Yerlerde tepinen bir çocuk gördünüz. Bağırıyor, çağırıyor, asla susmuyor!
Çocuğunuz Otizmliyse...
Aylin Sezer, kendi tecrübelerinden yola
çıkarak, bu durumu şöyle anlatıyor: “İlk
öğrendiğiniz zaman, kolay kabul edilebilir
bir şey değil. Hafifmi, orta mı, ağır bir
vaka mı zaten bilemiyorsunuz.
Yüzde 60-70’inde de, zihinsel engellilik
ek bir özür olarak görülebiliyor. Bütün
bunları bilmediğiniz bir noktada, böyle
bir çocukla karşılaşıyorsunuz… Önce yas
süreci oluyor, ‘Niye böyle oldu?’, ‘Neden
benim çocuğum?’ diyorsunuz.
Çocuğun altın çağı olduğu için, sizin
‘Dur ben bir kendime geleyim, sonra
çocukla ilgileneyim’ deme lüksünüz yok.
Kendinizle uğraşacak vaktiniz yok bu
durumda. Bunu kabullenemiyorsanız,
hemen bir psikoloğa gitmeniz gerekiyor.
Ben, oğlum bir yaşındayken fark ettim
durumu. Bugün okuma yazma matematik
biliyor. Pek çok şeyi hafızasına kaydediyor;
birden ‘2003’te oraya gitmiştik’ diyebiliyor.
İnternette sörf yapıyor. Tenis oynuyor,
kayak yapıyor, yüzüyor… Ama gelin
karşılıklı sohbet edelim deseniz, yapmaz.
Benimle de sabit konularda konuşuyor.
Orta ağırlıkta bir vaka. Geç doğru eğitime
başlamış bir çocuk...”