“Hamileyken HIV pozitif olduğumu öğrendim”

İkinci çocuğuna hamile olduğu sırada HIV pozitif virüsü taşıdığını öğrenen E.K, “HIV pozitif olmak korkunç gibi görünse de, bilinçli olduğunuz sürece bunu kabullenmeyi öğreniyor ve çok mutlu yaşayabiliyorsunuz” diyor. İşte onun kabus gibi başlayan ama mutlu biten hikayesi...

“Hamileyken HIV pozitif olduğumu öğrendim”

HIV VE AIDS NEDİR?
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Fehmi Tabak, AIDS hakkında merak edilen noktalara açıklık getirdi. HIV, ‘İnsan İmmün Yetmezlik Virüsü’ anlamına geliyor ve bir virüs. Bir kişi HIV ile enfekte olduğunda, o kişi ‘HIV pozitif’ oluyor. Zamanla, HIV virüsü CD4 lenfositleri (veya T hücreleri) adı verilen beyaz kan hücrelerini öldürüyor ve enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı vücudu zayıf hale getiriyor. Sonuçta normal insanda hastalık yapması zor olan mikroorganizmalar, kişide çok kolay hastalıklara yol açabiliyor. Sağlıklı bir kişide genellikle 600 ile 1200 arasında bir CD4 sayısı vardır. CD4 sayısı 200’ün altına düştüğünde, kişinin bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflıyor ve fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserler kolayca gelişebiliyor. Bu aşamadan sonra kişi AIDS tanısı alıyor. AIDS ise ‘Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu’ anlamına geliyor ve buna sebep olansa HIV virüsü. Her iki terim aynı hastalığı tanımladığından kafa karıştırıcı olabiliyor. Özetlemek gerekirse; AIDS, HIV’in neden olduğu hastalığın ilerlemiş hali.

HIV ENFEKSİYONUNU AKLA GETİREN BULGU VE BELİRTİLER
• Hızlı kilo kaybı
• Kuru öksürük
• Tekrarlayan ateş veya gece terlemeleri
• Derin ve açıklanamayan yorgunluk
• Büyümüş koltuk altı, kasık veya boyun lenf bezleri
• Bir haftadan fazla süren ishal
• Ağızda, boğazda veya dil üzerinde beyaz noktalar ya da alışılmamış lekeler
• Sık tekrarlayan zatürre
• Deri, ağız, burun üzerinde veya göz kapaklarının içinde kırmızı, pembe veya morumsu lekeler
• Hafıza kaybı, depresyon ve diğer nörolojik bozukluklar

HIV NASIL BULAŞIR?
• Kan (adet kanı dahil) ve kan ürünleri
• Semen ve seminal sıvı
• Vajinal salgılar
• Anne sütü
• Aynı enjektörün kullanımı (özellikle damar içi madde kullananlarda)
• Dövme ve piercing
• Kan nakli
• Çocuk doğurma (anneden bebeğe)
• Emzirme
• Organ nakli (organ verici HIV pozitif ise)

HIV HANGİ YOLLARLA BULAŞIR?
• Vajinal seks
• Kadınlarla veya erkeklerle yapılan anal seks
• Oral seks
• HIV bulaştırma riskinin büyük oranda prezervatif kullanarak azaldığı akıldan çıkarılmamalı.

HIV HANGİ YOLLARLA BULAŞMAZ?
• Tükürük, gözyaşı, ter, dışkı veya idrar
• Sarılma
• Öpüşme
• Masaj
• El sıkışmak
• Böcek-sivrisinek ısırıkları
• HIV olan biriyle aynı evde yaşamak
• HIV olan biriyle aynı duş veya tuvaleti paylaşmak

HIV TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
HIV ilk ortaya çıktığında tedavisi olmayan bir hastalık olarak kabul ediliyordu. HIV ile enfekte olan kişiler tedavi imkanı olmadığından hastalık ilerlediğinde fırsatçı enfeksiyonlar ya da ortaya çıkan kanserler nedeniyle kaybediliyordu. Ancak son 18-20 yıldır, bilinenin aksine bu konuda yapılan çalışmalar sonucu birkaç ilacın birlikte kullanılmaya başlanması ile HIV enfeksiyonunun ilerlemesi durdurulabiliyor ve kişi normal hayatına devam edebiliyor. Burada akıldan çıkarılmaması gereken nokta; HIV bulaşması için riskli davranışlarda bulunan kişilerin erken dönemde test yaptırarak, CD4 sayısı riskli seviyelerdeyse tedaviye başlanması gerektiği.Yazı: Gülru İncu

HIV virüsü kaptığınızı öğrenseniz, bir de o sırada ikinci çocuğunuza hamileyseniz ne yaparsınız? 
E.K, 42 yaşında ve iki çocuk annesi bir kadın. 21 yaşında evlenmiş ve 20 yıl evli kalmış. Evliliğiyle ilgili sorunları ilk çocuğunu dünyaya getirdiği günlerde başlamış. Eşinin bencil, sorumsuz ve kendi çıkarları için bir insanı harcayabilecek karakterde bir insan olduğunu düşünmeye başlayınca, aslında ikinci çocuğu hiç düşünmemiş. Bunun için de doğum kontrol yöntemiyle korunmaya karar vermiş. O sıralar sağlığı bozulmuş. Birbiri ardına yapılan kan tahlilleri ve doktor kontrolleriyle geçen çok yıpratıcı bir süreç başlamış. E.K, o günleri anlatırken “O dönemde sürekli hastalanıyordum, her gün bir yerlerimde irili ufaklı şişlikler çıkıyordu. Lenf bezlerinde çıkan bezeler sürekli alınıyor, patolojiye gidiyor ve bu durum hep lenfoma şüphesini düşündürüyordu” diyor. Tahlil sonuçlarını değerlendiren onkoloji doktorlarından biri, o güne kadar herhangi bir teşhis konulamayan belirtiler için kanda da araştırmalar yapılması gerektiğini söylemiş ve E.K’yı hastanenin hematoloji bölümüne yönlendirmiş. E.K, bir sürü testten geçmesine rağmen yine kendisine bir teşhis konulamamış.

ŞOK VE KORKU
Uzun süre hastane hastane dolaşıp, bir sürü tahlil yaptırdığınızı, en az bir hafta süren tahlil sonuçlarının çıkmasını beklerken meraktan neredeyse çıldıracak hale geldiğinizi ama yine de hastalığınıza bir teşhis konulamadığını düşünün. E.K da ne yapacağını düşünürken hematoloji doktoru yeni bir öneriyle çıkmış karşısına. Bu arada okuduğunuz satırlara kısa bir ara verin ve basit bir testle bile anlaşılabilecek bir hastalık ihtimalinin üzerinde neden daha önce durulmadığını düşünün! Geriye bir tek ihtimal kaldığını ama uzun zamandır tek eşli olduğu için buna ihtimal vermediğini söyleyen doktor, testi yaptırıp yaptırmama konusunda özgür olduğunu da söylemeyi ihmal etmemiş nedense. E.K, hiç oralı olmamış, çünkü hastalığı kendine konduramamış. Aradan üç yıl geçmiş ve hayatının en büyük şokuyla karşı karşıya gelmiş. Doğum kontrol hapıyla korunduğu halde ve hiç istememesine rağmen ikinci kez hamile kalan E.K, hamileliğini de bebeği karnında 3.5 aylık olunca fark etmiş. İşte o zamana kadar hep korktuğu, yüzleşmekten korktuğu için kaçtığı gerçek yakalamış yakasını. “O an hastalık beynimde şimşek gibi çaktı ve test yaptırmaya karar verdim. Sonuç pozitif çıktı. Daha sonra bu testin Western Blot yöntemiyle doğrulanması gerektiği söylendi. Onu da yaptırdım. Sonuç yine pozitifti” diyor. Hamileyken HIV pozitif virüsü taşıdığını öğrenen E.K’nın dünyası başına yıkılmış. Sonrası üzüntü, acı ve uykusuz geceler. “Günlerce uyumadım, kimseyle paylaşamadım. İçimde kocaman bir boşluk vardı ve sürekli gelgitler yaşıyordum” diyen genç kadın ölmeyi bile düşünmüş ama çocuğunu onsuz bir hayata mahkum etme düşüncesiyle bu fikri hemen aklından uzaklaştırmış.

VE KABUS DOLU GÜNLER BAŞLIYOR
“Ya çok hasta olursam, ya herkes benden korkup uzaklaşırsa, ya çocuğuma bulaştırırsam? Hepsini kendim soruyor, kendim cevaplıyordum” diyerek anlatıyor yaşadıklarını. Bu sırada Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde kardeşi gibi sevdiği gencecik bir doktor gelmiş aklına ve ona hemen durumunu anlatmış. Hastanenin AIDS polikliniğinde ‘Hayatımı, kaderimi değiştiren insan’ dediği Prof. Dr. Fehmi Tabak’la tanışmış. Doktoru o günden itibaren karşılaşabileceği her şeyi eğrisiyle doğrusuyla anlatmış. “Fehmi Bey, önce iyi bir jinekolog önerdi ve iki doktorumla sürekli irtibat halinde olarak yola çıktık” diyen E.K sözlerini şöyle sürdürüyor: “Belki de deli cesareti ama o kadar pozitif düşünüyor ve inançlıydım ki... Önce Allah’a sonra doktoruma çok güvendim. Hamileliğim boyunca bir ilaç kullandım. Bu ilaç, bendeki HIV virüsünün bebeğe geçmesini önlemek içindi.”

İKİNCİ ÇOCUĞU DÜNYAYA GELİYOR
İkinci çocuğunu sezaryenle dünyaya getirmiş ve HIV bulaştırma riskine karşı ona hiç süt vermemiş. Sadece altı hafta boyunca her altı saatte bir, bir şurubu mamasına katmış. Bebeğini korumak için elinden ne geliyorsa yapmış ve doktorlarının sözlerine harfiyen uymuş. Doğduktan hemen sonra test yapılan bebeğinin sonuçları negatif çıkmış ki, bu sonuç HIV virüsü taşımadığı anlamına geliyor. Doktoru, bebek iki aylık olunca testin tekrar yapılmasını istemiş ve sonuç neyse ki yine negatif çıkmış. “Çocuğumun test sonuçlarıyla sanki yeniden doğmuş, yepyeni bir hayata başlamıştım. İçimdeki yaşama sevincini hiç kaybetmedim ve rutin tahlillerimi hiç aksatmadım” diyor. Aradan 7-8 yıl geçmiş. E.K, bir yılı aşkın süredir hiç aksatmadan her gün iki farklı ilaç kullanıyor, hatta bu ilaçlar o kadar hayatının bir parçası ki, “Onlar da çocuğum gibi oldu” diyor çünkü hayatı boyunca bu ilaçları kullanmak zorunda. Doktoru da bilinçli olunduğu takdirde, HIV’den ölünmeyeceğini söylemiş.

KARA GÜNLER GERİDE KALMIŞ
E.K, normal hayatına devam ediyor artık, elbette HIV virüsü taşıdığının, düzenli olarak ilaç kullanmak zorunda olduğunun bilincine vararak sürdürüyor hayatını. Kan değerleri normal seyrine dönmüş. Pozitif kişiliğinden ödün vermemeye çalışıyor. Doktorunun tavsiyesiyle enerjisini asla düşürmüyor ve negatif olan her şeyi hayatından uzak tutmaya çalışıyor. Kendisine virüsü bulaştırdığına inandığı ve kendisini derin, kopkoyu bir karanlığa ittiğini söylediği eşinden ise ayrılmış. Şimdi iki çocuğuyla mutlu bir hayatı ve çok mutlu olduğu bir işi var. Çocuklarına gelince… Büyük çocuğu hastalığını biliyor, küçük olanına da zamanı gelince söylemeyi düşünüyor. Bulaşma yollarını çok iyi öğrendiği için, herhangi bir doktora gittiğinde hastalığını gizlemiyor. Kısacası risk taşıyabilen durumlarda karşı tarafa bunu belirterek önlem alıyor ve böylece karşı tarafı kendinden koruyor. Bu sayede geceleri yastığa başını vicdanı rahat bir şekilde koyabiliyor. E.K, şöyle sürdürüyor sözlerini: “HIV konusunda müthiş başarılara imza atan hocamla tanıştığım için kendimi dünyanın en şanslı insanı sayıyorum. Size anlattığım yaşadıklarımın binde biri belki. Sayfalar dolusu bir kitabı doldurabilirim. HIV pozitif olmak korkunç gibi görünse de bilinçli olduğunuz sürece bunu kabullenmeyi öğreniyor ve çok mutlu yaşayabiliyorsunuz. En büyük ödülüm ise ‘Senin kadar güçlü bir annenin çocukları olduğumuz için gurur duyuyoruz’ diyen evlatlara sahip olmak.