Mazeretim var asabiyim ben!

Öfke, çocukluk çağında tüm yaş gruplarında görülüyor. Ancak 2-4 yaş dönemi, öfke nöbetlerinin en sık ve yoğun görüldüğü zaman...

Mazeretim var asabiyim ben!

Yazı: İpek Koşan

Sinirli birini gördüğünüzde onu yatıştırmak için konuşabilir, tavsiyelerde bulunabilirsiniz. Peki ya başını yerlere vuran küçük bir çocuk gördüğünüzde ne yaparsınız? Kendine ya da arkadaşlarına zarar veren, öfkesinden ağlama krizlerine giren çocukları duymuşsunuzdur. Bazen olayın ciddiyetini, ancak böyle bir durumun içine düştüğümüzde fark edebiliyoruz. İşte bu yüzden, sonucu saldırganlığa kadar gidebilen bu konuyu detaylıca ele aldık ve Acıbadem Kadıköy Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Emel Bellibaş’a danıştık. Bakın neler öğrendik...

Tıpkı biz yetişkinler gibi, çocuklar da istemedikleri durumlar karşısında öfkelenebiliyor. Bunun nedenlerinden biri onlardan uymasını beklediğimiz bazı kurallar. “Onlardan yerine getirmelerini istemediğimiz sorumlulukları belirtiyoruz ve davranışlarını denetlemelerini bekliyoruz” diyen Psikiyatrist Emel Bellibaş şöyle devam ediyor: “Çocukların bu kural ve sorumluluk listesinde itiraz ettiği kısımlar olabilir. Kendi duygusal gereksinimlerini ön planda tutup onlara keyif verecek aktiviteleri tercih ederler. Çocuğun çevresindeki erişkinlerin, yaşıtlarının ya da duygusal ihtiyaçlarının zaman zaman gerilim yaratması kaçınılmaz olur. Bu durumda çocuk, doğal olarak öfkelenir. Değerlendirilmesi gereken şey ise, çocuğun öfkesinin miktarı, öfke nöbetleri sırasında sergilediği tavırların kendisine ya da başkalarına zarar verip vermediği ve bu nöbetlerin sıklığının günlük yaşantısını ne kadar etkilediği...”

ÇOCUKLAR DA ÖFKELENİR...
Psikiyatrist Emel Bellibaş öfkenin, yaşanmasının normal bir durum olduğunu söylüyor: “Birçok yetişkin bile öfkesini denetlemekte zorlanırken, küçük bir çocuktan öfkesini denetlemesini beklemek güç olur. Küçük bir çocuk öfkelendiğinde bağırıp çağırması, zaman zaman kendine ya da çevresindekilere vurması doğal bir davranış. Bu yaştaki bir çocuğun dikkatini başka bir olaya çekmek ya da öfkelendiği ortamdan uzaklaştırmak, öfkesinin azalması için yeterli olabilir. Alınan önlemlere rağmen çocuğun gerginliği sürüyor hatta artış gösteriyorsa, kendine ya da başkalarına zarar verme davranışı belirginse, bir aktiviteyle ilgilenmesi zorlaştıysa bu ‘öfke nöbeti’ olarak adlandırılıyor. Bu tarzda öfke nöbetleri sık sık ortaya çıkıyor, sosyal ilişkileri olumsuz olarak etkiliyorsa, ruhsal rahatsızlık bulgusu olarak değerlendiriliyor. 

Öfkesini kontrol edemeyen çocuğa nasıl yaklaşmalı?
Öfkesini kontrol edemeyen çocuk, altta yatan bir ruhsal rahatsızlık yoksa, bu kontrolsüzlüğü çevresindekilerden öğrenmiş oluyor. Anne ve babaların öfke denetimlerinin iyi olması, ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde serinkanlı davranıyor olmaları çocuğun öfkeyle baş etmesinde anahtar rol oynuyor. İşte yapılması gerekenler...

• Öfke nöbeti sırasında çocuğa yüksek sesle çıkışmak ya da onu sindirmeye çalışmak sıklıkla işe yaramaz. Çok küçük çocuklarda ılık bir duş aldırmak sakinleştirici etki yapar.
• Daha büyük çocuklarda onu öfkelendiren olayı dinlemek önemli. Sıklıkla yorum yapmak ya da kimin haklı kimin haksız olduğunu belirtmek gerekli değil.
• Çocuğun öfkesine biraz katlanmak, sonrasında dikkatini başka bir yere yönlendirmek iyi bir çözüm olabilir.
• Gün içinde çözümleyemediğimiz bir sorun varsa ya da kendimizi fiziksel olarak yorgun hissediyorsak öfke denetimimiz sorunlu olabilir. Çocuğun bunu hissedip öfkeli davranışlarını daha belirgin bir biçimde ortaya koyması bir çeşit ilgi çekme davranışı olarak yorumlanmalı. Hemen öfkeli davranış üzerine odaklanmak yerine birlikte yapabileceğiniz, dinlendirici bir aktiviteyle (kek yapmak, yürüyüşe çıkmak gibi) zaman geçirmek yararlı olabilir.

Çocuklarda öfke kontrolü ile ilgili sorunlar nasıl tedavi ediliyor?

Tedavi yöntemleri ruhsal rahatsızlığın türüne ve şiddetine göre farklılık gösteriyor. Örneğin kardeş kıskançlığı bozukluğunda oyun terapisi yapılabiliyor. Anne ve/veya babada öfke denetimiyle ilgili sorunlar mevcut ise aile görüşmeleri yapılarak uygun davranış yöntemleri belirleniyor. Diğer ruhsal hastalıklarda psikoterapi ve rahatsızlığın şiddetine göre ilaç tedavileri tercih ediliyor.

ONA NE SÖYLEMELİSİNİZ?
Öfke anında
“İstersen bana neler olduğunu anlatabilirsin.”
“Sakinleşmeye çalışalım birlikte.”
“Öfkeli olduğunu görebiliyorum, bu konuda ne yapabilirim?”

Öfke nöbeti geçtikten sonra
“Öfkeli olduğunda kendine zarar vermen ya da başkalarıyla tartışman bir yarar sağlamaz. Çevrendekileri senden uzaklaştırabilir. Daha çok konuşmaya çalışsan iyi olur.”

Söylemeyin!
“Saçmalıyorsun.”
“Bunda bu kadar öfkelenecek ne var?”
“Öfkelendiğinde deli gibi davranıyorsun!”
“Bu saçma sapan davranışlara bir son vermezsen...”

Olay şiddete giderse
Öfke ve şiddet birbirinden farklı iki kavram. Şiddet, öfkenin yıkıcı dışa vurumu olarak tanımlanıyor. Yani, çocuk, kendine/karşısındaki kişinin bedenine ya da duygularına zarar vermek için eyleme geçiyor. Fakat eğitim sayesinde çocuk toplumsal değerlere uygun şekilde hareket etmeyi öğrenebiliyor. Eğer çocuğunuzda  böyle bir sorun varsa ve sürekli devam  ediyorsa, bir uzmana başvurmalısınız. Çünkü altta psikiyatrik bir hastalık yatıyorsa, ilaç tedavisine başlanması gerekiyor. Uzmanlar, terapiden başarılı sonuç alınabilmesinde ailenin işbirliği, tedavinin gereklerinin yerine getirilmesi ve sabırlı olunmasının büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Bunları mutlaka yapın
• Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin. Sorunlarını mutlaka dinleyin. İçten ve samimi bir dil kullanın.
• Disiplin kurmaya çalışırken şiddete yer vermeyin.
• Beklentilerinizi çocuğunuzun ilgi ve ihtiyaçlarına göre şekillendirin.
• Sizi örnek aldığını unutmayın ve şiddet içeren tavır ve davranışlarda bulunmayın.2-4 YAŞA DİKKAT!
Öfke, çocukluk çağında tüm yaş gruplarında görülüyor. Ancak özerklik duygusunun geliştiği 2-4 yaş dönemi, öfke nöbetlerinin en sık ve yoğun görüldüğü dönem olarak tanımlanıyor. “Çocuğun bu yaş döneminde yapmak istediği çok şey var. Güç kazandığını, vücudu üzerinde kontrolü olduğunu hisseder. Canı isterse yemek yer, istemezse yemez. İstediği kıyafeti
giyer, tuvaletini istediği zaman istediği yere yapabilme gücünün de kendisinde olduğunu fark eder” diyen Psikiyatrist Emel Bellibaş, tüm bu özelliklerin, çocuğun anne-babasıyla çatışma alanlarını oluşturduğunu anlatıyor:

“Ebeveynler çocuklarını istedikleri gibi giydiremediklerini, saçlarını istedikleri ya da çocuklarına yakıştığını düşündükleri şekilde toplayamadıklarını görür, buna üzülür hatta bu duruma
öfkelenirler. Bu noktada bir güç savaşı da ortaya çıkar, her iki taraf ta giderek öfke kontrolünü elden bırakabilir. Peki bebekler ve çocuklar öfkesini nasıl belli ediyor? Bebekler öfkelendiğinde sıklıkla ağlıyor. Ayrıca kendilerini sıkma, ağlamanın uzun sürmesiyle katılma nöbetleri de görülebiliyor. Yaş büyüdükçe çocuk ağlamak yerine bağırmayı, dişlerini sıkmayı, kafasını yere vurmayı öfkesini göstermek için tercih edebiliyor. Bazı çocuklarda dudaklarını kemirme gibi tik benzeri davranışlar beliriyor. Çocuğun öfkelenmesiyle kendi saçlarını çekme, ellerini ısırma, eşyalara ve çevresindekilere zarar verme davranışları da ortaya çıkıyor.

PAYLAŞMA ZORUNLULUĞU ÖFKEYİ BESLİYOR
Psikiyatrist Emel Bellibaş:
“Çocuklar isteklerini ertelemekte zorluk çeker. Özellikle 2-4 yaş arasında çocuğun istekleri, beklentileri, kendi başına hareket etme motivasyonu artar. Ebeveynler ise bu sürekli hareketlilik, isteklerin artışı konusunda kendilerini çıkmazda hissedebilir, aşırı korumacı davranabilir. Çocuğun yetişmesi sırasında anneanne, dede gibi büyük ebeveynler daha da korumacı ve endişeli davranabilir. Böylece kendine güveni artmış, bir şeyler yapma, bazı işler becerebilme peşinde olan çocuğun birçok yönden kısıtlandığı görülür. Kısıtlandığını, sürekli
yönlendirildiğini gören çocukta öfke miktarı artar. Benzer şekilde çocuğun akranlarıyla ilişkiye girdiği, sosyalleşmeye başladığı bir dönem olarak okul öncesi yaş dönemi büyük
sosyal önem taşır. Çocuğun evde sadece kendisine ait olan eşyalar ya da hep kendiyle ilgilenmesine alışkın olduğu yetişkinler artık paylaşılmak durumundadır.” Anlayacağınız, tek
çocuklar paylaşmakta zorlanabilir, paylaşamama nedeniyle ortaya çıkacak öfke daha yoğun olabilir.

HASTALIK HABERCİSİ OLABİLİR
“Öfke denetimi ile ilgili sorunlar çeşitli ruhsal hastalıklarda görülebiliyor” diyen Psikiyatrist Emel Bellibaş, çocukluk çağı depresyonu, kaygı bozuklukları, kardeş kıskançlığı, yaygın
gelişimsel bozukluklar gibi ruhsal hastalıklarda sıklıkla öfke denetiminde bozukluk gözlendiğini söylüyor. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, davranış bozukluğu, karşıt olma karşı gelme bozukluğu gibi ruhsal hastalıklar çocukluk çağında fark edilip erken dönemde tedavi edilmesi büyük önem taşıyan hastalıklar. Bu rahatsızlıkların tanısında ise ilk bulgu sıklıkla öfkeli davranışlar, çocuğun öfke denetiminde bozukluk yaşaması oluyor...