“Tam evlenecekken eşcinsel olduğunu öğrendim”

İşte ‘o adam’ dediğiniz, evlenmeye karar verdiğiniz, evlilik teklifinden sonra gözlerinizden kalpler çıkarabilecek kadar size aşk salgılatmaya devam eden adamın bir gün eşcinsel olduğunu öğrenseydiniz ne yapardınız?

“Tam evlenecekken eşcinsel olduğunu öğrendim”

MESELE DOĞURGANLIK MIYDI?
Bu kısımda aklımıza ‘mesele çocuk muydu? sorusu geliyor. “Bu konuyu ben de çok düşündüm. O en başından beri aile kurma fikri yüzünden beni kullanmıştı. Çevresindeki eşcinsel arkadaşlarıyla da tanıştım sonra... Hiçbiri ‘ilişki kurayım, düzgün bir ilişkim olsun, düzenli bir hayatım olsun’ kafasında insanlar değillerdi” diyor. Seçil ondan ayrılmasa da, bu olaydan sonra kendi evine geri taşınmaya karar veriyor ve ailesine de “anlaşamadık” diyor. “Anlatamazdım” diye de ekliyor. “Onun ailesine de söylemedim. Annesi bizim evlenmemizi bekliyordu, nasıl söyleyebilirdim?”

EN KÖTÜSÜ VAZGEÇEMEYİŞ
Seçil için en büyük darbe ise, eğlenmek için çıktıkları barda “Ben sanırım ne yaparsam yapayım bir erkeğe aşık olacağım” itirafını duymasıyla gerçekleşiyor. Ayrılmak istiyor ama her gün aynı iş yerinde olmaları durumu zorlaştıran bir etken oluyor. “Her gün ağladığını gördüm” diyor. “Ben yapamıyorum, sensiz yapamam, ne olur beni bırakma, sen benim ailemsin” sözleriyle Seçil’i tekrar etkiliyor Umut. Seçil çok düşünüyor, kalbiyle aklının arasında gidip gidip geliyor. Fakat hayatında çok da zor bir dönemden geçiyor o sıralar. Ve o dönemde yanında olan tek kişi Umut oluyor. Onu çok özlediğini fark ediyor ve arkadaşı olarak bile olsa onun yanında olmasını istiyor.

YENİ BİR BAŞLANGIÇ MÜMKÜN MÜ?
Şu anda mı? İnanır mısınız, aynı evde yaşıyorlar ve çok iyi arkadaşlar. Olayların üzerinden tam iki yıl geçmiş. Seçil’in hiç ilişkisi olmamış. Bunda Umut’un kıskanç yapısının da etkisi var. Sevgili değiller ama Umut onun bir erkek arkadaşı olması fikrine bile katlanamıyor. Umut’un ise sevgilileri oluyor ve Seçil onun arkadaşlarını tanıyor. Bu yaşadıkları elbette erkeklere ve ilişkilere olan bakışını biraz zedelemiş Seçil’in. Neden hala onunla aynı evi paylaşıyor olduğunu bazen kendisi bile çözemiyor. Artık bu bağdan kopmak ve her şeyi geride bırakmak istiyor. “Bir erkeğin bir kadına nasıl yaklaştığını unuttum, bilmiyorum, hatırlamıyorum. Her erkeğin gay olmasa da gay potansiyeli var benim gözümde artık... Ciddi anlamda derin yara aldım bu konuda ve ilaç kullanıyorum. Çok şüphe duyuyorum” diyor. Yapmak istediği, yeni bir eve taşınmak ve hayata yeniden başlamak. Her ne kadar dili kendinde bunu yapacak gücü bulduğunu söylese de, açıkçası bu garip, saplantılı ilişkilerini nasıl bitireceği konusunda biraz kararsız görünüyor...Yazı: Aslıhan Sever

Belki yıkılır, belki de ‘nasıl oldu da anlayamadım?’ diye kendinizi suçlardınız. Seçil F. ise hala birlikte yaşamaya devam ediyor eski sevgilisiyle. Biraz film tadında, bolca soru işaretli, ama oldukça saplantılı bir ilişki okuyacaksınız...

ONLARIN HİKAYESİ AZ RASTLANIR DEDİKLERİMİZDEN. SEÇİL’İN DÜŞÜNCESİ DE BU YÖNDEYDİ. “HAYATIMDA BAŞIMA HİÇ BÖYLE GARİP BİR ŞEY GELMEMİŞTİ VE GELEBİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORDUM” SÖZLERİYLE BAŞLIYOR ANLATMAYA YAŞADIKLARINI…
Aynı iş yerinde çalışmaya başlamalarıyla hikaye start alıyor. Çok iyi anlaşıyorlar, sürekli birlikte zaman geçirmeye başlıyorlar, her gün beraberler... Ancak bu kadar hızlı gelişen ‘arkadaşlığa’ ve her dakika bir arada olmalarına rağmen, Seçil’in aklından hala ‘benden hoşlanıyor mu acaba?’ sorusu çıkmıyor. Çünkü Umut, cinsellik çağrıştıran hiçbir girişimde bulunmuyor. Seçil, Umut’tan çok fazla etkilenmesinde bu durumun da aslında etkisi olduğunu itiraf ediyor. Hatta ‘ne kadar düzgün biri, hiç cinsellik düşünmüyor, beni tanımaya çalışıyor, alışmış olduğumuz klasik erkek tipi değil’ diye aklından geçiriyor. Bu durum ve Umut’un bu yaklaşımı onu daha da cezbediyor. Kısa bir süre sonra ise o an geliyor; birlikte oluyorlar. Seçil “her şey çok garipti”, diyor ve ekliyor; “Sanki gerektiği için oluyormuş gibiydi.” Her ne kadar aralarında bir çekim olduğundan bahsetse de, birliktelik esnasında bir arzunun, tutkunun var olmadığını söylüyor. Tabii bu birliktelikten sonra o da her kadın gibi ‘neyiz biz şimdi?’ moduna giriveriyor, ama hiç de Umut’un karakterine uymadığını söylediği “Bundan bir şey çıkarma, oldu ve bitti, ben seninle mutluyum ve kalıpları seven bir adam değilim” yanıtını alıyor. Sonrasında ilişkileri hiç de bu durumdan yara almadan devam etmeyi başarıyor; hatta dolu dizgin devam ediyor. Birlikte zaman geçirmeler biraz daha artıyor ve Seçil haftanın 4-5 günü onda kalmaya başlıyor.

ŞÜPHELİ ZAMANLAR
Aradan üç şahane ay geçiyor ve hala çok iyi anlaşıyorlar, hiçbir sorunları da yok. Görünürde ideal, harika bir ilişki. Seçil onun evinde yaşamaya bile başlıyor. Ancak zaman zaman takılmak istemese de minik minik bazı pürüzler de gözünden kaçmıyor değil. “Hiçbir problemimiz yoktu, hatta ‘işte bu adamla hayatımı geçirebilirim’ diye düşünüyordum ancak onun arkadaşlarının aramalarına yanıt vermediğini görüyor ve neden böyle yaptığını anlayamıyordum. Başlarda çok önemsemesem de, zamanla kafama takılmaya başladı” diyor ve ekliyor: “Bir gün iş yerindeydik. Telefonuna mesaj geldi ve gülümsedi. Ben de ‘ne oldu?’ diye sordum. ‘Eski sevgilim akşam yemeğe davet ediyor beni’ dedi. Çok bozuldum ve şaşırdım. Kalıpları sevmese bile bana saygısızlık yapıyor diye düşündüm. Telefonunun şifresini biliyordum ve o banyoda olduğu bir an telefonunu karıştırdım. Öyle bir kızdan gelen mesaj yoktu, bir erkekten gelen mesaj vardı, ben de ‘silmiştir’ diye düşündüm. O an bunun ne demek olduğunu algılayamadım gerçekten. Beynime 
oturtamadım ya da oturtmak istemedim.”

AİLE BABASI PROFİLİYLE HORMONLARINA DİRENİYOR
Sonrası biraz karmaşık. Seçil, “Farklı bir yapısı vardı” diye özetliyor Umut’u. “Ama asla feminen bir görünüşü yoktu.” Duygusal bağlarının da gayet kuvvetli olduğunu söylüyor. Sadece onun kalıpları sevmediğini düşündüğünü söylüyor. Bundan dolayı üzerine gitmek istemiyor. Ayrıca, kalıpları sevmemesine rağmen Umut’un çok kıskanç bir yapısının olduğunu ve onu kısıtladığını da söylüyor; “Gerçekten çelişkilerle doluydu…” Bu arada Seçil’e çocuklarının olmasını çok istediğini ve bu hayatta en büyük arzusunun bir çocuğunun olması ve aile kurabilmek olduğunu tekrarlamaya başlıyor. Tabii ki tahmin edersiniz ki, bu sözler bir kadın için büyük önem taşıyor. O da sevgilisinin kendisini sevdiğinden artık daha da emin oluyor. Sonrasında ise birlikteliklerini aileleri öğreniyor ve ilişki ciddileşiyor. Evlenmeye karar veriyorlar, hatta nişanlanıyorlar. Yine de her şeye rağmen arada sırada küçük şüphecikler beynini kemirmiyor değil Seçil’in. Konu ise cinsellik. ‘1.5 yıl içinde maksimum 10 ya da 12 kere birlikte olmuşuzdur. O da benim zorumla. Beni en çok üzen şey de oydu. Çoğu zaman bir kadın olarak, kadınlığımı hissedemedim. 1.5 yıl boyunca normal bir erkeğin kadınlara nasıl baktığını unuttum.”

AKLIN YOLU BİR, PEKİ YA KALBİN YOLU?
Bir gün Umut İzmir’e ailesinin yanına gidiyor. Dönünce de Seçil’e onu çok özlediğini söyleyip, duşa giriyor. “Kadınsal bir dürtü işte” diye söze devam ediyor Seçil. “Resmen içimden bir ses telefonunu kurcalamamı söylüyordu” diyor ve iki ayrı erkekle cinsel içerikli konuşmalarını yakalıyor. İzmir’de onu aldattığını öğreniyor. “Evet, ben erkeklerle beraber oldum, sana nasıl söyleyebilirdim ki? İnsan olarak seni çok seviyorum. Cinsel açıdan kendimi çok tutmaya çalıştım ama elimde değil, elimde olmasını çok isterdim. Onlarla birlikte olduktan sonra seni ne kadar sevdiğimi anladım, ne olursun beni bırakma, beraber atlatalım, bana yardımcı ol, senden kopamam.” Bu sözler karşısında yaşadığı derin bir şok oluyor. “İşte o an hayatımın en büyük hatasını yaptım” diyor. “Benimle atlatabileceğini düşündüm. Çünkü ailevi olarak da sorunları vardı. Babasını küçük yaşta kaybetmişti, annesi evlendikten sonra dedesiyle yaşamak zorunda kaldı. Hep ayakları üzerinde duran birisiydi ve sorumluluk sahibiydi. En büyük isteği de aile kurabilmekti. Aile olmayı, düzenli yaşamayı çok seven bir insan. O hayatla, bu yüzden örtüşemiyor zaten. İçgüdüleri onu o yöne çekmeye çalışıyor ama o düzgün bir hayatı olsun istiyor. En önemlisi çocuğu olsun istiyor. Bu çocuğun da aramızdaki tanımlanamayan sevgiden dolayı benden olmasını istiyordu... Tüm bunlardan dolayı, ne kadar üzülsem de ondan kopamadım” diyor. Bu sözler, Seçil’in eşcinsel olduğunu öğrendiği sevgilisinden kopamayışının, belki de kendinde o gücü bulamayışının alt metni oluyor.