Sürekli onay mı bekliyorsunuz?

Başarısızlıktan korkuyor, stresten kurtulamıyor, en ufak bir eleştiride bile sarsılıyorsanız dikkat!

Sürekli onay mı bekliyorsunuz?

Şöyle bir profil düşünün: Ailenize, eşinize, arkadaşlarınıza bağımlısınız. Birilerinin size "harika" demesi size müthiş bir yaşam enerjisi veriyor, olumsuz en ufak eleştiri duyduğunuzda ise karalar bağlıyorsunuz. Bir iş yaptığınızda birilerinden "bu iş iyi olmuş" cümlesini duymazsanız bir yanınızı eksik hissediyorsunuz, becerilerinizden şüphe duyuyorsunuz… İşte "onay ihtiyacı" başlığı altında toplayabileceğimiz bu tip durumlar, modern insanın üzerindeki stresin en büyük kaynaklarından biri olarak değerlendiriliyor. Peki bir insan neden sürekli onaylanma ihtiyacı duyar? Onay beklemek ne kadar normaldir?
Öncelikle bu sürecin çocukluktan başladığını vurgulamak önemli. Kendi toplumumuzda, aile ve toplum tarafından, başkalarının hakkımızda ne düşüneceği üzerine kurgulanmak zorunda bırakılmış yaşamların yabancısı değiliz. Modern yaşamın en büyük stres kaynaklarından biri olarak değerlendirilen bu durum, kişinin çocukluk yıllarında anne-babadan gördüğü davranış biçimlerine temellendiriliyor. Anne-babaların çocuğun davranışlarına olan tepki biçimleri, yetişkinlik döneminde kişinin büyük özgüven eksikliğine sahip olmasına yol açıyor. Özgüven eksikliği ne kadar büyükse de onay ihtiyacı o kadar artıyor, yaşam sadece "etraf ne der" fikri etrafında kuruluyor.
Dr. Bülent Erdoğan, onay alma ihtiyacını geliştiren mekanizmayı bir örnekten yola çıkarak anlatıyor.
Yeni yürümeye başlayan bir bebek olan 14 aylık Leyla ile annesi yürüyüş yapmak üzere evden çıkarlar. Leyla yeni kazandığı yürüme becerisinin mükemmel olduğu hissiyle gittikçe hızlanır, kollarını denge sağlamak için bir balerin gibi kaldırır. Oysa yürüme konusunda henüz ustalaşmadığı için hızını ayarlayamaz ve düşer. Bu noktada birkaç farklı anne tepkisi hayal edelim...

1. Annesi Leyla'yı yerden kaldırıp kucağına alır, meseleyi abartmaktan uzak sözler söyleyip yere bırakır, Leyla yine aynı hevesle yürümeye devam edecektir.
2. Annesi hiçbir tepki göstermeden Leyla'nın kalkıp yürümeye başlamasını bekler.
3. Annesi Leyla'yı azarlar gibi uyarır, Leyla yol boyunca bu işi doğru yapıp yapamadığına ilişkin ikide bir annesine bakıp devam eder.
4. Annesi kızar, Leyla'yı cezalandırmak üzere eve döner ve tekrar çıkartmaz.

Onay alma ihtiyacı yukarıdaki senaryolardan hangisi tekrarlanıyorsa ona göre gelişir, yani bu ihtiyaç da çocuğun çoğu huyu, davranışı gibi, onu çocuklukta yetiştirenin tutumuyla ilgilidir. İlk senaryo dışında yetişen çocuklar en ufak bir onaysızlıkta neredeyse hiçliğe düşerler. Bu hiçlik çoğu kez depresyonun çekirdeğini oluşturur. Siz de karakterinizin bir parçası olduğunu düşündüğünüz "onaylanmaya ihtiyacı" yaşıyorsanız, psikoterapi gibi bilimsel yöntemlerden yardım almayı deneyebilirsiniz.