Yüklerinizden kurtulun!

Bahar ayları, yükümüzü hafifletmek ve hayatımızı düzene koymak için en ideal zaman!

Yüklerinizden kurtulun!

Duygusal yüklerinizden arının
Korkmayın! Yaşadıklarınızı anlamlandırıp rafa yerleştirirseniz soyut ve somut bir şey biriktirmenize gerek kalmaz. Yaşadıklarınız zor ve acı da olsa sizin için ne ifade ettiğini, ne kaybettiğinizi ve ne kazandığınızı değerlendirmekten, adapte olmaya çalışmaktan, yüzleşmekten kaçınmayın. Bu kolay olmayabilir. Gerekirse sevdiklerinizden, güvendiğiniz insanlardan ve hatta kimi zaman uzmanlardan destek almaktan çekinmeyin. Sizi pozitif manada besleyeceğine inanmadığınız hiçbir duygu ve düşünceye tutunmayın. Yaşamınızı bunlardan bağımsızlaştırın ve kendinizi ‘onsuz yapamam’ dediğiniz bağımlılıklarınızın farkına vararak ve gözlem yaparak devam ettirin. Mutluluk asla kendimiz dışında aranacak ve de bulunabilecek bir alan değil. Gelecekle ilgili endişelenmektense veya geçmişle boğuşmaktansa şu anki zamanda yaşamayı deneyin. Bu sırada da evinizi temizlemek sizi canlandırabilir. Çok boğulmuş hissettiğiniz zaman sadece biraz zaman alıp durmak ve organize olmak çok büyük farklar yaratır. Ve hayatınızda yeni bir mutluluk kapısı aralayabilir.
Harekete geçin
Hayatınızda fazla olduğunu düşündüğünüz eşyalardan kurtulmanın en büyük yararı organize olmayı kolaylaştırmasıdır. Belli bir düzeni sağlamanın yanında düzensiz yığınların sizde oluşturacağı sıkıntıdan kurtulmuş olursunuz. Neye ihtiyacınız olduğunu daha net tespit etmeyi öğrenmeniz, yeni ihtiyaçlar oluştuğunda bunları karşılayabileceğiniz konusunda kendinize güvenmeniz gerek. Yığınlarınızdan kurtulmak için pek çok yöntem olduğunu kabul ederek harekete geçin. Bu dağınıklıktan kurtulmanın anahtarı bunu adım adım yapmaktan geçiyor. Evinizdeki en dağınık alanları belirleyin ve aşama aşama ilerleyin. Bunu yaparken acımasız olmalısınız. Eşyaların sizin için bir madde olmasından öteye geçmesine izin vermeyin. 
Yığınlarınızdan kurtulmak için;
Sadece ihtiyacınız olanı alın.
Kıyafetler için kural şu; biri gelirse diğeri gider.
Neyi almaya ihtiyacınız olduğuna önceden karar verin ve buna bağlı kalmaya çalışın.
Sahip olduklarınıza bağlı değilsiniz. Onlar sadece küçük ve önemsiz bir parçanız.
Yeni özgürlük hissinizin keyfini çıkarın.
Kendi yarattığınız alanda yaşayın yığınlarınızın sizin için oluşturduğu yerde değil.

Kompulsif biriktirme yani biriktirme hastalığı her 50 kişiden birinde görülüyor. Bu davranış, genellikle ergenlik dönemlerinde başlıyor. Ancak tedaviye başvurma yaş ortalaması 50’yi bulabiliyor. Peki, içimizdeki biriktirme isteği neden oluşuyor? Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Psikolog Dr. Burcu Sevim, bu takıntılı durumu aydınlattı.
Daha az sahip olun, daha çok hissedin
Bir şekilde çok fazla eşyayı atmayarak, saklayarak yaşamına devam eden kişilerin de sayısının bir hayli yüksek. Eşyalara yüklenen duygusal anlamlar, hatırlamak için bu eşyalara ihtiyaç duyulması, yaşanacağı düşünülen kayıp hissinden kaçınmak, bu eşyalara verilen önem ve saklamakla ilgili sorumluluk, yine gereksiz biriktirmelere yol açıyor. Kimi durumlarda aşırı sorumluluk duygusu nedeniyle eşyaları atmak suçluluk, utanç, öfke, korku gibi olumsuz duyguları da uyandırabiliyor. Bunun için yapmanız gereken daha az sahip olup, daha çok hissetmek. Yüklerden kurtulmanın anahtarı daha az alınan ama bilinçli yapılan seçimlerde yatıyor. Eşya biriktirmek sadece bir zaman kaybı değil, bizi yapmak istediğimiz şeylerden de alıkoyan bir davranış.