Suni sancı mı sezaryen mi?

Doğum yaklaştı, şimdi doğum şekline karar verme zamanı...

Suni sancı mı sezaryen mi?

Son zamanlarda, gidişatta bir problem olmadığı halde, normal doğum isteyen bir anne adayı suni sancıdansa sezaryen doğuma yönlendirilebiliyor. Bu doğru bir
yaklaşım mı?
Doğumu tetiklemek veya hızlandırmak yerine, sezaryen tercih eden anneler olabiliyor. Ancak bu kararın korkularla değil, yeterli bilgilendirilme sonucu bilinçli seçimlerle olmasını savunuyorum. Çünkü her ikisinin de kendine göre yan etki ve riskleri kaçınılmaz olacaktır. 

Suni sancı ve epidural uygulamaları, doğal doğuma giriyor mu?
İndüksiyon ve epidural uygulandığında bebek vajinal yoldan çıksa bile artık kesinlikle doğal doğumdan çıkılmıştır. Yurt dışındaki birçok kurum bu doğumların istatistiklerini normal
doğum istatistiklerinden ayırmakta. Bu doğumlarda birçok hormon salgılanamıyor. Bunların başında sevgi hormonu olarak da bilinen doğal oksitosin ve bağlanmayı arttıran endorfinler geliyor. Ayrıca epidural analjezi yönetimi iyi yapılmazsa anne yatağa bağlı kalabiliyor ve doğumda vakumla bebeğin çekilme oranları artabiliyor. Bunlar çoğu zaman masum ve çok
nadir görülen olaylar gibi anlatılsa da, gerçekler böyle değil. Ve tüm bunların sonunda, hala sezaryen oranı en az yüzde 50 seviyesi gibi yüksek bir değerde olacaktır. 

Peki sonuç olarak ne yapalım ve nasıl karar verelim?
Öncelikle tıbbi sebepleri sorgulayalım ve gerçek tıbbi sebep olmadan doğumun kendiliğinden başlamasını bekleyelim. Bu durum, bebeğin gerçekten hazır olduğunun tek ama tek kanıtı. Doğuma hazırlanalım. Doğuma hazırlık konusunda bu konuda uluslararası sertifikalı eğitim almış eğitmenleri tercih edelim. Bu eğitimlerde ilaç dışı rahatlatıcı teknikleri öğrenirken, tıbbi müdahaleler ve öneriler karşısında nasıl tercih yapabileceğimizi de sorgulayalım. Sunulan riskleri araştıralım. Bazen size risk olarak sunulanların aslında çok da yüksek olmadığını görünce şaşıracaksınız. Tüm bunların sonunda doğumun gerçekten başlatılması gerekiyorsa, indüksiyon veya sezaryen kararını anne, baba ve doktor üçlüsünün ortak kararı ile verelim. Yani sorumluluk alalım. İşte bunları yaptığınızda bizim ‘keşkesiz doğum’ olarak tanımladığımız yeni bir doğum felsefesi ile karşılaşacaksınız. Bu sayede doğum şekliniz ne olursa olsun, bilinçle verdiğiniz kararların sorumluluğunu alacak ve bebeğinizi doğumda coşku ile karşılayacaksınız. Doğum sonrasında da keşkesiz bir emzirme dönemi ile buluşacaksınız. Yazı: Filiz Şeref

Endişeniz yok, kararınız net, kafaya koydunuz; normal doğum yapacaksınız. Günler geçiyor, karnınız büyüyor, 40 hafta dolup, bitiyor, bekliyor bekliyorsunuz... Ama minik kuzunuz gelmemekte ısrarcı. Ve artık doğum yapmanız gerekiyor. Peki şimdi ne olacak? Doktorunuz iki seçenek sunuyor; ya suni sancı ya sezaryen? Nasıl bir karar vereceksiniz peki?

Doğal doğuma inandığınız ve her şeyi akışına bırakarak normal doğum yapmak istediğiniz halde, şartlar sizi sezaryen ya da suni sancı seçeneklerine yönlendirdiğinde, karar vermek
için çok kısa zamanınız olabilir ve ne yapacağınızı bilemeyebilirsiniz... Böyle bir ihtimale karşı, suni sancı nedir, ne değildir, ne zaman uygulanabilir, riskleri neler bilmenizde fayda var. Doğum Eğitmeni Op. Dr. Hakan Çoker, iki yöntemin de kendine göre riskleri olduğunu söylüyor. Ve bebeğin tehlikede olduğunu gösteren kesin bulgular olmadığı müddetçe, gerek
indüksiyon (suni sancı) gerekse sezaryen kararı için çok acele edilmemesi gerektiğini vurguluyor.

Suni sancı dediğimiz şey tam olarak nedir?
Suni sancı bir halk deyimi aslında. Doğumu başlatmak veya kasılmaları arttırmak için kullanılıyor. Tıp dilinde ise doğum indüksiyonu olarak geçiyor. Suni sancı için birkaç çeşit ilaç kullanılıyor. Bunlardan bazıları jel veya tablet formunda oluyor ve rahim ağzının arkasına yerleştiriliyor. Ama suni sancı denilince genellikle, serumla damar içine verilebilen ampul şeklinde (yapay oksitosin) ilaçlar kastediliyor. Amaç, özellikle doğumun başında rahim ağzını yumuşatmak ve doğuma hazırlamak. Rahmin kasılmasını sağlayan oksitosin hormonu,
beyinden aralıklı olarak salınıyor. Bu sayede anne ve bebek kasılma aralarında dinlenebiliyorlar. Aynı zamanda sevgi hormonu olarak da adlandırılan ve beyinden salgılanan bu hormon, sentetik olarak üretilmiş ve piyasaya da sunulmuştur. Ancak aynı etkiyi gösterebilmesi için kana çok daha yüksek miktarda verilmek zorunda kalınıyor ve kan-beyin bariyerini
geçmediği için kasılma yaratmanın dışında doğal oksitosinin avantajlarına sahip olmuyor. Burada bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Halk arasında böyle bilinse bile suni sancı doğum için çok negatif bir kelime ve anneleri kesinlikle korkutuyor. Oysa çoğu zaman normal doğumdan çok da farklı olmayabiliyor. Bu yüzden ben suni sancı değil, indüksiyon
kelimesini kullanıyorum. 

Hangi durumlarda suni sancı tercih edilmeli?
Doğumun başlatılması ve/veya hızlandırılması amacıyla bu ilaçtan özel koşullarda faydalanılabiliyor. Her girişimin yan etkileri, avantajları ve dezavantajları bulunuyor. Bu yüzden bu etkiler konusunda aileye gerekli bilgi önceden verilmeli. İndüksiyonun gerekli olduğu durumlar arasında; beklenen doğum gününün iki hafta geçmesi, suyun azalması, doğum başlamadan su kesesinin açılması ve doğumun belli bir sürede başlamaması, anneye ait bazı hastalıklar sayılabilir.

Suni sancı ve sezaryen seçenekleri sunulduğunda anne adayının karar verme aşamasında neleri dikkate alması gerekiyor?
Maalesef gerek sezaryen kararı gerekse indüksiyon, gereken sayılardan çok daha fazla durumda annelere öneriliyor ve anneler de kabul ediyor. Ancak bebeğin tehlikede olduğunu gösteren kesin bulgular olmadığı müddetçe gerek indüksiyon gerekse sezaryen kararı için çok acele edilmemeli. Çünkü her ikisinin de kendine göre birçok yan etkisi var. Bazı
kesin bulgularda indüksiyon ile doğumun başlatılması gerekebiliyor. Örneğin suyun tamamen azalması, gebeliğin 42 haftayı geçmesi, annede yüksek tansiyon, bebekte ileri derece gelişim geriliği bunlar arasında sayılabilir. Bu durumda hangisi doğrudur? İndüksiyon ile doğumu başlatmak mı, yoksa planlı sezaryen mi? Belki 5-10 yıl önce olsa kesinlikle indüksiyon
derdim ancak günümüzde bu kararı anneye bırakmanın çok daha uygun olduğunu düşünüyorum. Çünkü her iki müdahale de masum değil ve kendine göre riskler taşıyor. Ailelere bu konuda çok açık bilgiler verilmesini ve ailenin sorumluluk alarak tercih yapmasını savunuyorum.

Peki suni sancının riskleri neler? Suni sancı ile doğum yapmanın anneye ve bebeğe olumsuz etkileri var mı?
İndüksiyon çok dikkatli kullanılmalı. Çünkü rahmin nasıl cevap vereceğini asla bilemezsiniz. Yapılan müdahale, mükemmel işleyen bir fizyolojik beden fonksiyonunun dışarıdan
verilen bir ilaçla taklit edilmeye çalışılması. Doğru koşullarda ve dozlarda uygulamaz ve bebeği iyi takip etmezseniz yan etkileriyle karşılaşmanız kaçınılmaz olacak. Rahim ağzı tam olgunlaşmadan uygularsanız çok uzun süre ve yüksek dozlarda vermek zorunda kalabilirsiniz. Doğal doğumu taklit edecek şekilde rahme uygun dinlenme süreleri vermez ve çok yüksek doz kullanırsanız bebeğin daha az oksijen almasına ve kalp sesinin bozulmasına neden olabilirsiniz. Takibini iyi yapmazsanız çok daha ciddi sonuçlarla da karşılaşabilirsiniz.
İşte bu tür yan etkilerden dolayı da indüksiyon takılanlarda sezaryen oranları yükselmekte. Ayrıca, son yıllarda yapay oksitosin ile indüksiyonun, bebekler üzerindeki uzun dönemli
davranışsal etkileri de tartışılmaya başlandı. Çünkü yüksek yapay oksitosin verilmesi bebeğin kan dolaşımına da geçiyor ve onun doğal oksitosin reseptörlerini etkileyebiliyor. İndüksiyon ile sosyal davranış bozuklukları ve özellikle otizm arasındaki ilişkiler de sorgulanmakta. Ancak henüz elimizde kanıta dayalı tıp kurallarına uygun çalışmalar yok.

Suni sancı ile daha fazla ağrı hissedildiği doğru mu?
İndüksiyon, damar yolundan serum ile verilmek zorunda. Sürekli ve şiddetli kasılma riski nedeniyle bebek kalp sesleri bozulabileceğinden daha sık, hatta sürekli kalp atışları takip
ediliyor. Bu da gebenin yatağa bağlı olmasına ve hareket özgürlüğünün kısıtlanmasına neden oluyor. Oysa hareket özgürlüğü hem annenin kasılmalarını daha rahat geçirmesi hem de bebeğin yerçekimini de kullanarak doğum kanalındaki dönüşlerini kolay yapabilmesi için vazgeçilmez bir şey. Bunun yanında yapay oksitosin, kan beyin bariyerini geçmediği için
doğal oksitosinin avantajlarını taşımıyor. Bu sebeplerden dolayı annelerin kasılmaları daha fazla ağrı olarak hissettiğini söyleyebiliriz. Ancak bu durum bazı yardımcı tekniklerle önlenebiliyor. İndüksiyon takılan anneler yatağa bağlı kalmak zorunda değiller. Eğer doğum öncesinde gevşeme ve ilaç dışı rahatlatıcı teknikleri iyi öğrenirlerse, indüksiyona rağmen bu kasılmaları rahat karşılayabilirler. Bir de doğum boyunca onlara birebir destek olacak bir ebe veya doula ile çalışırlarsa indüksiyonla doğum, doğal doğumdan çok da farklı olmayabilir. Biz de indüksiyon yöntemini zaman zaman kullanıyoruz ancak hiçbir anne kasılmaları dayanılmaz sancılar olarak tarif etmiyor. 

Suni sancı ve epidural birlikte uygulanabiliyor mu?
İndüksiyon uygulanan anneler her zaman epidural analjezi ile kasılmaları hissetmeyecekleri bir doğum yardımını tercih edebilirler. Zaten epidural analjezi ile doğum yapmak isteyen annelerin birçoğuna indüksiyon kaçınılmaz olarak uygulanıyor. Çünkü epidural analjezi doğumun doğal hormonlarındaki işleyişini bozuyor. Yani indüksiyon ve epidural analjezi kardeş gibiler. Biri diğeri olmadan pek yapılamıyor. Ancak bu uygulama doğuma bir yardım gibi sunulsa bile yan etkileri olduğu da unutulmamalı.