Adab-ı Muaşeret
Merdivenden çıkarken kadın mı önde olmalı, erkek mi?
Topluluk içinde
Sinema, tiyatro ve konser salonu gibi
toplu mekanlara girerken yavaş ve düzgün
hareketlerle girmek, salonda doğru
oturmak, mısır ve çekirdek yiyerek ses
çıkarmamak gerekir.
Kalabalık caddelerde, birbirinin üstüne
doğru yürümemek için herkes kendi sağına
yönelmeli.
Yolda karşıdan gelenleri rahatsız edecek
şekilde süzmek görgüsüzce bir davranıştır.
Aynı şekilde, toplu yerlerde diğer kişilere
gözünü dikip bakmak da…
Cep telefonlarıyla yerli yersiz her
mekanda konuşmamak gerekiyor. Kimse
diğerinin özel hayatını dinlemeye mecbur
değildir!
Selamlaşma şekilleri ve sözleri çok
önemli. Örneğin büyükler küçüklere
“Merhaba”, “Nasılsınız?” gibi söze
başlayabilir; küçükler büyüklere böyle
hitap ederek söze girmemelidir.
Davette
Çağırılan yere gidip gidilmeyeceği
mutlaka bildirilmeli.
O gecenin önemine göre kıyafet
seçilmeli.
Kişinin kendi ekonomik durumunu
aşan bir armağan vermesi görgü dışı bir
davranış olur.
Daveti veren kişi, misafirlerine hiç
olmazsa 10 gün önceden bildirmelidir.
Çağrılı kişilerin birbirleriyle uyum
içinde olmasını gözetmek gerekir.
Kendi ekonomik durumunu aşan yemek
listesi hazırlamak hiç iyi etki yapmaz.
Ev sahibi, en iyi yaptığı yemekleri
seçerse akıllılık etmiş olur.
Sofraya özen göstermek misafirleri
önemsediğinizi ifade eder.
Ev sahipleri sade ama özenli giyinmeli,
misafirlerin hiçbirinden daha süslü
olmamalıdır.
Televizyonlardan öğrenilen bir yanlış
da yemekle ilgili programlarda görülüyor.
Yemekte ve sonrasında yemeği yapan
kişinin yemekleri tenkit ediliyor. Bu
bir yabancı formatta olabilir ama bizim
geleneğimizde nasıl olursa olsun, o yemeği
pişiren kişinin emeğine saygı gösterilir.
Trafikte
Direksiyondayken, sürekli sağa
sola geçerek ve önde vasıta varken
sürekli kornaya basarak öndeki sürücü
sinirlendirilmemeli.
İki şerit halinde giderken, üçüncü bir
şerit yaratmak üzere ötekileri iteklemek,
onları aptal yerine koymak olur.
Kılavuz
Geçmişten günümüze…
Adab-ı muaşeret kitaplarının başlıca kuralları
• Yemek masasında yiyecekler her zaman sağdan verilir.
• Peçete ile ağız silinmez sadece dudağa hafifçe değdirilir.
• Sofra takımı ve bardaklar üzerinde ruj izi bırakmamak
gerekiyor. Yemeğe oturmadan önce rujun fazlası bir peçete
ile alınmalı.
• Masadan yere düşen hiçbir şey alınmaz.
• Limon çatalla sıkılmaz, sağ elle sıkılırken sol el siper yapılır.
• Yemek esnasında bıçak-çatal ters V şeklinde olmalıdır. Arası
açık olarak paralel de olabilir.
• Sağdaki içecekler ve soldaki yiyecekler bize aittir.
• Beyaz şarap soğuk içilir.
• Tuzluk ve diğer istenen malzemeler elden ele verilmez.
Uzanılabilecek bir yere bırakılır.
• Yemeği tatmadan tuz atmak görgüsüzlüktür.
• Spagetti makarna ‘hüüp’ yapılmaz.
• Şerefe kadeh kaldırıldığında içki olmasa da katılmak gerekir.
Kadeh göğüs hizasında kaldırılır.
• Restoranda erkekler pardösülerini vestiyere bırakır. Bayanlar
yanına alabilir.
• Bahşiş, yemek çok beğenilmişse yüzde 10, normalde yüzde
beş olmalıdır.
• Tokalaşmak için önce kadın elini uzatmalıdır. Erkeğin önce
uzatması görgüsüzlüktür.
• İltifat alındığında fazla alçakgönüllü olmamalı ve iltifatın
gerekmediğini açıklamaya çalışmamalı. Basit bir ‘teşekkürler kelimesi, hem yeterli hem de kibarcadır.
• Düğünlerde kapıdan ilk girişte, gelin sağda damat solda
durmalıdır.Büyüklerimizden sık
duyduğumuz cümlelerden
biridir; “Ah bu yeni
nesil gençler de çok
saygısız, görgüsüz”
cümlesi. Bu laflara
pek kulak asmıyoruz, ama onların
zamanı düşünüldüğünde haksız da
sayılmazlar. Şimdi bir bakın kendinize;
aşağıdaki kuralların çoğundan ne kadar
haberdarsınız ve uyguluyor musunuz?
Hayır, hiç öyle komik olanları es geçmek
filan yok; hepsi tek tek göz önüne alınacak,
anlaşalım!
Önce, iletişim önemli!
PR’ın duayeni, görgü kuralları denilince
akla gelen ilk isimlerden biri olan
Deniz Adanalı, ‘görgülü insan’ı, adab-ı
muaşereti, “Sevgiyi, saygıyı kendinde
toplamış, kişiliği haline getirmiş insan”
olarak tanımlıyor. ‘Yaşam Sanatı’ adını
verdiği bu konu içinde, özellikle kişinin
diğer kişilerle doğru iletişim içinde
bulunmasının önemli olduğunu anlatıyor.
‘‘İlişki içinde olunacak kişileri iyi tanımak,
anladıktan sonra cevap vermek işin
başlangıcı. Bu ailemiz de olabilir, iş ve
özel arkadaşlarımız da, sosyal hayatta
yeni karşılaşacağımız kişiler de...’’ diyor
ilk olarak. Rahatsız olduğu durumları ise
şöyle belirtiyor: ‘‘Ülkemizde ve dünyada,
çok farklı gelenek görenek, adetlere sahip
yöre ve ülkeler var. O yerlerin adetlerini
ve göreneklerini öğrenerek oralara gitmek,
oradaki kişilerle doğru iletişimi baştan
kurmak gerek. İnsan hakları, hürriyet,
özgürlük derken, terbiye dışı ve fazlaca
özgür, ‘ben yaptım oldu’ tarzı bir yaşam
şekli yaygınlaştı, bundan uzaklaşmalıyız.
Samimiyetle laubaliliği, sevimlilikle
şımarıklığı birbirine karıştırmamalıyız.’’