Banu Kalaycı'nın 25 mutluluk sırrı

''Olan her şeyden daha güçlü, daha gerçeğiz''

Banu Kalaycı'nın 25 mutluluk sırrı

• Sevdiğimiz bir insanın kokusunu zihnimizden çağırmak zorunda değilsek, canlı canlı koklayabiliyorsak o’nu her istediğimizde…
• Yediğimiz her lezzet, kolayca sindirilip, bedenin mucizesinde ayrıştırılıp, parçalanıp, gerekmeyenler kolaylıkla bedenimizi terk edebiliyorsa her gün…
• Dünyanın tüm renklerini, gün doğarken, gün içinde, gün batarken ve yıldızların dansında yarattığı kompozisyonlarıyla tüm şiirselliğiyle görebiliyorsak canlı gözlerimizle…
• Beethoven’ın yüzyıllar öncesinden ruhunun tüm tınısını kattığı senfonisini dinlerken, kulağımızdan beynimize, oradan vücudumuza yayılıyorsa ruhu, ruhumuza dokunabiliyorsa sonra ve kalbimizin en derininde tutkusuyla hissedebiliyorsak içimizde…
• Hiç tanımadığımız bir insana ‘Günaydın’ deme cesaretimiz varsa, bir de üstüne koca bir gülümseme alabiliyorsak yolda…
• Mevsimlerin değişimine şahitlik ederken, hayatın değişimlerden ve dönüşümlerden ibaret olduğunu düşünebiliyorsa zihnimiz… Soğuk günlerinde şöminenin huzuru ve rahatı gibi, zor günlerimizde sıcacık dostlar beliriveriyorlarsa kapıda…
• O cep telefonunun faturası, sabahki şampuanın kokusu, duşta akan suyun parası ödenebiliyorsa her ay düzenli… Düşünülmüyorsa bile hatta, düşünmeye gerek olmuyorsa…
• Yeni taşınırken kapımız çalıyorsa ansızın, yan komşu elinde bir tepsiyle ‘Hoş geldiniz’ diye bekliyorsa…
• Lunaparkın önünden geçerken hala zıp zıp ediyorsa kalbimiz, hatta bazen delilik yapıp dalıveriyorsak içeri ve çığlık çığlığa kahkahaları yayıyorsak etrafa…
• Gönlümüzün istediği elleri tutuyorsak sadece, sadece istediklerimize sarılıyorsak bu dünyada ve bedenimizin tüm hakları tüm özgürlüğüyle bizimse…
• Aynada gördüğümüze, o güzellik abidesine gülümseyebiliyorsak her göz göze geldiğimizde…
• Evde ya da işte… Çalışıyorsak, bizim emeğimizden çıkanın insanlara dönüşerek ulaşmasına şahitlik edebiliyorsak…
• Bugün bu kitabı elimize aldığımızda okuyabiliyorsak… Eğitim, öğretim hakkıyla örülmüşsek, kendimizi geliştirmek ve dönüştürmek sadece bizim için bir seçimse, keyfimizse…
• Her gün uyandığımızda sıcak yatağımızda “Dünde ne olduysa oldu, bugün yeni bir gün ve ben bu günümde muhteşem hissetmeyi seçiyorum” diyebilecek özgürlüğe sahipsek önce zihnimizde sonra hayatsal seçimlerimizde…
• ‘Nasılsın bakayım sen bugün? Özledim seni…’ diye arayan bir sese ‘Alo’ diyorsak gün içinde…
• Yaşam alanımızı sevgiyle başka canlılarla paylaşabiliyorsak; sabah kalkınca sokulan bir kafa, pati atan iki göz, gülümseyen çiçekler ya da yapraklar varsa evimizde, yolumuzda, işimizde ve biz bunları fark edebiliyorsak…
• Dünyada bugün ne olduysa oldu deyip, hiçbir şey olmasa bile anda Friends’de Joey’nin yaptıklarına gülebiliyorsa suratımızda önce yanaklar, sonra göbeğimizdeki en derin kaslar…
• Jason Mraz ‘I won’t give up’ derken fonda, ‘Asla senden vazgeçmeyeceğim bu hayatta, seni yarı yolda bırakmayacağım’ı müziklerken ilk aklımıza gelen hayat yolculuğundaki en değerlimizse… Kendimizse önce… Ve onu düzgün yedirip, düzgün uyutup, düzgün sevip, koruyup kollayıp yürüyebiliyorsak hayatta…

Banu Kalaycı (Eğitmen ve Dönüşüm Koçu)