Böyle de mutluyum!

Hepimiz incecik görünmek istiyoruz Mümkünse 36, hatta 34 beden olalım.

Böyle de mutluyum!


“Kendime güveniyorum”
Özlem Gök (18, Öğrenci): Ben kendimi böyle de seviyorum; çünkü her insan kendi bedeniyle mutlu olmalı; yoksa ona haksızlık etmiş olur. 40 bedenim ve aynanın karşısına geçtiğimde kendine güvenin birisini görüyorum. Vücut ölçülerim ne olursa olsun, kendimi seviyorum. Vücudumda en çok belimi beğeniyorum, ama bacaklarım da biraz ince olsaydı hiç fena olmazdı! Herkesin 36 beden olmasına gerek yok; insan kendi vücudunu, bedeni ne olursa olsun sevmeli. 36 bedenlere hiç özenmedim; çünkü ben bu şekilde kendimi daha mutlu hissediyorum.
Burçak Külcü, Özlem Gök, Ayça Can ve Buse Tarhan; öyle incecik kızlar değiller. Hani çoğumuzun olmak için can attığımız gibi. Ama kendileriyle barışıklar. Bedenlerini seviyorlar. Peki, bu nasıl mümkün oluyor? Kendilerine sorduk, anlattılar.

Ama önce bu ‘zayıflık’ tutkumuza bir açıklık getirelim. Psikolog Narek Karasu, ‘sağlıklı kilo’ diye bir şeyin olduğuna dikkat çekerek, “Boy ve kilo orantısı, kas-yağ dengesinin uygun ölçülerde olması, sağlıklı olmak için gerekli. Sağlıklı olan aynı zamanda çekici olarak algılanır. Kadınlarda sağlıklılık göstergesi ilk çağlarda; güçlü bacaklar ve kalça yapısıydı. Çünkü erkek, bacakları güçlü olmayan kadının çocuğu taşıyıp doğuramayacağını düşünüyordu. Hala kadınlarda bacaklar ve kalçalar çekicilik açısından en çok dikkat edilen uzuvlar arasında. Özetlersek, sağlıklı kilo vardır; fakat bu kilo herkeste farklıdır. Boy-kilo orantısına paralel olarak bunu anlayabiliriz. Bunun dışındaki kilo ve bedenler birer dayatma olarak kabul edilebilir” diye konuşuyor. Karasu şöyle devam ediyor:

“Reklamcıların amacı insanları özendirmektir. Bunu sağlamak için de, bir objenin itibarını abartarak artırmaları gerekir. Bunu model göstererek yapıyorlar; ‘Bak bu 36 beden, herkes bunu seviyor, herkes saygı duyuyor, gel sen de 36 beden ol, sana da saygı duysunlar, itibar etsinler.’ Ve bu model akıllara kazınıyor, herkes 36 beden olmak istiyor.”

40 Bedenle mutluysanız sorun yok
Uzman Diyetisyen Dilara Koçak ise konuyla ilgili olarak, “Sadece beden ölçüsü ile sağlık konusunda konuşmak çok yetersiz kalıyor. Çünkü, yağın hangi bölgede toplandığı çok önemli. Aynı kiloda olmasına rağmen, farklı beden kıyafet giyen çok insan var. Eğer spor yapan bir vücut ise, tabii ki daha fit olduğundan kıyafetleri daha ufak beden seçebiliyor.

Biz şişmanlığı, Beden Kitle İndeksi (BKİ: Vücut kilonuzu, boy uzunluğunun metre cinsinden karesine bölerek elde edilen değer) oranının 30 ve üzerine çıkması olarak tanımlıyoruz. Bireysel özellikler ve boy uzunluğuna göre değişmekle birlikte 34 beden çok zayıf, 36 beden zayıf, 38 beden normal 40-42 beden ise genelde normal ve hafif kilolu sınırında olur. Bu beden tipi, sağlık açısından riskli görünmüyor diyebiliriz. 40 beden kıyafet giyiyorsanız sağlığınız iyi ve mutlu iseniz, bence o formu korumak da iyi bir hedeftir” diyor.

“Herkes ince olmak zorunda değil”
Ülkemizde, genel olarak balıketi tarzı bir beden yapısı olduğuna dikkati çeken Dilara Koçak, şöyle devam ediyor: “Ancak çevremizde, ince olma takıntısı yanlış diyetler, besin öğeleri yetersizliği yüzünden ince ama mutsuz, ince ama yumuşak bir vücut, ince ama stresli, ince ama hayatın keyfini çıkarmakta zorlanan çok örnek var. Ben sıklıkla söylerim, ‘Herkes ince olmak zorunda değil’ diye, ama estetik ve görsel baskı, maalesef bu konuda herkesi tedirgin hale getirdi. Sürekli kontrollü yemek yenilmesi, çok disiplinli egzersiz yapma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Bu da sosyal hayatı olumsuz etkileyebiliyor. Ben, bu stres yerine, sağlıklı kilo ve iyi yaşam hedefi vermeye çalışıyorum. Ama birey bu konuda çok kararlı ve sağlık çerçevesinde de yapabilecek durumda ise bireyin bu talebini yerine getirmek durumunda kalıyoruz. Böyle bir durumda, vücut yağ ve kas oranı dengesini çok önemsiyorum; çünkü yağın normal sınırın çok altına inmesi, vücutta hormon dengesini olumsuz etkileyebiliyor; bu da adet düzensizlikleri ile cilt ve saç sağlığının bozulmasına sebep olabiliyor; bu durumda bireyin gelmesine de -isteği ne kadar güçlü olursa olsun- tabii ki izin veremeyeceğimi söylüyorum.”

“Özel olduğumu hissediyorum”
Ayça Can
(35, Reklam ve promosyon şirketi sahibi): Ben her halimle güzelim. Kendimle, hiç küsmemecesine barışığım. Özel olduğumu hissediyorum. Hayatım boyunca zayıf da oldum, kilolu da… Hatta son 1,5 senede 25 kilo alarak en tombik dönemimi yaşıyorum. 46 beden oldum. Şimdi soruyorum size; ben çirkin miyim? Bazen, yaşamın içerisinde öyle dramatik roller alıyoruz ki, bu, hayatımızla ilgili neyin öncelikli olması gerektiğine karar vermemizi sağlıyor. Ve inanın, kilo bende en alt sıralarda yer alıyor. Vücut ölçüleri kalıpsal değerlerde mükemmel kadınlarla dolu çevremiz. Ama suratlar çoğu zaman asık! Çünkü ne kadar güzel olursa olsun, kimse kendisine huzursuzluk veren bir kişiyi istemez. İster 36 beden olsun ister 56, bir kadın, edasıyla ve duruşuyla güzeldir. Hatta bazen muzip gülümseyebilmesiyle… Kendimi iyi hissediyorum ama sağlıklı değilim. Fazla kilo insana sıkıntı veriyor. Özellikle kalp sağlığı için.
“Dişlerim ve bacaklarım çok güzel!”
Buse Tarhan (22, Dans Öğretmeni): Ben böyle de güzelim. Yoksa benim bu dergide fotoğraflarım yayımlanmazdı. 40- 42 beden arasındayım ve kendimle barışığım; belki bikini giyerken tam değil, ama yine de barışığım. Vücudumda beğenmediğim yanım yok, özellikle dişlerimin ve bacaklarımın dikkat çekici güzellikte olduğunu düşünüyorum. Kimse 36 beden olmak zorunda değil. Sadece tek tip kadınların üretildiği bir dünyada yaşamak çok da iyi olmazdı sanırım. Sağlıkla ilgili bir sorun yaratmadığı sürece, insanlar mutlu oldukları kiloda olmalılar. Maalesef dünyamızda bize bir örnek gösteriliyor ve bunun gibi olmalısınız deniyor ve bizler de o olmaya çalışırken hem mutsuz oluyoruz, hem de kendimizden uzaklaşıyoruz. Ruh sağlımız yerinde olmalı ki beden sağlığımızı dengede tutabilelim.
“İncecik bir belim car şanslıyım”
Burçak Külcü
(22, Madam Brownie Sitesi Kurucusu): Dönem dönem, ‘incecik olma’ takıntısından kaynaklanan bunalımlar beni de içine çekiyor tabii. Kriz gibi bir şey aslında. Çevremin desteğiyle aşıyorum; zira, “N’olur kilo verme” diyen bir kitleyle yaşıyorum. 38-40 bedenim, aynanın karşısına geçtiğimde; bazen güzel, bazen de çirkin bir kadın görüyorum. Bunun, tamamen o anki ruhsal durumla alakalı olduğunu düşünüyorum. İnce bir belim var, şanslıyım bu konuda. Kollarımın kalın olması ise yıllardır alay konusu. 36 beden olmak, her konuda olduğu gibi sistemin dayatması. O kadınların güzel oldukları algısını yerleştirdiler beyinlerimize; fakat ben, tek bir erkek arkadaşımın bile, “Zayıflasan iyi olur” dediğini duymadım. Bayılıyorlar etine dolgun olanlara, tecrübeyle sabit.