40 yaşında 40 kilo vermek…

111 kilodan 71 kiloya düşen bir kadın... Elbette insan nasıl başardığını merak ediyor! Duygu Meltem Yalçınkaya’nın yaşadıkları, adeta ‘Hayat 40’ında başlar’ sözünü doğrular nitelikte...

40 yaşında 40 kilo vermek…

HAYATA DAHA ÇOK DOKUNMAK İSTİYORUM
Zamanla kendine de zaman ayırmayı öğrenmiş Yalçınkaya; artık oğluyla, eşiyle yürüyüşlere gidiyor, ailece daha çok zaman geçiriyorlar. İşinde daha aktif, daha pozitif, hayata çok daha farklı pencerelerden bakabiliyor. Şu anda 40 yaşında ve mesleğinin hayatını işgal etmesine artık izin vermeyeceğini kesin bir dille belirtiyor. “Artık hayata biraz daha fazla dokunmak istiyorum. Hayat işten ibaret değil, ruhen de beslenmek lazım. Aileme daha çok zaman ayırmayı düşünüyorum.”
Avrupa turnelerinde konferanslara katılıyor, burada da seyircilerine nasıl zayıfladığını anlatıyor; emlak programı yaparken güzellik sırları da eşlik ediyor artık sohbetlerine…

ARTIK HER ANIN FOTOĞRAFINI ÇEKİYORUM

Kim bilir kaçımız, yazılı ve görsel basın tarafından sürekli pompalanan ‘zayıf, çekici ve şık kadın’ imajına uyabilmek için beğendiğimiz ama ölçümüze uymayan bir kıyafete imrenerek bakmışızdır... Ve ne acıdır ki, bu, kadınlar için dünya modasına yön veren duayenlerin kadınlara psikolojik baskısıdır. Yalçınkaya da, eskiden bedenine göre kıyafet bulamamaktan yakınırken, şimdi istediği her kıyafete gönül rahatlığıyla sahip olmanın mutluluğunu yaşıyor. Artık yeni ve çok sevdiği bir tutkusu var; alışveriş yapmak. Seyahat etmeyi, yeni yerler görmeyi seviyor ve modayı yakından takip edebildiği için de çok sevinçli. En çok da moda başkentlerinden biri olan Milano cezbediyor onu. “Moda hayatıma yeni giren bir kavram, çünkü bedenim değişti, eskiden bu kadar çok alternatif bulamıyordum. Ameliyattan sonra kendime “Bundan sonra anı biriktireceğim” demiştim, şimdi artık anı biriktiriyorum. Her anın fotoğrafını çekiyorum, hayatımdaki ve bedenimdeki değişimleri de seviyorum. Şu anda hayata daha fazla tutunduğumu hissediyorum” diyor.

ÖNCE KADINLAR…
Artık müteahhitliğe de soyunan ve şu anda Türkiye’nin ilk bayan müteahhiti olarak kendi projesini yapan Yalçınkaya, bir eş ve anne olarak ‘Önce kadınlar” diyor ve sadece kadınlara tapu verme kararıyla Kuşadası Davutlar’da bir termal projesi inşa ediyor. Emlak işiyle ilgili olarak Avrupa turnelerine gidiyor seyircileriyle buluşmak için, çünkü kendisinden ev alanların çoğunu Avrupa’daki Türkler ve Türk yatırımcılar oluşturuyor. En büyük hayali ise İstanbul’da bir termal rezidans inşa etmek. 
Özetle “İsteyin, karar verin ve başarın” diyor Duygu Meltem Yalçınkaya. Onun hikayesi istenildiği zaman her şeyin başarılabileceğinin canlı kanıtı. Hangi yaşta, hangi pozisyonda olursanız olun, yılmayın, kabullenmeyin, beklemeyin, ertelemeyin. Kendinizle yüzleşin, hayallerinizin peşinden gidin; çünkü hepimiz çok iyi biliyoruz ki değişime kendimizden başlarsak dünyayı da değiştirebiliriz. 

Yazı: Gülru İncu

Onunki bir yeniden başlangıç hikayesi aslında, başlı başına bir değişim… Duygu Meltem Yalçınkaya bir eş, bir anne, mesleğinde başarılara imza atan biri ama her şeyden önce bir kadın. Bir gün geliyor ve hayatını değiştirme kararı alıyor. O da pek çok kadın gibi hayatın gülen yüzüne yeniden bakabilme cesaretini gösteren, bir kadının istediği zaman her şeyi başarabileceğini kanıtlayan biri.
23 yaşında ilk şirketini kurmuş. Bazı ulusal kanalların yurt dışı yayınlarında ‘Emlak Turu’ adlı programı sunan, 17 yıldır ticaretle uğraşan DMY Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yalçınkaya, bugüne kadar medya planlama, satın alma, organizasyon işleri yapmış. Televizyon hayatı dokuz sene önce başlamış. Şu anda da yapımcılık ve sunuculuk yapıyor. 

DOKUZ AYDA 40 KİLO
Dile kolay, dokuz ayda 40 kilo vermiş bir kadın var karşınızda. Zaten kendisi de hala olup bitene inanamıyor sanki; “Başlı başına bir değişim yaşadım, 52 beden giyen bir kadınken şu anda 38 beden giyiyorum; bu hayalimden bile öte” diyor. Artık kendini daha üretken, daha canlı hissediyor: “Aslında o 40 kilo bedenime yaptığım bir eziyetmiş. Kilo sorunu olan herkesin mutlaka yenmesini istiyorum.” 

VE DEĞİŞİM BAŞLIYOR
Yalçınkaya, önce bir ameliyat geçiriyor. Tüp mide sistemiyle midesi üçte bir küçültülüyor, üçte ikisine katlama sistemi yapılıyor. Tabii ki sadece bununla kalmıyor. Zamanla hayatına bazı hileler sokmayı da öğrenmiş; yemekten 20 dakika önce ya da 20 dakika sonra sıvı alıyor, böylece doygunluk sinyali daha çabuk beynine iletiliyor. 
Operasyon sonrası biraz diyetisyen desteği biraz da yeme alışkanlığını değiştirerek kendisi için ana kurallar belirlemiş. Dışarıdayken yanında mutlaka ara öğün taşımayı öğrenmiş. “Bazen çok acıkıyoruz ve önümüze gelen ilk şeye saldırıyoruz ama eğer çantanızda badem, fındık, kuru kayısı, meyveli yoğurt, ceviz ya da meyve bulundurursanız ani açlık atağının önüne geçebilirsiniz” diyor. Beslenme sırlarından biri de hepimizin çok sevdiği serpme kahvaltı tarzına ‘elveda’ demesi. “Ortadan yemek her zaman üç kap daha fazla tüketmek demek. Tabağıma yiyeceğim kadar alıyorum, psikolojik olarak gözüm de doyuyor.”

ŞİMDİ KENDİMİ YENİDEN TANITIYORUM
En çok da onu televizyondan tanıyan insanların artık onu tanıyamadığından dem vuruyor tatlı bir kırgınlık içinde; biraz dertli yani. “2000 bölüm yayın yapan, dünyaya 10 binlerce ev satmış, ülkeye 1 milyar euro para sokmuş biri olarak izleyicim beni tanımıyor, çünkü 40 kilo verdim ve şimdi sil baştan yeniden tanıtıyorum kendimi.”
Hani zaman zaman hepimiz bir yığın bahaneler zincirinin arkasına saklanırız ya, Yalçınkaya çok yoğun bir iş temposunun arasında bile kilo vermeye karar verince kendine zaman ayırmasını bilmiş, gerisi de deyim yerindeyse çorap söküğü gibi gelmiş. Üstelik karşınızdaki kadın şu anki haline gelmek için hiçbir estetik operasyona 
gerek duymamış.
Sandığınızın aksine egzersiz yapmak, onun hayatında birinci sırada değil ama kendi sözleriyle tepeden tırnağa mucize olarak nitelendirdiği bir zayıflama makinesinden faydalanmış. Bu noktada, el masajı ve termal suyun da zayıflamasına katkıda bulunduğunu anlatıyor.  

YAŞAMINIZ KÖKTEN DEĞİŞİRSE...
Önceden kendisinde hipoglisemi, polikistik over ve insülin direnci olduğunu ama kilo vermesiyle beraber artık hiçbirinin kalmadığını, sağlığına kavuştuğunu söyleyen Yalçınkaya, yaşamınız böylesine kökten değişirse sizin de değişeceğinizin altını çiziyor. “Hayatımdan 40 kilo yükü atmak daha zinde olmamı sağladı. Sekiz yaşında bir oğlum var. 40 kilo, düşünün, içimdeki ikinci bir çocuk gibi adeta…” derken başarısından duyduğu haklı gurur da gözlerine yansıyor. 
Peki, hayat bugüne kadar ona ne öğretti? “Hayat bana aceleci olmamayı, sabırlı olmayı, iş hayatından dolayı da sorumluluk sahibi olmayı öğretti” diyor ve ekliyor: “Kaybedecek şeyi olan insanlar her zaman vicdanlı davranır. Öfke ile kalkan zararla oturur sözü kulağıma küpe olmuştur. Ben de artık öfkemi törpülemeye çalışıyorum.”