı, kullanılan materyaller daha iyi.

Bebek açısından neler değişiyor?

Normal doğumda hormonların ve vücudun bazı salgılarının değişmesi ile doğum tetikleniyor. Bu beş dakikalık bir süreç değil, bazen günler sürüyor ve bebek bu sırada dış ortama hazırlanıyor. Akciğerde dış ortamda nefes almasını sağlayan maddelerin seviyesi artıyor. Ve doğum kanalından çıkarken bebek bir basınca maruz kalıyor, akciğerlerindeki sıvı atılıyor. Başarılı bir normal doğumdan sonra yoğun bakım ihtimali azalıyor, çocuk da bir şeyi başarmış oluyor. Sezaryende ise bebek 38’inci hafta öncesi alındıysa olgunlaşmasını tamamlamamış olabiliyor. Hiçbir zorluğa maruz kalmadan çıktığı için akciğerlerinde belli bir miktar sıvı kalabiliyor. Yoğun bakım ve kuvöz ihtiyacı olabiliyor. Bazı görüşlere göre alerjik olaylarda artışlarla ilişkilendiriliyor. Ancak bebek için iyi yanları da var. İri bir bebek ise travmatize olmadan doğuyor ya da pozisyonu bozuksa bebek için hayat kurtarıcı oluyor. SSVD’de normal doğabilecekken sezaryen yöntemi ile doğan bebeklerden bahsediyoruz.Sezaryen ile çocuk sahibi olmuş kadınlar neden artık normal doğum yapmak istiyor?
İnternet kullanımının yaygınlaşması ve sosyal ağlar sayesinde artık bir yerde bir gelişme olduğunda herkes bundan haberdar olabiliyor. Sezaryen sonrası vajinal doğum da bu şekilde duyuldu ve kadınlar “Aaa, mümkünmüş” demeye başladılar. Hele ki ilk doğumunu gönülsüz olarak sezaryen ile yapmışsa, normal doğum için doğru ya da yanlış bir engelle karşılaşmışsa ikinci doğumunu normal yolla yapmak istiyor. Bazı kadınlarda normal doğum yapamamanın getirdiği bir mahcubiyet oluyor, ikincide bir engelle karşılaşmak istemiyorlar. Her zaman mantıklı bir nedeni olması da gerekmiyor. Vajinal yolla doğum yapmak ve kadın olduğunu hissetmek, doğalarında olan bir şeyi gerçekleştirmek istediklerini belirtiyorlar. Benim gözlemim normal doğum yapmanın hem kendi sağlığı hem de bebek için daha iyi olacağını düşünen kadın sayısında artış olduğu yönünde… Bu talebin artışı aynı zamanda geçmişte çok fazla sayıda kadının sezaryen ile doğum yapmasına karşı oluşmuş bir tepki… Sonuçta bir talep var ve bu da bizi kalıplaşmış uygulamalarımızdan uzaklaşmaya itiyor. 

Size böyle bir talep ilk ne zaman geldi?

Çok ilginç ama 15 yıl oldu. Anadolu’da ve İstanbul’un doğurganlık oranı yüksek ilçelerinde uzun yıllar yoğun olarak çalıştım ve birkaç kez tesadüfen eski sezaryenlileri normal yolla doğurtmak zorunda kaldım. Hastanın ilk doğumu sezaryen ve ikinci hamileliğinin son günlerinde sancıları başlıyor ancak sezaryene girmemek için bilerek gelmiyor. Sancılar öyle artmış oluyor ki geldiğinde normal doğurtmanın daha iyi olacağını biliyorsunuz. Böyle birkaç hastadan sonra baktık ki bu mümkün… Sonrasında kendi çabamla SSVD’nin dünyadaki uygulanışını ve bilimsel yayınları takip etmeye, okumaya ve öğrenmeye başladım. Deneyimledikçe güvenim de arttı, korktuğumuz kadar kötü olmadığını anladım ve kendi kurallarımı oluşturarak ben de uygulamaya başladım. İlk yıllarda kurallarım daha koruyucuydu ve oranım yüzde 30 civarındaydı. Bugün ise bunu talep eden hamilelerin yüzde 40-50’sinde SSVD uyguluyorum. Yani her iki sezaryenliden biri normal doğum yapabiliyor. Bu taleple gelmiş bir hamileyi değerlendiriyorum ve normal doğurma hakkında elimden geldiğince saygılı davranıyorum.