5 yıldızlı değil, bin yıldızlı bir yaz planı!

Yaz tatilinizi planlamaya başladınız mı? Bu yaz çocuğunuzla dondurma kuyruğundan, mini diskonun gürültülü şarkılarından uzakta, plastik oyuncaklara dokunmadan, araba seslerini işitmeden beş yıldız konforundan(!) çok daha farklı ama çok daha ‘doğal’ bir tatil geçirebilirsiniz.

5 yıldızlı değil, bin yıldızlı bir yaz planı!

Yazı: Burçin Öztınaz

Geçtiğimiz yaz birkaç arkadaşım Dedetepe Çiftliği Ekolojik Çocuk Kampı’nda yaşadıklarını gözlerinin içi parlayarak anlattığından "Bunu mutlaka tekrar yapacağız, sen de yapmalısın" dediğinden beri aklımdaydı şu kamp meselesi... Yumurta kapıya dayanmadan araştırmaya koyulayım dedim ve www.kampagidelimmibaba.com’a tıkladım. ‘Gittik-gideceğiz’ başlıklarında epey bir vakit geçirdikten sonra sitenin ve tabii bu organizasyonun mimarı Alpay Oğuş’a ulaştım ve sorularımı sıraladım...
‘Kampa Gidelim mi Baba (KGB)’nın hikayesini anlatır mısınız?
Oğlumuz bir yaşına geldiğinde sosyalleşmesi adına yuvalara göndermek istemiyorduk. Bunun yerine internet üzerinde oyun grupları kurmayı amaçlayan bir site kurduk: benimleoynarmisinanne.com. KGB, aslında bunun devamı. Eşim Ayça Oğuş ile biz senelerden beri doğa sporlarına meraklıyız ve tecrübeliyiz. Oğlumuz da doğduğundan beri kamplarda tatil yapar ve çadırda kalmayı çok seviyor. Bu duyguyu besleyecek çok çalışma yaptık. Ama bir süre sonra kamp arkadaşları eksikliği çekmeye başladık. Aslında bu eksikliğin farkındaydık ama çevremizdeki aileleri bir türlü ikna edemiyorduk. Mümkün değil bu kadar kalabalık bir şehirde çocuğu ile bu maceraları yaşamak isteyecek tek aile biz olamazdık. Onlara en kolay internet üzerinden ulaşabileceğimizi düşünüp KGB sitesini kurduk.  Gerçekten de hayal ettiğimizden çok daha fazla maceraperest aile varmış. Çok hızlı büyüdü ve sanırım artık formunu buldu.
Sitede neler var?
Doğayı seven ve ona iyi bakan, onu anlayan çocuklar yetiştirmek isteyenlerin buluştuğu, bilgi ve tecrübelerini paylaştıkları bir sosyal paylaşım sitesi. 
Ne zamandan beri kampçılık buluşmaları organize ediyorsunuz?
Doğa sporları yapmaya başladığınız andan itibaren aslında bu organizasyonun ve paylaşımın içindesiniz demektir. Her zaman işleri yolundan çıkaracak şeyler olur ve siz onları tekrar yoluna koyarsınız. Yoluna koyamıyorsanız, ona uyarsınız. Biz 1998 yılından beri değişik sıra dışı sporlar ile ilgileniyor ve birikimimize katkıda bulunuyoruz.
Kamp yapmanın yıldızları
Çocuğunuzla kamp yapma fikri ilk başta gözünüzü korkutsa bile emin olun kamp ruhu ona iyi gelecek. Hatta evde yemek yemesi için peşinden koştuğunuz çocuk dünyanın en itibarlı çocuğuna dönüşebilir, evde oyuncaklarının yüzüne bile bakmayan çocuğunuz doğada bulduğu oyuncakları en değerli hazinesi gibi sahiplenebilir. Siz, üşüyor mu diye endişelenmeyi bir kenara bırakabilirseniz o, yıldızların altında huzurlu bir uyku çekebilir! “İlk önce aileler çevredeki uyarıcıların azlığı sebebi ile doğanın düzenine uyum sağlayarak daha olumlu ruhsal düzeye yaklaşıyorlar. Bu durum kampın tüm katılımcılarında eşitleniyor” diyor Alpay Oğuş ve ekliyor: “Yemek paylaşmaları, kamp ateşi hazırlıkları, meyve toplamalar, çevreyi keşif gibi herkesin yapacağı birçok iş var. Evlerde zor olan birçok iş burada çok kolay halloluyor. Mutlu olan çocuk gerçekten her şeye meraklı, katılımcı, istekli oluyor. Özellikle konfor alanları dışında olan çocuklar yemek yemek gibi rutin günlük işler için aslında ne kadar çok emek harcandığını bunun için yardım etmeyi ve beklemeyi, paylaşmayı tekrar fark ediyor. Babası ile odun toplamaya gidiyor, annesi ile çorba karıştırıyor. Çünkü kamp işleri bunlar. Evimizde bizi uzaklaştıran araçlar burada yok. Çocuklar da bundan hiç şikayetçi değil. Aileler hiç değil. Çocuklar bu sebeple soruyor ‘neden eve dönüyoruz, biraz daha kalalım’ diye!”
Çocuk ve kamp kelimeleri sizce neden bir araya gelmeli?
Doğa sporlarının insanın doğa ve çevre algısını köklü biçimde değiştirdiğine inanıyoruz. Bu algı o kadar önemli ki çocuğumuzun hayatın gidişinde vereceği kararları, dostlarını tüm yaşamsal seçimini etkileyeceğini biliyoruz. Anne ve babası olarak biz bunu geç yaşlarda keşfettik ama ona bu konuda kılavuzluk edebiliriz. Sonrasında oğlumuz bunu devam ettirir, ya da ettirmez bilinmez, ama çocuğumuzu parçası olduğumuz doğanın katkılarından mahrum etmememiz gerekiyor.
Kamp yerlerini nasıl belirliyorsunuz?
Biz eşimle birçok ortam deneyimine sahibiz. Eksi 20 derecede kar fırtınasında bile çadırda konakladık. Zor oluyor ama oluyor. Sonrasında anlatırken ya da hatırlarken de keyifli. KGB aktiviteleri şu anda katılımcıların tecrübesini kriter alarak belirleniyor. Zor şartları gerektiren durumlar için duyurularımızı ona göre yapıyoruz. Kendini hazır hisseden aile katılıyor. Burada deneyimlerimizi muhakkak sitede paylaşıyoruz. Bu çok önemli. Böylelikle katılım için kafasında şüphe olan aile kendi katkısını elde edebiliyor. Amacımız bu zorluk derecelerini iyi algılatıp her ailenin kendi otokontrol mekanizmasını işleterek değişik zorluk derecelerinde kamplar, aktiviteler yapabilmek. Çünkü çadırımızı kurmak isteyeceğimiz o kadar güzel yerler var ki bu ülkede. Gitmekle bitmez!
Kampçılar için bir hazırlık listesi verebilir misiniz?
Aileleri malzeme satın almak zorunda bırakmamaya çalışıyoruz. Ama istekli aileler zaten kısa sürede malzeme eksiklerini tespit ediyor. Genel kural olarak çadır, tulum, mat, ayakkabı, çanta, yiyecek, ilkyardım malzemeleri, ateş ve yemek pişirme ekipmanları, yedekli giysiler, fener ve bunlar türünde temel malzemeler bizi bir sonraki güne sağlıkla taşır. ‘Ne olmamalı?’ sorusuna gelince... Biz kamplarda elektronik ya da değil oyuncaklar olmasın istiyoruz. Çocuğunuzun sıkılacağını düşünseniz, sorun çıkaracağını bilseniz bile bu oyuncakları bilerek evde unutun, diyoruz. Çocuk için sıkılmak da önemli bir duygu. Bunu keşfediyor ve hemen arkasından ortamın enerjisi ile dengeleniyor. Bu konuda olumlu çok geri bildirim aldık. Gözlemlerimiz de bu yönde zaten.  
Yeme-içme, sağlık gibi konularda yaşanabilen problemlerle nasıl başa çıkıyorsunuz?
Kalabalık ve ne yapacağını bilmeyen bir topluluk ile ömründe ilk defa çadırda kalacak belki de onlarca insanla bir yeşillik yanında duruyor ve ‘burası bu gece evimiz’ diyorsunuz. Hava yağabilir. Çocuklardan biri kaza geçirebilir. Üşüyebilirsiniz. Kamp ateşi yanmayabilir. Özellikle gece olduktan sonra dönüş yollarını bulmak çok zordur. Bunaçok zorunda kalmadıkça izin vermiyoruz. Ama önceden attığımız bilgilendirme yazıları ve kendi akıl ettikleri şeylerle aileler o kadar hazırlıklı geliyor ki beş gün bilekalırsınız orada. Aksilik olmayacak gibi bir garantiyi kimse veremez. Ama hep beraber yardımlaşarak sorunların altından kalkıyoruz. Pek bir sorun da olmadı.
En çok karşılaşılan problem ne?
Üşümek. Evet, gece hava 5-7 derece bile olsa psikolojik olarak zihin konfor alanında olmadığından özellikle anneler gece kendileri üşüyor. Çocuklar da üşüyecek zannediyor ve ‘bizim çocuk üzerindeki örtüleri attı tüm gece beni uyutmadı’ diyor. Oysa çocuk üşümüyor. Bu yaz kamplara herkesin çadır içi derecesi getirmesini isteyeceğiz. Belki bu psikolojiye olumlu katkısı olur.Sonbahar kampımızda 2.5aylık Üzüm bebek, eksi beş derece soğukta çadırda kaldı yaylada. Annesi tecrübeli ve rahat olunca çocuk da rahat oluyor. 

"Büyü olmalı"

Banu Aldemir, İngilizce Öğretmeni
Geçtiğimiz yaz oğlum Yankı'yla birlikte Dedetepe Ekolojik Yaz Kampına katıldık. Doğrusu oraya varıncaya kadar bizi nasıl bir deneyimin beklediğini biz de bilmiyorduk. Vejetaryen mutfağı, buz gibi suyu  ve sıcağı görünce beni boşverin ama Yankı’nın vereceği uyumsuzluk ve mutsuzluk nidalarını nasıl bastıracağımı düşünmeye başlamıştım. Üçüncü günün sonunda günlüğüme yazdığım cümle ‘ Bir büyü falan olmalı bu huzuru yaşatan tam olarak ne ki?’ oldu. Kampın son günü ise Yankı ve benim için biraz sessiz biraz yaşlı ve bir o kadar da hüzünlü oldu. Bu yıl ki tarihler açıklandığındaysa ‘Anne gidemeyeceğimizi söylemeyeceksin herhalde’ siteminden de anlayacağınız gibi mutlaka yaşanması gereken bir deneyim olduğu aşikar sanırım. Ağaçlara taşıdığımız sularla, gece yürüyüşlerimizle, hamam sefalarımızla, kamp ateşimizle, birbirinden eğlenceli el işi etkinliklerimizle harika bir altı gün geçirdik biz. Bu yıl da 21 Temmuz’u iple çekiyoruz.Kamp günlerindeki çocuk aktiviteleri neler?
Kampçılık aslında çok büyülü bir eylem. Hiç bilmediğiniz bir yerde evim diye karar verdiğiniz bir alanı kısa süreliğine kullanmaya başlıyorsunuz. Bu zaten başlı başına bir aktivite. Çocukların değişik yaşlarda olması çok önemli.  Birbirlerine bu kısa sürede bile çok şey aktarıyorlar. Küçükler büyükleri dikkatle izlerken büyükler de kendi ilgi alanlarında işler yapıyor. İki günlük bir hafta sonu hiçbir çocuğa yetmiyor diyebilirim. Buna ek olarak biz de, şehirde alışkanlığımız olan aşırı kontrol mekanizmalarımızı biraz kapatıp, çocukların ormanlar ya da dereler içinde, çamurlar içinde keşiflerine fırsat yaratmaya çalışıyoruz. Çoğunlukla keşifleri tamamlayamadan kampın süresi bitiyor zaten. Tabii tüm çocuklar neden döndüğümüzü anlamıyor. ‘Niye daha fazla kalmıyoruz?’ diyorlar. Onların şehirde dönmeleri gereken bir işleri yok çünkü!
Çadırda mı kalınıyor, farklı alternatifler de var mı?
Çadırı çok seviyoruz. Çoğunlukla farklı alternatifler bizim ilgi alanımıza girmiyor. Bunları aileler zaten kendileri keşfedebilir. Bizim amacımız çadırımızı sırtımıza atıp hiçbir yapının olmadığı, sadece ağaçların ve rüzgarın olduğu yerlerde konaklamak. Ama yazın ekolojik çiftlik kampları yapıyoruz. Onlarda bazı yapılar var. Ama doğal malzeme yapıları bunlar. Duygusu farklı değil yani.
Kamp programları sadece yaz aylarında mı yapılıyor?
Yaz ayları daha fazla oluyor. Sebebi tecrübe. İlk defa sonbaharda yağışlı ve bol sisli kamplar, günlük aktiviteler yaptık. Bu kampların hazırlığı ve sorunları farklı oluyor, tecrübe istiyor. Bu sebeple tecrübeli aileler arttıkça sonbahar ve kış kamplarıda yapmayı hayal ediyoruz. Şimdilik yaz ağırlıkta.